Fed Başkanı Jerome Powell’ın sinyalleri, yatırımcıları faizlerin 25 baz puan düşürülmesi yönünde iyimserleştiriyor ancak, kararın ardından piyasaların nasıl tepki vereceği ve diğer büyük merkez bankalarının adımları merak konusu.
Fed’in ardından, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) 20 Eylül’deki faiz kararı da büyük bir ilgiyle bekleniyor. BoJ, Temmuz ayında 17 yıl aradan sonra ilk kez faiz artırmıştı ve bu ayki toplantıda ek bir artırıma gidip gitmeyeceği dikkatle izlenecek. BoJ Başkanı Kazuo Ueda’nın, reel faizlerin hala negatif olduğunu belirterek artışlara devam edebileceğini ifade etmesi, piyasada belirsizlik yaratıyor.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), 12 Eylül’de yapacağı toplantıda, Haziran ayında gerçekleştirdiği ilk faiz indiriminden sonra ikinci bir indirimi değerlendiriyor. ECB’nin bu adımının ardından, ekonomik koşullar ve enflasyon verileri doğrultusunda daha fazla faiz indirimi yapıp yapmayacağı konuşuluyor.
İngiltere Merkez Bankası (BoE), 19 Eylül’de faiz kararını açıklayacak. Geçen ay faiz oranlarını beklentilere uygun olarak 25 baz puan düşüren BoE’nin bu ay yeni bir değişiklik yapıp yapmayacağı ise belirsiz. BoE’nin faiz oranlarını ne yönde belirleyeceği, piyasalarda büyük bir merak uyandırıyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da 19 Eylül’de faiz kararını açıklayacak. Son aylarda faiz oranlarını sabit tutma eğiliminde olan TCMB’nin bu sefer bir değişiklik yapıp yapmayacağı, küresel piyasalardaki gelişmelere ve iç ekonomik verilere bağlı olarak şekillenecek. Uzmanlar, Merkez Bankası’nın erken bir faiz indirimi yapmasının risk taşıyabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. TCMB’nin likiditeyi sıkılaştırma politikalarına devam edebileceği ve piyasadaki fazla Türk Lirası’nı azaltmak için yeni adımlar atabileceği öngörülüyor.
Özetle, Eylül ayı merkez bankalarının faiz kararları, küresel ekonomik dengeyi etkileyebilecek kritik bir dönemeçte. Yatırımcılar ve ekonomistler, bu önemli toplantılardan çıkacak sonuçları büyük bir dikkatle takip ediyor.