Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Mirasımıza sahip çıkan, onu yaşatmak yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir. Başlattığımız çalışma neticesinde 2008-2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcımızı insan hazinesi ilan ettik.
GÖNÜLLE YAPILAN HER ŞEY SANATTIR
Bu kıymetli isimlerin 15'i şaheser niteliğindeki eserlerini bizlere miras bırakarak ebediyete irtihal etti. Kültürümüzü yaşatan yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Modern kültür endüstrisinin araçlarıyla milletimizin ve farklı toplumların kültürel birikimlerine saldırdığı bir dönemi yaşıyoruz. Gönülle yapılan her şey sanattır, sanat eseridir. Türkiye'nin vilayetinde yaşayan insan hazinesi değerimiz mevcut.
AŞK KİŞİNİN SEVDİĞİNDE YOK OLMASIDIR
Bundan ne kadar memnuniyet duysak azdır. Bunun sırrının da şu olduğuna inanıyorum; Allah vergisi maharetlere sahip nice sanatçı üstadımız görülüyor ki unutulmaya yüz tutmuş olan değerlerimizi aşk ile ayakta tutuyor. Aşk, kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Öyle bugünkü gibi aşk değil. Gerçek aşk bu. Yüreklerinde aşkı ellerinde maharetle birleştiren bu sanatkarlarımızı Rabbim sayılarını artırsın, bize yokluklarını göstermesin.
YAPAY ZEKAYI HEYECANLA VE ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ
Her şeyin çok hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Teknoloji devrimiyle birlikte insanın hayata, çevreye, dünyaya ve sanata yönelik yaklaşımlarında da köklü değişimler gerçekleştiriyor. Dijitalleşme, ekonomiden finansa, kültürden haberleşmeye her alanı adeta kuşatmış durumda. Yapay zekanın hangi işleri yapabildiğini neleri başarabildiğini kimi zaman heyecanla kimi zaman da endişeyle takip ediyoruz.
60 YILDA TAMAMLANABİLECEK ÇALIŞMALARI 4 YILA SIĞDIRDIK
Sadece yurt dışında değil Anadolu'da da saklı bulunan bu kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için canla başla çalışıyoruz. Bilhassa arkeoloji alanında tarihimizin en yoğun çalışmalarına imza attık. Kazı faaliyetlerimizde 60 yılda tamamlanabilecek arkeoloji çalışmalarını sadece 4 yıla sığdırdık. Gelecek nesillere daha güçlü ve daha zengin bir kültür hazinesi bırakmayı bizlere nasip eylesin.
ÜZÜLÜYORUZ, KENDİMİZİ SORGULUYORUZ
Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden, kültüründen adeta tiksinen, batıdan çok batıcı zihniyetin, Türkiye'nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı. Kültürel inkar politikalarının en büyük zararı maalesef zihinlerde oldu. Bugün Avrupa'nın, Amerika'nın, uzak doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen, sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden birkaç bestekarın, aşığın, söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkar politikalarının yol açtığı tahribatı evet, çok daha net görebiliyoruz. K-pop'u çok iyi bilen ama Cem Karaca'ya, Barış Manço'ya, Neşet Ertaş'a, Kayahan'a ve daha nice bu toprakların sesi, soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz, kendimizi sorguluyoruz.
KAÇIRILAN ESERLERİ GETİRİYORUZ
Çünkü bizler hemen her alanda insanlık tarihiyle mührünü vurmuş, zengin kültür varlığına sahip bir milletiz. Vatanımızın her köşesinde çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan eserler, şaheserler, sanat ürünleri bugün de görenleri kendine hayran bırakıyor. Mimari eserlerimizde, musiki geleneğimizde, el işi sanatlarımızda, edebi ve kültürel ürünlerimizde yalnızca mücavir coğrafyamızda değil, dünyada da parmakla gösterilen bir konumdayız. Haklı bir şöhrete sahibiz. Son 100-150 yılda maruz kaldıkları talana, yıkıma ve kültürel soykırıma rağmen ecdat yadigarı eserler, Balkanlardan Afrika'ya, Kafkaslardan Orta Doğu'ya kadar gönül coğrafyamızın dört bir köşesini aydınlatıyor.
DEĞERLERİMİZLE BAĞIMIZI SAĞLAM TUTUYORUZ
Daha burada saymaya kalksak saatler alacak nice özgün değerle kültür varlığı ve eserle mücehhez bir ülkeyiz. Tek eksimiz uzun yıllar boyunca elimizin altındaki bu eşsiz hazinenin kadri kıymetini yeterince bilemedik. Değerli misafirler, hükümetlerimiz döneminde attığımız adımlarla bu ihmalkarlığa son verdik. Eserlerimizin korunmasını, muhafaza altına alınmasını, restore edilerek tüm insanlığın istifadesine sunulmasını kültür ve medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan biri olarak gördük. Vakıflar Genel Müdürlüğü, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler Başkanlığı gibi kurumlarımızın çalışmalarıyla kültür mirasımızı koruyoruz.
Bundan sonra da bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, yurt dışındaki müşterek kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz. Nasıl bir ağaç kökleriyle yaşarsa, işte biz de millet olarak köklerimize sıkı sıkı tutunmaya çalışıyor, değerlerimizle bağımızı sağlam tutuyoruz."