Normal ülkelerde bir yılda yaşanması zor gelişmelere sadece bir hafta içinde maruz kalan bir toplum olarak sürekli analiz yapmak zorundayız.
Üstelik siyasi liderlerin zihinleri alt üst eden, ezber bozan, önceki söylem ve politikaların tam tersine politik çıkışlarına şahit olunca analitik zekamızı daha iyi çalıştırmak durumundayız.
Yeni siyaseti analiz etmek için yeni araçlara ihtiyaç var.
NEDEN BULANIK MANTIK?
Kavramlar düşünceye yeni boyutlar kazandıran düşüncenin etkinliğini ve derinliğini belirleyen temel yapı taşlarıdır.
Geçtiğimiz günlerde Halk TV’de katıldığım televizyon programında Sn. Bahçeli’nin Öcalan mecliste konuşsun çıkışı ve devamında yaşanan gelişmeleri “bulanık mantık- (fuzzy logic)” kavramıyla izah etmeye çalıştım.
Bulanık mantık kavramı ile öğrencilik yıllarında İTÜ İşletme Mühendisliği bölümündeki derslerde tanıştım. Bu sayede kavram zihin dünyama girmiş oldu. Klasik Aristo mantığına göre her olayda doğru-yanlış şeklinde sadece iki seçenek vardır. Örneğin; klasik bir elektrik devresinde 0 ya da 1 vardır. Bulanık mantıkta ise kesinlik yoktur. Doğruyla yanlış arasında (0 ile 1 arasında), ihtimallere bağlı olarak sonsuz belirsizlikler vardır.
Siyahla beyaz arasındaki gri alan gibi düşünmek mümkün. Bu mantıksal kuram yapay zeka, kontrol sistemleri, veri analizleri ve karar destek süreçleri gibi teknolojik alanlarda kullanılmakta. Siyaset dünyasındaki belirsizlikler bulanık mantık yaklaşımıyla aktörleri ve olayları analiz etme ihtiyacını doğuruyor.
Son yıllarda sürekli birbiriyle çelişen siyasi söylemlere, dün başka bugün başka tavır alan siyasilere daha yoğun şahit oluyoruz. Seçimden önce Faiz haramdır bu can bu tende olduğu sürece arttırmam diyen Sn. Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez ekonomik kurtuluş reçetesini Faizi zirveye tırmandırmakta bulabiliyor.
Televizyon kanallarında katıldığımız tartışma programlarında sorulan sorular artık “şair burda ne demek istiyor?” minvalinde olmaya başladı. Halkımızın can yakan gerçek sorunlarını, geleceğe dair fikirleri, çözüm önerilerini açık ve net biçimde tartışmak, yapılan vahim yanlışlara hesap sormak yerine “decoder” gibi şifre çözmeye çalışarak siyaset analizi yapmaya başladık.
Yaşadıklarımız, Tek Adam düzenini ayakta tutmaya çalışan siyasi aklın “bulanık mantık” kuramına aşina olduğunu gösteriyor. İktidarın ilkesiz siyaset girdabında her yol mübah kabul ediliyor.
BULANIK SİYASET: BAHÇELİ’NİN ŞİFRELERİ
MHP lideri Sn. Bahçeli’nin 31 Mart seçimlerinden sonra zaman zaman verdiği bazı subliminal (bilinçaltı) mesajları hatırlayalım. Arka fonda Ferdi Tayfur’un “Söyleten sensin” şarkısı eşliğinde bir yürüyüş klibi. Bir sosyal medya görselinde parmağındaki yüzükte “bize Allah yeter” yazısı ve elinin altında gizemli bir dosya.
Ali Koç ziyaretinde Sn. Bahçeli’nin makam odasında yıllar sonra aniden ortaya çıkan 17-25 Aralık takvimi. Ve son olarak 12 Kasım tarihinde MHP kurumsal sosyal medya hesabından paylaşılan dikkat çekici mesajlar içeren video klipte öne çıkan “Vakit Tamamdır. Sözkonusu Vatandır” mesajı.
Farklı tarihlerdeki paylaşımlar genel olarak analiz edildiğinde tehdit, sitem, ima ve uyarılarla dolu alegorik mesajlar var. Her biri ekranlarda günlerce tartışıldı, yazılıp çizildi, sayısız senaryo üretildi. Günün sonunda kesinlik içermeyen, kamuoyu gündemini sürekli oyalayan, zihinleri bulandıran, her yöne çekebileceğiniz bir iletişim paradigması inşa edilmiş oldu.
