Fatih Erbakan: Örgüt değil bölge halkı muhatap alınmalı

Fatih Erbakan: Örgüt değil bölge halkı muhatap alınmalı
Fatih Erbakan, Abdullah Öcalan’ın "silah bırakma" çağrısını İmralı’dan yapmasının uygun olacağını belirtti. Çözüm sürecinde doğrudan bölge halkının muhatap alınması gerektiğini söyleyip, "Örgüt değil, bölge halkı ile çözüm sürecine gidilmeli" dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısının İmralı’dan yapılmasının uygun olacağını belirtti. Diyarbakır’da partisinin il kongresine katılan Erbakan, çözüm sürecine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

"Muhatap bölge halkı olmalı"

Erbakan, çözüm sürecinde muhatabın bölge halkı olması gerektiğini vurgulayarak, "Örgüt yerine, bölgedeki halkı temsil eden siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri ve diğer meşru kurumlarla müzakere yapılmalıdır" dedi. Ayrıca, bölgedeki halkın taleplerinin dikkate alınarak, herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğini savundu.

"Türkiye’nin toprak bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde"

Öcalan’ın örgüte silah bırakma çağrısını yapması durumunda, bu çağrıyı doğrudan İmralı'dan yapmasının uygun olacağına dikkat çeken Erbakan, çözüm sürecinin Türkiye'nin üniter yapısına zarar vermemesi gerektiğini ifade etti. Erbakan, "Ana dilde eğitim ve yerel yönetimlerde yetki artışı gibi taleplerin, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde değerlendirilebileceğini" belirtti. Erbakan, “Bu noktada çözüm süreciyle ilgili muhatap olarak alınması gereken bütün Doğu ve Güneydoğu halkını temsil eden olarak, bir örgütün muhatap alınması değil, bölgedeki siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin, aşiretlerin önde gelen isimlerin, ailelerin ve dolayısıyla doğrudan doğruya bölge halkının muhatap alınarak bir çözüm sürecine gidilmesi gereklidir.

Elbette ki çeşitli talepler var. Ana dilde eğitim gibi yıllardan beri dile getirilen bir talep var. Bununla ilgili olarak devletin resmi dili Türkçe olabilir. Kamu kuruluşlarında Türkçe konuşuluyor olabilir. Ancak ana dilde eğitim için bölgede Kürt dilinde, Zaza dilinde eğitim yapan anaokullarının, özel kolejlerin açılmasında hiçbir mahsur yoktur. İsteyen insanımız kendi evladını, kendi çocuğunu Kürtçe eğitim yapan bu kolejlere, bu anaokullarına ve aynı zamanda tabii ki üniversitelerimizdeki Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinde sayısının arttırılması, kadrosunun güçlendirilmesi mümkündür. Bunun yapılması gereklidir ve yine yıllardan beri dile getirilen yerel yönetimlerde yetki artışının sağlanması, elbette Türkiye'nin toprak bütünlüğüne, üniter yapısına, bölünmez bütünlüğüne herhangi bir şekilde halel getirmeyecek şekilde böyle bir yetki artırımının yapılması da söz konusu olabilir. Bu konunun muhataplarıyla görüşülür, konuşulur ve gerekli adımlar atılabilir. Biz doğuyu batıdan ayırt etmeden, Türk'ü Kürt'ten, Arap'ı Çerkez'den, hiçbirini mezhep ve ırk ayrımı gözetmeksizin kucaklayarak, bir ayrım yapmadan hepsine eşit hakları sağlamak ve hepsine adil bir şekilde hizmetleri götürmekten yanayız.” ifadelerini kullandı."

Kaynak:dha