Geçen ay Meclis açılışında DEM Partililerle tokalaşan ve ardından terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'a "Meclis'te silahları bırakma konuşması" yapma çağrısında bulunan MHP liderinin, dün DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanmasının ardından yapacağı açıklamalar merakla bekleniyordu.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti'nin yüz yılı geride kalmış yeni bir yüz yıla girilmiştir. Tecrübelerimiz ışığında cumhuriyetin yeni yüzyılını heba etmemek için çalışmakta kararlılıktayız.
Hiçbir soruya kolay cevaplar aramıyoruz. Kolaycı yaklaşım içinde koşmuyoruz. Her şeyden önce Türkiye demekten asla vazgeçmiyoruz. Günübirlik siyasi hesaplarda değiliz. Bizim için milletin huzuru refahı her şeyden önce gelmekte. Milletin desteği olmadan hiçbir siyasi hesap başarıya ulaşamaz. En büyük arzumuz milletimizi layık olduğu açıdan temsil edebilmek, gelişmişlik seviyesine çıkarmaktır.
Bazı siyasi fosiller gibi günlük ve güdük söylemlere kapılıp karanlık lobilerin eline düşemeyiz. Geçeceği köprüyü yıkanlara, kavak ağacında balina arayanlara benzeyemeyiz. Biz MHP'yiz. Biz Cumhur ile cumhuriyeti kaynaştıran, geçmiş ile geleceği kaynaştıran Cumhur İttifakı'yız. Yolculuğumuz Birlikte Hilal'e Doğru'dur.
Önemli olan akıl sahibi olmak değil aklın doğru zamanda ve doğru yerde kullanılmasıdır. Akıl hazır olmayınca gözün görmesi mümkün değildir. Ortak aklı çalıştıramamış ortak payda kuramamış ortak bir geleceğin rotasına girememiş toplumların mukadder bir neticedir.
Lütfen dikkat buyurunuz hepimiz diyorum milletin hiçbir ferdini anasının dili kökeni ve yöresi ne olursa olsun hiç kimseyi ayırmıyor ayrıştırmıyor ve öteki görmüyorum. 185 yıl içinde 6 dönüm noktasının varlığı herkesçe az çok malumdur. Türkiye cumhuriyetinin 100 yıllık mazisinde de 3 stratejik evre bulunmaktadır; tek parti dönemi, çok partili hayat, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. 29 Ekim 2023’ten 2123’e kadar geçecek olan önümüzdeki 100 yıllık zaman diliminde ise altı çizilmesi gereken tarihi eşikleri şu başlıklar altında toplayabiliriz; ilk olarak 2053 İstanbul fethinin yıl dönümüdür, hedefimiz bu tarihte süper güç Türkiye’nin tezahür etmesidir. İkincisi Malazgirt zaferinin yıl dönümünde Türk İslam coğrafyasında birliğin ve beraberliğin sınırlarından taşarak pınarlaşmasıdır.
''ARAMIZA HİÇBİR MİHRAK GİREMEZ''
Kürt kardeşlerimizle aramızda hiçbir mihrak giremez, Kürt kardeşlerimizi Türk milletinden ayrıştırmaya hiçbir şerefsizin provokasyonu kâfi gelemez. TUSAŞ saldırısı Türkiye’ye yapılmıştır. TUSAŞ saldırısı Türk milletini hedef almıştır. Teröre tolerans sıfırdır. Terör örgütünün ürediği neresi varsa orası meşru hedeftir. Kürtler başka terör örgütü başkadır. İkisini birbirine karıştırmak en vahim cinayettir. Kürtler kardeşimizdir. Milletimizin eşit mensuplarıdır. DEM Parti de kararını derhal netleştirmeli, silahla siyaset arasında gelgitli tutumundan uzaklaştırmalı, nerede durduğunu terörle arasına aklın duvarlar örüp örmeyeceği muammasını açıklığa kavuşturmalıdır.
