Kulis bilgisine göre, darp edilen savcı, Fidan ve Akar'ın ifadesini almak istemiş
Son günlerde gündemi meşgul eden Yargıtay Savcısı Necip Cem İşçimen’e yönelik saldırı olayının perde arkasında neler yaşandığına dair iddialar konuşulmaya devam ediyor. Cumhuriyet Gazetesi'nden Barış Pehlivan, İşçimen'in yürüttüğü dosyalar ve Ankara'da fısıldanan kulis bilgilerini kaleme aldı.
Pehlivan'a göre, İşçimen’in meslek kariyerindeki en kritik dönüm noktası 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Savcı, o dönemde 69 ayrı FETÖ davası açarak Yurtta Sulh Konseyi üyelerini tek tek deşifre etti ancak bu süreçte kaleme aldığı iddianameler ve soruşturmalarda ulaşmak istediği isimlerin bazı çevreleri rahatsız ettiği iddia edildi. İşçimen'in, "Akıncı Üssü’nde kim bulunursa gözaltına alınsın" talimatını vermesine rağmen, Adil Öksüz'ün başka bir adliyeye teslim edilmesi bu rahatsızlığın en somut örneklerinden biri olarak gösterildi. Ayrıca, Teknokent soruşturması kapsamında Hacettepe Üniversitesi’ne ait bazı yerlerin TÜRGEV’e devredilmesine karşı çıkması, İşçimen'in 'kara listeye' alınmasına neden oldu.
İPLER NEREDE KOPTU?
Pehlivan'ın "Saldırıya Uğrayan İsmin Saklı Öyküsü" başlıklı yazısında dikkat çeken bir diğer nokta ise, İşçimen'in 15 Temmuz’a dair önemli iki ismin ifadesini almak istemesiyle iplerin koptuğu iddiası oldu. Bu isimler Hulusi Akar ve Hakan Fidan.
Ankara kulislerinde konuşulanlara göre, Hulusi Akar'ın bu talebe özellikle öfkelendiği, ve Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili'nin görevden alınması için lobi yaptığı söyleniyor. Yüksel Kocaman’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olmasının ardından, İşçimen terör ve darbe soruşturmalarından uzaklaştırıldı ve bilişim suçları gibi alanlara yönlendirildi. Bu süreçte sınır illerine sürgün edilmek istendi, ardından Yargıtay’a savcı olarak gönderildi.
Yaşadığı zorluklar bununla da sınırlı kalmadı. Koruma sayısının düşürülmesi, Covid-19 döneminde yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen makam aracının elinden alınmak istenmesi, ve nihayetinde Yargıtay’da basit suçlardan sorumlu tutulması, İşçimen'in meslek hayatında karşılaştığı psikolojik şiddetin boyutlarını gözler önüne seriyor.
İstanbul’da saldırıya uğrayan Necip Cem İşçimen'in sadece fiziksel bir saldırıya değil, yıllardır süregelen bir baskı sürecine maruz kaldığını öne süren Pehlivan, bu olayın ardındaki derin bağlantılara dikkat çekiyor. Pehlivan’ın yazısında belirttiği gibi, kamuoyunun bu olayları unutmaması gerektiği vurgulanıyor.