Sedat Peker, ‘Sosyolojik çöküntüyü ortadan kaldırmadan gençleri suçlayamayız’

Sedat Peker, Türkiye'deki suç grupları hakkında açıklamalarda bulunarak, Afgan ve Suriyeli suç kartellerinin oluşabileceğini belirtti. Peker, böyle bir durumun PKK’nın 40 yılda neden olduğu kayıplardan çok daha fazlasına yol açabileceğini vurguladı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşayan ve hakkında Interpol tarafından kırmızı bültenle arama kararı çıkarılan Sedat Peker, uzun bir aradan sonra Türkiye'deki suç grupları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk ile yaptığı röportajda, Türkiye’de Afgan ve Suriyeli suç kartellerinin oluşma ihtimaline dikkat çekti.

'KARTEL SAVAŞI ÇIKABİLİR'

Peker, "Türkiye’nin üç-beş yıl içinde böyle bir yapıya evrileceğini düşünüyorum. Genç grupları altında toplayan bu karteller oluşursa, PKK’nın şehit ettiği görevli sayısından çok daha fazlasını görebiliriz. Meksika ve Kolombiya'daki kartel savaşlarına bakın; orada bir yılda meydana gelen ölümler, PKK’nın 40 yılda sebep olduğu kayıplardan daha fazla" ifadelerini kullandı. Peker ayrıca, Köfteci Yusuf hakkında da açıklamalarda bulundu.

‘MET LABORATUVARLARINA TALİPLER’

Peker, "Önceden Suriyeliler Türkiye’ye geldiğinde bunlar torbacıların yanında, torbacının alt kadrosu olarak, bir- iki gramlık paketleri dağıtıyorlardı. Yani torbacılar da kendini riske atmayıp, bunları tutuyorlardı. Sonra o yabancılar torbacı oldular. Torbacılıktan sonra işi daha iyi öğrenip yukarıya getirdiler, bölgelere dağıtan bir konumuna yükseldiler. Şimdi birçok MET laboratuvarının talipleri bu şahıslar. Bunun yanında altın kaçakçılığı da önemli" diye konuştu.

'KARTELLER PKK'DAN DAHA FAZLA İNSANI ÖLDÜRECEK'

“Ne mi olacak? Devletten ayrılma, ordudan atılma veya mecburi hizmetini tamamlayıp ordudan ayrılan, genç, çılgın, şiddet eğilimi olan tipte bazı subay arkadaşlar var. Devlette görevli olanların devreleri nasıl Kolombiya’da devlet içinde görev yapmış, hani bizim 28 Şubat süreci filan onun gibi değil onu söylemiyorum. Birkaç özel harekatçı yapıdan bahsetmiyorum. Tamamen kriminal ama polisin, askerin çalışma sistemini bildiği için de yakalanmaları pek mümkün olmayan ve yapısal olarak asker kökenli veya özel harekat, polis kökenli oldukları için daha sert, radikal grupları oluşturdukları an sıkıntı büyür. Aile yapımız bozulmadığı için Türkiye geriden gidiyor. Ama süreç hep aynı. Önceden aile tarzı olanlar. Ondan sonra sokakta oluşan genç gruplar. Sonra da devletten ayrılmış büyük kartelleri kuran yapılar. Yani şu an Türkiye benim görüşüme göre üç- beş seneye kadar böyle bir yapıya evrilecek. Bu genç grupları altında toplayan bu karteller oluşursa o zaman PKK’nın şehit ettiği görevli sayısından fazlasını düşünün çünkü Meksika’ya Kolombiya ya bakın bizim PKK’nın 40 senede şehit ettiği insan orada bir sene de kartel savaşlarında ölüyor.

‘SOSYOLOJİK ÇÖKÜNTÜYÜ ORTADAN KALDIRMADAN GENÇLERİ SUÇLAYAMAYIZ’

Türkiye’ye böyle bir tehlikenin geldiğini öngörüyorum. Sorunun geleneksel bölümüne yani bizim dönemimiz nasıldı bölümüne gelirsek. Milliyetçi duyguları olan, dini hassasiyetleri olan ben ve bazı arkadaşların ismi şiddetle anılıyor. Yani bizim kurallarımız vardı. Ama her çağın kendine ait bir sistemi var. Yani bugünkü bu arkadaşları, genç arkadaşları da bu sosyolojik çöküntüyü ortadan kaldırmadan suçlayamayız. Neden suçlayamayız? Dediğim gibi gecekonduda büyüyor. Yanında gökdelenler. Zengin çocukları arabalarla gezerken o gencecik, üstünde yok başında yok. Asgari ücret bile vermiyorlar. Bir yerde çalışsa sigorta yapmıyorlar. Şimdi bu çocuk buraya yöneldiğinde yani bunu bir de bu açıdan düşünmek gerekir. Bu ortadan kaldırılamazsa, gelir adaletsizliği ve gecekondularla o gökdelenlerin aynı anda yaşayan sistemi, bu çocukların bu genç arkadaşların bu şekil daha da güçlenmeleri devam edecektir.”

