Dervişoğlu'ndan Bahçeli'ye: Seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz
Sürecin içinde bulunmayacaklarını bir kez daha belirten Dervişoğlu, Bahçeli'ye seslenerek şunları söyledi:
Benim saygım, sana değil oturduğun koltuğadır. Çünkü ben o koltuğun ilk ve gerçek sahibini tanıyorum. Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Bu kadarı sana yeter, fazlası da zaten bana yakışmaz. Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz.
Bahçeli’nin Öcalan çağrısıyla başlayan süreçte yaşananlar | NE OLMUŞTU?
Partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Müsavat Dervişoğlu'nun odak noktası MHP lideri Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan "süreç" oldu. "85 milyondan esirgenen umut hakkının 22 Ekim’de terörist başına verilmesiyle hep birlikte tecrübe ettik" ifadelerini kullanan Dervişoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle:
Zor zamanlardan geçiyoruz. Bütün bir 2024 yılını acı tecrübelerle geçirdik. İktidar vatandaşa karşı hiçbir vaadini yerine getirmediği gibi ne yasal ne anayasal ne insani ne de vicdani hiçbir vazifesini de umursamadı. 85 milyondan esirgenen umut hakkının 22 Ekim’de terörist başına verilmesiyle hep birlikte tecrübe ettik. Bugün yaşadıklarımız ne yenidir ne de bir paradigmadır, 22 yıl önce Uluslararası lobiler tarafından Erdoğan’a teslim edilen daimi görevin vadesi gelmiş aşamasıdır. Asıl görevin adı, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Büyük Ortadoğu Projesine hazırlamaktır.' Bunun için Türk Milletinin hem milli hem de bireysel kodlarını değiştirmektir. Bu yolda Cumhuriyet kurumlarını çökertmek, hukuki ve ekonomik yapıyı da buna uygun hale getirmektir. Ortaklar değişse de hedef hep aynıdır. Bu zehrin farklı tiplerini, geçmişte farklı zamanlarda zerk ettiler. Şimdi içine biraz yeni paradigma, biraz misak-ı milli, yettiği kadar Kürt sorunu, çözüm ve terörle mücadele laflarını koymaktadırlar. Bu projenin nihayete ermesi açısından, Erdoğan ve bağlı bulunduğu müstevliler tarafından her zaman, en önemli kaldıraçlardan biri olarak, adına ısrarla 'Kürt sorunu' dedikleri mevzu kullanıldı.
Bir kural hiç değişmedi; hiç kimse Kürde, bir vatandaş ve fert olarak nasılsın, derdin nedir diye sormadı. Çünkü onlar için, herhangi bir vatandaşın sorunu ne kadar önemliyse, Kürdün sorunları da ancak o kadar önemliydi. Çünkü bu ülkede yaşayan herkes ancak bir aparat olarak kullanılabilirse, iktidarın takdirine mazhar olabilirdi. Kimse onlara, 'Karnın tok mu? Sırtın pek mi, işin gücün var mı?' diye sormadı. 'Çocuğun okula gidebiliyor mu? Sağlık hizmeti alabiliyor musun?' diye bakan olmadı. 'Gelecekten ne istiyorsun; ne bekliyorsun?' diye dinleyen de olmadı. Elbette sormazlardı dinlemezlerdi hatta görmezlerdi. Çünkü zaten kimseye sormuyorlar, kimseyi dinlemiyorlar, kimseyi görmüyorlar. Kimsenin hayat derdini çözmüyorlardı. Hayat derdini çözmedikleri, çözemedikleri ve asla da çözmeyecekleri için kimlik sorunlarını ve kimlik çözümlerini her gruba havuç diye gösteriyorlardı. Her grubun havucu ayrı, sopası ayrıydı. Sopayı tutan ellerse hep aynıydı. Şimdilerde birbirine uzanan, birbirini sahneye davet eden eller de işte o ellerdir. Gerçek sorunlarla ilgilenmezlerdi, çünkü sorunlarında ortaklaşabilen bir milletin, sorunlarını çözmek için de bir arada hareket edebileceği ihtimalini göze alamazlardı. Çünkü bilirlerdi ki, müşterek problemlere karşı oluşturulan ortak çözümler, müşterek bir kültür oluştururdu bundan hep korktular, hep kaçtılar.
Bahçeli ile Dervişoğlu TBMM'deki cenaze töreninde tokalaşmadı
"İLK GİRİŞİMLERİ DEĞİL"
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ile Bahçeli'nin "Büyük Ortadoğu Projesi" kapsamında hareket ettiğini belirten Dervişoğlu, şöyle devam etti:
22 yıldır görev edindikleri 'Büyük Ortadoğu Projesi' kapsamında giriştikleri şey bir ilk değildir. Ama anlaşılıyor ki nihai mahiyettedir. Her dönem mutlaka yanlarına kattıkları bir terör örgütü ve uzantısıyla denediler. Şimdi de yanlarına aldıkları yeni müstakbel terör örgütleriyle deniyorlar. Yanlarına ortak diye aldıkları zaten teröristti ya da bir süre sonra ortaklarını terörist ilan ettiler. Her zaman söylüyorum ya bunlar teröristsiz yol yürüyemiyorlar. İlk denemelerinde yine aynı bugün olduğu gibi, