NOBEL ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu'nun Atatürk dönemi hakkındaki değerlendirmesi tarihçiler arasında yeni bir tartışma yarattı. Cumhuriyetçiler Acemoğlu'nu tarihi bugünün koşullarıyla değerlendirmek ve liberal tezlere teslim olmakla suçladı. Liberal isimler ise Acemoğlu'na övgü yağdırdı.
"GÜCÜ ELİNDE MERKEZİLEŞTİRDİ"
Fatih Altaylı'nın yayınına katılan Acemoğlu şöyle konuştu:
"Atatürk, politik sistemi açabilmek opsiyonu olmasına rağmen tam tersini yapıyor, elinde gücü merkezileştirmeye çalıştı. Daha demokratik bir şey olması mümkün müydü, belki de mümkündü. Çünkü Osmanlı'dan başlayarak daha çoğulcu bir sistem var, İstiklal savaşı sırasında bile var Atatürk gücü eline geçirmeden önce"
"Halka bir şeyi empoze edersen bu geri geliyor. Çok özel zamanlarda olursa mesela Napolyon zamanında, savaşlar nedeniyle belki geçiyor. O yüzden daha baskıcı değil de daha çoğulcu şekilde yapmanın o zamanlar mümkün olduğunu düşünüyorum"
Daron Acemoğlu'nun bu değerlendirmesine ilk tepkiyi Prof. Sinan Meydan verdi. Meydan sosyal medya hesabından şunları yazdı:
"SIĞ VE YANLIŞ"
CEVAP VERİYORUM Sığ ve yanlış bir tarih okuması... Acemoğlu'nun bu yakın tarih okuması ve Atatürk'e bakışı, Atatürk ve laik Cumhuriyet karşıtı İkinci Cumhuriyetçilerin, kimi liberaller ile siyasal İslamcıların temelsiz ve çarpık tezlerinin tekrarı... Yani Acemoğlu yeni bir şey söylemiyor. Acemoğlu'nun tekrarladığı bu eski tezlere yanıt verelim:
"Atatürk politik sistemi açmak yerine gücü elinde merkezileştirmeye çalıştı," diyen Acemoğlu, Türkiye'de Atatürk'ün, Cumhuriyeti kurduğu yıllardaki sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve siyasi yapıyı ve Atatürk'ün Türkiye'de bir DEVRİM yaptığı gerçeğini tamamen göz ardı ediyor.
2. "Atatürk gücü eline geçirmeden önce Osmanlı'da daha çoğulcu bir sistem vardı!" diyen Acemoğlu, bilindik liberal ezberi tekrarlıyor.
3. "Topluma bir şeyleri zorla empoze ederseniz geri teper!" diyen Acemoğlu, Atatürk'ün devrimlerini topluma zorla empoze ettiğini ima ediyor.
4. Acemoğlu'nun sadece bu röportajını dinlemekle kalmadım. Yayınlanmış kitaplarını da okudum. Anakronizm tuzağına düştüğünü pek görmedim. Ancak ne hikmetse başka konularda anakronizm tuzağına düşmeyen Acemoğlu, konu Atatürk ve Erken Cumhuriyet dönemi olunca amiyane tabirle anakronizmin dibine vuruyor. (*)
5. Sayın Acemoğlu, Atatürk'ü, "1920'lerde ve 1930'larda Türkiye'de çok partili demokratik sistem kurmadı!" diye eleştirmek, (elinde sihirli değnek yoktu) onun ulusal ve uluslararsı yapıcı etkisini görmezden gelmek, Atatürk'e büyük haksızlıktır.
6. Acemoğlu, "Muhafazakar kitleleri sisteme entegre etmekten" söz ederek Atatürk'ü eleştiriyor.
7. Acemoğlu, Jön Türklerden, İttihat ve Terakki'ye, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e olan süreklilik ve kırılmayı açıklamak yerine "Atatürk'ten önce Osmanlı sistemi çoğulcuydu" diyor. Ancak bunu açıklarken de Cumhuriyet'ten önceki Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki döneminin demokratik olmadığı da söylüyor. "Atatürk de oradan geldi" diyerek Atatürk'ün demokratik düzen kurmamasını bu ilişkiye bağlıyor. İttihat Terakki'nin o koşullarda nasıl ve ne şekilde bir demokrasi kuracağını ise söylemiyor.
