CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücretin işçi tarafının talepleri dikkate alınmadan, hükümet ve işveren tarafından belirlenmesinin ardından TÜRK-İŞ'e gitti, Genel Başkan Ergün Atalay ile görüştü. Görüşmenin ardından ikili ortak açıklama yaptı.
Özel, Türkiye gibi gelir dağılımı bozuk ülkelerde asgari ücreti baskılamanın enflasyonu düşürmeyeceğini, aksine asgari ücretlinin zorunlu harcamalarını karşılayamamasına neden olacağını belirtti. TÜİK'in enflasyon hesaplamasının asgari ücretli gerçeğini yansıtmadığını savunan Özel, asgari ücretlinin gerçek enflasyonunun yüzde 80 olduğunu belirtti.
Özel'in konuşmalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Almanya'da asgari ücretli çalışan oranının yüzde 6 iken Türkiye'de bu oranın yüzde 56 olduğunu ve asgari ücret artışından ücretlilerin yüzde 85'inin etkilendiğini belirten Özel, artık asgari ücret tespit komisyonuna katılmama kararı alan Türk-İş'in 50 yıldır Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda yer aldığını hatırlattı.
Türk-İş'in 30 bin TL'lik asgari ücret talebini desteklediklerini belirten Özel, Türk-İş'in Çalışma Bakanlığı'nın ani toplantı davetine katılmamasını olumlu bulduğunu söyledi.
CHP lideri, açıklanan 22 bin TL’lik asgari ücreti “sefalet ücreti” olarak nitelendirdi.
"Bu kadar büyük yalan duymadım"
Özel, geçen yıl asgari ücretle 57 kilo dana kıyma alınabilirken, yeni asgari ücretle 37 kilo alınabildiğini belirtip Erdoğan'ın ünlü 'Simit hesaplamasını' yaptı.
Özel, "Tayyip Bey'in en sevdiği hesap simit hesabı. Geçen sene 1.700 simit alıyordu 17.000 liralık asgari ücret. 10 liraydı simit. Hesap ortada. Şu anda simit 15 lira, 1.470 simit alıyor. Burada 230 simit daha düşük asgari ücret veriyorsun. Ondan sonra Tayyip Bey çıkmış, efendim biz asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik hiçbir zaman. "Vallahi hiçbir zaman ezdirmedik." diyorsan hiçbir zaman bu kadar büyük göz göre göre yalan duymadım. İşte bu sene bariz ezdirdin. Kıyma üzerinden 20 kilo kıyma kayıp, simit üzerinden 230 tane simit kayıp, çeyrek altın üzerinden, daha ocak gelmeden yarım çeyrek altın kayıp." ifadelerini kullandı.
CHP'nin cumartesi günü Ankara Tandoğan'da sivil toplum kuruluşlarının düzenleyeceği asgari ücret mitingine katılacağını duyuran Özel, tüm asgari ücretlileri ve emeklileri mitinge davet etti. Özel, tüm emekçileri sendikalı olmaya çağırdı. Özel şunları ifade etti:
"Türkiye gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkelerin başında geliyor"
"Hiç şüphe yok ki hatırlamamız gereken husus 2023 yılında 14 ve 28, 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin iki turunda da Sayın Erdoğan yüksek enflasyonlu bir dönemde olduklarını, enflasyonun tek haneli rakamların üzerinde olduğu yıllarda dört kez güncelleme yapmak da düşünülebilir diyordu. Seçim geldi geçti ve 2024 yılında asgari ücret 17.002 lira olarak belirlendi ve bir yıl boyunca 1 kuruş zam almadı.
Bunu özellikle şunun için hatırlatmak istiyorum ki, asgari ücrete yapılacak zam konuşulurken iktidara müzahir bazı yazar, çizer, kalemler ya da televizyon yorumcuları, efendim asgari ücrete zam yapıldığında bu enflasyonu artırır, asgari ücrete enflasyon kadar değil, enflasyonun altında gerçekleşen enflasyon yerine hedeflenen enflasyon kadar zam yapalım diye bir tartışma açtılar.
Bir keresinde bütün dünyada kabul edilen bir gerçek var. Gelir dağılımı bozuk ülkelerde ki, Türkiye gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkelerin başında geliyor. Klasik anti-enflasyonist yaklaşımlar sonuç vermez.
