Yenidoğan çetesi yeniden hakim karşısında
İstanbul’da, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışanlarla birlikte bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ortaya çıkarılan 'yenidoğan çetesi' sanıkları dün (18 Kasım) ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince konferans salonunda görülen duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu, 8'i kadın 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması sona erdi: Mahkeme salonunda neler yaşandı?
Yenidoğan çetesi skandalında yeni perde: Özel hastaneler, ameliyat yapmadan SGK'dan para almış
SANIKLAR NELER SÖYLEDİ?
Sanık ifadelerinde, hemşire Doğukan Taşçı, şunları söyledi: “Her hastane sahibi para kazanmak ister. Daha fazla para kazanmak için Dr. Fırat Sarı’ya baskı kuruldu. (Tapelerdeki konuşmalar soruluyor) Avrupa Hospital olabilir. Bir hasta geldi. Durumu kötüydü. Aileye durumu söylenmedi. Ben de ailesine çocuğunun durumunun kötü olduğunu söyledim. Aile de Avrupa Hospital’dan hesap sordu. Neden? bilgi vermedikleri için. Sonrasında aileden fazla para alma meselesi ortaya çıktı. Fırat Sarı aileye tam fiyatı hatırlamıyorum ama örnek veriyorum 30 bin lira demiş. Ama hastaneye 20 bin ödemiş. Bunu da Hasan Basri aracılığıyla yapıyor. Yani kendine komisyon aldı. Olay ortaya çıktıktan sonra kesinlikle kendi üzerine kalmaması gerektiğini söyledi. Para kesinlikle kendisine gitti. Benim aile ile para alışverişim olmadı. (Tapeden okundu: Ölürse başımıza sıkıntı kalacak) Hasta Türkmen bir hasta. 2-3 gün sonra bize sevk olduktan sonra kötüleşmeye başladı. Kalp doktoru çağırdık. Çocuğun doğuştan kalp hastası olduğunu, ameliyat olmadığı sürece hayatını kaybedeceği söylendi. Ben de bundan bahsetmiştim."
Hastanesi yenidoğan çetesi merkezlerinden olan AKP’li Kolan'a kaçak tadilat cezası
Yenidoğan çetesi davasında ilk duruşma
"Yenidoğan Çetesi" davası başlıyor! 47 sanık 18 Kasım'da hakim karşısına çıkacak
"HASTALARDAN ARTIRIP İLAÇ SATTIK"
Gazete Duvar’dan Osman Çaklı’nın aktardığına göre, Doğukan Taşçı işlediği suçları şöyle itiraf etti: “Ben satıyordum ilaçları 600 liradan. İlaç satma işini üç kere yaptık. Adet olarak 60 ilaç sattık. İki kere ücreti Fırat Sarı aldı. Bir kere de Fırat Sarı’dan gizli yaptık. Totalde maksimum 4-5 bin komisyon aldım. Fırat Sarı ise 40 bin civarında aldı. Ben parayı Hasan Basri’ye teslim ederdim. Basri’de 4-5 bin civarı komisyon aldı. Benim SGK’yı dolandırmak gibi amacım yok. Sattığım ilaçların çoğu da arttırma şeklinde. Hastaya verilen ilaçlardan artırarak topladık. Zaten çöpe gidiyorlardı. Ben de en azından böyle yöntem olursa, komisyon alırız diye düşündük. Sonra ortaya çıktı. Fırat Sarı, durumu kurtarmaya çalıştı. İlacı İlker de satıyormuş. Herkes satıyormuş. Hasta bekletmeyle ilgili telefonda konuşmuşuzdur ama bunun yetkisi biz de değil. Örnek veriyorum 14 hastam var. Hastam azaldı demeye çalışmışımdır. Ben Birinci Hastanesi, Florya Hastanesi’nde çalıştım. Dünya Hastanesi’nde çalıştım. Hepsi yeni doğan servisiydi.”
"ÖLECEK BOŞUNA MASRAF YAPIYORSUN"
“Her şeyi benim üstüme atma Doğukan, sana dedim, çocuk ölecek” tapesi üzerine Taşçı, “Bu çocuğun ailesinin durumu yoktu. Ameliyat olmasa ölecekti. Ben çok uğraştım. 400-500 bin lira para istediler. Ben de doktor da yaşamasının mümkün olmayacağını söyledik. Ameliyatı kabul etmeyip imzalı beyan bıraktılar. Doktor 1 haftadan fazla yaşayamaz diyordu. Durumu kötüydü ancak gittikçe daha iyi oldu. Malzeme masrafları, kullandığı ilaçları falan için ‘Bu hasta ölecek, boşu boşuna masraf yapıyorsun’ dediler. Fırat Sarı ve hastane yönetimi böyle baskı yaptı. Ben devam ettim. Tape kayıtlarında da mevcut. Çocuk 45 gün kadar yaşadı” ifadelerini kullandı.
