Yenidoğan çetesi duruşması dördüncü günde devam etti: Başka hastanede ölen bebeğin işlemi Reyap'ta yapılıyordu

İstanbul’daki bebek ölüm skandalının arkasındaki isimler yargılanıyor! 47 sanığın yargılandığı dava yarına ertelendi.

İstanbul'da, yenidoğan bebeklerin haksız kazanç sağlamak amacıyla anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edilmesi ve bu sevklerin sonucunda bebek ölümlerine neden olunmasıyla ilgili davada, 22 tutuklu sanık arasında bulunan Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de aralarında olduğu 47 sanık yargılanıyor. Skandal olay, Türkiye'nin gündemini sarsarken, yargı süreci de tüm dikkatleri üzerine çekti.

SANIKLARIN SAVUNMALARI ALINDI

Duruşma, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salon kapasitesinin yetersizliği nedeniyle konferans salonunda yapıldı. Saat 10.30’da başlayan duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Sarı, İlker Gönen ve diğer 22 sanık ile 20 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşma, sanık hemşire Cansu Akyıldırım’ın savunmasıyla başladı. Akyıldırım’ın savunmasının ardından 6 sanığın daha savunmaları alındı.

SANIKLAR SEGBİS İLE KATILDI

Bazı tutuksuz sanıklar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Duruşmada sanıkların, bebeklerin haksız sevk edilmesindeki rol ve sorumlulukları üzerine yoğunlaşan savunmalar yapıldı. Bazı sanıklar, suçlamaları reddederek kendilerini savundu, bazıları ise olayda kendilerinin suçlu olmadığını belirtti.

DURUŞMA BUGÜNE ERTELENDİ

Savunmalar dün gece saat 20.45’e kadar sürdü. Mahkeme, alınan savunmaların ardından duruşmayı bugün, 21 Kasım 2024 sabah saat 09.30’a erteledi. Bugün de sanıkların savunmalarının alınmaya devam edileceği belirtiliyor. Davanın ilerleyen günlerinde, sanıkların suçlamalarına ilişkin daha fazla bilgi edinilmesi bekleniyor.

DURUŞMA 10.30'DA BAŞLADI

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşması, mahkeme salonunun kapasitesinin yetersizliği nedeniyle konferans salonunda devam ediyor. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve 14 tutuksuz sanık katılırken, bazı tutuksuz sanıklar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmada yer aldı. Davanın dördüncü günü, saat 10.30'da tutuklu sanık muhasebeci Funda Özen'in savunmasıyla başladı.

Sanıkların savunması devam eti

Esenyurt Reyap Hastanesi'nde çalışan sanık Funda Özen, "yenidoğan çetesi" ile hiçbir ilgisinin olmadığını savunarak, sadece medikal muhasebe biriminde çalıştığını ve tıbbi evraklarla herhangi bir müdahale yapmadığını ileri sürdü.

Sanıkların arasında, Esenyurt Belediyesinde Sağlık İşleri Müdürü olarak görev yapan Renas Kılıç da bulunuyor. Kılıç, hastaların sevkini sağlamakla suçlanırken, 112 Acil Servis üzerinden maddi menfaat sağladığı iddialarını reddetti ve hiçbir hasta ya da hastaneden para almadığını belirtti. Ayrıca, hakkında çıkan basın haberleri nedeniyle ailesinin hedef haline geldiğini ve suçlamaların asılsız olduğunu savundu.

4. Günde de gerginlik çıktı

Mahkemede, sanıkların bebek ölümünden sorumlu olup olmadıkları sorgulandı, ancak sanıklar suçlamaları reddetti. Öte yandan, duruşma sırasında salondaki gerginlik de dikkatlerden kaçmadı; bir sanık yakını, gazetecilere tepki göstererek sesini yükseltti, ardından polis müdahalesiyle salon dışına çıkarıldı.