8. Ayrıca Acemoğlu sadece 1920'lerin ve 1930'ların Türkiye koşullarını ve bu dönemde demokrasinin dünyadaki durumunu göz ardı etmekle kalmıyor, Atatürk'ün, "ulusal egemenlik mücadelesini", vicdanında milli bir sır olarak saklamak zorunda kaldığı cumhuriyet mücadelesini de yok sayıyor.
"ÜNİVERSİTE KANTİNİ TARTIŞMASI"
Prof. Deniz Ülke Arıboğan da Acemoğlu'nu eleştirenlerden oldu. Arıboğan şunları yazdı:
Daron hoca hepimizi gururlandıran bir başarıya imza atmış Nobel ödüllü bir iktisatçı. Temel savı da demokratikleşme, hukukun üstünlüğü gibi konuları pas geçen bir refah toplumunun kurulamayacağı. Batı gibi olabilmek için Batılıların geçtiği yollardan, süreçlerden geçmelisiniz diyor. Katılıp katılmamak ayrı ama akademik açıdan değerli bir ekolü temsil ediyor. Lakin bir sosyal bilimci olarak bu sohbetteki iddialarına itirazlarım var zira tarih böyle okunamaz.
Zamanın ruhundan, somut sosyolojik ve kültürel koşullarından, toplumsal travma ve anlatılardan, uluslararası baskı ve manipülasyonlardan, siyasi iklimden ve büyük stratejiden, ekopolitik dengelerden, hatta en mikro düzeydeki kişisel deneyimlerden vs. bağımsız olarak “Atatürk şöyle yaptı; böyle yapsaydı” biçiminde bir analiz yapılamaz. Ne tarih, ne de siyaset alanı tek düzlemde okunabilecek kadar sığ ve basit.
Doğrusu, Üniversite 1. sınıfta Siyasal’ın Maç kahvesinde daha sağlam argümanlarla tartışırdık. Bu sohbet sanırım youtubeda geniş kitleye yönelik olarak yapıldığından en elementer düzeye çekilmiş ama Türk toplumu Amerikalılardan çok daha fazla bilgi ve analiz çeşitliliğine maruz kaldığından, bu konularda anlatana değer vermesi için derin bir yaklaşım arıyor. Apoletli de olsa anlatanda derinlik görmeyince kolay beğenmeyiz.
"LİBERALLERİN DÜŞTÜĞÜ HATA"
Komedyen Şahan Gökbakar da Acemoğlu'na tepki gösterdi:
Daron Acemoğlu ekonomi dalında Nobel almış bir Türk vatandaşı olarak hepimizi gururlandırdı. Ancak tüm entellektüel liberallerin düştüğü hataya kendisi de düşüyor. Bugünün zekası ve toplumsal normlarıyla 1920'lere bakıp ahkam kesiyor. Yok efenim Atatürk daha çoğulcu olmalıymış da oymuş da buymuş da... Bunu hiç sevmiyorum. Ya Atatürk önce işgalci yabancı düşmanla, sonra da işbirlikçi iç düşmanla mücadele edip bir de üzerine cumhuriyet kurmuş. Laiklik, eğitim reformları, ekonomik kalkınma ve toplumsal değişim gibi köklü devrimler yapmış. Bütün bunları da sefalet ve imkansızliklar icinde yapmış. Yok efendim bu değisime toplumuda katmalıymış her kesimi almalıymış da, oymuş da, buymuş da... O dönemki toplum okuma yazma oranı erkeklerde %7, kadınlarda %0.4... Nasıl yapıcan??? Ah Acemoğlu ah!
LİBERALLERDEN ALKIŞ
Daron Acemoğlu'nun açıklamasına liberallerden ve ikinci cumhuriyetçilerden ise destek geldi.