Saymaz, "Esenyurt Belediyesi’ne kayyum olarak atanan Kaymakam Can Aksoy, düşman işgaline son verircesine, makama oturur oturmaz belediye binasının ön cephesine ve ilçedeki bütün bilboardlara Türk bayrakları astı. Ertesi gün başkan yardımcılarını görevden aldı. Belediyedeki CHP Meclis Grubu’nun tabelasını söktürdü. İçeriye alınmayan CHP’lilerin dışarıdaki protestosu sürüyor." diyerek sürecin detaylarını dile getirdi.
"ÖZER'İN TUTUKLULUĞU BEKLENENDEN UZUN SÜREBİLİR"
CHP'nin kitlesel bir bir muhalefet sürdüremezse PKK üyeliğinden tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutukluluğunun beklenenden uzun sürebileceğinin altını çizdi.
Arkasına Erdoğan'ın desteğini alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in ikinci bir Esenyurt dosyası açtığını, bunun da Özer'in tutukluluk süresinin uzayacağına sebep olacağını söyleyen Saymaz, Özer hakkında, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde bir soruşturma yürütüldüğüne vurgu yaptı.
ÖZER DİDİK DİDİK İNCELENİYOR
Saymaz, Ahmet Özer hakkında derin bir inceleme yapıldığını, deyim yerindeyse didik didik incelendiğine değinerek, "Hem kayyum hem İçişleri Bakanlığı müfettişleri hem de Savcı Can Tuncay, mali yönden inceleme sürdürüyor. Özer’in seçildikten sonra verdiği ihaleler gözden geçirilerek, kaynakları örgüte aktarıp aktarmadığı araştırılıyor. Ayrıca işe alımlarda, ‘Değer Ailesi’ diye tanımlanan, aile yakınları PKK’da olanlara öncelik verilip verilmediği üzerinde duruluyor." ifadelerini kullandı.
"ESENYURT’TAN SARAÇHANE'YE TÜNEL KAZILIYOR"
Esenyurt’un ardı mutlaka gelecek.
Geçen günkü yazımda belirttiğim üzere Esenyurt’tan Saraçhane’ye tünel kazıldığını düşünüyorum.
İsmail Saymaz, Esenyurt'a atanan kayyum kararının son olmayacağını, Esenyurt'tan Saraçhane'ye tünel kazıldığını dile dile getirerek, "Geçmişte Kürt siyasi hareketi içerisinde bulunan ve bu meseleye kafa yoran Ahmet Özer, İstanbul’daki CHP’li belediye başkanları arasında ‘zayıf halka’ görüldüğü için Esenyurt, sıçrama tahtası olarak seçildi." dedi.
"ASIL HEDEF İMAMOĞLU"
Saymaz, tüm bu yaşanan sürecin aslında İmamoğlu'nu devre dışı bırakmak olduğunu söyleyerek şu ifadelere yer verdi, "Bana kalırsa bu, bir siyasi konjonktür meselesidir. Eğer iktidar İmamoğlu ‘riskini’ siyaseten bertaraf edemezse ‘hukuken’ ortadan kaldırmak isteyecektir. İmamoğlu ve CHP’yi PKK ile ilişkilendirerek, lekeleme ve marjinalleştirme yöntemine başvurabilirler."
GÜRLEK’İN YARIM KALAN DAVASI
Saymaz, bu sürecin; Başsavcı Akın Gürlek'in yarım kalan davasının bir devamı niteliğinde olduğunu vurguladı, "Zaten bu Başsavcı Akın Gürlek’in üç yıl önce İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyken önayak olup sonuca götüremediği bir davaydı. Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) Davası’ndan söz ediyorum. O günlerde bu mahkemenin başkanı Akın Gürlek’ti. DEM Parti çizgisindeki Kürt din adamlarının kurduğu derneğe üye olan, dokuzu tutuklu 23 kişi hakkında PKK üyeliği iddiasıyla dava açılmıştı." diyerek iddianamede İBB ile ilgili iddiaları da sıraladı.
