14-15 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek bilirkişi keşfi öncesinde, Danıştay’ın her davacıdan yalnızca birine söz hakkı vermesi, sürecin adil olmadığına dair eleştirileri beraberinde getirdi.
Kanal İstanbul projesine itiraz eden davacılara yapılan tebligatta, 2020’de alınan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararına karşı açılan yürütmeyi durdurma davasının bilirkişi keşfi yapılacağı ifade edildi. Danıştay 4. Dairesi’nin kararıyla, bu keşifte her davacıdan yalnızca bir kişinin katılabileceği ve sınırlı bir beyan yapabileceği belirtildi.
Kanal İstanbul projesi, 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurulmuştu ve Marmara Denizi ile Karadeniz’i birleştirmeyi amaçlıyor. Projeye karşı çıkan toplumsal muhalefet, bu girişimin yeni bir rant alanı yaratma çabası olduğunu savunarak çeşitli davalar açmıştı. Önceki mahkeme kararlarıyla askıya alınan planlar, Murat Kurum’un Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yeniden atanmasıyla yeniden gündeme geldi. Mahkeme, yeniden bilirkişi keşfi yapılmasına karar verdi ancak davacıların öncelikli talebi yürütmenin durdurulmasıydı.
Avukat Ekin Öztürk Yılmaz, yürütmenin durdurulması mekanizmasının acil yargılama gerektirdiğini belirterek sürecin hukuksuz bir şekilde ilerlediğini ifade etti. Yılmaz, “Artık, Kanal İstanbul projesine ilişkin verilen ÇED olumlu kararına ilişkin keşif aşamasındayız. Daha önceki davalarda bilirkişi raporu mahkemeye sunulmuştu. Rapor projenin yaratacağı tahribatı gözler önüne sermişti. Sonrasında rapora göre mahkeme, iptal kararı vermek yerine, dosyaları Danıştay’a göndermişti. Tüm dosyalar da Danıştay’da görülmeye başlamıştı. Bilirkişi raporu da Danıştay’a gönderilmişti. İptal kararı yerine, yeniden bilirkişi yapılmasına karar verildi." dedi.
Davanın açılmasından bugüne gelinen süreçte, hala karar verilmediğini sözlerine ekleyen Ekin Öztürk Yılmaz, "Yürütmenin durdurulması mekanizması anlamı yitirildi. Yargılamadan beklenen amaç ortadan kaldırılmış oldu. Böylesi bir süreçten sonra keşif yapılacak. Danıştay, davacı asilin ya da vekilinin beyanda bulunmasına karar verdi. Keşfin aslında davacı tarafla birlikte yapılması gerekir. Bunun bir anlamı var. Bizim birtakım iddialarımız var. Göstermek istediğimiz yerler var. Fakat Danıştay, yargılamayı prosedüre sıkıştıracak bir karar verdi" diye konuştu.
Yılmaz, TMMOB’un verdiği mücadelenin hukuksal açıdan devam edeceğini de sözlerine ekledi.