KURT PUSLU HAVAYI SEVER
Şimdi önümüzde haftalardır anlamaya ve anlamlandırmaya çalıştığımız yeni bir süreç var. Eğer okuma imkanınız olduysa Haber240 sitesinde ilk yazıma Kod Adı: Barış Süreci yazısıyla başlamıştım (link: https://haber240.com/siyaset/kod-adi-baris-sureci-5438h).
Henüz adı konmamış, adeta stratejik belirsizlik yöntemiyle yürütülen, kodlarını çözmeye çalıştığımız bir sürecin içindeyiz. Süreci yöneten - sözümona Devlet Aklı(!) doğrultusunda hareket eden- siyasal aktörlerin temel hedefi nedir? Şüphesiz bu soruya farklı analitik yaklaşımlarla farklı cevaplar üretilebilir. Kamuoyuna sunulan sürece dair açık bir program veya yol haritası henüz ortada yok.
1 Ekim tarihinde Sn. Bahçeli’nin DEM Parti grubuyla tokalaşması ve 22 Ekim’de Meclis grup toplantısında yaptığı tarihi çağrı sonrası yaşanan gelişmeler oldukça karmaşık her yöne çekilebilecek bir tartışma ortamı yaratıyor.
Bir gün ansızın büyük fedakarlık yaparak elini uzatan, barış için umut ışığı yakan Bahçeli figürü kimi siyasetçi ve analistlere bakılırsa Türkiye’nin önünü açacak bir adım attı. Hemen ardından önce İstanbul’da Esenyurt sonra Mardin, Batman ve Halfeti ile devam eden kayyum kararları ise kimi siyasilere ve yorumculara göre bu tarihi girişimi sabote ediyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirten birbiriyle çelişkili gibi görünen bu ikili politika bana göre Cumhur ittifakının ortak planıdır. Siyaset arenasında, iktidarın istediği doğrultuda yönetilecek bir belirsizlik hakim kılınıyor. İyi polis-kötü polis taktiği ustalıkla kullanılıyor. Tünelin ucunda bir umut ışığı toplumun önüne konuluyor.
Bir gün aniden yaşanan geçici bahar havası bir gün sonra belediyelere yönelik operasyonlarla, yargı sopası ve merkezi iktidar gücüne dayanarak halk iradesini gasp etmeye yönelen kayyum uygulamalarıyla yerini derin karanlığa bırakıyor.
Bir elde havuç var diğerinde sopa. Cumhurbaşkanlığı yarışında öne çıkan muhalif aktörler, 31 Mart sonrası Türkiye’nin birinci partisi haline gelen CHP ve DEM parti başta olmak üzere kurumsal muhalefet sindirilmeye, hizaya getirilmek isteniyor.
Muhalefet içinde fay hatları harekete geçirilerek birlikteliğin dağılması hedefleniyor. Statükoyu devam ettirmek, Tek Adam rejimini ayakta tutmak Cumhur ittifakının ortak siyasi hedefidir. İşin özeti, kurt puslu havayı sever.
Muhalefetin yaratılan bu sisli havayı dağıtacak siyasi hamleler gerçekleştirmesi gerekir. Kurtlar sofrasında yem olmamak için ekip ruhuyla ve ortak akılla siyaset üretmek şarttır. İktidarın hamlelerine karşı en geniş toplumsal mutabakatla, aktörler arasında birlik ruhuyla karşı konulmalı ve ortak zeminde siyasi yol haritası belirlenmelidir.
TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK (!)
Her fırsatta tekrar ettiğim gibi gerçek barışı hayal eden ve isteyen biriyim. Barış için iyi niyetli bir adım atan kim olursa olsun yürekten desteklerim. Çözümden bahsederken etki ajanlığı yasası getiren, kayyum düzenini yeniden başlatan, belediyelere operasyon yapan, terörle mücadeleyi siyasi amaçları için istismar etmiş, teröre son vermek için değil belediye seçimi kazanmak için terör elebaşından özel kurye ile mektup getirmiş bir zihniyetten şüphe etmek için meşru sebepler var.
Tünelin ucunda gösterilen umut ışığı, üzerimize gelmekte olan trenin ışığı olmasın?