Çoğu kişi, açlık hissetmese de belirli yiyecekleri istemeye başlar, üstelik bu yiyecekler genellikle yüksek kalorili ve tatmin edici olurlar.
BBC Türkçe'de daha önce de yayınlanan araştırma yazısında bu tür yiyecek isteklerinin, dış etkenlerle, örneğin televizyon izlerken mısır patlağı yeme alışkanlığı gibi, koşullanmayla ilişkili olduğunu gösteriyor. Yani bazen sadece sevilen bir programı izlerken, o programa özgü yiyeceklere yönelme isteği artabiliyor. Örneğin, çikolata arzusu da bu şekilde şekillenebilir. Çikolatanın çekiciliği, insan beynine mutluluk hormonlarını saldıran feniletilamin maddesinden kaynaklanıyor ancak bu istek sadece fiziksel bir gereklilikten değil, kültürel ve psikolojik bir alışkanlıktan da ortaya çıkabiliyor.
Çikolata, Batı kültüründe sıklıkla tüketilen bir yiyecek olduğu için, kadınlar arasında özellikle regl dönemlerinde daha fazla arzu ediliyor ancak bilimsel olarak çikolatanın, örneğin demir eksikliğini giderecek kadar besleyici olmadığı belirtiliyor.
Bunun yerine çikolatanın arzulanan bir yiyecek haline gelmesinin, özellikle Batı'daki kültürel bağlamlarla ilgili olduğu vurgulanıyor.
Yiyecek isteklerinin, yalnızca kültürel değil; psikolojik sebeplerle de ilişkili olduğunun altı çiziliyor. Bir yiyecek sıkça yendiğinde, ona duyulan arzu artabiliyor ancak bazen bir yiyeceği yasaklamak, onu daha çok arzulanmasına neden olabiliyor. Kişiler, özellikle suçluluk duygusu ile bu yiyeceklere karşı bir çekim hissedebilirler.
Bir başka ilginç bulgu, bağırsaklarda bulunan mikropların kişinin yediği yiyecekleri etkileyerek, belirli besinlerin daha çok istenmesine yol açabileceğidir. Bağırsaklardaki bakteriler, vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri değil, kendi ihtiyaçları doğrultusunda kişiyi yönlendirebilirler. Bu mikroplar, kişi sağlıklı yiyecekler tükettiğinde daha fazla çeşitleniyor ve bu da sağlıklı besinlere olan arzuyu artırabiliyor.
Yeme arzusunu kontrol altına almak, sadece dışsal etkenlerden değil, içsel psikolojik ve biyolojik faktörlerden de kaynaklanıyor. Yiyecek arzularını anlamak ve onlarla başa çıkabilmek için, bilinçli düşünme ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek oldukça önemli.