"Melis işini yapmadığında şikayet başladı"

Reyap Hastanesinde Medikal muhasebeci olarak çalışan tutuklu sanık Funda Özen, "Herhangi bir ticari ilişkim yoktur. Maaşla çalışıyorum. Dolandırıcılık suçlamasıyla suçlanıyorum ama bunları kabul etmiyorum.3 ay kadar doktor hemşiresi olarak çalıştım. Daha sonra medikal muhasebe uzmanı olarak çalışmaya başladım. 2023 yılında arkadaşımız işten ayrıldığı için çalıştığı branşta faturalandırma bana verildi. Dosya içinde geçen isimleri tanımıyorum. Medikal muhasebede SGK faturalandırma, gelen hastaların faturalandırmaları yapıldı. Yoğun bakımda epikrizleri Hasan Basri’nin yazdığını ve bu şekilde attığını biliyorum. Günlük olarak hastaların kullandığı ilaçları yazıp mail üzerinden gönderdiğini biliyorum. Melis, yenidoğan yoğun bakımda tıbbi sekreterdi ve dosyaları düzenleme konusunda düzgün yapmadı. Hastaların çıkışı olduğunda bilgi verilmesi gerekirdi bu durumu son zamanlarda Melis yapmamaya başladığında şikayet olmaya başladı. Hasan Basri ile 'Sistemden herşeyi kontrol ediyorlar ben onları değiştirdim' konuşmasını Melisleri, yanlış yaptığını biliyorum o yüzden değiştirdim değil değiştirtmiştim diyorum çünkü bizim öyle bir yetkimiz yok. Hasta çıkışı, taburcu düzeltme gibi bir yetkimiz yok" dedi.

"EPİKRİZLERİ DOKTOR YAZAR DOKTOR ERİŞEBİLİR"

Özen, "Hizmetlerin girişini epikrizleri yazıyoruz ama hastanın böyle bir ilaç kullanımı yok. Faturadan silip faturasını kesiyoruz epikrizlere erişemiyoruz. Fırat Sarı ile 'Bu bebekle ilgili fatura kesemedik' fatura kesip doktora bilgi vermemiz gerekiyordu doktor meşguldü. Doktora ulaştığımda bu bebeğe bu ilaç kullanılmış fatura keselim mi diye sordum. 'Bunları farklı bir bebeğe kullanabilir miyim' konuşmasını ise ilaç ile ilgili olabilir, değerleriyle ilgili olabilir. Yenidoğan yoğun bakımda çalışmıyorum. Bebeğe ait ilaçların başka bebeğe kullanıldığı konusunda bilgim yok. SGK’da tıbbi evraklarda oynama yapıldığını, basamaklarda düşürme olduğu düşünülüyor ama benim öyle bir yetkim yok. Faturalar bittikten sonra e-imzayla onaylama oluyor. Basamak değiştirme konusuyla alakam yok ben sadece faturalandırma konusunda çalışıyorum. Ben hasta sevkinin nasıl yapıldığını işlendiğini bilmiyorum. İlaç istekleri eczane üzerinden bildirim olur. Bu ilaçlar onaylandıktan sonra sistemde kabul edilirdi ve sisteme düşer. Doktorların dışında epikrizler yazılamaz sadece doktorlar erişebilir" şeklinde konuştu.

"YOĞUN BAKIMDA EPİKRİZLERİ FIRAT SARI HAZIRLARDI"

Sanık Özen, "Faturalama işlemi pusula sistemiyle oluyor. Pusulama sistemi üzerinden epikrizlerde oynama yapılamıyor. Hastaya hangi doktor baktıysa o erişebilir. Bizim erişim gibi bir yetkimiz yok. Hasan Basri doktorun asistanı oradan tanıyorum kendisini, işletme olayını da ilk kez iddianamede okudum nasıl işlediğini bilmiyorum. Mehtap'ın çalıştığım kurumda yenidoğan bakımda hemşire olarak çalıştığını biliyorum bir de Sümeyye’yi tanıyorum. Hemşirelerden bu ikisini tanıyorum başka kimseyi tanımıyorum. Fırat Sarı'yı da yoğun bakım doktoru olduğu için biliyorum. Yenidoğan bakım dışında gelen epikrizlere de bakıyorum ve konuyu görüşüyorum. Bu konuda eksiklik olursa sekreter yani doktorun asistanıyla ya da doktorun numarası varsa arıyorum. Doktor çok yoğun olduğunda Hasan Basri ile iletişime geçiyorduk. İlaçlar konusunda kendisiyle iletişime geçebiliyorduk. Yoğun bakımda epikrizleri Fırat Sarı hazırlardı' dedi.

