İETT Neşet Ertaş'ı anıyor
Neşet Ertaş temalı otobüsler, şehrin hem Avrupa hem de Anadolu yakasında, bir hafta boyunca İstanbullulara hizmet edecek. Bu anlamlı uygulama, Ertaş'ın müziğini ve kültürel mirasını yaşatmayı amaçlıyor.
NEŞET ERTAŞ'A DAİR
Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesine bağlı Kırtıllar mezrasında dünyaya geldi. Türk halk müziğinin önemli isimlerinden biri olan Ertaş, Türkmen/Abdallık kültürünün son büyük temsilcisi olarak bilinir. "Bozkırın Tezenesi" lakabıyla anılan sanatçı, müzik hayatına babası Muharrem Ertaş’tan öğrendiği türkü ve bozlaklarla 1950'li yıllarda başladı. Kendi yazdığı şiirleri "Garip" mahlasını kullanarak seslendirdi. 2009 yılında UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazinesi listesine girmeye layık görüldü.
ERKEN YAŞAMI
Küçük yaşta müziğe ilgi duyan Ertaş, ilk müzikal deneyimlerini köy düğünlerinde babasıyla birlikte sahne alarak yaşadı. Ailesiyle birlikte göçebe bir hayat sürdükten sonra, çeşitli yerlerde yaşamış ve okula gidememiştir. Ancak bu dönemde müzik aletleri çalmayı öğrenmiş ve babasının etkisiyle sanat hayatına yönelmiştir.
SANAT HAYATI
Neşet Ertaş, 1950'lerin başında TRT Ankara Radyosu’nda "Geleli Gülmedim Ben Bu Cihana" adlı bozlağı seslendirmesiyle ülke genelinde tanınmaya başladı. 1957 yılında İstanbul’a giderek ilk kayıtlarını yapmaya başladı. Sahnede hem geleneksel türküleri hem de kendi eserlerini yorumlayarak geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı.
Askerlik döneminde İzmir'de geçirdiği sağlık sorunları nedeniyle uzun bir tedavi sürecine girdi. Almanya’da bulunduğu yıllarda birçok kaset çıkararak Türk işçilerin yoğun yaşadığı bölgelerde konserler verdi. 2000 yılında İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği konserle Türkiye’ye döndü.
ÖDÜLLERİ VE UNVANLARI
2002 yılında Devlet Sanatçılığı unvanını kabul etmeyen Ertaş, "Halkın sanatçısı" olarak kalmayı tercih etti. 2009 yılında UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi" kabul edildi ve 2011 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Fahri Doktora unvanı aldı.
VEFATI
Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012 tarihinde İzmir’de mesane kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Cenazesi, Kırşehir’de binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirildi ve babası Muharrem Ertaş'ın mezarının yanına defnedildi. Mezar taşında, "Sakın ol ha insanoğlu/ İncitme canı incitme" yazılıdır.
Ertaş, müziği ve şiirleriyle Türk kültürüne önemli katkılarda bulunan bir sanatçı olarak hatırlanıyor.