‘BİRÇOK MET LABORATUVARININ TALİPLERİ SURİYELİLER’

“MET üretimi, eroin gibi büyük üretim yerlerine ihtiyaç duyan bir şey değil. Bu MET üretimi için 60 metrekarelik bir daire bile yeterli. Eroin üretilirken çıkardığı o çok ağır koku metamfetamin üretilirken çıkıp çevreyi böyle insanların dikkatini çekecek bir yoğunlukta değil. Önceden İran’dan, Uzak Doğu Asya ülkelerinden geliyordu. Bu nakliye parası ve gümrüklerden geçerken orada ayarttıkları adamlara bir para verilmesi demek bu da maliyeti yükseltiyor. Şimdi adam Türkiye’de üretiyor ve burada da satıyor. Sadece bunun kimyasal maddesini yurt dışından getirtiyorlar. Bir de şey de çok tehlikeli. Önceden Suriyeliler Türkiye’ye geldiğinde bunlar torbacıların yanında, torbacının alt kadrosu olarak, bir- iki gramlık paketleri dağıtıyorlardı. Yani torbacılar da kendini riske atmayıp, bunları tutuyorlardı. Sonra o yabancılar torbacı oldular. Torbacılıktan sonra işi daha iyi öğrenip yukarıya getirdiler, bölgelere dağıtan bir konumuna yükseldiler. Şimdi birçok MET laboratuvarının talipleri bu şahıslar. Bunun yanında altın kaçakçılığı da önemli.

‘ALTIN KAÇAKÇILIĞININ KONTROLÜ SURİYELİ VE AFGANLI GRUPLARIN ALTINDA’

Suriyelileri kötülemek için söylemiyorum, sadece bir tespit yapmak için söylüyorum: Suriyeli ve Afganlı grupların altın kaçakçılığında Kapalı Çarşı’da yüzde elli kaçak altın girişi-çıkışında kontrolü ele geçirdikleri görülüyor. Türkiye’ye gelenler akrabalarına, yurt dışına para gönderme sistemini de ele geçirdiler. Uyuşturucu paralarını, kara parayı aktarabilecek boyuta geldiler. Türk gruplarını, polis çok rahat yakalayabiliyor. Ama Suriyeli gruplar kendi içine kapalı olduğundan polise bilgi verme veya polisin işlerine muhbir sokabilmesi de pek mümkün olmuyor. Yani kriminal gruplarda 6-7 sene sonra Afganlı ve Suriyeliler Türk gruplarının ciddi bir bölümü piyasadan sileceklerdir. Yani bu da bilimsel, istatistiksel ve kendi tecrübemle yaşadığım bir şey. Çok büyük bir tehlike buna dikkat çekmekte fayda var.”

KÖFTECİ YUSUF AÇIKLAMASI

Köfteci Yusuf hakkında da konuşan Peker, daha önce hazırlanan iddianamenin de hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

“Ben o dosyanın sanığı değilim. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile aramızda bu olay yaşandı. Köfteci Yusuf’u şahsen tanımam. Gürsu’da miting yapmaya gidiyordum. Bir telefon verdiler. Benim Yusuf Akkaş’la tanışmam telefonla oldu. Diğer arkadaşların, ne satacağı et kesim yerinden, ne muhabbetlerinden haberim yok. Ne de bununla ilgili bir şey konuştuk. O şahıslar içinde tanıdığımız insanlar var. Ama ben onlar gibi yüzbinlerce insan tanıyorum. Yani beni o arkadaşla konuşturan öyle aile çerçevesi içerisinde olan, birinci derece yakınlarım değil. Dosyada Yusuf olayında benimle ilgili bölüm yok. Ne benim aramam, mesajım ne de herhangi bir kaydım bulunmuyor.

Tabii şerefli, namus sahibi bir adamım. Bir adamı uyuşturucuyla ve satıcılığıyla suçlarsanız uyuşturucu ile yakalayıp önüne koymanız gerekir. Bir insanı da eğer ki domuz etiyle yiyecek satıyor diye suçluyorsanız ‘Depolarda şu kadar ton domuz eti yakalandı’ diye bunu insanların kafasında şüphe oluşmayacak şekilde yayınlamanız gerekir. Türk markası olarak tanınmış, yanında 12 bin kişiyi çalıştıran bir firma ile ilgili bu şekilde zan altında bırakıcı yayınlar yapılması, tahkikat yapılması da doğru değildir.

'SÜLEYMAN SOYLU'NUN BİRAZ CESARETİ OLSA DİK DURURDU'

Ben, bana kötülük yapan o şahsa bile haksızlık yapılmasını istemem. Süleyman Soylu buna haber yollamış. ‘Hemen git davacı ol’ diye. Korkaklığından gitmiş. Biraz cesareti olan birisi olsa dik dururdu. ‘Ben olmayan bir şeyi niye söyleyeyim’ demeliydi. Süreç bundan ibaretti. Bir de akıl ve mantık da yatmıyor yani ortada domuz eti yok, hiçbir şey yok. Fakat ne zaman bir köfte muhabbeti olsa adım Köfteci Yusuf’la anılıyor. İnanın ben köftesini bile yemedim.”

‘TÜRKİYE’YE GELDİĞİMDE HAKKIMDA 1 SAATTEN FAZLA SÜRECEK SUÇLAMA YOK’

‘Kırmızı Bülten’le İnterpol tarafından aranır konumda olan Sedat Peker, “Hukuken çok rahatım. Türkiye’ye geldiğim zaman hakkımda bir saatten fazla sürecek bir suçlama yok. Ha şu an gelmeyi düşünmüyorum” diyerek şunları anlattı:

“AK Partinin avukatlarından olan bir beyefendiyi zan altında bırakmak için söylemiyorum. Süleyman Soylu ile sorun yaşayınca hakkımda 1,5 yıl sonra dava açıldı. Dava açan, AK Parti’de görev yapmış, parti üyesi avukat daha sonra savcı oluyor ve kısa süre sonra örgütlü suçlara bakmaya başlıyor. Benim dosyamı birden eski Savcısından alıp bu beyefendiye verdiler. Bu beyefendi de kısa sürede dava açıp 1,5 yıl sonra beni de davanın içinde sanık yaptı. Yani sadece bir kişiyle oluşan düşmanlık üzerinden hakkımda yakalama kararı çıkarıldı. Yani bir köftesini yemeden köfteci Yusuf’un olayından yargılandık.”

Gündem Haberleri