"ÇOCUK ÖLMÜŞ, BUZ GİBİ OLMUŞ"
Yenidoğan çetesinin yeni yazışmaları çıktı: Bebek pisliğin teki çıktı İlker baba
Yenidoğan Çetesi'nden bir skandal daha
Yenidoğan Çetesi'ni çökerten savcı dosyadan alındı iddiası
Taşçı, ailelere doktorun vereceği kimi bilgileri verince, ailelerin kendisini doktor sandığını, hemşire olmasına rağmen bu durumu düzeltmediğini öne sürdü. Taşçı, 'kendisi için önemli ve hassas bir konuyu anlatmak istediğini' söyleyip şöyle konuştu: "Reyap Hastanesi’nde yatan siyahi bir hasta vardı. Bu hastanın Birinci Hastanesi’ne sevki istendi. 3 gün boyunca hastaya yer bulunamadı. Hastaya yer bulana kadar bakılabileceği belirtildi. Hastane yönetiminden Emine Avcı bu şekilde söyledi. Ben ‘tamam’ dedim. Yer bulana kadar hastayı aldık. Fırat Sarı söyledi. Hasta sevk için yola çıktı, karşılamak için bekledim. Normal işlemler yapıldı. Yoğun bakıma yatışı yapıldı. Ondan sonra hastanın sürekli boğuştuğunu gördüm. Fırat Sarı ile konuştuk. Hastanın ilaçlarıyla ilgili tüm kısımları WhatsApp’tan konuştuk. Hasta öldükten sonra da konuşmalar çıktı. Hemşire arkadaşlara ilettim, ilacını verdiler. Gece vardiyasına teslim ettik. Hastaya bakan kişi Gizem hemşireydi. 7-8 kişi oluyor ama hepsinin adını hatırlamıyorum. Ben de servisten çıkışımı yaptım. İlerleyen süreçte sabah 07.40 civarında telefonum çaldı. Çocukla ilgili ‘iyi görünmüyor’ dendi. Çocuğun durumunun kötü olduğunu anlayamadım. Tapelerdeki çelişkileri anlayacaksınız. Kendim kişisel olarak çocuğu düşündüğüm için çabalıyordum. Tuğçe hemşirenin normalde Dr. Fırat Sarı’yı araması lazımdı. Ben yine de gidip müdahale ediyordum. Benim altımda 20-25 tane hemşire vardı. Bana ‘ölecek’ dediler. ‘Bir hafta yaşayacak çocuk için niye uğraşıyorsun’ dediler. Telefonla çocuğun durumuyla ilgili bilgi aldım. Tekrar arandım ve hastanın baygın olduğunu söyledi. Hemşirenin adı Şenay’dı. Hastanın başına gittim. Sadece 10 saniye gözünü açıp kapattım. Ölmüş olduğunu gördüm. 9.30 civarı gitmiştim. Çocuk ölmüş, buz gibi olmuş. Kaskatı kesilmiş. Önce ölmüş yani. Sonra telefonla Şenay hemşireyi aradım. ‘Hasta ölmüş’ dedim. Sonra Fırat Sarı’yı aradım çocuğun öldüğünü ve durumun fark edilmediğini söyledim.
"HASTANE KOMİSYON VERİYORDU"
Sağlık Bakanlığı'ndan 'Yenidoğan bebek çetesi' açıklaması
Yenidoğan Çetesi için ilk duruşma günü belli oldu
İddianamede yer aldığı gibi örgüt olmadığını savunan Taşçı, birbirleriyle görüşen insanlar olduklarını öne sürdü: "Bizim işletmeyle böyle bir durumumuz söz konusu değil. Maaşlı çalışanım. Ortada örgüt falan yok, buna inanmıyorum. Hepimiz görüşürüz birbirimizle. Birinci Hastanesi’nde 6 ay sigortalı çalıştım, benim yüzümden hiçbir bebek ölmedi. Asla böyle bir şeye dahil olmadım. Şikayetim de var. Evet usulsüzlüğü kabul ettim. Doktorun yazması gereken epikrizi hiçbir zaman yazmadım. Kendi anlaştığı yerden hastaları gönderiyordu. A hastanesini dolduracağına, B hastanesinin yoğun bakımını doldurup para alıyorlar. Yoğun bakımı dolduruyordu. Bunun karşılında da hastane komisyon veriyordu. Gıyasettin Mert de aynı şekilde. Gıyasettin hasta sevkleri yapıyordu. İlker Gönen’le Fırat Sarı çalışmaya başladıktan sonra İlker hoca hastalarına genel durumuyla ilgileniyordu. Yoğun bakımda, doktordan gizli epikriz yazılamaz. Bu söylendi ama gözümle görmedim.
"HASTANE SAHİPLERİ GİZLİ SORUŞTURMAYI NASIL ÖĞRENDİ?"
Hastane sahipleri bir telefonla nasıl işlerini çözebiliyorlar. Gizli olması gereken soruşturmayı nasıl öğreniyorlar? Neden tutuklamalar bizim tarafımızdan yapıldı. Vazifesi, sözleşmesi gereğince orada olması gerekenler, yönetenler neden tutuklanmıyor."
Taşçı'nın ifadesinin ardından avukatlar sanığa sorular sordu. Avukat İsmail Kılıç, Doğukan Taşçı’ya "Bu sistem sizce kaç yıldır yapılıyor?” diye sordu, Taşçı, “Şöyle ben bir bebeğin ölmesini bile isteye yapılacağını düşünmüyorum ama evrak işleriyle ilgili bir sürü soruşturma var zaten. Net bir şey söyleyemem” cevabını verdi. Ardından Kılıç, "Neden doktorlar değil de hemşireler burada' dediniz, kim bu doktorlar?” şeklinde bir soru yöneltti. Taşçı’nın bu soruya cevabı ise “Şeyhmus Çelik, hastaneden para alıyor mu, evet. Bütün hastalar ona zimmetli. Burada bir ihmal varsa, bunundur. Bu adam neden dışarda da ben 7 aydır içerdeyim?” cevabını verdi.
Ardından Özel Güney Hastanesi avukatı Doğukan Taşçı'ya "Hangi tarihlerde çalıştığınızı hatırlıyor musunuz?" sorusunu yöneltti ve "Hatırlamıyorum" yanıtını aldı. "Çalıştığınız dönem hastane üçüncü basamak mıydı?" sorusuna ise Taşçı "evet" yanıtını verdi.
