Sol-sosyalist partilerden Suriye açıklaması

Sol-sosyalist partiler, Suriye'de cihatçıların yönetimi ele geçirmesine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Suriye'de Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğündeki cihatçı örgütler, başkent Şam'a girdi ve yönetimi ele geçirdi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Esad'ın cihatçılarla müzakere yaptığı" kaydedilerek, "Müzakereler sonucunda Esad, iktidarı barış yoluyla devretme talimatını vererek görevden ayrılma kararı aldı ve ülkeyi terk etti. Rusya, bu müzakerelerde yer almadı" ifadeleri kullanıldı.

Sol, sosyalist partiler Suriye'de Beşar Esad'ın devrilmesi ve cihatçıların yönetimi ele geçirmesine ilişkin açıklamalarda bulundu.

SOL PARTİ: EMPERYALİZMİN BAŞLATTIĞI ORTA ÇAĞ SURİYE'Yİ YUTTU

SOL Parti'den yapılan açıklama şöyle:

"Suriye’de bugün cihatçı çetelerin ellerinde gönlere çekilen Amerikan bayrağı olmuştur. IŞİD ve El-Kaide artığı cihatçı çetelerin hakimiyeti altında Suriye’nin etnik ve mezhepsel parçalanması, Amerika ve İsrail çıkarları etrafında yeni bir Ortadoğu düzeninin kurulmasının bir sıçrama noktası olmuştur. Büyük Orta Doğu Planı yeni bir mevzi kazanmıştır. AKP ve MHP, fetihçi bir gürültü altında ABD-İsrail hattında, Orta Çağ barbarlığının temsilcisi cihatçı karanlığın arkasına dizilmiştir. Tükenmiş rejimini sürdürebilmek için, ülkeyi ateşe atmaktan bir an olsun geri durmayacak olan iktidar, bu amaçla BOP Eş Başkanlığı görevinde yeni roller peşinde koşmaktadır. Açılımlarla başlayarak sürdürülen Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolu açma oyunun merkez üssü de Suriye olmuştur.

İktidar yandaşları ve medyası mezhepçilikle malul bir heyecanla kutlamalara katılıyorlar! Yeşil Kuşak’lardan BOP’a aynı tezgahta yetiştirilmiş olan siyasal İslamcıların, bir kez daha Amerikan emperyalizminin saflarında sevinç naraları atıyor olmaları da tarih önünde unutulmayacaktır! Bugün emperyalizmin Afganistan’da başlattığı orta çağ Suriye’yi de yuttu. Bölgemizi bitmek bilmez kimlik çatışmaları için adım adım parçalayan Amerikancı yıkımdan ülkemizi kurtarmak, iktidarda kalabilmek için Türkiye’yi Amerika’nın yol açtığı karanlığa ortak etmeye hevesli işbirlikçi iktidara son vermekle başlayacaktır. SOL Parti, ABD ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda kurulmaya çalışılan yeni düzene karşı mücadele eden ve etmeye devam edecek halklarla omuz omuza kavgayı sürdürecektir."

TKP: İSRAİLCİLERİN SEVİNCİ YARIM KALACAK

Türkiye Komünist Partisi'nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"Yaklaşık 15 yıl önce ABD emperyalizmi ve bölge gericiliği tarafından Suriye’yi parçalamak için yürürlüğe konan plan dün itibariyle başarıya ulaştı. ABD, İsrail, İngiltere, AKP hükümetinin harekete geçirdiği cihatçı güçler bir hafta gibi kısa bir sürede Suriye yönetimini düşürdüler. İddia edildiği gibi Suriye’ye barış ve istikrar gelmeyecek. Tersine yıllarca katliamların, işgallerin, yağma ve talanın, sonu gelmeyen çatışmaların yaşandığı Suriye’de bütün bunları az da olsa dizginleyen son tutamak noktası da ortadan kalktığı için barbarlık dönemi açılacak. Bu tablonun kazananı şimdilik İsrail’dir. İsrail meselesinin bir din meselesi olmadığı bir kez daha kanıtlanmıştır. Cihatçı gruplar ve İsrail büyük bir uyum içinde çalışarak Suriye’yi ele geçirmiştir. AKP hükümeti bu uyumu sağlayan unsurdur. İsrail’in kazanması, ABD emperyalizminin kazanmasıdır.