Hiç kimse karnından konuşmasın sahte efelenmelere sapmasın bunlar kuru sıkı atmasın ederinin ve ciğerinin kaç okka olduğunu çok iyi bildiklerimiz fason meydan okumalara hiç mi hiç. heves etmesin. Beyler siz giderken biz geliyorduk. hangi ara bu denli mankutlaştınız! Bize milliyetçilik dersi verenlerin ganimet avında ansızın av olacaklarını hafıza kayıtlarından çıkarmamaları tavsiyemdir. bizimle vatanseverlik hususunda tartıya çıkmaya yüzleri olmayanların düne kadar 6'li masada kimlerle nasıl can ciğer kuzu sarması halinde bulunduklarını iş birliği yaparak nasıl DEM'lendiklerini, PKK'ya nasıl SELAM saldıklarını unuttuğumuzu mu sanıyorlar?
"ÖCALAN'IN İMRALI'DA KALMASINA NEDEN İTİRAZ ETMİYORLAR?"
İmralı adası Türk toprağı değil midir? Bu adanan vazgeçildi de bizim mi haberimiz olmadı. Terörist başının DEM Parti gurubundan Meclis'e gelmesine itiraz ediyorlar da İmralı da kalmasına neden itiraz etmiyorlar?
Terörist başının tecridi kalkarsa PKK'lerin silah bırakmasından rahatsız olanlar, dağın başına nöbete gitsinler.
''TEKLİFİMDE ISRARLIYIM''
"'Teröristbaşı terörün bittiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse hadi DEM grubuna gelsin bunları teker teker söylesin, umut hakkından istifade etsin’ sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım. Tabular kalktıkça ezberler bozuldukça insanlar birbirine dürüst davrandıkça içlerinden geçeni özgürce söyledikçe bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarala ilerlemek daha kolaydır.
"Kemikleşmiş ve köhnemiş zihniyetlerin inatçılığını muhabbet ve hürmet duygularıyla kırmalıyız.
"SAYIN ERDOĞAN'IN BİR KEZ DAHA SEÇİLMESİ DOĞAL VE DOĞRU DEĞİL Mİ?"
Terör hayatımızdan çıkarsa, enflasyona darbe indirilirse Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru değil mi?
Muhalefetin ve bölücü zihniyetin bu eksende ürettiği laçkalaşmış yuvarlak çözüm önerileri mahut bariz gerçeği asla değiştiremeyecektir. Biz beraberce yurdumuzu alçakları uğratmadık biz beraberce hayasız akınlara gövdemizi siper ettik, topraklarımızın bağında insanımızın gözyaşlarında beraberde vurulduk. Kanlarımız şahlanan köpüren nehirlerimizde aktı. Şunu kabule diyoruz ki bin yıldan bu yana bir arada yaşayan ve geniş bir coğrafi bölgeye yayılmış olan kardeşlerimiz arasında mahalli şartlardan kaynaklı çeşitlilikler vardır ve doğaldır bu durum sosyolojik ve kültürel değişimler neticesinde belirginlik kazanmıştır. Emperyalizmin şu anki uşakları Kürt kimliği anayasal statü özerklik federasyon ana dilde eğitim ve savunma hakları konularında ortalığı ayağa kaldırmaktadır. Bunlar açıkça Türkiye’yi Türk milletini bölmeye ve parçalamaya dönük hamlelerdir ki böyle bir şeyi hoş görmemiz eşyanın tabiatına aykırıdır.
"KÜRT SORUNU YOKTUR TÜRK ÜZERİNE OYNANAN OYUN VARDIR"
Tüm taraflara söylemek isterim ki Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içerisinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır. Sözde Kürt sorunu kanlı emperyalistlerin tuzağıdır. Sorun yaygarası koparanlar Kürt kardeşlerimiz canı üzerinde pazarlık yapan namertlerdir. Kürt kardeşlerim oynanan oyunları artık görmelidir. Kardeşlik duygusu tek taraflı taşınacak bir bağ değildir. Bu herkesin sabırla sahiplenmesi gereken manevi ve tarihi bir yükümlülüktür."