Ulusun Partisi Genel Başkanı Tuba Koylan, bazı siyasi partilerde adaylık listelerine girmek isteyenlerden yüksek meblağlar talep edildiğine ilişkin iddialar üzerine kapsamlı bir açıklama yaptı. Koylan, aday adaylığı sürecinin maddi beklentiler üzerinden şekillenmesinin Türkiye siyasetinin en büyük sorunlarından biri hâline geldiğini belirterek, bunun hem partilerin kurumsallığına hem de demokratik işleyişe zarar verdiğini söyledi.
İşte Ulusun Partisi Lideri Tuba Koylan’ın açıklaması şu şekilde:
“Siyasi partilerde son zamanlarda şahit olduğumuz meblağlı siyaset, bir uygulama şekli hâline gelmiştir. Özellikle seçim dönemlerinde aday adaylarından ve adaylardan, parti yönetimi tarafından belirli bir meblağ karşılığında aday adayı olabilecekleri veya aday gösterilecekleri şeklinde ifadeler duyulmaktadır.”
“PARTİLER BAĞIŞ ADI ALTINDA PARA TOPLUYOR”
“Oysa siyasi partiler kurulurken, bağış adı altında üyelik aidatlarıyla birlikte kuruculardan ve üyelerden maddi destek istenmektedir. Bizler siyasi parti kurarken, İçişleri Bakanlığı’na bağlı tüm tüzük ve program süreçlerinde, İçişleri Bakanlığı ve Yargıtay sürecinde bizden bir kuruş dahi herhangi bir ücret talep edilmemiştir. Devlet bizden siyasi parti kuruluşunda herhangi bir meblağ istemezken, siyasi partiler neden bağış adı altında para toplarlar?”
“MEBLAĞSIZ SİYASET OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
“Hatta Ulusun Partisi’nin web sitesinde bu ayrım dikkatinizi çekecektir; “Partiye bağış toplanmaktadır” ibaresi bulunmaz. Çünkü siyasi partiler, halkın, seçmenin ya da siyasetle ilgilenmek isteyen vatandaşlarımızın gönülden hizmet etmek için başvurduğu alanları teşkil eder. Siz hem size inanılmasını hem size güvenilmesini bekleyecek, hem de vatandaşlardan maddi gelir talep edeceksiniz; bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu konu, Ulusun Partisi’nin olmazsa olmaz prensiplerinden biridir. Siyasette meblağsız siyaseti destekleyen politika ve planlamalarımız da bu noktada şekillenecektir.”
“SİYASİ PARTİLER SEÇİLME HAKKINI SINIRLAYAMAZ”
“Öncelikle, vatandaşlık hakları içerisinde yer alan seçilme hakkının ihlal edilmemesi gerekir. Bu hakkın önündeki engel, siyasi partiler olmamalıdır. Çünkü siyasi partilerin kuruluşunu ve devamlılığını sağlayan unsur, o partinin siyasetini ve politikalarını benimseyen vatandaşlardır. Bu nedenle bu ilkelere bağlı olan herkes seçilme hakkına sahip olmalıdır.
Siyasi partiler, aday adaylarından veya seçilmek isteyen kişilerden meblağ talep ederek bu hakkı sınırlamamalıdır. Aday adaylarının; çevrelerindeki nüfuz, partiyle ilgili ilkeleri benimsemesi, ekip çalışması ve kendi çabasıyla engelleri aşarak seçilme hakkını elde etmesi gerekir. Siyasi partiler yalnızca bağış veremediği için bir kişiyi bu haktan mahrum bırakamaz. Bizim özellikle seçim sürecinde üzerinde durduğumuz konu da budur. Bu durumu tüm aday adaylarına, adaylara ve tüm siyasi partilere duyurmak istiyoruz.
Bundan sonraki aşamalarda “bileğinin hakkı” dediğimiz; bilgisiyle, kültürüyle, dünya anlayışıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin daimi devamlılığını koruma bilinciyle ve insani davranışlarıyla donanmış bireylerin seçilme hakkına sahip olması gerektiğini savunuyoruz. Bu, Türk vatandaşlığına layık bir duruşun gereğidir. Bizim sunduğumuz imkan da budur ve bu ilkenin tüm siyasi partiler tarafından benimsenmesi gerektiğini savunacağız.”
“PARTİ VEKİLLİĞİ DEĞİL, MİLLETİN VEKİLLİĞİ OLMASI LAZIM”
“Mecliste de artık “parti vekilliği” değil, milletin vekilliği anlayışının yerleşmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak siz eğer meblağı şart koşar, çevrenizdeki etki ve politik gücünüzü bu doğrultuda kullanır ve parti başkanlarını hatır–gönül ilişkileriyle pazarlığa zorlayacak bir sistem kurarsanız, o zaman bu durum hak ihlallerinin devam etmesine yol açar. Özellikle gençlerimizin bu ülkede sahip olması gereken seçilme hakkını ellerinden almış olursunuz.
Bu ülkede Türk vatandaşı olarak hakkaniyetli bir duruş gösterilemediğinde ortaya çıkan tabloyu hep birlikte görürüz. Bu nedenle biz, parti vekilliğinden uzaklaşıp ülkenin ve milletin vekili olma kararlılığını başlatmak zorunda kaldık.”