Bugün Suriye’de “kazananlar”ın tamamı ABD ve İsrail’in müttefikidir. Belki “kazananlar” arasında kanlı çatışmalar gerçekleşecek, belki sahada bir haftadır tanık olunan “uyum” ABD tarafından tesis edilecek. Ancak ABD “barış”ı her zaman kanlıdır, her zaman yeni çatışmalara gebedir. Suriye’de huzur, istikrar ve barış ancak emperyalizm ve cihatçılar yenilgiye uğradığında tesis edilebilir. Suriye’de emperyalizme ve siyonizme karşı bir direnç mutlaka oluşacaktır. Bu direncin başka uluslararası güçlere bel bağlamadan, devrimci bir perspektifle, laikliği savunarak hareket etmesi, birleştirici olması, biraz da Türkiye’deki gelişmelere bağlıdır. Suriye’de İsrail ve ABD cihatçıları kullanarak geçici bir zafer kazandı. İsrail, ABD ve cihatçılık Türkiye’de yenilmelidir. Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz. Bu bir oyun değil. Ülkemizi, geleceğimizi önemsiyorsak, nasıl ayağa kalkıp bu barbarlıktan kurtulacağımızı konuşmamız ve gereğini yapmamız gerekiyor. Suriye’de yaşananlar, mezhepçiliğin, dinciliğin, milliyetçiliğin, sırtını yabancı güçlere dayamanın nelere yol açacağının kanıtıdır. Türkiye var olmaya devam edecekse değişmek zorundadır. Sömürünün, eşitsizliğin, adaletsizliğin kol gezdiği bir ülkede birlik olmaz.

Suriye’deki gelişmelerden sonra “genişleme”yi düşleyen Yeni Osmanlıcı çevrelerde yaşanan sevincin dizginlenmesi zorunludur. Bu yaklaşım yalnızca sömürü, eşitsizlik ve adaletsizliği fetihçilikle perdelemeye kalkmak anlamına gelmez, Türkiye’nin dağılmasına yol açacak bir planın yürürlüğe girmesine de neden olur. Ülkemiz ve yurttaşlarımız büyük bir sınavla karşı karşıyadır. Ya bu ülkeyi uçurumun eşiğine getiren sömürücü, dinci, Amerikancı zihniyeti yeneceğiz ya da o uçuruma yuvarlanacağız. Biz kendimize, halkımıza, insanlığa güveniyoruz. İsrailcilerin sevinci yarım kalacak."

TKH: SURİYE HALKI DEĞİL EMPERYALİZM VE SİYONİZM KAZANDI

Türkiye Komünist Hareketi'nin açıklaması şöyle:

"2011’den beri devam eden Suriye savaşını bir iç savaş ve Suriye’nin iç sorunu olarak görmek mümkün değildir. 10 yılı aşkın süredir süren savaş, emperyalizmin vekalet savaşıdır. Bu savaşın iplerini bizzat ABD, İngiltere ve Fransa gibi emperyalist ülkeler tutmuş, maşa olarak da başka ülkelerden toplanmış cihatçı çeteler kullanılmıştır. Dünyanın farklı coğrafyalarından toplanan ve Suriye’ye sokulan cihatçı çetelerin nasıl donatıldığı, maaşlarının verildiği, silahlandırıldığı, korunduğu, yönetildiği ve kullanıldığı gün gibi ortadadır. Siyasal İslamcılığın iplerinin doğrudan emperyalizmin elinde olduğu Suriye’deki gelişmeler ışığında bir kez daha ispatlanmıştır. Cihatçılar ve Siyonizm Suriye’de buluşmuş, kazanan Siyonizm olmuştur.

Suriye’ye yıkmak için 10 yılı aşkın bir süredir her türlü provokasyonu yaşama geçirmeye çalışan emperyalizm sonunda başarmıştır. Büyük Ortadoğu Projesi adıyla dayatılan süreç Irak’tan sonra Suriye’yi de “çökertmiştir”. Emperyalizme ve siyonizme karşı direnç unsurları tek tek temizlenirken asıl hedeflerine ulaşanlar emperyalizm ve siyonizmden başkası değildir. Görünen Rusya ve İran açısından Suriye’nin cihatçı çetelere teslim edilmesinde, beklenenin tersine, bir kabulleniş bulunmaktadır. İster zorunluluktan ister bilinçli bir tercih olsun Rusya ve İran’ın izlediği dış politika bu iki ülkenin de pragmatist dış siyasetinin bir örneği olarak ayrıca not edilmelidir.