DAVA BUGÜN DEVAM EDİYOR
Gıyasettin Mert Özdemir'in avukatının Doğukan Taşçı'ya yönelik "Kaya bebeğin dünyaya geldiği sağlık kurumu nasıl?" sorusuna savcı itiraz etti. İtirazı kabul edildi. Bu sırada mahkeme başkanı, "Duruşma çok ağır ilerledi. Bir kişinin sorgusu saatlerdir sürüyor" diyerek avukatların davayla ilgili yorum yapmadan soru sormalarını ifade etti. Başkanın bu açıklamalarının ardından Doğukan Taşçı'nın sorgusu tamamlandı. Duruşmada yalnızca Taşçı'nın ifadesi alınabildi. Duruşmanın bugün saat 10.00'da görülmesi planlanmıştı. Adliyeden gelişmeleri aktaran gazeteciler duruşmanın 10.30'a başlayacağını aktardı.
Duruşmayı adliyeden takip eden gazeteci İhsan Yalçın, gelişmeleri X sosyal medya hesabından aktarıyor.
İhsan Yalçın, "Duruşma saat 10.30’da başlayacak. Duruşmanın yapılacağı konferans salonuna henüz alımlar başlamadı. Dünkü kalabalık yok. Mahkeme Başkanı yerini aldı. Çete lideri Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu tutuklu sanıklar salona şimdi girdi. Jandarma ekipleri sanıkların kelepçesini çıkarıyor. Mahkeme Başkanı bugün de sanık sorgusuna devam edecek. Çete lideri Fırat Sarı en son sorgulanacak."
Mahkeme Başkanı: Savunmanı yapacak mısın?
Sanık Hasan Basri Gök: Zaten savcılıkta da ve emniyette de anlattım gerekli olan şeyleri. Aynı şeyleri anlatmaya gerek yok.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile irtibatı nedir?
Sanık Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’hemşiresiydim. Son altı aylık süreçte de şoförlüğünü yaptım. Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleri nasıl yapılıyordu?
Sanık Hasan Basri Gök: Kimi 112’den alınıyordu, kimi tıp merkezinden alınıyordu. Fırat Sarı’nın tanıdığı doktor varsa 112 araya girmeden bebeği sevk alıyorduk. Bunu da SGK’dan para kazanmak için yapıyorduk.
Mahkeme Başkanı: Bu işten parayı kim kazanıyordu?
Sanık Hasan Basri Gök: Ambulans şoförü Gıyasettin para kazanıyordu.
Sanık Hasan Basri Gök’ten SGK itirafı: Yenidoğan bebeklerin yoğun bakım ünitesinde fazla yatırılmasının nedeni SGK’dan daha fazla para almak içindi.
Mahkeme Başkanı: Serdarova bebeğin ailesinden para alınması ile ilgili bir konuşman var onu anlatır mısın?
Sanık Hasan Basri Gök: O bebek tıp merkezinde doğdu. Fırat Sarı aradı bir sevk var dedi. Sevke ben yardım ettim. Ailenin de parası yoktu. Fırat Sarı kendi cebinden verdi parayı. Fırat Sarı sonra da kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat Sarı aldı.
Mahkeme Başkanı: Epikrizleri kim yazıyordu.
Sanık Hasan Basri Gök: Epikrizleri ben de yazıyordum Fırat Hoca da yazıyordu. Yazıp hastaneye atıyorduk. Bebek on gün yatmışsa, aldığı tedavi, ilaçları yazıyorduk."
Gazeteci Rojda Altıntaş da adliyeden duruşmayı takip eden gazeteciler afrasındaydı. Altıntaş.
Mahkeme Başkanı, Sanık Hasan Basri Gökdemir’e soruyor: Mahkeme Başkanı: (Sanığın bir konuşmasını okudu)
Sanık: Fırat Sarı’nın belirlediği basamaklar vardı. Denetim olunca bu basamakları düşürüyorduk. Mahkeme Başkanı: Neden, doğru değil miydi?
Sanık: Başta söyledim zaten, doğru değildi.
Mahkeme Başkanı: Nasıl?
Sanık: Epikriz doldurunca... (anlaşılmadı).
Mahkeme Başkanı: O zaman epikrizleri yanlış doldurmanız gerekiyordu?
Sanık: Evet.
“BEBEK BAŞINA MI?”
Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert, hastanelerden hak ediş mi alıyordu?
Sanık: Fırat Sarı’dan alıyordu.
Mahkeme Başkanı: Neye göre, bebek başına mı?
Sanık: Gönderdiği bebeklerden ne kadar aldığını bilmiyorum ama alıyordu.
Mahkeme Başkanı: Peki, Gıyasettin’in eşini tanıyor musun?
Sanık: Tanımıyorum
Rojda Altıntaş, "Etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen Hasan Basri Gök. Şu an savunmasını elleri arkadan bağlı şekilde yapıyor."
“BEBEĞİ ÖLDÜR” DEMİŞSİNİZ"
Mahkeme Başkanı: Hemşire Mehtap ile bebek öldürmeyle ilgili bir konuşmanız var.
Sanık: Çirkin bir cümle. Görüşümü belli etmişim.
Mahkeme Başkanı: Siz öyle mi yapıyordunuz? Sanık: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.
Mahkeme Başkanı: Normalde yapılması gereken bu mu? Mehtap’a "Bebeği öldür" demişsiniz.
Sanık: (Cevap belirtilmedi)
Gazeteci İhsan Yalçın aktarıyor:
Mahkeme Başkanı: İlaç satışından para kazandınız mı?