  1. Serdar Yüksel’in Savunması:

  • Serdar Yüksel, tutuklu olduğu davada örgüt üyesi olmadığını, suçlamaları kabul etmediğini ve suçtan beraat edeceğine inandığını belirtiyor.
  • Fırat Sarı'nın çalıştığı hastaneye hasta sevk etmediğini, bu konuda herhangi bir konuşma ya da faaliyet yapmadığını savunuyor.
  • Kolluk kuvvetlerine verdiği bazı ifadeleri kabul ettiğini ancak örgüt üyeliği ile alakalı olmadığını ifade ediyor.
  • Gıyasettin’den 10-12 kez para almış olabileceğini, ancak bu paraların talep edilmeden teşekkür mahiyetinde gönderildiğini belirtiyor.
  • İlker Aydın’la bağlantısı ve hasta sevkleri hakkında açıklamalarda bulunuyor, ancak hasta başı para almadığını, sadece teşekkür amaçlı gönderildiğini savunuyor.
  • 112 üzerinden kendisiyle iletişime geçildiğini, sevklerdeki algoritmanın ve hastaların sağlığına kavuşmasının ön planda olduğunu vurguluyor.
  1. Sümeyye Nur Taşçı’nın Savunması:

    • Taşçı, örgüt içinde olmadığını, Doğu Hospital’e 2022'nin 6. ayında başladığını belirtiyor.
    • Fırat Sarı’nın asistanı olarak çalıştığını, ancak kaşe kullanımı veya herhangi bir yasa dışı faaliyetle ilişkisi olmadığını savunuyor.
    • İşle ilgili bazı vekalet işleri yaptığını, ancak bunun dışında başka bir şey yapmadığını belirtiyor.
    • Medisense’den aldığı paraların Doğu Hospital’deki çalışmaya başladığı dönemdeki gelirleri olduğunu ifade ediyor.

Özetle, her iki sanık da suçlamaları reddediyor, suçsuz olduklarını savunuyor ve almış oldukları paraların hiçbir şekilde yasa dışı bir amaç taşımadığını, sadece teşekkür mahiyetinde olduğunu iddia etti.

"Başka hastanede ölen bebeğin işlemi Reyap'ta yapılıyordu"

Sanık Taşçı, "Normalde 3 hasta bakmamız gerekirken 5 hastaya bakılıyor. Dosyalarına bakıyoruz bir süre sonra bunlar ağır geliyor. Hemşire diplomanız var kimse az para almak istemiyor o yüzden kimse işten çıkmasın diye verilen para aslında motivasyon parası dediğimiz şey onu da Fırat Sarı veriyordu. Fırat Sarı aldığı parayı tam vermezdi. Shift dediğimiz şey tecrübeli hemşire olarak geçiyor. Yenidoğanda hemşire olmak için en az 1 sene çalışmak gerekiyor. GMZ şirkette şu şekilde, muhasebe olarak anlaşmadım, asistanı olarak anlaştım. Epikriz yazmadım kesinlikle bir para verildiyse benim haberim yok. Oksijen alacak bir bebeğin tedaviyi reddedeceğini söylüyor aile. Çağla Durmuş ile 'Senin dosyalar hiç açılmadı, Suriyelilere başladım onların patoloji süreci uzun sürüyor' konuşmamız da dosyaların epikrizi hakkında ve onlar uzun sürüyor. Hastaların kullandığı ilaçlar, kiloları gün gün yazılıyor. O tapelerde 'Benim hoca nerede hocaya ulaşılamıyor' şeklinde konuşmalarım görülüyor. Başka bir hastanede ölen bebeğin OBS (ölüm bildirim sistemi) işlemi Reyap Hastanesi'nde yapılıyordu. Bu benimle ilgili değil Fırat Sarı'nın sistemiyle alakalıydı" dedi.

