Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) öncesinde sınav ücretlerine yönelik tepkiler artıyor. 2025 yılında iki oturuma girecek öğrencilerden alınan sınav ücretleri 450 TL’ye ulaştı. 2020 yılında 70 TL olan sınav ücretinin son beş yılda yüzde 542 oranında artması, kamuoyunda “eğitimin ticarileştirildiği” yorumlarına neden oldu.
CHP Millî Eğitim Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, yaptığı açıklamada, ÖSYM’nin kamusal hizmetleri gelir kaynağı olarak gördüğünü belirterek, “Asgari ücretin yüzde 4’ü kadar bir bedel sınav ücreti olarak isteniyor. Bu, asgari ücretle geçinen vatandaşlarımız için ağır bir yük” dedi.
ÖSYM'nin yıllık yaklaşık 6 milyar lira bütçesi olduğunu hatırlatan Özçağdaş, sınav ücretlerinin eğitim hakkını ihlal ettiğini vurguladı: “Bu uygulama Anayasa’ya, Millî Eğitim Temel Kanunu’na ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Yükseköğretime erişim ayrıcalık değil, haktır.”
Nefes'te yer alan habere göre, Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da benzer bir eleştiride bulunarak, “YÖK, iki oturumluk sınavdan 2 milyar 250 milyon lira toplayacak. Giderler çıktıktan sonra kasasına 1 milyar lira kalacak. Bu para eğitime değil, döner sermayeye, yöneticilere ve sınav hazırlayan şirketlere aktarılıyor” ifadelerini kullandı.
Irmak, AKP iktidarını eleştirerek, eğitimin her kademesinin ticarileştirildiğini ve bu durumun derin bir eşitsizlik yarattığını söyledi. Sosyal medyada da birçok yurttaş, sınav ücretlerine yönelik tepkilerini dile getirerek, öğrencilerin ve ailelerin bu ekonomik baskı altında bırakılmasına son verilmesi çağrısında bulundu.