Sanık Hasan Basri Gök: SGK’nın karşıladığı fazla kalan ilaçların satışından 30-40 bin lira para kazandık. Fırat Sarı’ya ne kadar para verdiğimi hatırlamıyorum. 3 kere sattım.
Mahkeme Başkanı: Mehtap’la bir konuşman var. “50 satürasyonlu çocuk mu olur?” diye.
Sanık Hasan Basri Gök: 50 satürasyon bir bebek için çok düşük. Çirkin bir cümle evet; ama görüşümü belirttim çünkü bebeğin kalbinin durup çalışmasına neden oluyordu. Normalde böbrekler iflas edince bırakılır.
Mahkeme Başkanı: Denetimlerde “Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar” demişsin. Ne demek bu? Sanık Hasan Basri Gök: O ilaçların dolapta durması yasaktı. Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.
Rojda Altıntaş aktarıyor:
Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek ile ilgili bilgin var mı?
Sanık: Sevkini biliyorum. Mahkeme Başkanı: Kim sevk etti?
Sanık: Fehmi ile Mert sevk etti.
Mahkeme Başkanı: Bebek mi sevk edildi, annesiyle mi?
Sanık: Tahmini anlatırım.
Mahkeme Başkanı: Tahmin değil, bildiğini anlat.
“BEBEK ŞU AN YAŞIYOR OLURDU”
Mahkeme Başkanı: Opara Bebeğin ölümü ile ilgili ne biliyorsun?
Sanık: WhatsApp görüşmelerini gördüm.
Mahkeme Başkanı: Kimle kim arasında?
Sanık: Tuğçe ve Doğukan. Fark etmemişler.
Mahkeme Başkanı: Fark etmemişler mi, fark edememişler mi?
Sanık: Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu.
Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin’i tanıyor musun? (Batuhan videolardaki kişi)
Sanık: İsmen tanıyorum, kendisini görmedim.
Mahkeme Başkanı: Emine Avcı? Sanık: 3-4 defa görüştüm.
Mahkeme Başkanı: Denetim zamanı ne yaptı?
Sanık: Bizimle birlikte dosya düzenlemişliği var.
Mahkeme Başkanı: Ne yaptı?
Sanık: Epikrizlere uyumlu olmasını sağladı.
Mahkeme Başkanı: Neden ellerin arkada? (Ellerini düzeltti.)
Mahkeme Başkanı: Hemşireler bebeklere doktor gibi müdahale ediyor muydu?
Sanık Hasan Basri Gök: Doktor gelene kadar.
Mahkeme Başkanı: Doktor gibi mi müdahale ediyorlardı?
Sanık Hasan Basri Gök: Benim bildiğim hayır.
Mahkeme Başkanı: Hep doktorun orada olması gerekmiyor muydu?
Sanık Hasan Basri Gök: Bazı hastanelerde vardı bazılarında yoktu.
"BEBEK BAŞINA KOMİSYON ALIYORDU"
Mahkeme Başkanı: Fehmi Alperen kim?
Sanık Hasan Basri Gök: Birinci Hastanesi’nde görüyordum. Kendisi doktor.
Mahkeme Başkanı: Bebek başı komisyon alıyor muydu?
Sanık Hasan Basri Gök: Canlı canlı görmedim; ama bebek başı komisyon aldığını biliyorum.
Duruşma Savcısı: Sağlıklı bebekleri yoğun bakıma yatırmak için verilen bir ilaç var mı?
Sanık Hasan Basri Gök: Yok, hayır.
Duruşma Savcısı: Veren var mıydı?
Sanık Hasan Basri Gök: Yok kimse yapmaz bunu.
Duruşma Savcısı: Birçok kişi Fırat Sarı yerine seni arıyor. Seni niye arıyorlar?
Sanık Hasan Basri Gök: Fırat Sarı meşgul olduğu için beni arıyorlardı. Fırat bana ne söylerse arayanlara bunu söylüyordum.
Gazeteci İhsan Yalçın, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu duruşma salonuna geldiğini duyurdu. Eski Başbakan Davutoğlu eşiyle birlikte Yenidoğan Çetesi davasını izliyor.
ARADAKİ PARA TRAFİĞİNE BORÇ DEDİLER
Mahkeme Heyeti: Aylık şu kadar para vereceğim diye bir anlaşmanız olmadı mı?
Sanık: 20-25 bin lira.
Mahkeme Heyeti: Epikrizlerle ilgili bir anlaşmanız var mıydı?
Sanık: Anlaşmamız yoktu.
Mahkeme Heyeti: Hasta sevkiyle ilgili bir anlaşmanız var mıydı?
Sanık: Benim sevk ettiğim bir hasta yok.
Mahkeme Heyeti: Hakan Doğukan ile para alışverişiniz neden?
Sanık: Borç alıp veriyorduk.
“ÖLÜP BAŞIMIZA KALMASIN, 'DEVLET BİZİ S…R"
Savcı: "Ölüm başımıza kalmasın, 'devlet bizi si…k' diyorsun. Neden böyle diyorsun?"
Sanık: Vicdanen kendimi sorumlu hissettim.
Savcı: Bu ölen Serdarov Bebek miydi?
Sanık: Öyle olduğunu düşünüyorum.
Savcı: Fırat Sarı her çalışan ile irtibat kurar mıydı?
Sanık: Fırat Sarı ile herkes iletişim kurardı.
DURUŞMAYA SAAT 13.30'A KADAR ARA VERİLDİ
Duruşmaya saat 13.30'a kadar ara verilmişit. 13.30'dan sonra sanıkların savunmasına devam edildi.
Fırat Sarı’nın Avukatı: Bu epikrizlerin son halini kim imzalıyordu?