Siz Türkiye'de bu kadar gelir dağılımı bozukken asgari ücreti baskılarsanız bu enflasyonu düşürmez. Çünkü zaten asgari ücretli harcamalarına kendi karar vermiyor ki, siz onu baskıladığınızda tüketim azalsın.
Asgari ücretli aldığı asgari ücretin önemli bir kısmını kiraya, geri kalanını zorunlu harcamalara, gıdaya, belki bir miktar giyime, çocuğunun kırtasiye masrafına harcamaya fırsat bulamadan asgari ücret tükeniyor, gidiyor, yok oluyor.
"TÜİK'in enflasyon hesabını asgari ücret konuşulurken hiç kabul etmiyorum"
Hele hele kira varsa zaten tek asgari ücretlerin geçinmesi diye bir şey söz konusu değil. Asgari ücreti ya kiraya verecek, aç kalacak ya karnını doyuracak, sokakta kalacak. Böyle bir açmazla karşı karşıyayız. Şimdi bu durumda 1 kuruş bile zam yapılmayan asgari ücrete dönemde enflasyon yüzde 50 gerçekleşti TÜİK'in hesabına göre. Ayrıca ben TÜİK'in enflasyon hesabını asgari ücret konuşulurken hiç kabul etmiyorum.
Çünkü asgari ücretli TÜİK'in pinpon topunu yemiyor. Çocuğu kalem istediğinde, efendim bakır çubuk vermiyor ona. TÜİK enflasyonu bunlarla hesaplarken asgari ücretlinin enflasyonu ev kirası, zorunlu gıda harcamaları, elektrik, su, haberleşme giderleri. Bunun dışında zaten asgari ücretli neye para harcayacak da orada TÜİK enflasyonuna yaklaşacak?
Asgari ücretlinin gerçekleşen enflasyonu geçen sene yüzde 80. Asgari ücret meselesinde temel tartışmayı şuradan görmek lazım. Asgari ücret örneğin Almanya'da 100 işçiden 6'sıyla ilgili bir konu. Asgari ücret kıdem 1 yıl olana kadar alınan, 1 yıllık kıdemden sonra hızla uzaklaşılan bir ücret. Oysa Türkiye'de ücretlilerin yüzde 56'sı asgari ücret alıyor ve ücretlerin yüzde 85'i asgari ücret artışından doğrudan etkileniyor.
Çünkü asgari ücretin üzerinde, biraz üzerinde ya da bir miktar üzerinde alıyor. Asgari ücretteki artış oranına göre o da zam görüyor. Böyle olunca 10 işçiden neredeyse 9'unu etkileyen bir süreçteyiz. 50 yıldır Türkiye'deki işçi sendikalarında en çok emekçinin örgütlendiği sendika olduğu için, 50 yıldır yürürlükte olan bir kanun gereği Türk-İş Asgari Ücret Komisyonu'nda temsil ediliyor.
"Alet olmamalarını da son derece önemli bulduk"
Aslında Türk-İş sendikalı işçilerin organizasyonu. Bu yüzden de sendika varsa zaten asgari ücret olmaz. Ama Türk-İş'in sırtındaki yük, Türkiye'deki milyonların beklentisine uygun bir asgari ücretin tespiti noktasında davranmak. Süreci yakından takip ettik. Birkaç kez sözlü, dün de sosyal medya paylaşımıyla durumu yorumladığım noktada Türk-İş'in bu dönem biz "Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında yokuz." demiştik.
Türk-İş'in de işçilerle beraber yapmış olduğu beklenti çalışmalarının sonucunda ilan ettiği asgari ücret beklentisini bizim talebimize, tabii bu talep de yeterli değil ama bizim talebimize yakın bir noktada gerçekleşmiş olması önemlidir.
Dün apar topar perşembe cuma günü yapılacak bir toplantıya Türk-İş davet edildi. Ona katılmamaları, bu emrivakiye alet olmamalarını da son derece önemli bulduğumu açıkça ifade etmek isterim.
Yine geçtiğimiz, ben Soma'dan itibaren örgütlü mücadele içinde, sendikal mücadele içinde bulunan işçilerin yanında olan birisi olarak, geçtiğimiz aylarda yer bulan işçilerini hem oradaki işçilerin örgütlü olduğu sendikamızın Sayın Genel Başkanıyla hem Türk-İş'in Sayın Genel Başkanı'yla birlikte ziyaret etmiştik.
