Ayşe Barım ve Ümit Özdağ'ın buluştuğu nokta: "Yargı eliyle toplum mühendisliği"

Ayşe Barım ve Ümit Özdağ'ın buluştuğu nokta: "Yargı eliyle toplum mühendisliği"
Menajer Ayşe Barım ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkındaki suçlamaların değiştirilmesiyle muhalefetten yükselen tepkiler yerini çatlak seslere bıraktı. Peki olaylar buraya nasıl evirildi? Hukukçu Ersöz'ün değerlendirmesi de dikkat çekiyor.

Haber240/Derleme - BİLAL ÇELİK

Türkiye'de toplumun en çok konuştuğu siyaset ve magazin dünyasından isimler gözaltına alınırken yöneltilen suçlamalar başladığı gibi olmadı. Ümit Özdağ ile Ayşe Barım çoğu zaman olduğu gibi önce iktidar medyası ve trolleri tarafından hedef gösterildi; sonra soruşturma ve gözaltılar geldi. Ancak suçlamalar tepkilere göre "revize edildi."

yeni-proje.webp

ÜMİT ÖZDAĞ'IN TUTUKLANMASI

Örneğin "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla suçlanan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, gözaltına alındığında henüz, "halkı kin ve düşmanlığa sevk" suçlaması yöneltilmemişti. Özdağ, ilk gözaltına alındığında muhalefetten, hatta Zafer Partisi'nin hemen karşısında kendini konumlayan gruplardan "ifade özgürlüğünün ihlal edildiği" gerekçesiyle sert tepkiler yükselmişti. Ancak ilerleyen saatlerde artan tepkiler yerini sadece CHP ve İYİ Parti gibi muhalefet partilerinin açıklamalarına bıraktı. Çünkü Ümit Özdağ, "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlamasından beraat ettirilmiş; bu kez "halkı kin ve düşmanlığa sevk" suçlamaları yöneltilmişti. Muhalif de olsa Özdağ'ın tam da karşısında konumlanan ve kendini "solcu, sosyalist, demokrat" olarak tanımlayan yurttaşların çoğu bu gözaltıya ses çıkarmamıştı. Bu grup, Zafer Partisi'nin özellikle mültecilere yönelik söylem ve uygulamalarını evrensel suçlardan "ırkçılık, faşizm" olarak nitelediği için gözaltıyı destekler nitelikle paylaşımlar dahi yaptı. Burada yapılan paylaşımlarda Ümit Özdağ'ın "ırkçı" saldırılarının sadece mültecileri değil, Türkiye'deki diğer azınlık gruplarını hedef aldığı da savunuldu.

SON DAKİKA | Menajer Ayşe Barım gözaltına alındı

AYŞE BARIM OLAYI

Ayşe Barım, özellikle "Pelikan" denilen AKP'ye yakın grupların ortaya attığı, "ahlaksızlık" iddiasıyla hedef gösterilmişti. Bu iddialarda Ayşe Barım'ın menajerliğini yaptığı ünlü oyuncu Seranay Sarıkaya ile şarkıcı Mert Demir'in yaşadığı birlikteliğin gerçek olmadığı, reklam aşkı için bir iş adamından ikiliye, Barım üzerinden 5 milyon dolar verildiği öne sürülmüştü. Bu iddianın dışında Ayşe Barım, "oyunculuk sektöründe tekelleşme yaratmak" ile de suçlanmıştı. Ancak bu suçlamar hakkında herhangi resmi bir şikayet olmamıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bunun yerine sosyal medyada, "Pelikan" grubunun da bu konuda yaptığı paylaşımları şikayet sayarak Ayşe Barım hakkında soruşturma başlatmış; birçok ünlü de ifadeye çağrılmıştı.

"AHLAKSIZLIK" İDDİASINA GEZİ SOSU

Savcılık, soruşturma devam ederken Ayşe Barım'ı bu iddialar nedeniyle değil, Gezi Parkı eylemlerini örgütlemekle suçlayarak gözaltına aldı. "Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlamasıyla gözaltına alınan Ayşe Barım hakkında şu açıklama yapıldı: "Şüpheli hakkındaki analiz çalışmalarında Gezi Parkı Olaylarının başlangıç tarihi aralığında sahibi olduğu ID İletişim Danışmanlık A.Ş. isimli firmasına bağlı sanatçılarla 29/05/2013-02/06/2013 tarihleri arasında yaptığı görüşmelerde sanatçıları Gezi Parkı olaylarına katılması için yönlendirdiği, ayrıca bizzat kendisinin de firmasına bağlı sanatçılarla birlikte olaylara katıldığı belirlendi."

Ergenekon davası avukatı Hüseyin Ersöz siyasete girdi - Politikyol

HUKUKÇU ERSÖZ: YARGI ELİYLE TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ

Hukukçu Hüseyin Ersöz, Barım'ın hakkındaki suçlamalardan "adli kontrol" verildiğini ancak Gezi eylemleri gerekçe gösterilerek "darbeye teşebbüs" iddiasıyla tutuklandığı hatırlatırken:, dikkat çeken vurgular yaptı. Ersöz, gelişmeleri "orta çağ karanlığındaki cadı avına" benzetirken; iktidarın "yargı eliyle toplum mühendisliği yaptığını" belirtti.

image.png

Ersöz, X'ten şu mesajlar paylaştı:

*Ülkemizi “ortağ çağ karanlığındaki” bir hukuk düzenine mahkum ediyorlar.

*Ayşe Barım hakkında başka bir suçtan adli kontrol uygulayıp; 12 yıl önce Gezi Olaylarına katıldığı iddiasıyla 'darbeye teşebbüsten' gözaltına almak ancak “ortaçağ karanlığında” yaşanabilecek bir durumdur. Bu yaklaşımın “modern cadı avıyla” eşdeğer olduğu düşüncesindeyim.

*Hukuk Devleti olan, vatandaşının Hukuk Güvenliği’ni ön planda tutan ülkelerde, Gezi Parkı Eylemleri gibi kitlesel protestolardan bir “darbe paranoyası” yaratılmaz. Bu yaklaşım, hukuki olmaktan uzak olması bir yana, aksine “yargı eliyle toplum mühendisliği yapılması” olarak nitelenebilir.

*Son dönemde muhalif kimliğiyle tanınan kişilere yönelik yürütülen soruşturmalarındaki “Düşman Ceza Hukuku” uygulamaları, Hukuk Güvenliği ve Özgürlük Hakkı ihlalleri yönüyle sistematik hale gelmiş görüntüsü vermektedir.

image-1.png

OZAN GÜNDOĞDU: TEZGAH OLDUĞUNU GÖZÜMÜZE SOKTULAR

Gazeteci Ozan Gündoğdu da gözaltıyı bir "tezgah" olarak niteledi. Gündoğdu, X'ten şunları yazdı: "Tüm bu curcunanın bir tezgah olduğunu böylece gözümüze sokmuş oldular. Yıl 2025, 12 yıldır Gezi nedeniyle tutuklanmayan kadın, her ne olduysa dijital platformların artmasıyla tutuklanıyor. "

Kaynak:Haber Merkezi