Sanık Hasan Basri Gök: Bilmiyorum
Fırat Sarı’nın Avukatı: İmzalandıktan sonra değiştirilmesi mümkün mü?
Sanık Hasan Basri Gök: Hayır
Fırat Sarı’nın Avukatı: Ocak ayında işletmeden ayrıldım dedin. Fırat Sarı bu yüzdem sana baskı yaptı mı?
Mahkeme Başkanı: Bunu niye soruyorsunuz?
Fırat Sarı’nın Avukatı: Örgüt diyorsunuz ya müvekkilim lider ise baskı olurdu diye düşündüğüm için soruyorum.
Sanık Hasan Basri Gök: Baskı yoktu.
Duruşma Savcısı: Bir telefon görüşmesinde 3 kişinin daha ismini sayarak ‘Biz Fırat Hoca’nın illegalitesiyiz’ demişsin. Hangi konularda illegalitesiniz?
Sanık Hasan Basri Gök: İlaç. Başka bir illegalitemiz yok.
FIRAT SARI VE AMBULANS ŞOFÖRÜNÜN ARASI PARA YÜZÜNDEN BOZULMUŞ
Şimdiye kadar sanıklardan Hakan Doğukan Taşçı’nın sorgusu bitti.
Sanık Hasan Basri Gök: Gıyasettin Mert (örgüt yöneticisi ambulans şoförü) ile Fırat Sarı’nın arası para yüzünden bozuldu. Gıyasettin Mert fazla para istiyordu. Sonrasında kendisinin bu işi yapabileceğini anlayınca başka hastanelerle anlaştı. O hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarını doldurdu.
Batuhan Çetin’in avukatı: Kaya Bebeğin ölümünü Doğukan Taşçı’dan duyduğunuzu söylediniz. Ancak ifadenizde Batuhan’ın bebek ölümünden sorumlu olduğunu söylemişsiniz. Neden?
Hasan Basri Gök: Videoda hemşire yardımcısının bebeğe müdahale ettiğini gördüm, hemşire yardımcısı mücadele edemez o yüzden. (Kaya bebeğin görüntüleri gündem olmuştu)
“MERT DAHA FAZLA PARA İSTİYORDU”
Gıyasettin Mert Özdemir’in avukatı: Siz, Fırat Sarı’nın yakın asistanı olduğunuzu beyan ettiniz. Ayrıca bölgedeki birçok özel hastanenin yoğun bakımlarının doldurulması için hastaneler arasında bir rekabet olduğunu söylediniz. Gıyasettin Mert’in hasta sevki yaptığını belirttiniz. Bu konuda beyanınız nedir?
Hasan Basri Gök: Mert ile Fırat neden kavga ettiler bilmiyorum, ama Mert daha fazla para istiyordu. Mert, kendi yürüyebileceğini anladı ve diğer hastanelerle anlaştı.
SAĞLIK BAKANLIĞI 112 ACİL SORUSUNA İTİRAZ ETTİ
Mahkeme sırasında, sanık Hasan Basri Gök’e "112’nin bu işte bir parmağı var mıdır?" (sevklerle ilgili) sorusu soruldu. Sağlık Bakanlığı avukatı soruya itiraz etti. Mahkeme heyeti, itirazı kabul etti ve soru sorulmadı.
SANIK HEMŞİRE BASRİ GÖK'ÜN TAHLİYESİ TALEP EDİLDİ
Hasan Basri Gök’ün avukatları, savunmalarında şunları söyledi: "Müvekkilimin tutuksuz yargılanması yönünde tahliye talebimiz var. İtiraflarda bulunarak dosyanın bu aşamaya gelmesinde fayda sağlamıştır. Bu nedenle tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz."
DURUŞMAYA 45 DAKİKA ARA VERİLDİ
Sanık Hemşire Basri Gök'e sorulan 112 Acil sorusuna Sağlık Bakanlığı avukatlarının itiraz etmesi üzerine duruşmaya 45 dakika ara verildi.
SANIK KÜRSÜSÜNDE HEMŞİR DENİZ KORKMAZ VAR
Mahkeme Başkanı, sanık hemşir Deniz Korkmaz’a soru yöneltiyor.
Mahkeme Başkanı: Kendini tanıt.
Deniz Korkmaz: 7 yıldır bebek yoğun bakımda çalışıyorum, kusura bakmayın, biraz heyecanlıyım.
Mahkeme Başkanı: 2022, 2023 ve 2024’te nerede çalışıyordun?
Deniz Korkmaz: Reyap Hastanesi.
Mahkeme Başkanı: TRG Hastanesi’nde çalıştın mı?
Deniz Korkmaz: Evet. Mahkeme Başkanı: Ne olarak?
Deniz Korkmaz: Bebek yoğun bakımında hemşireydim.
Mahkeme Başkanı: Hakkındaki iddialara ne diyeceksin?
Deniz Korkmaz: Hakkımda somut delil yok. Bu davayla ilgili CİMER’e şikayeti ben yaptım, ama şimdi tutuklanan da ben oldum.
"DEVLETİ SOYMAK MİLLETİ SOYMAKTAN ŞEREFLİDİR”
Mahkeme Başkanı: "Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir" demişsin. Neden böyle söyledin?
Deniz Korkmaz: Evet, söyledim. "Kurtlar Vadisi" diye bir dizi var, ünlü bir replik. Bakarsanız görürsünüz.
Mahkeme başkanı: "587. sayfada Gıyasettin ile bir görüşmen var. 'Bir tane bebek alacak' demişsin. Esenler Ensar Hastanesi, günlük 2500 TL, peşin alınacak demişsin. Hatırlıyor musun?"
