101 yıldır aynı heyecan, ilelebet payidar

101 yıldır aynı heyecan, ilelebet payidar
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün “Efendiler; yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” sözüyle bu topraklar için yeni bir kaderin müjdesini verdi. Bu sözün Çankaya Köşkü'nde duyulmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tam 101 yaşında.

101 yaşındaki Cumhuriyet'in ilanında Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kürsüdeki ilk konuşmasında şunları söylemişti:

'EFENDİLER; YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ'

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin zaferle taçlandırdığı Milli Mücadele’nin ardından yeni devletin yönünü çağdaşlaşma ve demokrasiye çevirdi. Yeni devletin başkenti Ankara olarak belirlendikten sonra, rejimin adının net bir şekilde konulması ve yeni bir başkanın seçilmesi şart oldu. Lozan Antlaşması'nın onayı için, bazı yabancı ülkeler Türkiye'deki yeni rejimin daha açık bir şekilde belirlenmesini talep ediyordu. 27 Ekim’de İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve meclisin güvenini kazanacak yeni bir kabine kurulamayışı, Meclis’i ciddi bir bunalıma sürükledi. Bu koşullar, Atatürk’e cumhuriyeti ilan etme fırsatını sundu.

CUMHURİYETİN İLANI

28 Ekim 1923 akşamı, hükümetin henüz kurulmamış olması üzerine, Mustafa Kemal Paşa Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına şu mesajı verdi: “Efendiler; yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” O gece, yönetim biçiminin Cumhuriyet olması için 1921 Anayasası’ndaki bazı maddeleri değiştiren bir tasarı hazırladı.

“TÜRKİYE DEVLETİ BİR CUMHURİYETTİR”

Anadolu Ajansı Arşivi’ne göre, anayasa değişikliği teklifinin acilen görüşülmesi için 29 Ekim 1923 Pazartesi saat 18.00’de, İsmet İnönü başkanlığında Meclis toplandı. Görüşülen teklifte şu ifadeler yer aldı:

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir. Türkiye Devleti’nin dini İslam, resmi dili Türkçedir. Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.”

Cumhuriyetin başkanı, TBMM tarafından seçilecekti. Cumhurbaşkanı, gerektiğinde Meclis ve Bakanlar Kurulu’nun başkanlığını yapacak, yönetim işlerini yürütecekti.

“YAŞASIN CUMHURİYET!”

Cumhuriyetin gerekliliğini vurgulayan Yunus Nadi Bey, Mondros Mütarekesi’ne kadar yaşanan olayları hatırlatarak, bu değişimin önemine değindi. Ardından Vasıf Bey, cumhuriyetin sağlayacağı kazanımları anlattı. Eyüp Sabri Hoca Efendi ise, cumhurbaşkanının seçimi için zaman kaybetmeden devam edilmesi gerektiğini belirtti.

Konuşmaların ardından, tasarı 20.30’da, o oturumda bulunan 158 üyenin oybirliğiyle kabul edildi. Cumhuriyetin ilanı, “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri ve coşkulu alkışlarla karşılandı.

ATATÜRK'ÜN CUMHURBAŞKANI OLARAK İLK KONUŞMASI

Cumhuriyetin ilanından sonra, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine geçildi. O güne dek devlet başkanlığı görevini Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı olarak yürütüyordu. Yapılan gizli oylamada, Gazi Mustafa Kemal, 158 milletvekilinin tamamının oyunu alarak, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ MESUT, MUVAFFAK VE MUZAFFER OLACAKTIR

Mustafa Kemal, cumhurbaşkanı ünvanıyla ilk kez kürsüye çıkmış ve konuşmaları TBMM kayıtlarına şöyle geçmişti:

“Efendiler; asırlardan beri Doğu’da haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu.

Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti.

Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.

Arkadaşlar; bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir. Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Tanrı’nın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum.

Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”

101 YILDIR KUTLANIYOR

Türkiye, her yıl 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günü Cumhuriyet’in ilanını büyük bir coşkuyla kutluyor. Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı bu özel gün, 1925 yılından bu yana "Milli Bayram" olarak kutlanıyor.

29 Ekim 1924’te, Cumhuriyet’in ilanını onurlandırmak amacıyla yayımlanan kararname, 101 pare top atışı ve çeşitli etkinliklerle bu tarihi olayın kutlanmasını öngörmüştü. Bu karar doğrultusunda gerçekleştirilen kutlamalar, Cumhuriyet Bayramı’nın başlangıcını müjdeledi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 19 Nisan 1925’te kabul ettiği teklifle, Cumhuriyet Bayramı resmen milli bayram olarak ilan edildi. Bugün, her yıl yeniden canlanan bu coşku, Türkiye'nin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin simgesi olarak gururla kutlanıyor.