Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Eski genel başkanın parti içi darbe ile emekliye sevki ve seçim sürecinin tamamlanmasıyla CHP'nin helalleşme tiyatrosu da tümden rafa kaldırıldı
Kadına şiddet konusunda, sinema ve dizi sektörümüzün de artık kendine bir çekidüzen vermesi gerektiğine inanıyorum"
Kadınlara, anne, eş ve kız çocuklarına şiddet uygulayan, ayrımcılık yapan ve öteleyenlerin insani, vicdani, kutsal değerlerden bahsetme hakkı olamaz.
"CHP faşizan tarihiyle yüzleşsin"
Yıllardır ciğerparelerine yeniden sarılmak için mücadele verene Diyarbakır Anneleri'ne kulak tıkayanların samimiyeti sorgulanır. CHP lideri Özel, koşa koşa yanlarına giderken, Diyarbakır Anneleri'ne bir selamı niçin esirgiyor. Kadın haklarını, İstanbul Sözleşmesi'ne sıkıştıran CHP yönetimi bu annelerin acılarına neden bigane kalıyor? CHP faşizan tarihiyle ne zaman yüzleşecek?
Eski genel başkanın parti içi darbeyle emekliye sevki, yeni başkanla helalleşme tiyatrosu da tümden rafa kaldırıldı. Kadın ve çocuk katili bölücü terör örgütünün arkasında duranların özgürlükten bahsetmesini biz de kaale almıyoruz. Kandil'deki kadın düşmanı terör baronlarına ses çıkaramayanların bu testten geçmesi mümkün değildir.
"Valsle, kadeh tokuşturarak modern olacağını zannedenler..."
Toplumsal huzurumun altını oyan alkol ve kumar kadına şiddette önemli bir faktördür. İçki, uyuşturucu ve bahsin önüne geçmedikçe kadına şiddetin önünü kesemeyiz. Muhalefet bu tehlikeyi görmezden gelmekte alkol ve kumar bağımlılığının felaketlerine karşı gözlerini kapatmaktadır.
31 Mart sonrası el değiştiren bazı belediyelerin alkol özendirici tavırlarını iyi niyetli bulmuyoruz. Bu jakoben modernleşmenin tezahürlerinden ibarettir. Tek parti faşizmi yıllarca millete illah dedirten ne kadar uygulama varsa, bugün de tedavüle konulmak istenmektedir. Muhalefet 1940'larda kalmış durumdadır. Valsle, kadeh tokuşturarak modern olacağını zannedenler, arkaik bir düzenin son temsilcileridir. 1940'ların faşizan uygulamalarının çağdaşlık kılıfıyla millete dayatılmasına eyvallah diyemeyiz.
Hukuk ve demokrasi zemininde eleştirilerimizi dile getiririz. Biz yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her safhasında bunu yaptık. Ne hak yedik ne hakkımızın yenilmesine izin verdik. Bugün de aynı yerdeyiz. Aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Muhalefetin de bizimle aynı çizgiye gelmesini, millete karşı dayatmalardan uzak durmasını arzu ve ümit ediyoruz.
"Sinema ve dizi sektörü kendine çekidüzen vermeli"
Sinema ve dizi sektörümüzün de artık kendine bir çekidüzenmesi gerektiğine inanıyorum. KADEM'in yaptığı kapsamlı inceleme, kadına yönelik şiddetin normalleştiğini gösteriyor. Bu konuda toplumu bilgilendirici olması gereken diziler şiddeti meşrulaştıran, araçsallaştıran kötü bir rol oynuyor. Hepimize, yapımcılara, senaristlere, medya organlarına ve RTÜK'e sorumluluk düşmektedir."