DEM Parti'li Cengiz Çiçek: İmralı kapıları ardına kadar açılmalıdır
İmralı Adası'nda tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere Cumartesi günü adaya giden DEM Parti Milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'den oluşan iki kişilik heyet Pazar sabah saatlerinde bir açıklama yayınladı.
DEM’li Beştaş Öcalan’ın mektubunun satır aralarını yorumladı
Açıklamada Öcalan'ın yedi maddeden oluşan beyanlarına yer verildi. Öcalan'ın "barış" vurgusu yaptığı açıklamada "Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır" ifadeleri yer aldı.
PKK lideri Öcalan’ın eski avukatı ve DEM parti Milletvekili Cengiz Çiçek, İmralı’dan gelen mesajı değerlendirdi. Çiçek “28 Aralık’ta açılan İmralı kapıları bir daha kapanmamacasına ardına kadar açılmalıdır” dedi.
Öcalan mesajında kritik ayrıntı: MHP-DEM flörtü sürüyor mu?
Cengiz Çiçek, Yeni Yaşam’da kaleme aldığı “Yıl 2025’e evrilirken; Öcalan halen bir muhatap arıyor!” başlıklı yazısında “Gerçek anlamda bir çözüm süreci için de son İmralı sürecine ülkenin her yerinden destek veren milyonların, bu işi siyasal partiler arası diyalogların dışına taşıran; kendisine mal eden kararlılığına ve örgütlü cesaretine ihtiyaç var” yorumunu yaptı.
Cengiz Çiçek’in yazısı özetle şu şekilde:
Ve uzunca süredir kamuoyunun beklediği İmralı görüşmesi 28 Aralık günü gerçekleştirildi. İmralı’da Sayın Öcalan ile yapılan görüşmenin çerçevesi ana hatlarıyla kamuoyuyla da yazılı olarak paylaşılmış oldu. Her şeyden önce yıllar sonra Sayın Öcalan’dan sorunların tespitine ve çözümüne dair önemli satırlarla tekrardan buluşmak gerçekten çok kıymetli ve hayatiydi. Yazılı çerçevenin her bir cümlesi, ilgili her çevrenin ve aktörün üzerinde yoğunlaşmasını fazlasıyla gerektiriyor. Açıkçası bu kısa bilgilendirmedeki her bir cümlede hissedilen berrak akıl, olacaksa bir toplumsal-demokratik çözüm, bunun baş aktörlerinden birisi olan Sayın Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve fiziki özgürlük koşullarının da ne düzeyde kritik önemde olduğunu gösteriyor.
"İmralı kapıları ardına kadar açılmalıdır"
Sorunun çözümünün taraflarından birisinin tutulduğu ağır tecrit koşullarının ortadan kaldırılması ve rolünü bu koşulların sağlanmasıyla oynayabilmesi, devleti yönetenlerce bir samimiyet testi olacağı gibi toplumsal sağlığımızın en temel koşullarından birisi olan barış hakkı için de tarihsel önemdedir. Tam da bu nedenle 28 Aralık’ta açılan İmralı kapıları bir daha kapanmamacasına ardına kadar açılmalıdır. Halkları sömürgeleştiren savaşın yerine, özgürleştiren barış için; imtiyazlı-ayrıcalıklı ulusların yerine, kardeşlik hukukunu tahkim eden eşitlik değerlerinin toplumsallaşması için İmralı kapıları ardına kadar açılmalıdır.
Özetle Sayın Öcalan, kamuoyuyla paylaştığı son yazılı mesajıyla kendi şahsında Kürt halkı ve Türkiye halklarına yönelik uluslararası komplonun 26. yıldönümünde İmralı’yı halklara yönelik komplocularla hesaplaştığı bir barış ve özgürlük adasına çevirdiğini yeniden ilan ediyor. İmralı’ya getirildiği ilk günlerde ifade ettiği Demokratik Cumhuriyet mücadelesini tüm sebatkarlığıyla, bilgeliğiyle ve iddiasıyla sürdürüyor ve bu mücadeleye son metinleri aracılığıyla herkesi çağırıyor. Belki bu aşamada bir süreç yok ama bu işin gerçek anlamda bir demokratikleşme sürecine evrilmesi için tüm siyasi, toplumsal çevreleri katkı sunmaya davet ediyor. Dolayısıyla bu aşamada ‘süreç’ yok ama çağrısı var.
Gerçek anlamda bir çözüm süreci için de son İmralı sürecine ülkenin her yerinden destek veren milyonların, bu işi siyasal partiler arası diyalogların dışına taşıran; kendisine mal eden kararlılığına ve örgütlü cesaretine ihtiyaç var. Bunun için de her kesimin barışın toplumsallaşmasına hizmet edecek bir ‘Barış Hareketi’ne ekmek kadar, su kadar ihtiyacımız var. Bu sağlanabildiği ölçüde TBMM halk iradesinin tecessüm ettiği bir yer olarak gerçek rolünü oynayabilecektir. Netice itibariyle Sayın Öcalan, sadece devleti değil, her bir aktörü ve çevreyi, ciddiyetle sorumluluk, inisiyatif almaya davet ederek, ilk yürüyüşlerinden bugüne tıpkı 90’lı yılların başında kaleme aldığı kitabına verdiği isim gibi “bir muhatap arıyor.” Ez cümle, “Güçlü Türkiye, ancak Demokratik Türkiye ile mümkündür!” diyor.”
Kaynak:Haber Merkezi