Deniz Korkmaz: Yoğun bakıma bebek geleceği zaman bana bilgisi gelirdi, hazırlık yapardım. Parayı alan ben değilim. Yoğun bakımda verdiğim sağlık hizmeti dışında benim bir dahlim yok. Hastaya ben bakacağım için konuşmuşuz.
“YÜZDE 40 KÂR ALDIĞIM DOĞRUDUR”
Mahkeme başkanı: "Kanka, 'Denetime gelmişler' demişsin, Doğukan ile konuşmuşsun. Kaya Bebek ile ilgili bilgin var mı?"
Deniz Korkmaz: Sağdan soldan konuşmuşlar, bilgim yok.
Mahkeme başkanı: Savcılıkta ifade vermişsin.
Deniz Korkmaz: Bildiğim her şeyi anlattım.
Mahkeme başkanı: 1 dakika, ifadelerin doğru mu?
Deniz Korkmaz: Duyduğum, gördüğüm, bildiğim her şeyi anlattım.
Mahkeme başkanı: Fırat Sarı’nın kurduğu sistemde yüzde 40 kar aldığını söylemişsin.
Deniz Korkmaz: Evet, doğrudur.
"PARA İŞLERİNE SÜMEYYE BAKARDI"
Mahkeme başkanı: "GMZ şirketi üzerine bir bilgin var mı?"
Deniz Korkmaz: Fırat Sarı, şirketi benim üzerime yapacağını söyledi. 'Sen de şirket sahibi olursun' dedi. Ben de maalesef kabul ettim.
Mahkeme başkanı: Şirketi kim yönetiyordu?
Deniz Korkmaz: Sümeyye Nur Arslan.
Mahkeme başkanı: "Şirketle alakalı Hasan Basri Gök’e vekâlet verdim" demişsin. Kendisi ilgileniyor muydu?
Deniz Korkmaz: Genelde para işleriyle Sümeyye ilgileniyordu.
"HASTA ŞİFA BULSA DA TABURCU EDİLMİYORDU"
Mahkeme başkanı: "Birinci Hastanesi’nde hasta şifa bulmasına rağmen taburcu edilmiyordu demişsin. Orada ne biliyorsun?"
Deniz Korkmaz: Orada Şeyhmuz Doktor vardı, ama hastaya doğru düzgün bakmıyordu. Her şeyi Hakan Doğukan Taşçı’ya yüklemişlerdi.
Mahkeme başkanı: Kaç kere gördün?
Deniz Korkmaz: 4-5 kez gittim.
Mahkeme başkanı: Doktor Dursun Eryılmaz’ı tanıyor musun?
Deniz Korkmaz: Fırat Sarı, kendi kaşesini orada burada kullandırdı.
Mahkeme başkanı: "Dursun Eryılmaz telefonları bile açmaz" demişsin.
Deniz Korkmaz: Böyle duyardım, kendisiyle ilgili.
“ERİŞKİN YOĞUN BAKIM…”
Mahkeme başkanı: İlker Gönen’i tanır mısın?
Deniz Korkmaz: Fırat Sarı’nın danışmanlık verdiği hastanelere gelirdi. Kendisiyle Duygu Hastanesi’ndeyken bir hasta için konuşmuştum, gelmişti.
Mahkeme başkanı: Murat Mantuş?
Deniz Korkmaz: TRG Hastanesi’nin müdürüdür, oradan tanırım.
Mahkeme başkanı: Bilgisi var demişsin.
Deniz Korkmaz: Evet. Mahkeme başkanı: Nereden biliyorsun?
Deniz Korkmaz: Duyumlarım o yönde. Hastanede olan bitenden habersiz olması imkansız. Mahkeme başkanı: Renas Kılıç?
Deniz Korkmaz: Reyap Hastanesi’nin erişkin yoğun bakımını doldurmakla görevli olduğunu söylemiştim.
Mahkeme başkanı: Doğru mu?
Deniz Korkmaz: Evet.
Deniz Korkmaz: Benim CİMER şikayeti yapmamın asıl sebebi, insanları para olarak görenlere karşıdır. Vicdanım rahat. Kimsenin canına kast etmedim, zaten mahkemenin de bana yönelik böyle bir iddiası yoktur.
“OKUMUŞ İNSANSIN…”
Savcı: Okumuş bir insansın, neden üzerine şirket açılmasını kabul ettin?
Deniz Korkmaz: Kendi işimi kurarım diye düşündüm. Ancak olayları görünce kendim gidip söyledim, "Üzerimden alın" dedim. Sonra zaten Fırat Sarı tutuklandı.
Duruşmada avukatlar arasında örgüt tartışması yaşandı Erhan Karaduman’ın avukatı, Hemşire Deniz Korkmaz’a soru yöneltti.
Hatice Ceren Kırım’ın avukatı araya girdi: "Ortada bir örgüt yok. Davanın sonucunda karar vereceğiz."
Mahkeme başkanı: "Araya girmeyelim."
Murat Mantuş’un avukatı, Sanık hemşire Deniz Korkmaz’a soruyor:
Murat Mantuş’un avukatı: TRG Hastanesi’nde 1 ay çalışmışsınız. Neden ayrıldınız?
Deniz Korkmaz: Çok yoğun bir hastaneydi.
Murat Mantuş’un avukatı: "Epikriz değiştirildiği yönünde duyumlarım var" demişsiniz.
Deniz Korkmaz: Duyum işte.
Murat Mantuş’un avukatı: Dedikodu yani?
Deniz Korkmaz: Evet.
“İBRAHİM KAYPAKKA’YI SEVİYOR MU?” “ADIN NEDEN DENİZ?”
