X üye kaybediyor: Komplo teorileri ve ırkçılık tepkileri artıyor

Trump'ın yeniden ABD başkanı seçilmesinden sonra Elon Musk'ın sahibi olduğu X platformunda üyeler bir bir üyeliklerini iptal etmeye başladı. Bunun başlıca gerekçesi X’in, özellikle son dönemde aşırı sağcı komplo teorileri ve ırkçı içeriklere ev sahipliği yapması ve bunları körüklemesi olarak gösteriliyor.

ABD seçimleri sonrası X'ten göç sürüyor

Musk, Trump’ın seçim kampanyasına güçlü bir destek vererek; Pennsylvania gibi kritik eyaletlerde 1 milyon dolarlık hediye çekleri dağıtmıştı. Trump’ın seçim zaferinden sonra Musk, Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde sık sık boy gösterdi ve Trump’ın kampanyasına daha yakın hale geldi. Bu durum, Trump’ın ekibindeki bazı isimler arasında rahatsızlık yaratı.

X’teki değişiklikler sadece siyasi değil, pratik anlamda da hissediliyor. Trump, Musk’ın liderlik edeceği "Hükümet Verimliliği Bakanlığı" için iş alımları yapmaya başladı. Başvuranlardan öz geçmişlerini gönderebilmek için X’e abone olmaları isteniyor. Bu da platformun, Trump’ın politik projelerinde belirgin bir rol oynamaya başladığının bir başka işareti.

X'İN TOKSİK HALE GELMESİ TEPKİ ÇEKİYOR

X’ten ayrılanlar arasında önemli bir yer tutan The Guardian, platformda yayılan aşırı sağcı komplo teorileri ve ırkçı içeriklerin, gazetelerinin duruşuyla bağdaşmadığını belirtti. Guardian, X’in artık “zehirli bir medya platformu” haline geldiğini ve Elon Musk’ın siyasi söylemleri şekillendirdiğini öne sürdü. Yine de Musk, Guardian’ın kararına karşılık olarak, gazetenin "ölmekte olan bir kuruluş" olduğunu söyledi.

Elon Musk Donald Trump kazansın diye X algoritmasını değiştirmiş

X’ten ayrılanlar arasında ABD’nin devlet destekli medya organları NPR ve PBS, İspanya’dan La Vanguardia gazetesi, Berlin Film Festivali gibi prestijli kurumlar da bulunuyor. Bu kurumlar, özellikle Trump’ın platformdaki artan etkisi ve aşırı sağın yükselmesi nedeniyle X’i terk etti. Berlin Film Festivali, Musk’ın platformu aşırı sağcı söylemleri yaymak için kullandığını ve içeriklerin festivalin kültürel duruşuna uymadığını belirterek 2024 sonundan itibaren tanıtımlarını X’te yapmayacaklarını duyurdu.

"X-odus" HAREKETİ: BİR KAÇIŞ DALGASI

Sivil toplum kuruluşları da bu harekete katılıyor. Health Poverty Action CEO’su Martin Drewry, X’ten kaçmanın zamanının geldiğini belirterek, "Bir zamanlar kamusal bir söylem alanı olan X, artık nefreti körüklüyor ve toplumsal bölünmeleri derinleştiriyor" dedi. Drewry, tüm küresel adalet yanlılarını ve kamuya mal olmuş kişileri "X-odus" (X’i terk) hareketine katılmaya çağırdı.

ÜNLÜ İSİMLER DE AYRILIYOR

Bununla birlikte, X’ten ayrılmaya karar veren pek çok ünlü isim de var. Yazar Stephen King, X’i "çok toksik" bulduğu için ayrıldığını duyurdu. Oscar ödüllü aktris Jamie Lee Curtis de benzer bir açıklama yaparak, X’i kullanmayı bıraktığını belirtti. CNN’in ünlü muhabiri Don Lemon ise platformun artık şeffaflık ve dürüst tartışma için uygun bir yer olmadığını söyledi.

FUTBOL KULÜPLERİ DE AYRILIYOR

Almanya’nın köklü futbol kulüpleri Werder Bremen ve St. Pauli de X’ten ayrıldıklarını açıkladı. Werder Bremen, platformda nefret söyleminin, aşırı sağcı paylaşımların ve komplo teorilerinin hızla yayıldığını belirterek, X’i terk etti. St. Pauli ise Musk’ın X’i bir nefret makinesine dönüştürdüğünü ve buna izin verildiğini öne sürerek platformdan ayrıldığını duyurdu.

BLUESKY'IN YÜKSELİŞİ

Tüm bu ayrılıklar, Jack Dorsey'in geliştirdiği Bluesky platformunun kullanıcı sayısının hızla artmasına yol açtı. Dorsey'in kurduğu yeni platform, özellikle ABD seçimleriyle birlikte dikkat çekici bir büyüme kaydetti. Bluesky, son bir hafta içinde bir milyon yeni kullanıcı kazanarak toplamda 15 milyon kullanıcıya ulaşmış durumda.

MUSK'IN TEPKİLERİ VE ELEŞTİRİLER

Musk, X’ten ayrılanlara karşı küçümseyici açıklamalarda bulundu ve “Bir önemleri yok!” dedi ancak, Trump’ın başkanlık görevinin başlamasına sayılı günler kala, X’ten toplu bir kaçışın gerçekleşebileceği yönünde tahminler yapılıyor. Musk, platformda nefret söylemi ve yanlış bilgi yayılmasını, ifade özgürlüğü kapsamında savunsa da, bu yaklaşımın demokratik süreçlere zarar verdiği ve insanların güvenliğini tehlikeye attığı yönündeki eleştiriler giderek artıyor.