"Bu asgari ücrette biz Meclis'te yokuz dedik"
Orada ortaya konulan tavırla şimdilik özelleştirme ertelendi ama hep birlikte bu işin üzerine titremeye devam edeceğiz. Oradaki mücadeleyi de son derece önemli buluyorum ve asgari ücrete verilen 22.000 liralık zammın, yani 22.000 liraya gelecek yüzde 30'luk zammın bir sefalet ücreti olduğunu, bir dayatma olduğunu ve bunu reddettiğimizi açıkça ifade etmek isterim.
Haberi duyduğumuzda ilk tepkimizi kamuoyuyla paylaşmıştık. Ardından bugün sabah saat 10.30'da olağanüstü Merkez Yönetim Kurulu toplantısı yaptık. Orada aldığımız bir dizi kararla işçi sendikalarını Türk-İş'ten başlayarak ziyaret etmeyi, düşüncelerimizi onlarla paylaşmayı uygun gördük.
Milletvekillerimizi saat 14.00'te Meclis Genel Kurulu'na sokmayarak onları Parti Genel Merkezi'nde toplayarak "Bu asgari ücrette biz Meclis'te yokuz." dedik ve yaptığımız görüşmede de milletvekillerimiz şu anda 100 milletvekilimiz Ankara'da, yöneticilerimizle birlikte. Asgari ücreti neredeyse orada. Ben de az önce buraya gelirken, bir yarım saat önce, pazar yerine uğrayarak orada asgari ücretliyle, memur emeklisiyle, Bağ-Kur emeklisiyle, işçi emeklisiyle konuştum.
Halinden memnun olan bir kişi yok. "Asgari ücret 22.000 lira oldu, iyi oldu." diyen bir kişi yok. Bu sefalet ücretini hep beraber reddetmek durumundayız. 17.002 liralık ücret verildiği gün 17.002 liraydı. Bugün, o günün alım gücüyle o ücret 10.000 liranın altına geriledi.
Yani 7.000 lira aşındı enflasyon karşısında. Beyler dün akşam 5.000 lira artış yapıyorlar o asgari ücrete. Ya 7.000 lira geri gelmiş. Sen bir kere o 7.000 lirayı telafi edeceksin, onun üzerine de gelecek yılki hayat pahalılığını düşünerek bir arttırma yapacaksın.
Bıraktık refah payını falan yani şu anda. Yani geçen seneki 17.000 lirayı adeta fiilen 15.000 liraya düşürdüler. O günün parasıyla. Şimdi biz basit bir çalışma yaptığımızda geçmiş dönemlerle ilgili şu rakamlar vardı. Buradan çok kritik şu rakamları paylaşmak isterim: 2002 yılında asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu. Ocak 2024'te 17.000 lira 5 çeyreklik altın alıyordu. 3.327 liraydı çeyrek altın. Bugün verdikleri 22.000 lira bugünkü fiyatla 4,5 çeyrek altın alıyor. Yani daha ocak gelmedi, çeyrek altın üzerinden geçen sene verdikleri asgari ücret 5'ken 4,5'a gerilemiş. Ne var arada? 2.500 lira kayıp var. Zaten aynı şeyi biz "17.000, 10.000'e geriledi, 5.000 arttırırsan 2.000 lira kayıp var." diyorduk. Dana kıyma, geçen sene asgari ücret 1 Ocak'ta 57 kilo dana kıyma almış.
"Tayyip Bey'in en sevdiği simit hesabı"
Bu verdikleri parayla bugün 37 kilo alıyor. 1 Ocak'ta kaç kilo alacak göreceğiz. 37'nin de altında olacak. Dana kıyma hesabında geçen seneye göre 20 kilo daha az dana kıyma teklif ediyorlar.
Tayyip Bey'in en sevdiği hesap simit hesabı. Geçen sene 1.700 simit alıyordu 17.000 liralık asgari ücret. 10 liraydı simit. Hesap ortada. Şu anda simit 15 lira, 1.470 simit alıyor.
Yani burada 230 simit daha düşük asgari ücret veriyorsun. Ondan sonra Tayyip Bey çıkmış, efendim biz asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik hiçbir zaman. "Vallahi hiçbir zaman ezdirmedik." diyorsan hiçbir zaman bu kadar büyük göz göre göre yalan duymadım.
