CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ülke Politikaları Vakfı'nca düzenlenen Demokrasi Yoluna Dönüş Forumu'na katıldı.
CHP Lideri Özgür Özel, konuşmasında parti içinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarını geride bıraktıklarını dile getirdi.
Özgür Özel, eğer erken seçim yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir daha aday olamayacağını belirtip, "AK Parti'nin bir aday sorunu vardır. Mevcut İçişleri Bakanı mı, bir önceki mi? Mevcut MİT Başkanı mı, bir önceki mi? Ya da mevcut damatlarından hangisi soruları ortada dururken işiyle, gücüyle meşgul ve son derece başarılı Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarını adaylık tartışmasının içine sokmak, ikili bir tartışma yaratmak, parti içi gündemler yapmak sadece ve sadece Saray'ın ve onun destekçisi Devlet Bahçeli'nin hesabına gelen bir meseledir." dedi.
Özgür Özel, ayrıca belediyelere yapılan denetimlerde denetçilerin usulsüz bir suçlama yaparsa hesap soracaklarını açıkladı.
"BUNLAR DA YAPIYORLAR DEMEYE ÇALIŞIYORLAR"
Özgür Özel şöyle konuştu:
Bizim gerçek gündemimizde elbette kayyumlara karşı olmak var. Olacağız. Demokrasiyi savunacağız. Parti ayrımı yapmaksızın kayyım politikasının karşısında olacağız. Kendi belediye başkanımızı da savunacağız. Son günlerde suni bir tartışmayı aslında yerindelik denetimi yapamayacakları bir süreci yani belediyelerin mali ve yönetimsel özerkliği bir yerde dururken sadece hukuka uygunluk denetimi yapabilecekler derken kendi kaybettikleri ahlaki zemini bizim sahip olduğumuz ahlaki üstünlüğü tartışmaya açmak üzere atılan adımları da görmek ve bu konuya bir dikkat çekmek gerekiyor.
Meselenin kendisi şu: Adalet ve Kalkınma Partisinin bugünkü yönetimi "Biz temiz belediyecilik yaptık. Biz kayırmacılık yapmadık. Biz kent suçları işlemedik. Biz israf etmedik, yolsuzluk yapmadık" diye bu milleti ikna edemeyeceğini artık görmüş.
O yüzden tencere dibin kara, seninki benden karaya getirmeye çalışıyorlar meseleyi. "Bunlar da yapıyorlar" demeye çalışıyorlar.
"BEMBEYAZ SAYFAININ ÜZERİNE BİR KURŞUN KALEM NOKTASI"
Oysa tam olarak karşı karşıya olduğumuz durum şudur: Bizim belediyecilik anlayışımız bembeyaz bir kağıdın üzerine konulabilecek bir kurşun kalem noktasının beyazın kir gösterme kapasitesinden dolayı tartışıldığı ama diğer tarafta gri bir sayfanın üzerine kurşun kalemle yazdığınız hiçbir şeyin görünmediği kadar farklıdır mevcut iktidarın belediyecilik anlayışıyla.
Biz ne kupon arsaların, ne kent suçlarının, ne yandaş kayırmanın, ne gizli kapaklı adrese teslim ihalelilerin tarafı olmadık.
İhaleleri yayınlayan İstanbulludan "İsrafı bitirip hizmeti getireceğiz" diye oy alıp 5 yıl bunu yaptıktan sonra çok daha güçlü olarak bir kez daha yetki alan, İstanbul'daki belediye sayısını 14'ten 26'ya çıkaracak kadar iyi bir performans gösteren 5 yıllık sürecin sonunda bu millet dedi ki: "Evet, böyle yapıyorsunuz. Diğerleri gibi yapmıyorsunuz. İstanbul'un üstünde helikopterle uçup Katarlılara, Arap şeyhlerine, Dubai'den gelenlere arsa teklif etmiyorsunuz.
"Sosyal yardımları 5 katına çıkardınız. Şeffaf ve hesap verebilir belediyecilik yapıyorsunuz." Yetkiyi size veriyorum deyip Türkiye'de de bu örneklerden, bu iyi örneklerden hareketle 414 belediyeyi şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'ne teslim ettiyse burada tartışılacak bir şey yok. Ben görevi denetim olan bütün müfettişlere şunu söylüyorum: Çok kutsal bir iş yapıyorsunuz. Bu ülkenin kaynaklarını denetlemek sizin göreviniz. Bunu hukuka uygun yaptığınız takdirde başımızın üzerindesiniz.
