Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması sona erdi: Mahkeme salonunda neler yaşandı?

“Yenidoğan Çetesi” davasının ilk duruşması bugün sona erdi. Bugün sadece sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın savunması dinlendi. Duruşmaya yarın devam edilecek.

İstanbul’da, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışanlarla birlikte bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ortaya çıkarılan 'yenidoğan çetesi' sanıkları bugün hakim karşısında.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince konferans salonunda görülen duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu, 8'i kadın 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

Sanık ifadelerinde, hemşire Doğukan Taşçı, şunları söyledi: “Her hastane sahibi para kazanmak ister. Daha fazla para kazanmak için Dr. Fırat Sarı’ya baskı kuruldu. (Tapelerdeki konuşmalar soruluyor) Avrupa Hospital olabilir. Bir hasta geldi. Durumu kötüydü. Aileye durumu söylenmedi. Ben de ailesine çocuğunun durumunun kötü olduğunu söyledim. Aile de Avrupa Hospital’dan hesap sordu. Neden? bilgi vermedikleri için. Sonrasında aileden fazla para alma meselesi ortaya çıktı. Fırat Sarı aileye tam fiyatı hatırlamıyorum ama örnek veriyorum 30 bin lira demiş. Ama hastaneye 20 bin ödemiş. Bunu da Hasan Basri aracılığıyla yapıyor. Yani kendine komisyon aldı. Olay ortaya çıktıktan sonra kesinlikle kendi üzerine kalmaması gerektiğini söyledi. Para kesinlikle kendisine gitti. Benim aile ile para alışverişim olmadı. (Tapeden okundu: Ölürse başımıza sıkıntı kalacak) Hasta Türkmen bir hasta. 2-3 gün sonra bize sevk olduktan sonra kötüleşmeye başladı. Kalp doktoru çağırdık. Çocuğun doğuştan kalp hastası olduğunu, ameliyat olmadığı sürece hayatını kaybedeceği söylendi. Ben de bundan bahsetmiştim."

‘HASTALARDAN ARTIRIP İLAÇ SATTIK’

Gazete Duvar’dan Osman Çaklı’nın aktardığına göre, Doğukan Taşçı işlediği suçları şöyle itiraf etti: “Ben satıyordum ilaçları 600 liradan. İlaç satma işini üç kere yaptık. Adet olarak 60 ilaç sattık. İki kere ücreti Fırat Sarı aldı. Bir kere de Fırat Sarı’dan gizli yaptık. Totalde maksimum 4-5 bin komisyon aldım. Fırat Sarı ise 40 bin civarında aldı. Ben parayı Hasan Basri’ye teslim ederdim. Basri’de 4-5 bin civarı komisyon aldı. Benim SGK’yı dolandırmak gibi amacım yok. Sattığım ilaçların çoğu da arttırma şeklinde. Hastaya verilen ilaçlardan artırarak topladık. Zaten çöpe gidiyorlardı. Ben de en azından böyle yöntem olursa, komisyon alırız diye düşündük. Sonra ortaya çıktı. Fırat Sarı, durumu kurtarmaya çalıştı. İlacı İlker de satıyormuş. Herkes satıyormuş. Hasta bekletmeyle ilgili telefonda konuşmuşuzdur ama bunun yetkisi biz de değil. Örnek veriyorum 14 hastam var. Hastam azaldı demeye çalışmışımdır. Ben Birinci Hastanesi, Florya Hastanesi’nde çalıştım. Dünya Hastanesi’nde çalıştım. Hepsi yeni doğan servisiydi.”

‘ÖLECEK BOŞUNA MASRAF YAPIYORSUN’

“Her şeyi benim üstüme atma Doğukan, sana dedim, çocuk ölecek” tapesi üzerine Taşçı, “Bu çocuğun ailesinin durumu yoktu. Ameliyat olmasa ölecekti. Ben çok uğraştım. 400-500 bin lira para istediler. Ben de doktor da yaşamasının mümkün olmayacağını söyledik. Ameliyatı kabul etmeyip imzalı beyan bıraktılar. Doktor 1 haftadan fazla yaşayamaz diyordu. Durumu kötüydü ancak gittikçe daha iyi oldu. Malzeme masrafları, kullandığı ilaçları falan için ‘Bu hasta ölecek, boşu boşuna masraf yapıyorsun’ dediler. Fırat Sarı ve hastane yönetimi böyle baskı yaptı. Ben devam ettim. Tape kayıtlarında da mevcut. Çocuk 45 gün kadar yaşadı” ifadelerini kullandı.

'ÇOCUK ÖLMÜŞ, BUZ GİBİ OLMUŞ'

