Narin Güran'ın canice katledilmesinin ardından köy ile ilgili şüpheler artmaya başladı. Köyün altına kazınan Hizbullah işkence odaları, Narin'in canice ölümü, ablasının 'merdivenden düştü' olarak anılan ölümünün hastane kayıtlarına zatürre olarak geçmiş olması ve köyde mezarının bulunamıyor olması ve köy mezarlığında 3 isimsiz mezar bulunması gibi sebepler kamuoyunda oluşan yoğun şüpheyi artırdı.
Köyün zaman içinde zenginleşmesi, lüks ve çakarlı araçlar, amcanın yüklü mal varlığı gibi pek çok etken de siyasi bağlantılarının sorgulanmasına sebep oldu.
Köydeki çocuk ölümleri, Narin ve 17 yıl öce kaybolup Muhammed'in ölümleri ve ölüm tarihlerindeki benzerlik; Narin'in cinayetinin hala aydınlatılamamış olmasını sebebiyle de kamuoyunda çeşitli teoriler yankı buldu.
8 yaşındaki Narin'in canice katledilmesinin ardından uzmanlar köyde 10 yıl önceden başlayarak ölümlerin araştırılmasını istedi. Narin'in bulunduğu derede 17 yıl önce gerçekleşmiş korkunç bir ölüm daha ortaya çıktı.
SAVCILIK OLAYIN ÜZERİNİ KAPATTI MI?
Abdulhakim Çelikbilek, 17 yıl önce oğlu Muhammed Çelikbilek'in Diyarbakır şehir merkezinde kaybolup 19 gün sonra evlerinden 25 km uzaklıktaki şimdi Narin'in de bulunduğu derede dallara takılmış halde ölü olarak bulunduğunu söyledi. Baba, oğlunun boğularak öldüğüne inanmadı. Olay 1 ay içinde kapandı. Babanın yazdığı hiçbir dilekçe ya da yazıya yanıt gelmedi.
HİÇBİR TEST YAPILMADI
Baba Çelikbilek'in acısı dinmedi, şüpheleri Narin'in cansız bedeninin bulunmasıyla tekrarlandı. Muhammed'in babasının ne DNA testi talebine ne de sayısız dilekçelerine yanıt verildi.
Narin'in cinayetini öğrendiğinde içinde bir şüphenin uyandığını ve acısının hala dinmediğini ifade eden baba olayın üzerini örten savcıdan da şikayetçi olduğunu söyledi.