Suriye’nin içten çökertilmesinin ortaklarından birisi olarak AKP’nin oynadığı rol Türkiye açısından bir kazanım değil, ülkemizin karşı karşıya kalacağı sorunları daha da kökleştirmiştir. AKP iktidarı İsrail’in ve Amerika’nın çıkarlarına hizmet ederken ayrıca yanı başımızda kurulan “şeriat emirliğini” ülkemize komşu etmiştir. Suriye’de bundan sonra emperyalizm ve cihatçıların kontrolünde kaotik bir süreç karşımızdadır.

Suriye’de “BAAS rejiminin” devrilmesine sevinenler, başını HTŞ’nin çektiği cihatçı çetelerin kuracağı şeriatçı rejimin ve emperyalizme bağımlı bir Suriye’nin daha özgür olacağını yalanını uyduruyorlar! Emperyalizme bağımlılıktan ve dinci karanlıktan özgürlük geleceğini propaganda etmek büyük bir aldatmacadır. Ortadoğu’da Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra emperyalist işgal siyasetinin bir benzeri, İngiliz-Fransız askerlerin postallarıyla değil cihatçı çetelerin tekbir sesleriyle yürütülmektedir!

Suriye’nin ilericileri ve emekçileri, emperyalistlere ve cihatçı barbarlığa karşı verdiği onurlu mücadelesini bütün zorluklara rağmen 10 yıldır sürdürmüşlerdir. Suriye’nin ilerici ve emperyalizme boyun eğmeyen yurtseverlerinin ülkelerinin kaderlerini ellerine almak dışında başka bir seçenekleri yoktur! Dün Fransa mandasına karşı mücadele verenler bugün de ülkelerini emperyalizmin maşası cihatçı çetelerin karanlığından kurtarmak dışında bir seçenekleri bulunmuyor. Suriye’de yaşanan gelişmeler, ülkemizin karşı karşıya kalacağı potansiyel tehlikelere de örnek teşkil etmektedir. Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet’in kazanımlarına karşı AKP tarafından yürütülen saldırı, ülkemizin Suriye’de yaşanan süreçlerin benzerinin zeminini oluşturmaktadır. Ülkemizin emperyalizme, gericiliğe ve sömürüye karşı laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesi artık daha fazla önem kazanmıştır."

TİP: EMPERYALİSTLERİN PLANLARINDAN BARIŞ GELMEZ

Türkiye İşçi Partisi'nin açıklamasında şunlar kaydedildi:

"ABD ve dostlarının cihatçı terör örgütleri ve sözde ılımlı İslamcı güçlerle birlikte Suriye’de yürüttüğü operasyonda yeni bir aşamaya geçildi. Toprakları fiilen çok parçalı bir hale gelmiş olan Suriye’de devletin kontrolü an itibariyle HTŞ adlı El Kaide uzantısı terör örgütünün başını çektiği koalisyona geçmiş bulunuyor. Suriye’de oluşan yeni durum, ABD’nin Ortadoğu için öngördüğü İsrail’i ve kendi ticaret sahalarını, yollarını koruma merkezli uzun erimli politikası için de bir kazanım anlamına geliyor. Bölge aktörlerinden Körfez krallıklarının, Tel Aviv ve Ankara’nın desteğini alan bu politikanın sonraki adımlarında, Lübnan’a, İran’a, Irak’a dönük hamleler de beklenebilir. AKP iktidarı ABD’nin bu kapsamlı politikasının hep yanında oldu. Irak’ın işgaline destek verdi, Suriye operasyonunun ana yürütücülerinden biri oldu, İsrail’le ilişkilerini sürdürdü. Ilımlı İslamcılığın hamisi, cihatçı örgütlerin destekçisi AKP iktidarının bu tavrı şaşırtıcı değil. Bölgemizde on yıllardır emperyalist politikalar hep siyasal İslamcılar eliyle veya onların yardımıyla hayata geçiyor. AKP ve onun yandaşları, ülkemizi de giderek laiklikten uzaklaştıran, cihatçıların, tarikatların ve cemaatlerin cirit attığı bir yer haline getirdi.