'Kendi yeğenlerimi bile Fırat Sarı'ya emanet ettim'

Taşçı, "Ben muhasebeci değilim, fatura da kesmedim. Faturayla ilgili Fırat Bey bana ne kadar kaç lira fatura kesilmesi gerektiğini söylediğinde faturacıya söylüyordum. Benim epikriz yazdığımı düşünüyorlar ama ben yazmıyorum. Çok fazla hastanede çalışmadığım için işletme mevzusunu sonradan anladım. Bu durumu Fırat Sarı'ya sorduğumda bana, 'Kaşeli, imzaları var' dedi ben de dosyaları kendi gözümle gördüm. Doktorun imzasını atmadım. İletişim halinde olmamın sebebi Fırat Sarı'ya ilettiğimden dolayı. Ben tamamıyla Fırat Sarı ile çalışıyorum. Ben daha önce hiç asistanlık yapmadım. Hemşire olarak çalışıyordum. Fırat Sarı bana ne derse onu yapmaya çalıştım çünkü öyle olduğunu düşünüyordum. Ben kendi yeğenlerimi bebekleri her zaman kendime emanet bildim. Özel hastanelerdeki çalışma şartlarını kimse bilmiyor. Biz gerçekten fedakarlık yaparak çalıştık. Fırat Bey’in de böyle birşey yaptığını görmedim. Kendi yeğenlerimi bile ona emanet ettim. Adli kontrolle serbest kaldığımda evlendim. Düğünüme bebeklerini baktığım aileler gelip takı taktılar" şeklinde konuştu.

'KALBİ DURAN BEBEĞİN KAN ŞEKERİNE BAKMIŞLAR'

Sanık Tuğçe Toptemel savunma yapmak istediğini anlattı. Toptemel’i kamuoyu savcı Yavuz Engin’in tehdit edilmesi videosuyla duydu.

Toptemel ölen bebeklerin ailelerine başsağlığı diledikten sonra savunmasına başladı ve "Ben hasta bakıyorum. Eylem 54’te benimle ilgili bir konuşma var. Hakan Doğukan Taşçı, tarafından 4 kez 1500 lira transferimiz var. Hiçbir çıkarım yoktur. Hakan kendini doktor olarak tanıttı. Gece hastanesinde doktor yoktur" dedi.

Toptemel savunmasının devamında bebek ölümüyle ilgili şunları söyledi:

"Fırat Sarı’yı çocuk doktoru olarak tanırım. Bebek gece kötüleşmeye başladı. Kalbini dinledim. Hakan Doğukan Taşçı’yı aradım. Benden videosunu istedi. Bebek 6 aylık olduğu için ‘Kalbini hissedemiyorsundur’ dedi. 'Bir şey yapılacak mı' dedim. 'Kan şekerine bakın' dedi. Nöbeti teslim edip, bebeklerin durumunu anlattım. Hakan Doğukan Taşçı’yı aradım. 'Bir şey yapılacak mı' diye sordum. ‘Hayır’ dedi. 6 aylık bir bebeğin yenidoğanda olmaması gerektiğini düşündüm. Doktor kabul ettiği için bir şey diyemedim. Hakan Doğukan Taşçı kendisinden talimat alınması gerektiğini söyledi. Onu dinlemedim, müdahale ettim. İhmalim olduğunu düşünmüyorum. Müdahale anında bebek kustu. Ben bebeği nabzı atarken teslim ettim."