Taşçı, ailelere doktorun vereceği kimi bilgileri verince, ailelerin kendisini doktor sandığını, hemşire olmasına rağmen bu durumu düzeltmediğini öne sürdü. Taşçı, 'kendisi için önemli ve hassas bir konuyu anlatmak istediğini' söyleyip şöyle konuştu: "Reyap Hastanesi’nde yatan siyahi bir hasta vardı. Bu hastanın Birinci Hastanesi’ne sevki istendi. 3 gün boyunca hastaya yer bulunamadı. Hastaya yer bulana kadar bakılabileceği belirtildi. Hastane yönetiminden Emine Avcı bu şekilde söyledi. Ben ‘tamam’ dedim. Yer bulana kadar hastayı aldık. Fırat Sarı söyledi. Hasta sevk için yola çıktı, karşılamak için bekledim. Normal işlemler yapıldı. Yoğun bakıma yatışı yapıldı. Ondan sonra hastanın sürekli boğuştuğunu gördüm. Fırat Sarı ile konuştuk. Hastanın ilaçlarıyla ilgili tüm kısımları WhatsApp’tan konuştuk. Hasta öldükten sonra da konuşmalar çıktı. Hemşire arkadaşlara ilettim, ilacını verdiler. Gece vardiyasına teslim ettik. Hastaya bakan kişi Gizem hemşireydi. 7-8 kişi oluyor ama hepsinin adını hatırlamıyorum. Ben de servisten çıkışımı yaptım. İlerleyen süreçte sabah 07.40 civarında telefonum çaldı. Çocukla ilgili ‘iyi görünmüyor’ dendi. Çocuğun durumunun kötü olduğunu anlayamadım. Tapelerdeki çelişkileri anlayacaksınız. Kendim kişisel olarak çocuğu düşündüğüm için çabalıyordum. Tuğçe hemşirenin normalde Dr. Fırat Sarı’yı araması lazımdı. Ben yine de gidip müdahale ediyordum. Benim altımda 20-25 tane hemşire vardı. Bana ‘ölecek’ dediler. ‘Bir hafta yaşayacak çocuk için niye uğraşıyorsun’ dediler. Telefonla çocuğun durumuyla ilgili bilgi aldım. Tekrar arandım ve hastanın baygın olduğunu söyledi. Hemşirenin adı Şenay’dı. Hastanın başına gittim. Sadece 10 saniye gözünü açıp kapattım. Ölmüş olduğunu gördüm. 9.30 civarı gitmiştim. Çocuk ölmüş, buz gibi olmuş. Kaskatı kesilmiş. Önce ölmüş yani. Sonra telefonla Şenay hemşireyi aradım. ‘Hasta ölmüş’ dedim. Sonra Fırat Sarı’yı aradım çocuğun öldüğünü ve durumun fark edilmediğini söyledim.

'YOĞUN BAKIMI DOLDURUNCA HASTANE KOMİSYON VERİYORDU'

İddianamede yer aldığı gibi örgüt olmadığını savunan Taşçı, birbirleriyle görüşen insanlar olduklarını öne sürdü: "Bizim işletmeyle böyle bir durumumuz söz konusu değil. Maaşlı çalışanım. Ortada örgüt falan yok, buna inanmıyorum. Hepimiz görüşürüz birbirimizle. Birinci Hastanesi’nde 6 ay sigortalı çalıştım, benim yüzümden hiçbir bebek ölmedi. Asla böyle bir şeye dahil olmadım. Şikayetim de var. Evet usulsüzlüğü kabul ettim. Doktorun yazması gereken epikrizi hiçbir zaman yazmadım. Kendi anlaştığı yerden hastaları gönderiyordu. A hastanesini dolduracağına, B hastanesinin yoğun bakımını doldurup para alıyorlar. Yoğun bakımı dolduruyordu. Bunun karşılında da hastane komisyon veriyordu. Gıyasettin Mert de aynı şekilde. Gıyasettin hasta sevkleri yapıyordu. İlker Gönen’le Fırat Sarı çalışmaya başladıktan sonra İlker hoca hastalarına genel durumuyla ilgileniyordu. Yoğun bakımda, doktordan gizli epikriz yazılamaz. Bu söylendi ama gözümle görmedim.

'HASTANE SAHİPLERİ GİZLİ SORUŞTURMAYI NASIL ÖĞRENEBİLİYOR'

Hastane sahipleri bir telefonla nasıl işlerini çözebiliyorlar. Gizli olması gereken soruşturmayı nasıl öğreniyorlar? Neden tutuklamalar bizim tarafımızdan yapıldı. Vazifesi, sözleşmesi gereğince orada olması gerekenler, yönetenler neden tutuklanmıyor."

Taşçı'nın ifadesinin ardından avukatlar sanığa sorular sordu. Avukat İsmail Kılıç, Doğukan Taşçı’ya "Bu sistem sizce kaç yıldır yapılıyor?” diye sordu, Taşçı, “Şöyle ben bir bebeğin ölmesini bile isteye yapılacağını düşünmüyorum ama evrak işleriyle ilgili bir sürü soruşturma var zaten. Net bir şey söyleyemem” cevabını verdi. Ardından Kılıç, "Neden doktorlar değil de hemşireler burada' dediniz, kim bu doktorlar?” şeklinde bir soru yöneltti. Taşçı’nın bu soruya cevabı ise “Şeyhmus Çelik, hastaneden para alıyor mu, evet. Bütün hastalar ona zimmetli. Burada bir ihmal varsa, bunundur. Bu adam neden dışarda da ben 7 aydır içerdeyim?” cevabını verdi.

Ardından Özel Güney Hastanesi avukatı Doğukan Taşçı'ya "Hangi tarihlerde çalıştığınızı hatırlıyor musunuz?" sorusunu yöneltti ve "Hatırlamıyorum" yanıtını aldı. "Çalıştığınız dönem hastane üçüncü basamak mıydı?" sorusuna ise Taşçı "evet" yanıtını verdi.

DAVA YARIN DEVAM EDECEK

Gıyasettin Mert Özdemir'in avukatının Doğukan Taşçı'ya yönelik "Kaya bebeğin dünyaya geldiği sağlık kurumu nasıl?" sorusuna savcı itiraz etti. İtirazı kabul edildi.

Bu sırada mahkeme başkanı, "Duruşma çok ağır ilerledi. Bir kişinin sorgusu saatlerdir sürüyor" diyerek avukatların davayla ilgili yorum yapmadan soru sormalarını ifade etti.

Başkanın bu açıklamalarının ardından Doğukan Taşçı'nın sorgusu tamamlandı. Duruşmada bugün yalnızca Bugün yalnızca Taşçı'nın ifadesi alınabildi.

Davanın sonraki duruşması yarın saat 10.00'da görülecek.

Gündem Haberleri