ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump, Türkiye’nin Suriye’de kilit rol oynayacağını belirterek, Ankara’nın “savaşla yıpranmamış büyük bir askeri güç” olduğunu söyledi. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la güçlü ilişkisine vurgu yaparak, Türkiye’nin kontrolündeki bölgeleri desteklediğini ifade etti.
Trump, Florida’daki Palm Beach’te bulunan konutunda düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye, muhaliflere destek vererek, çok fazla can kaybı olmadan, yönetimle bir müzakere planı olmaksızın Suriye'ye çöktü” dedi.
“Suriye’de şu anda çok fazla belirsizlik var... Sanırım Türkiye, Suriye’nin anahtarını elinde tutacak,” diye konuştu.
"RİSK VE SORUMLULUK ARTIYOR"
Murat Yetkin yetkinreport'taki yazısında bu övgünün altında yeni bir pazarlık sürecinin olabileceğini yazdı. Yazının ilgili bölümü şöyle:
Trump’ın bu çıkışı Ankara’da iktidar saflarında bir memnuniyet dalgasına yol açsa, Erdoğan’a iç politikada kahramanlık puanları getirecek olsa da Türkiye’nin üzerindeki risk ve sorumlulukları artırıyor.
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’a gidip Ahmed “Golani” el-Şara ile görüşüp Emevi Camii’nde şükür namazı kılması Türkiye’nin gövde gösterisiydi; Türkiye’nin bunu yapacak tek NATO üyesi olduğunu da vurguluyordu.
Öte yandan Türkiye’yi, HTŞ yönetiminin Suriye’yi Afganistan yapmayacağına dair vaatlerine de bir tür kefil yapıyordu; tutulacak sözlerin itibarı kadar, tutulmayacak sözlerin yükünün de kefili.
Daha önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “HTŞ kontrolümüzde değil” sözlerinin AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik tarafından özellikle vurgulanmasından birkaç saat sonra bu iddianın 20 Ocak’ta beyaz Saray’ı devralacak Trump’tan duyulması dikkat çekici.
YENİ PAZARLIK ÖNERİSİ Mİ?
Ayrıca, Trump’ın bu çıkışını bir süre önceki “Suriye’de ne işimiz var?” sözleriyle birlikte okumak gerekiyor. Trump, Suriye’den çıkmak yanlısı ama Türkiye’nin Suriye’deki PKK varlığıyla mücadelesinin kendisine IŞİD’le mücadele ve İsrail’in savunulması puanları kaybettireceği endişesinde.
Trump’ın sözleri Erdoğan’a yeni bir pazarlık zemini önerisi olarak da okunabilir.
Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini sadece Suriye ve PKK’ya bağlayanlar asıl çıngarın Türkiye’nin kuzeyinde, Rusya-Ukrayna sahasında kopmak üzere olduğunu unutuyorlar. Ve NATO üyesi Türkiye’nin askeri olarak, özellikle de Trump’ın ilk döneminde getirilen F-35 yasağıyla riskli duruma gelen hava kuvvetlerinin güçlendirilmesi gerektiği gerçeğini…