İBB İLE İLGİLİ SÖZ KONUSU İDDİALAR
Saymaz'ın sıraladığı iddialar şunlar:
-Beş imamın cenaze yıkayıcısı olarak İBB’de işe girmesi ve maaşlarından 100 TL derneğe kesinti yapılması.
-Derneğin dağıttığı Kürtçe takvimin 34 bin TL’lik masrafını İBB’nin karşılaması.
-İBB’den her biri 150 TL değerindeki 270 adet alışveriş kartı alınması. Bu kartların Ramazan Bayramı’ndan önce DİAYDER’e verilmesi, derneğin kartları 25 din adamına 12’şer adet dağıtması.
-İBB’nin derneğe Ramazan kolisi vermesi.
Dernek Başkanı Ekrem Baran ile İBB İnanç Masası sorumlusu Nilüfer Taşkın arasında alışveriş kartlarına ilişkin telefon görüşmesinde, ‘Yavuz bey’ adlı birinden söz ediliyordu. Baran, “Yavuz Bey’in telefonu vardı bende, dedim onu arayacağım, söyleyeceğim” diyor.
TANIK GELDİ, SANIK ÇIKTI
İsmail Saymaz, dönemin İBB Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Yavuz Saltık ve Nilüfer Taşkın'ın, 18 Mart 2022’deki duruşmaya tanık olarak davet edildiğini belirttiği yazısında davaya ilişkin şunları kaleme aldı:
"Saltık, ifadesinde, Baran’ı Şafi camilerinde bir kere gördüğünü söyledi. Baran’ın kendilerine ulaşıp çevrelerinde yardıma ihtiyacı olan insanlardan bahsedip ne yapılabileceğini sorduğunu kaydetti. Baran’a belediyenin yöntemini anlattıklarını, bu yöntem dışında kimseye yardım edilmediğini söylediklerini belirtti.
‘Yavuz Bey’in, kendisi olup olmadığı soruldu. Saltık, “Belediyede 300 sosyal inceleme personeli çalışıyor. Onların adları arasında da ‘Yavuz’ olabilir” dedi.
Saltık, DİAYDER adlı dernekle görüşmediğini savundu.
Saltık, tanık girdiği salondan sanık olarak çıktı. Başkan Gürlek ve bir üye hakim, Saltık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunulmasına karar verdi.
Kararda “Telefon görüşmesinde ismi ve soyadı geçmemiş ise de söz konusu şahsın Saltık olduğuna kanaat getirildiği” belirtildi.
Duruşma bitti.
Gürlek, Adalet Bakan Yardımcısı…
Saltık ise sanık oldu.
Saltık’a PKK’ya bilerek ve isteyerek yardım suçlamasıyla dava açıldı.
Maksat, Saltık’dan İmamoğlu’na uzanmaktı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan bu dava 22 Eylül 2023’te bitti.
Saltık, oy çokluğuyla beraat etti.
Gerekçeli kararda, Saltık’ın örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna, örgütle organik bağı ve bağlı bulunduğuna dair bir delil ve iddia olmadığı ifade edildi. İBB aracılığıyla gönderilen yardım kartlarının örgüt mensuplarına veya ‘Değer Ailesi’ olarak adlandırılanlara dağıtım iddiasında doğrudan kastının bulunmadığı anlatıldı. Dağıtımın dernek başkan ve üyelerince gerçekleştirildiği, Saltık’ın bu kişilerle irtibatının olmadığı anlatıldı.
Bu karar 24 Ekim 2024’te kesinleşti.
Gürlek, üç yıl sonra İstanbul Adliyesine başsavcı olarak döndü. O günlerde yarım kalan ‘davasını’ belli ki bugün tamama erdirmek istiyor.
Yalnızca araçlar değişmiş görünüyor.
Dün Yavuz Saltık, İmamoğlu’na uzanmak için bir gerekçeydi.
Bugün Ahmet Özer…