Hakim: Bebek size nasıl geldi?
Sanık: Bize sevk olarak geldi. Bize bebekle ilgili bilgi verilmedi. Epikrizde alması gereken ilaçlarla beslenmesi gerektiği söylendi.
Hakim: Kim teslim aldı?
Sanık: Hakan almış.
Hakim: Teslim aldıktan sonra sana ne dediler?
Sanık: Solunum sıkıntısından bahsedildi. Teslim aldığımda zaten bebek entübeydi.
Hakim: 6 aylık bebeği yenidoğana alıyor musunuz?
Sanık: Hayır, bunu söyledim zaten.
Hakim: Bebek kuvöze sığmamış.
Sanık: Yasal değildi. Doktorun kabulü olduğu için bir şey diyemedim.
Hakim: Başka hangi hemşirelerden vardı?
Sanık: Ayşe hemşire vardı.
Hakim: Doktor var mıydı?
Sanık: Gece doktoru yoktu, hiçbir zaman olmadı.
Hakim: Doktor olarak kimi görev yapıyordu?
Sanık: Hakan Doğukan Taşçı’dan talimat alıyorduk. Gündüz doktorumuz Şeyhmus Çelik’tir.
Hakim: "Bu bebeğin nasıl öldüğünü fark etmedin?", konuşmaya dair ne diyorsun?
Sanık: Tapelerde de diyoruz. Bebek gözümün önündeydi.
Hakim: Ondan bahsetmiyorum, bebeğin ölümünü nasıl fark etmediniz?
Sanık: Bebeğin kalbini dinledim. Başına gittim. Ekranda yanlış bilgi vardı. Doğukan’a söyledim. O da ısrarla bir şey yapılmayacağını söyledi. 70’e 99 yazıyor. Sadece sayılar. Ekrana bakan kalp attığını düşünür.
Hakim: "Bir anda kötüleşti, kalp atımı yok" demişsin.
Sanık: Evet ondan sonra müdahaleye başladım.
Hakim: "Kan şekeri bak" diyor, "Tamam" diyorsun. "Ekranda böyle görünüyor ama çocuk iyi değil" deniyor.
Sanık: Burada ben nöbetimi teslim ettim. Bebeğin kalbini zayıf değil hissedemediğimi söyledim.
Hakim: Siz gece çalışırken Doğukan’ı mı arıyordunuz?
Sanık: Cansu Akyıldırım’ı ya da Fırat hocayı arardık. Cansu kabul etmezdi, "Doktoru arayın" derdi. Hakan başlayınca, kendisinden talimat alınacağını söyledi.

BEBEĞİ ÖLEN AİLEYE HEMŞİREYİ DOKTOR DİYE TANITMIŞLAR

Hakim: Paralarla ilgili ne diyeceksin?
Sanık: Büyük paralar da değildi, keşke almasaydım.
Hakim: Kim dağıtıyordu parayı?
Sanık: Doğukan veriyordu, ben de dağıtıyordum.
Hakim: Bu bebek için normalde başvurulması gereken hemşire midir, doktor mudur?
Sanık: Doktorla iletişim kurulur. Ancak Hakan Doğukan Taşçı benim üstümdü. Ben de Fırat hocayı aradım. Ölüm saati değişmiş, epikriz raporu değişmiş. Sonra denetime geldiler, Fırat hocaya anlattım. Mesajları gösterdim. Bana bir şey demedi.
Hakim: Fırat Sarı size "Doğukan’dan talimat alın" diye bir şey söyledi mi?
Sanık: Duymadım hiç.
Hakim: 17 Ocak’ta yatırılıp 18 Ocak’ta ölmüş bebek. Opera bebeği Şeymus Çelik hiç gördü mü?
Sanık: Bilgisi olup olmadığını bilmiyorum.
Savcı: Hakan Doğukan’ı doktor olarak tanıtıyorsun. O da aileyle görüşüyor. Neden böyle yaptın?
Sanık: Biz talimatlara uymak zorunda kalan hemşireler olarak çalışıyorduk. Bana talimat verdi. O anlık dediğini yaptım.
Savcı: Suç olan talimatlara uyacak mısın? Talimatın bir sınırı var, çocuğu öldür dese öldürecek miydin? Sorumluluğun olduğunu bilmen lazım.
Sanık: Her talimata uymadığımı açıkladım. Ailelere mahcup olmak istemedim. Doktoru soruyorlar. Doğukan da "Ara ver telefonu" demişti.
Savcı: Hastanede gece doktoru olması gerekir, yok diyorsun. Hastane yönetiminin bilgisi var mıydı?
Sanık: Bu konuyu hiç bilmiyorum. Hastane yönetiminin bilgisi olsa, doktor koyardı diye düşünüyorum.
Savcı: Sen bununla ilgili biriyle konuştun mu? Basit şeyler değil, önemsemedin mi bunu?
Sanık: Malzeme eksikliği hep oluyordu. Sorumlu hemşireye söyledik. Yönetimle biz konuşmuyoruz zaten, tanımıyoruz bile. Hiçbir zaman yönetime çıkmadım.
Savcı: Bu konuyla alakalı yönetimle irtibatın olmadı değil mi?
Sanık: Yok olmadı.

Toptemel'in ifadesinin tamamlanmasının ardından duruşma yarın saat 09.30'a ertelendi.

Gündem Haberleri