Narin Güran davasında yeni gelişme: Hakimi HSK'ya şikayet ettiler

Narin Güran cinayeti davasında sanık avukatları, mahkeme hakiminin davanın usulüne uygun işlememesi iddiasıyla Hakimler ve Savcılar Kurulu'na başvurdu. Avukatlar, sanıkların haklarının ihlal edildiğini iddia etti.

Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin 6’sı tutuklu 15 sanığın, "suçluyu kayırma" suçundan 17’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada sanık avukatları, mahkeme hakimine karşı harekete geçti. Avukatlar, mahkeme hakimini Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet etti.

Sanık avukatları adına Avukat Mustafa Demir imzasıyla HSK'ya gönderilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığı Muhabere Bürosu’na teslim edilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:

“Duruşma teknik imkanlar kullanılmak suretiyle kayıt altına alınmıştır. Ses ve görüntü kaydı alınan dava dosyasının duruşmasında bir kısım meslektaşlarımızın ifade ettiği üzere sanıkların sorgu/savunması alınmadan önce iddianamenin okunması, sanıkların yasal haklarının hatırlatılması gerektiği belirtilmesine karşın duruşma hakimi tarafından sanıkların susma hakkı ve diğer hakları hatırlatılmadan, ayrıca savcı tarafından iddianame okunmadan sanıkların savunmasına geçilmiştir.

Bu hususa ilişkin itirazlarımız duruşmaya ilişkin görüntü ve ses kayıtlarının temini halinde görülecektir. Ancak sonradan UYAP'a yüklenen duruşma tutanağında sanki CMK m.147’de belirtilen haklar hatırlatılmış gibi duruşma tutanağı düzenlenmiştir. SEGBİS kayıtlarının temini, duruşmadaki avukatların ve sanıkların bilgisine başvurulması halinde CMK m.147’de belirtilen haklar hatırlatılmadan ve iddianame dahi okunmadan sanıkların savunmasının alındığı anlaşılacaktır."

"İLGİSİZ DERNEĞE BARO GİBİ DAVRANDI"

Dilekçenin devamında da şu gerekçeler sıralandı:

“Bahse konu dava dosyasında çocukların da yargılanması nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 185'inci maddesi uyarınca duruşma kapalı icra edilir. Yine Çocuk Koruma Kanunu'nun 22'nci maddesi çocuk, velisi, vasisi, mahkemece görevlendirilmiş sosyal çalışma görevlisi, çocuğun bakımını üstlenen aile ve kurumda bakılıyorsa kurumun temsilcisi duruşmada hazır bulunabileceği belirtilmiştir. 'Suçluyu kayırma' suçunun adliyeye karşı işlenen suçlardan olması bu suçun mağduru veya suçtan zarar göreninin UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneğinin) katılan olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin itirazlarımıza rağmen duruşma hakimi CMK m.237.maddesindeki açık hükme aykırı davranmak, Avukatlık Kanunu'nun 76'ncı maddesindeki ‘Baroların kuruluş ve niteliklerini’ düzenleyen hükme atıf yapmak suretiyle ilgisiz derneği ilgisiz kanun hükmü ile katılan olarak kabul etmiştir.

Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükmüne rağmen çocukların yargılandığı bir dava dosyasına ilgisiz derneği adeta baro gibi değerlendirmek suretiyle davaya katılmasını sağlayıcı yol açıldığı, çocukların üstün yararının gözetilmediği anlaşılmıştır. Bu şartlar altında hakimin tarafsızlığı ve bağımsızlığına ilişkin şüphe dile getirilmiş ve duruşmada reddihakim talebinde bulunduk. Yasada yeri olmadığı halde ‘reddihakim talebinin yazılı dilekçe ile verilmesi gerektiği’ gerekçesi ile reddihakim talebinin reddine karar verilerek duruşmaya devam edilmiştir. Duruşma sırasında bunun üzerine reddihakim dilekçesi yazılı olarak sunulmasına ve ilgili mevzuat hükmünde yazılılık şartı bulunmadığı hatırlatılmasına rağmen duruşmaya ara verilmeden devam edilmiştir. Reddihakim talebimiz konusunda usulüne uygun bir karar alınamamıştır" ifadeleri yer aldı.

"BU SUÇUN ALT SINIRI 6 AY"

Dilekçenin sonunda da şu ifadelere yer verildi:

“Sanıkların yargılandığı suçun kanundaki alt sınırı 6 ay bir ceza gerektirdiği, duruşma tarihi itibarıyla tutuklulukta geçirdiği sürenin 7 ayı aşkın bir süredir devam ettiği, bir kısım sanıkların benzer suçlamalardan tutuksuz yargılandığı, bir kısım sanıkların ise soruşturma aşamasında resen tahliye edildiği, kardeş ilişkisi sebebiyle şahsi cezasızlık sebepleri dahi bulunmasına karşın tüm bu hususlar gözetilmeden salt sanıkların tutukluluk halini devam ettirme adına yasada yeri olmayan bir gerekçe yazılmak suretiyle sanıkların zararına sebebiyet verilerek tutukluluk halinin devamına karar verildiği, suçluyu kayırma suçu CMK 100/3. maddesinde belirtilen katalog suçlardan olmadığı halde ve bu mevzuatı bir hakimin bilemeyeceği düşünülemeyecek kadar açık olmasına karşın tutukluluk devam gerekçesinde CMK.m.100/3’e atıf yapılarak kanuna açıkça aykırı davranılması suretiyle duruşma yapılarak işlem tesis edilmiştir.

Kamuoyunun gündeminde olan bir dava dosyasında açıkça yasaya aykırı duruşma icra edilmesi, sanığın temel haklarının korunmaması, yasada yeri olmayan sebep gösterilmek suretiyle tutukluluk devam kararı verilmesi gibi uygulamalara neden olunmak suretiyle yargıya olan güvenin sarsılmasına yol açıldığı anlaşılmaktadır. Arz ettiğimiz nedenlerle; farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı işlem yapılmak suretiyle yargılanan sanıkların temel kanuni haklarına aykırı duruşma yapılması, duruşmada yasaya aykırı ara kararların tesisi ve sanıkların tutukluk halinin devamına ilişkin kararda yasada var olmayan gerekçenin yazılması suretiyle zarara sebebiyet veren duruşma hakimi hakkında soruşturma açılması ve tecziyesini saygıyla arz ve talep ederim."

Gündem Haberleri