Merkez Bankası Kasım ayı toplantısında da politika faizini yüzde 50'de sabit tuttu ancak önümüzdeki ay için faiz indirimi sinyalleri verdi. İndirim oranı ne olacak; beklentilerle örtüşecek mi; gündemdeki soru bu.
Mahfi Eğilmez blogunda faiz senaryolarını kaleme aldı. Kendisinin Eylül ayında bir-iki puanlık indirim önerdiğini hatırlatan Eğilmez şöyle yazdı:
Eylül ayı enflasyon verisinin enflasyonun düşüşü hakkında gösterge olacağı düşüncesiyle bunu söylemiştim. Eğer Ekim başında enflasyon yüzde 40 dolayına inmiş olsaydı o zaman faizin bir iki puan indirilmesi doğru olacaktı. Çünkü beklendiği şekilde düşen bir enflasyonda carry trade yoluyla faizden yüksek para kazananlara daha fazla kaynak aktarmanın anlamı yoktu.
Eğilmez enflasyonun o dönem düşmediğini düşmeyeceğinin de ortaya çıktığını söyledi ve ekledi:
TCMB, Kasım başlarında, enflasyondaki düşüş zayıflığından hoşnut olmadığını vurguladıktan sonra yılsonu tahminini yüzde 38’den 44’e yükseltti.
PPK’nin 21 Kasım tarihli toplantısı sonunda açıklanan karar metninde geçmiş toplantılardaki karar metinlerinden farklı bazı ifadeler yer aldı. Örneğin bir önceki toplantıda enflasyonun ana eğiliminde yükseliş gözlendiği belertilmişken bu son toplantı metninde enflasyonun ana eğiliminde düşüş olduğu vurgulanıyor. Maliye politikasının para politikasıyla eşgüdümünün artmış olmasına yapılan vurgu belki de PPK karar metninin en önemli parçası. Çünkü şimdiye kadar karar metinlerinde maliye politikasıyla ilgili bir cümle yer almamıştı. Maliye politikasının para politikasını destekleyici şekilde yönetilmediği üstü kapalı imalarla TCMB yetkililerinin yaptığı konuşmalarda ifade edilmişti.
Daralma belirginleşti
Ekonomide daralma eğilimi belirginleşirken sanayicilerin, KOBİ yöneticilerinin ve esnafın şikâyetleri de giderek artıyor. Reel sektör olarak adlandırılan bu kesimde yer alanların çoğu satışların düşmesi dolayısıyla kârlarının azaldığını dile getiriyor ve bu nedenle de asgari ücretin geçmiş enflasyona değil beklenen enflasyona göre artması gerektiğini öne sürüyor ve bu gerçekleşmediği takdirde eleman çıkarmak zorunda kalacaklarını ifade ediyor. Buna karşılık asgari ücretliler, emekliler ve ücretlilerin çoğu aldıkları ücretle geçinemediklerini öne sürüyor ve ücretlerinin en az geçmiş enflasyon kadar artırılmasını talep ediyor.
Türk siyasetçisinin büyüme ile enflasyon arasındaki uzun dönemli tercihi büyümeden yanadır. Kısa dönemde enflasyonu düşürmeye yönelik önlemler alınmasına rıza gösterse de orta – uzun dönemde enflasyonla uğraşmayı bırakıp büyümeyi kollamaya yönelir.
Baz etkisi dışında enflasyonda düşüş yok
Enflasyon, beklendiği şekilde düşmüyor. Henüz baz etkisi ötesinde bir düşüş eğilimi ortaya çıkmadı. Baz etkisi dışında bir düşüş ortaya çıkmadan faizin düşürülmesi bu aşamada pek doğru görünmüyor. Anketlere dayalı beklentiler de enflasyonun hükümetin ve TCMB’nin tahmin ettiği düzeylere gerilmeyeceğini ortaya koyuyor. Öte yandan enflasyonu bahane ederek ücretlerde ortaya çıkan satın alma gücünün tekrar yerine konulmaması da emekçi kesime kolay açıklanabilecek bir durum değil. Ne var ki böyle bir artış yukarıda değinildiği gibi reel sektörü ayağa kaldırıyor. Hükümet ise bu iki taraflı baskı arasında sıkışmış görünüyor.
Aralık'ta iki puan indirim
TCMB’nin, Hükümete destek olmak amacıyla Aralık ayında faizi iki puan indirmesiyle reel sektörü sakinleştirmesi, Ocak ayında Hükümetin asgari ücreti yüzde 35 oranında artırarak emekçilerin tepkisini bir nebze olsun azaltması ve böylece sermaye ile emeği asgari müşterekte buluşturması sürpriz olmaz.