Tüm yurttaşlarımızı uyarıyoruz. İktidar destekçilerinin, sözde muhaliflerin söylemlerine itibar etmeyin. Bölgemiz ve ülkemiz düne göre daha büyük risklerle karşı karşıyadır. ABD ve İsrail ile iş tutmak tüm halklara zarar verir. Türkler, Kürtler, Araplar, Acemler ve tüm halklar daha büyük bir ateşin ortasına itilmek isteniyor. Emperyalistlerin planlarından barış gelmez, huzur gelmez. Emperyalistler bölgemizde siyasal İslamcılığı kullanır; etnik ve mezhebi farklılıkları derinleştirerek halkları birbirine düşman eder. Biz buradayız. Emeğin, özgürlüklerin, laikliğin ve barışın savunulması için her zamankinden daha büyük bir sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. AKP iktidarı başta olmak üzere gerici ve emperyalizmin güdümündeki aktörlerden ülkemizi ve bölgemizi kurtarmak için mücadeleye daha kararlı bir şekilde devam edeceğiz."

EMEP: EMPERYALİST GÜÇLERE KARŞI BİRLEŞMEK GEREKİR

EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan tarafından yapılan açıklama şöyle:

"Suriye’deki iç savaş yeni bir evreye girdi. Hey’etu Tahriri’ş-Şam’ın (Şam Kurtuluş Heyeti) başını çektiği silahlı cihatçı güçler Suriye Başkenti Şam'a girdi. Beşar Esad kaçtı. Suriye ordusu teslim oldu. AKP yandaşı medya bu gelişmeleri alkışlıyor. Diktatörün devrildiğini demokrasinin galip geldiğini söylüyor. Gerçekten demokrasi mi kazandı? HTŞ Suriye’ ye demokrasi mi getirdi? Esad Rejimi elbette demokratik bir rejim değildi ama HTŞ’nin rejimi de demokratik bir rejim olmayacaktır. Bugüne kadar yeryüzünde İslamcı demokratik bir rejim görülmedi. Bundan sonra da görülmesi mümkün değildir. HTŞ’ nin Şam’a girmesi Suriye’ nin tümüne egemen olması anlamına da gelmemektedir. Kuzey Doğu’da ülkenin yüzde 40’ını kontrol eden SDG/PYD, Kuzey Batısında ise Türkiye tarafından Suriye Milli Ordusu ismi verilen silahlı güçler vardır.

Bundan sonra siyasi ve silahlı mücadele bu güçler arasında devam edecektir. Elbette, yeni dönemde yeni bir göç dalgası daha başlayacaktır. Esad yanlısı kesimler, Arap Alevileri HTŞ rejiminden kaçacaktır. Rusya’nın Ukrayna ile savaşında zor günler geçirmesi, Hizbullah ve İran’ ın İsrail ile mücadelesinde zayıflaması HTŞ’ nin harekete geçmesi için uygun zaman oldu. Gelinen durumda Suriye’ de kazanan HTŞ ile birlikte ABD, İsrail ve müttefikleri oldu. ABD, İsrail ve müttefiklerinin bundan sonraki hedefi muhtemeldir ki, İran olacaktır. Bizde de mevcut durumu fırsata çevirme şiarıyla bazı çevreler Türkiye’ nin de SMO ile Kürt bölgelerine saldırma ve genişleme çağrıları yapmaktadır. Böyle bir politika Türkiye’nin de savaşın içine çekilmesi anlamına gelmektedir. Türkiye silahlı güçlerini Suriye’den çekerek, Suriye halklarının kendi kaderini özgürce belirlemesini savunmalı ve Suriye halkı ile kardeşçe ilişkileri geliştirmelidir.

Emperyalist güçler ve işbirlikçileri Ortadoğu’yu yıllardır savaş, göç ve yoksulluk batağına mahkum etmiştir. Ortadoğu halkları birbirleriyle ve kendi içlerinde savaşmak yerine emperyalist güçlere karşı birleşip mücadele etmelidir. Emperyalistler ve Türkiye dahil yabancı askeri birlikler Suriye’den derhal çekilmelidir. Farklı ulusal kimlik ve inançlardan oluşan Suriye halkı kendi kaderini kendi tayin etmelidir. Suriye’nin bugünü ve geleceği ancak antiemperyalist barışçı demokratik bir halk egemenliği ile garanti altına alınabilir. Aksi her türlü girişim iç savaşın devam etmesi demektir. Ortadoğu’nun ve bölgenin giderek daha fazla savaş bataklığına çekildiği koşullarda tüm emek ve demokrasi güçlerine düşen görev daha fazla birleşmek ve mücadeleyi ortaklaştırmaktır

Siyaset Haberleri