"ATILAN HER İMZANIN HESABINI SORACAĞIZ"
Hiçbir belediye başkanımın veremeyeceği bir hesap yok. Ama suç icat etmek üzere görevlendirildiyseniz ve gelip bunları karıştırın, bulaştırın, ortalığı bulanıklaştırın, bunları tartışmaya açın diyorsanız, bunu diyenlere hizmet ediyorsanız o zaman yapılan her açıklamayı, atılan her imzayı tarih önünde takip edeceğimize ve hesabını soracağımıza da söz veriyoruz.
Devlet memuru olanlara sonuna kadar saygımız, iktidarın celladı olanlara da sonuna kadar takibimizin kararlılığı içinde olduğumuzu burada ifade etmek isterim.
Bizim gündemimizde, bizim gündemimizde hep birlikte Türkiye İttifakının kazanacağı yani Türkiye'nin sosyal demokratlarının, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratlarının demokrasi için ve kendilerinin ortak ve iyi gelecekleri için, evlatlarının iyi gelecekleri için hem zengin, hem güvenceli hem de güvenlikli bir ülkenin geleceğine kullanacakları oylarla Türkiye İttifakının Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden iktidar olmasını bekliyoruz.
Bir dönemi kapatıp yeni bir dönem açacağız hep birlikte ve bunu yaparken ülkenin gerçek gündeminden sapmadan yoksulluğu, işsizliği, gençlerin ümitsizliğini ve ülkenin demokratik yoksunluklarını hep birlikte konuşarak, hep birlikte anlatarak ve yürüdüğümüz yolda kurulan kumpaslara, basit siyasi kumpaslara ya da büyük siyasi mühendisliklere teslim olmadan gerçek gündemlerden sapmadan ilerleme sorumluluğumuz var.
"AK PARTİ'NİN ADAY SORUNU VARDIR"
Bu noktada bir kararlılık, bir inanç içindeyiz.
Bugün iktidarın tek umudu muhalefetin parça parça olmasıdır. Tek umudu muhalefetin savrulmasıdır. Tek umudu muhalefetin birbiriyle tartışmasıdır. Bundan sonraki umudu da muhalefet partilerinin kendi içlerinde yapabilecekleri lüzumsuz tartışmalardır.
Örneğin, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı "Seçimsiz 4 yıl var" derken elde de YSK'nın o kararı dururken yani bu Cumhurbaşkanının ikinci dönemidir ve seçimler meclis tarafından yenilenmezse, bir erken seçim olmazsa bir daha aday olamamaktadır.
Yenilenirse son bir kez aday olabilmektedir. Bugünkü erken seçim şahıslarına "Erken seçim yok, gününde yapılacak" denmektedir.
O zaman kendisi aday değildir. AK Parti'nin bir aday sorunu vardır. Mevcut İçişleri Bakanı mı, bir önceki mi? Mevcut MİT Başkanı mı, bir önceki mi? Ya da mevcut damatlarından hangisi soruları ortada dururken işiyle, gücüyle meşgul ve son derece başarılı Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarını adaylık tartışmasının içine sokmak, ikili bir tartışma yaratmak, parti içi gündemler yapmak sadece ve sadece Saray'ın ve onun destekçisi Devlet Bahçeli'nin hesabına gelen bir meseledir.
"ADAY TARTIŞMALARINI BİR KENARA BIRAKTIK"
Biz parti içinde adaylık tartışmalarını bir kenara bıraktık. Ben muhalefete de çağırım; iktidarın istediği savrulmayı yaşamadan yan yana durma kültürüne sahip olarak geçen seferki hatalardan ders alarak bu ülkenin geleceğine, bu ülkenin bütün demokratlarının siyasi arenadaki bütün temsilcilerinin hep birlikte sahip çıkması elzemdir.
Madem ki hedef ikinci yüzyılda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu ve gösterdiği hedefe yürümektir, onun gösterdiği yer çağdaşlık, aydınlanma, gelişmiş ülkeleri yakalamak ve geçmektir.
O hedefte kuvvetler ayrılığı vardır. Güçlü bir parlamento vardır. Yürütme, yasama, yargının birbirinin düşmanı değil ama birbirinin destekçisi ama net olarak birbirinden ayrılması vardır.
O hedefte Avrupa Birliği'ne tam üyelik de vardır. Bu hedefleri terk edip kişi başına milli gelirin 4000 dolar olduğu, yönetenlerin kudretli, araçların zengin, halkın fakir ve tebalaşmış olduğu yerler yerine yönetenlerin mütevazı, halkın zengin olduğu bir yöne doğru yürüme hedefi vardır.
Biz bu azim ve kararlılıkla Gazi'nin partisini yönetiyoruz ve ilk seçimlere hazırlıyoruz. Bütün muhalefet partilerinin de bu dayanışma içinde olduğunu, olacaklarını ve hep birlikte bu ülkenin geleceğini birlikte kuracaklarını düşünüyorum, inanıyorum ve onlara da güveniyorum.