Deprem, yeni doğan bebeklerin hayatını tehdit ediyor

Deprem, yeni doğan bebeklerin hayatını tehdit ediyor
2022 yılında Türkiye’de her bin bebekten 9.2’si hayata veda ederken, bu oran 2023’te 10’a yükseldi ancak bu artışın en büyük kısmı deprem bölgesinde görüldü: 2022’de 10.8 olan bebek ölüm hızı, deprem sonrası 23’e, Hatay’da ise 10.7’den 20.3’e fırladı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) tarafından hazırlanan Şubat 2023 Depremleri 18. Ay Raporu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerini temel alarak, bu durumun sadece sağlık hizmetleri eksikliğinden değil, aynı zamanda ekonomik kriz, pandemi ve Orta Doğu'daki çatışmalar gibi toplumsal sorunların bir yansıması olduğuna işaret etti.

BEBEK ÖLÜMLERİNDEKİ ENDİŞE VERİCİ ARTIŞ

Oksijen'den Esen Dolma'nın haberine göre; TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Ali Kanatlı, bebek ölüm hızının yüksek olmasının, bir ülkenin sağlık verilerinin zayıf olduğunu gösterdiğini belirtti. "1 ayla 1 yaş arası ölümlerin yüzde 80-90’ı önlenebilir ölümler. Bu, yeterince iyi sağlık hizmeti verilirse bebeklerin yaşatılabileceği anlamına geliyor." dedi. Rapor, Türkiye genelinde bebek ölüm hızının yüzde 8.7 arttığını, 81 ilden 50’sinde bu oranın yükseldiğini vurguluyor.

Deprem bölgesindeki illerde bebek ölüm hızının ülke genelinden çok daha yüksek olduğu da dikkat çekiyor. Örneğin, Gaziantep’te bu oran 17.7, Hatay’da 20.3, Kahramanmaraş’ta ise 20.8 olarak kaydedildi.

STRES, HİJYEN VE SAĞLIK HİZMETİ EKSİKLİĞİ

Dr. Kanatlı, deprem sonrası gebelerin yaşadığı travmanın, stres ve maddi imkansızlıklar nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimdeki zorlukların bebek ölümlerindeki artışa yol açtığını ifade ediyor. "Hatay’da 7-8 ay boyunca normal doğum yapamadık. Maddi imkanı da olmayan gebelerin il dışına çıkması gerekti. Bunun dışında uzun süre konteyner ve çadırda yaşadılar ve pek çoğunun sorumlu olmadıkları nüfusa da baktıklarını, kayınpeder, anne baba gibi yakınlarıyla bir arada yaşadıklarını gözlemledik. Bu da öz bakımlarının azalmasına yol açtı. Ayrıca pek çoğu yeterli beslenemedi.” dedi.

Ayrıca, yıkılan sağlık kuruluşları ve azalan sağlık çalışanı sayısı, bölgedeki sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürerek gebelerde ve annelerde kaygı yarattı. Kanatlı, "Hastanelerde doktorlar ve aile hekimleri hala yetersiz. Üstelik bu da gebelerde, lohusalığı nasıl geçirecekleri veya hijyen koşullarının yeterli olup olmadığı konusunda endişelere sebep oluyor” dedi.

HAVA KİRLİLİĞİ BEBEKLERİ TEHDİT EDİYOR

Kanatlı, kontrolsüz bir şekilde açılmaya başlayan beton santralleri ve taş ocakları ile enkaz kaldırma çalışmaları nedeniyle bölgedeki hava kirliliğinin de bebek ölüm hızındaki artışa katkı gösterdiğine vurgu yaptı.

Açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Direkt bebek ölümüne sebep oldu, demek doğru olmaz ancak bu da elbette etkili. Zaten Kara Rapor da, Türkiye’de hava kirliliği DSÖ’nün önerdiği limit değerlere indirilebilseydi 68 bin 440 ölümün engellenebileceğini söylüyor. Üstelik bebekler akciğerleri daha küçük olduğu için daha hızlı nefes alıp verirler. Yani bu kötü hava bebekleri daha çok etkiliyor.”