Yenidoğan Çetesinin kilit isimlerinden İlker Gönen’in avukatı, Hemşire Deniz Korkmaz’a soruyor:
İlker Gönen’in avukatı: İsminizin neden Deniz olduğunu biliyor musunuz? Bir fikriniz var mı?
Savcı: Bu soruya itirazımız var.
İlker Gönen’in avukatı (itirazdan sonra): İbrahim Kaypakkaya’yı seviyor mu?
Deniz Korkmaz’ın avukatı: Bu soruya da itiraz ediyoruz.
İlker Gönen’in avukatı: Vatan Emniyet'e gitmiş mi? "Aziz milletim" ifadesini kullanmış. Bu kendisiyle uyuşuyor mu?
Sorulara itiraz edildi.
Avukatlardan, Hemşire Deniz Korkmaz’a: “Çalıştığınız hastanelerde neden çalıştınız?”
Deniz Korkmaz: Taş mı yiyelim?
Deniz Korkmaz’ın avukatı: "Deniz, sevilmiyor. Konuşmalara bakınca 'Deniz geliyor, konuşma; Deniz gidince konuşuruz' gibi ifadeler var. Böyle bir olayın ortaya çıkmasına katkısı olmuşken, müvekkilimin salıverilmesini talep ediyoruz."
Hemşire Deniz Korkmaz’ın ifadesi tamamlandı.
SANIK HÜSEYİN GÜNERHAN'IN SAVUNMASI DİNLENİYOR
Mahkeme başkanı: Neler diyeceksin?
Hüseyin Günerhan: Örgüt yok, kabul etmiyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışıyoruz.
Mahkeme başkanı: Sen ne olarak çalıştın?
Hüseyin Günerhan: Hemşireyim. Mahkeme başkanı: Ne olarak? Hüseyin Günerhan: İnsanların hayata adım attığı yerden son noktasına kadar çalıştım. Reyap Hastanesi’ndeyken Fırat Sarı ile çalıştım. Günlük paraya ihtiyacımız olunca sigortasız başka hastanelere gidip nöbet tutarız. Reyap Hastanesi’nde yenidoğan ünitesinde çalıştım. Kimseyi korumayacağım ama normalde birçok hastanede bulunmayan doktorların olduğunu gördüm. Bu nedenle bu hastaneye başladım.
Mahkeme başkanı: İlker Gönen ile konuşmuşsun, her yere baskın yapıldığını konuşmuşsunuz.
Hüseyin Günerhan: Benim cevabımı söyler misiniz?
Mahkeme başkanı: Ben sana soruyorum.
Hüseyin Günerhan: Orada usulüne uygun olduğunu söyledim.
Mahkeme başkanı: Bana akıl vermeyin, ben sana soruyorum.
Sanık Hüseyin Günerhan’ın savunması: Herhangi bir örgüt üyesi değilim. Örgüt yok. 3 ay boyunca cinayet koğuşunda yattım. 2 ay sonra savcılık ifadesine çağrıldım. Daha sonra bana “Pardon” dendi ve koğuşum değiştirildi. Bir “Pardon” ile mi? Bebek katili olarak lanse edildim. İçeride bana bir şey yapabilirlerdi.
MAHKEME BAŞKANI SANIK HÜSEYİN GÜNERHAN’A SORUYOR
Hüseyin Günerhan: Orada çalışan bir arkadaşımız anlatmıştır, duymuşuzdur. Güney Hastanesi’nde çalıştım. Reyap’taki olayları nereden bilebilirim?
Mahkeme başkanı: Şu an kayıt var, çelişki var. Bunu sormak zorundayım.
Hüseyin Günerhan: Tamam.
Mahkeme başkanı, Kaya Bebek’le ilgili bir soru sordu.
Hüseyin Günerhan: Hastanede nöbetçi hekim yoksa bunun sorumlusu başhekimdir dedim.
SAVCI, SANIK HÜSEYİN GÜNERHAN’A SORUYOR
Savcı: Doğukan ile bir konuşmanız var. Doğukan seni arıyor ve bir doktor size “örgüt müsünüz?” diye sormuş. Sen de cevap olarak “Aynen öyle” demişsin. Buradaki kastın nedir?
Hüseyin Günerhan: Yani şöyle, bizim daha önce Doğukan ile bir konuşmamız vardı. Fırat Sarı’nın PKK ile ilgili eski dosyasını söylüyorum. “Bizi de riske atarlar” diyorum. (Savcı sormaya devam ederken, sanık avukatı araya girerek sorulara itiraz etti.)
Savcı: Güney Hastanesi’nden neden ayrıldın?
Hüseyin Günerhan: Açıkladım zaten.
Savcı: Şu açıdan soruyorum, Fırat Sarı Güney Hastanesi ile irtibatını kesiyor ve sen de ayrılıyorsun. Sen kendin mi ayrıldın?
Hüseyin Günerhan: Evet, kendim ayrıldım.
REYAP HASTANESİ AVUKATININ SORUSU
Avukat: Hasta bir çocuğu hangi hastaneye götürmek istersiniz?
Mahkeme başkanı: Bu reklam gibi. (Soruya itiraz etti)
Hüseyin Günerhan’ın avukatı: “Sadece kamuoyunun tatminine yönelik tutuklanan müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum”
Hüseyin Günerhan’ın sorgusu tamamlandı.
AMBULANS ŞOFÖRÜ HÜSEYİN GÜNDÜZ GETİRİLDİ
Mahkeme başkanı: Savunmanı yapacak mısın?
Hüseyin Gündüz: Evet, dosyada üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. (Avukatı araya girdi ve savcının burada olmadığını belirterek, duruşmanın bu konuda beklenmesi gerektiğini ifade etti.)
