Sağlıkta şiddet, yoğun çalışma koşulları ve düşük maaşlar gibi nedenlerle Türkiye’deki sağlık emekçileri, Avrupa’ya göç ediyor. Son 12 yılda yurtdışına göçen hekim sayısı 15 bini geçerken kamu hastanelerinin kadroları, yabancı sağlık çalışanları ile dolduruluyor.
Kamuoyunda tepkilere yol açan konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur, Avrupa Birliği (AB) ile yapılan “Geri Kabul Anlaşması” ile birlikte Türkiye’nin dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke durumunda olduğunun altını çizdi.
“GÜVENLİ BİR GELECEK GÖREMEDİKLERİ İÇİN…”
Yaptığı açıklamada, “Ülke ekonomisi dahil milli güç unsurlarının hemen tümünde geriye gidiş başlamış; işsiz ve hayal kuramayan mezun öğrenciler ülkesi, beyin göçünün sürekli artış gösterdiği bir Türkiye konumuna gelinmiştir.” ifadelerini kaydeden Uğur, sağlık emekçilerinin; baskı, şiddet, ölüm, mobbing ve çalışma koşulları nedeniyle mutsuz ve umutsuz bir hale getirildiğini vurguladı.
Sağlık emekçilerinin, düşük ücret ve çalışma şartlarına ek olarak güvenli bir gelecek göremediği ülkesinden gitmeye başladığını ifade eden Uğur, yurt dışında çalışabilmek için iyi hal belgesine başvuran hekim sayısının 2023 yılında 3 bin 25 kişi olduğunu açıkladı.
18 BİN 685 YABANCI SAĞLIK ÇALIŞANI
Uğur, “Son 12 yılda yurtdışına giden Türk doktor sayısı 15 bini aşmıştır. Bir yanda ülkemizin sağlık çalışanları yurtdışına gitmek için çabalarken, aynı zamanda 2012 ile 2020 arasında Türkiye’de 18 bin 685 yabancı sağlık çalışanının çalışma izni ile çalışmaya başlamıştır” açıklamasında bulundu.
BULAŞICI HASTALIK RİSKİ ARTIYOR
AKP iktidarının sığınmacı politikasını ivedilikle değiştirmesi gerektiğinin altını çizen Uğur, sığınmacı ile sığınmacı politikalarının sermayenin ve iktidarın beklentilerine göre değil kamu yararı düşünülerek çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti.
Derya Uğur, soruna ilişkin çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:
Ülkemize gelen sığınmacıların; vatandaşlarımızın sağlık güvenliği açısından sağlık ve aşılama öyküsü incelenmeli.
- Ne yazık ki en korktuğumuz şey sığınmacıların ülkeye bulaşıcı hastalık getirmesidir. Bebeklik ve çocukluk çağında aşıları aksamış olan sığınmacı çocuklarda kızamık, suçiçeği, difteri, boğmaca, çocuk felci gibi hastalıklar görülürken; yetişkinlerde ise tüberküloz, kırım-kongo kanamalı ateşi ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yaşlılarda ise kronik hastalıklar karşımıza çıkmaktadır.
- Sığınmacıların yoğun olduğu yerlerde çalışan sağlık personeli çeşitli sıkıntılar yaşamaktadır. Uzun süreli ve çok yoğun çalışma saatleri, dil ve kültür sorunları nedeni ile hastalarla anlaşamama, şiddet ve bu koşullara özel eğitim almamış olma gibi ciddi problemler yaşamasına sebep olmaktadır.
-Türkiye’nin acilen mevcut sağlık politikasında vazgeçip halk sağlığını önceleyecek politikalar üretmesi ve somut adımlar atması gerekmektedir.
- Sığınmacılarla ilgili uluslararası anlaşmalar gözden geçirilmeli ve sığınmacıların geri dönüşünü sağlayacak dış politika geliştirilmelidir.
- Ülkemiz Atatürk’ün tam bağımsızlıkçı dış politikasına geri dönmelidir.