Abdullah Öcalan ne çağrı yapacak? Tuncer Bakırhan 2103'ü hatırlattı

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yapacağı çağrıyla ilgili 2013’ü işaret etti. Bakırhan, Öcalan'ın "Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun" sözlerini hatırlattı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan dün Meclis’te “Sayın Öcalan tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor” demiş, "artık topun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da olduğunu" söylemişti.
Mezopotamya Ajansı‘nın haberine göre, bugün Diyarbakır’da ‘Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları’na katılan Bakırhan, özetle şöyle konuştu:

* Sayın Öcalan heyetle yaptığı iki görüşmede de bu süreci değerlendirirken orada çok önemli bir şey söylüyor; ‘Bu işin asıl sahibi halkımızdır. Dolayısıyla Bir karar vermeden, bir kararlaşmaya ulaşmadan önce işin asıl sahibi olan işin yükünü çeken halkımızla tartışın, konuşun, halkımızın bu süreç hakkındaki önerilerini düşüncelerini alın ve bana getirin.’ Biz de heyetimizle birlikte bu buluşmaları yapıyoruz. Buradan da çıkan düşünceleri heyet aracılığıyla sayın Öcalan’ın kendisine ileteceğiz.

2013'Ü HATIRLATTI

* "Çağrıda ne var?" sorusu çok yoğun olarak soruluyor. Tabi biz İmralı’da değiliz. Heyetin bize aktardıklarıyla yetiniyoruz. Çağrıda ne olacak biliyor musunuz; 2013 Nevrozu’nda ne diyordu sayın Öcalan; "Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun". Bu çağrıda da fikirlerin ve siyasetin konuştuğu çatışma ve şiddetin ortadan kaldırıldığı, bu temelde hukuki ve yasal zeminin oluşturulduğu bir açıklama olacaktır. Biz buna kıymet biçiyoruz.

* Sürecin sigortası biz de değiliz, sizlersiniz. Sizler sahip çıkarsanız emin olun iktidar da adım atmak zorunda kalır. Bu acıları, kanı, bu gözyaşını, Türkiye’nin bütün enerjisini, ekonomisini emen bu sorun demokratik yollarla en tez elden çözülür. Siz sahipleri eğer sırtınızı dönerseniz, bu meseleyi DEM Parti’nin merkezine ve giden heyete bırakırsanız bu meselede eksik yapmış oluruz. Bu mesele istediğimiz anlamda yürümeyebilir. İşin sigortası değerli halkımızı göreve mücadeleye davet ediyoruz.

ABDULLAH ÖCALAN'IN 2013'TEKİ MEKTUBU

İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan’ın 2013'teki mektubu mesajı Diyarbakır’da okunmuştu.

Öcalan’ın iki sayfalık mektubu dönemin HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan tarafından Kürtçe, HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise Türkçe okunmuştu.

Öcalan'ın mektubu şöyleydi:

*Barışın, eşitliğin, özgürlük ve demokrasinin yanında yer alan tüm halkların ve dostların
Nevruzunu selamlıyorum. Emperyalist kapitalizmin ve despotik yerel işbirlikçilerinin tüm dünyaya dayattığı neoliberal politikaların yol açtığı kriz bölgemiz ve ülkemizde çok yıkıcı bir şekilde yaşanmaktadır. Halklarımızın ve kültürlerinin etnik ve dini farklılıkları bu kriz ortamında anlamsız ve acımasız kimlik savaşları ile tüketilmektedir. Ne tarihi, ne çağdaş, ne de vicdani ve siyasi değerlerimiz bu tabloya asla sessiz kalamaz.

"TARİHİ BİR EŞİK"

*Bilakis acil bir müdahale, dini inançlarımız siyasi ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir. Ülkemiz halklarının demokrasi, özgürlük, kardeşlik ve onurlu barışı için yürüttüğümüz mücadele bugün tarihi bir eşiktedir.

*40 yıllık hareketimizin acılarla dolu geçen bu mücadelesi boşa gitmediği gibi aynen sürdürülemez bir aşamaya da varmış bulunmaktadır. Tarih ve halklarımız bizden dönemin ruhuna uygun bir demokratik çözümü ve barışı talep etmektedir.

SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI

*Bu temelde tarihi Dolmabahçe Sarayı’nda hepimizde resmen ilan edilen 10 maddelik deklarasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız. Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nın Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık 40 yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim.

"KONGREYİ GEREKLİ GÖRÜYORUM"

*Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp parlamento üyeleri ve izleme heyetinden teşkil edilen bir hakikatle yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarı ile realize etme durumunu yaşarız. Bu kongremizle birlikte artık yeni bir dönem başlamaktadır.

"BARIŞ VE KARDEŞÇE YAŞAM SÜRECİ"

*Bu yeni dönemde Türkiye Cumhuriyeti dahilinde özgür ve eşit anayasal yurttaşlık temelinde demokratik kimlik sahibi, demokratik toplum olarak barış içinde ve kardeşçe yaşam sürecine giriyoruz. Böylelikle 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin çatışmalarla dolu geçmişi aşıp, gerçek barış ve evrensel demokrasi kriterleriyle örülmüş bir geleceğe yürüyoruz. Nevruz’un gerçek tarihine yaraşanda huzurunuzda böyle bir aşamayı selamlamaktır. Selam olsun.

*Velakin ülkemiz ve halklarımız için doğru olan olgular aynı zamanda kutsallarla dolu bölgemiz içinde geçerli olmak durumundadır. Kapitalist emperyalizmin genelde son 200 yıllık, özelde son 100 yıllık gerçeği şudur; ulus devlet milliyetçiliği temelinde etnik ve dini kimlikleri özüne ters biçimde içe doğru kapatıp birbirlerine düşman etmek. Yani böl-yönet politikasına uygun olarak varlığını acımasızca günümüzde kadar sürdürmek.

IŞİD'E: BARBARLIĞIN SINIRLARINI ZORLAYAN ÖRGÜT

*Ortadoğu üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen emperyalist güçlerin yol açtığı son zorbalık IŞİD görüntüsünde ortaya çıkmıştır. Barbarlığın bile anlamını zorlayan bu örgüt, kadın çocuk demeden Kürtler, Türkmenler, Araplar, Ezidiler ve Süryaniler başta olmak üzere bütün bölge halklarına ve bütün inançlarına dönük vahşice katliamlar sergiledi. Artık gün bu acımasız ve yıkıcı tarihi sonlandırıp gerçek geçmişimize uygun barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma günüdür. Doğru bildiğim ve inancım gereği çatışmacı, tüketici ve yıkıcı milliyetçiliğin doğurduğu ulus devletleri demokratik siyasetle aşarak açık demokratik kimliklerle bir ortaklaşmaya geçmenin mecburiyetidir.

"ORTADOĞU'NUN DEMOKRATİK ORTAK EVİ"

*Bunun için ulus devletleri kendi için demokratik siyaset ile demokratik ortaklaşmanın yeni bir türünü gerçekleştirmeye ve yine ulus devletleri kendi aralarında Ortadoğu’nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırıyorum.

*Ayrıca bugün vesilesiyle mahşeri topluluğunuzun ezici çoğunluğunu teşkil eden özgürlüğe kanat çırpan kadınları ve gençleri önümüzdeki dönemin ekonomik, sosyal, siyasal ve güvenlik alanlarında özgürlük ve eşitlik mücadelesinde en aktif şekilde yer almaya ve başarmaya çağırıyorum.

EŞME RUHU

*Hem bölgemiz için hem de uluslararası dünya için büyük anlamı olan Kobani direnişini ve zaferini selamlıyorum. Bu temelde gelişen Eşme ruhunu, halklarımız arasında yeni tarihin sembolü olarak selamlıyorum. Yukarıda belirlemeye çalıştığım tüm bu saptamalar tek cümle ile tarihimizin ve güncelliğimizin toplum olarak yeniden revizyonu, restorasyonu ve yeniden inşası için değerli bir çağrıdır.

*Tekrar bu tarihi Nevruz'un şahsınızda tüm insanlık için büyük hayırlara vesile olması dileğiyle hepinizi bütün kalbimle selamlıyorum. Yaşasın Nevruz, yaşasın halkların kardeşliği.

Siyaset Haberleri