,Mahkeme başkanı: Hakan Doğukan Taşçı’yı tanıyorum, diğerlerini tanımıyorum dediniz. Hakan Doğukan Taşçı dışında kimi tanıyorsunuz?
Hüseyin Gündüz: Volkan Hoca.
Mahkeme başkanı: Volkan Hoca derken?
Hüseyin Gündüz: Simayen. Çağla ve Ceylan’ı da simayen.
Mahkeme başkanı: Ne ilacı aldınız? Hüseyin Gündüz: Kuruson (Yazılışını tam bilmiyorum, böyle duydum bilen varsa yazabilir)
Mahkeme başkanı: Kaça sattınız?
Hüseyin Gündüz: 1000 TL.
Mahkeme başkanı: Kaça aldınız?
Hüseyin Gündüz: 600 TL.
Hüseyin Gündüz’ün avukatı: (CUROSURF İlacı hakkında) "Bu ilaçlar birden fazla kişi ve hemşire tarafından birden fazla kişilere satılıyor zaten. Kendileri söylüyorlar. Sanki müvekkilim olmasaydı bu ilaçlar hastane dışına çıkarılamaz gibi bir algı oluşturulmuş. İddianameye birden bire 'örgüte üye olmamakla birlikte yardım etme' maddesi de eklendi.
Hukukçu olarak şunu soruyorum: Hüseyin Gündüz’ün bu dosyada ne işi var? Müvekkilim hakkında dosyada hiçbir şey yok. Müvekkilim yol mu göstermiş, birine bir vaatte mi bulunmuş? Neden bu maddeyle iddianame düzenlendiği sorusuna cevap da yok. Yargıtay daha önce benzer durumda beraat kararı verdi.
Duruşmaya 15 dakika ara verildi.
Duruşmaya verilen 15 dakikalık ara sona erdi. Fehmi Alperen'in savunmasına geçildi
“TABURCU EDİLMESİ GEREKEN BEBEKLER…"
” Mahkeme başkanı Fehmi Alperen'e soruyor:
Mahkeme başkanı: Seninle ilgili Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan'ın aleyhine ifadeleri var.
Fehmi Alperen: Hasan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'e katılmıyorum. İddianamede Hasan Basri Gök'ün süreci bellidir. Tarafıma iletilen suçlamalar iftiradır. Fırat Sarı, Hakan ve Hasan arasında sevk işlemleri görülmektedir.
Mahkeme başkanı: Denetimle ilgili beyanları vermişsin, "Hastanın SGK'ya epikriz raporlarının uyarlanması gerekiyordu, aksi takdirde SGK'yı dolandırdıkları ortaya çıkacaktı" demişsin.
Fehmi Alperen: Hakan Doğukan Taşçı'dan duyuldu.
Mahkeme başkanı: Kendi bilgin yok mu? Fehmi Alperen: Ben o dönem buralarda çalışmıyordum.
Mahkeme başkanı: Yine Hakan Doğukan Taşçı'nın kendisini doktor olarak tanıttığını söylüyorsunuz.
Fehmi Alperen: Doğru.
Mahkeme başkanı: Hakan Doğukan Taşçı'nın, taburcu edilmesi gereken bebekleri taburcu etmeden SGK dolandırıcılığı devam ediyorsin.
Fehmi Alperen: Bu konuları bana söyleyen kendisidir. Birinci Hastane'den ayrılınca bana anlattı, ben de savcıya anlattım.
Dursun Eryılmaz'ın avukatı Fehmi Alperen'e soruyor:
Avukat: İBB'deki çalışma saatiniz nedir?
"24 SAAT SAKLAMA 72 SAAT İZİN YAPIYORUM"
Fehmi Alperen: 24 saat saklama 72 saat izin yapıyorum.
Avukat: Bir şirketiniz olduğunu söylediniz. Çalıştığınız bir hastanedeki şehir içi gidiş gelişinizi nasıl öğreniyorsunuz?
Fehmi Alperen: Duyum üzerine yapılan yorum.
Avukat: Dr. Dursun Eryılmaz'ı tanıyor musunuz?
Fehmi Alperen: Birinci Hastanesi'nden tanıyorum.
Erhan Karaduman'ın avukatı Fehmi Alperen'e soruyor
Avukat: Fırat Sarı ile menfaat ilişkisiz neden bozuldu? (Fehmi Alperen'in avukatı, davaya itiraz etti. Mahkeme, sorunun sorulmasına karar verdi.)
Fehmi Alperen: Bu olaylar öğrenildiğinde kendi kendine gidip benim hakkımda bir şeyler bulunur. Fırat Sarı ile hiçbir olaym yoktur. Yıllardır kendi hesabına gelen 1 TL para yok.
Avukat: Bağcılar Medilife Hastanesi'ne hasta sevk ettiniz mi?
Fehmi Alperen: Hayır.
Sanık doktor İlker Gönen'in avukatı Aydın Mantar, Fehmi Alperen'e soruyor: Doktor İlker Gönen'in Avukatı Aydın Mantar: “Anadolu Hastanesi veya Birinci Hastane'nde yoğun bakım ünitesini yönetiyor olabilir misiniz?”
Fehmi Alperen: Hayır, yapmıyorum.
Fehmi Alperen'in avukatı: “müvekkilim mağdurdur” "Bu olayla ilgili sosyal medyada oluşan algılardan şunu görüyoruz: Müvekkilim ve ailesi büyük bir travma yaşamaktadır. Psikolojileri çok etkilenir ve bu travmanın izlerinin silinmesi kolay değildir. Burada suçlanan kişiler muaftır. Müvekkilim mağdurdur."
Kaynak:Haber Merkezi