İşte bu sene bariz ezdirdin. Kıyma üzerinden 20 kilo kıyma kayıp, simit üzerinden 230 tane simit kayıp, çeyrek altın üzerinden, daha ocak gelmeden yarım çeyrek altın kayıp.
Buradan sonra artık bizim bu meseleye asla ve asla tahammüllü yaklaşmamız mümkün değil. Biz cumartesi günü sivil toplum örgütlerinin, Ankara'daki 66 sivil toplum örgütünün çağrısıyla yapılacak olan Tandoğan'daki mitingde varız. 30 liranın altındaki asgari ücrette yokuz.
Cumartesi günü Tandoğan'da varız. O mitinge Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm asgari ücretlileri ve tüm emeklileri çağırıyoruz. Tabii bu konuyla ilgili tüm emek örgütlerinin kendi değerlendirmeleri olacaktır.
Biz ama orada tüm emekçilerle birlikte olmayı ve bir sivil inisiyatifin çağrısıyla, yani bir parti olmadan oraya tüm siyasi partilerden, tüm sendikalardan, tüm görüşlerden insanlar gelebilir. Çünkü orada bir sivil inisiyatif var ve asgari ücretlinin, emeklinin ve geçim sıkıntısı çeken herkesin sorunlarının konuşulacağı bir süreç ve biz MYK toplantımızda aldığımız karar gereğince bundan sonra sahadayız. Zaten 2014 yılını da mayıs ayından itibaren 12'si tematik, 14 mitingle geçirmiştik.
"Geçim olmazsa seçim olur"
Bundan sonra da 2025 yılında diyoruz ki, "Bu asgari ücretle geçim olmaz. Geçim olmazsa seçim olur. Bu emekli maaşıyla geçim olmaz. Geçim yoksa seçim var." Bunun için geçen sene 46 ilde toplam 198 ziyaret yapmış ve toplamda 119 miting gerçekleştirmiştim. Bunları artırarak devam ettireceğiz. Adımımızı atmadığımız il, ilçe bırakmayacağız ve bugünkü Türkiye'deki insanların geçim sıkıntısını ve bir seçim talebini yükseltmeye, seçime zorlamaya devam edeceğiz. Gelecek dönemlerde Türkiye'de emekten yana, örgütlenmeden yana, yoksuldan yana, emekçiden yana bir iktidarın kurulması için de mücadele edeceğiz.
Ben Sayın Başkan'ın şahsında Türk-İş'te örgütlü bütün emekçi kardeşlerimi bir kez daha selamlarken, Türkiye'deki tüm emekçilere şunu söylüyorum:
"Tüm emekçiler sendikalaşsın"
Sendikaların iyisi olur, kötüsü olur ama en kötü sendika sendikasız olmaktan iyidir. Siz bu, katıldıkça sendikalar güçlenirler. Ben tüm emekçi kardeşlerimi ne olursa olsun kendi iş yerlerinde, iş kollarında kendilerine yapılan sendikalı olma tekliflerine doğrudan dört elle sarılmaya ve bu konuda birlik olmaya davet ediyorum. Çünkü eğer işçiler sendikalıysa işçilerin asgari ücret gibi bir sorunları olmaz.
Tüm işçiler örgütlü olsa bugün bunu yapmaya kimsenin cesareti olmaz. Yarın sendikalar "Kardeşim siz böyle yapıyorsanız biz de size gücümüzü gösteririz." dediğinde, işçinin, örgütlü işçinin karşısında kimse duramaz.
Ben önümüzdeki süreçte sendikaların üretimden gelen güçlerini, üretimi yapan, üretimin gerçek sahiplerine, emekçilere hürmetsizlik edenlere en net şekilde göstereceklerini umut ediyorum.
Onların mücadelesinin yanında ve arkalarında olacağımıza bundan sonraki süreçte de söz veriyoruz. Bir kez daha herkese şunu söylüyorum:
Bu bir felaket ama bundan yılgınlığa kapılmayacağız. Mücadele edeceğiz ve mücadelenin sonunda önemli kazanımlar elde edeceğiz.
En önemli kazanım da bu işçi düşmanı hükümetin artık hızla milletin gönlünden ve gözünden düşmüş olmasıdır. Yapılacak ilk seçimde de iktidardan düşeceklerdir.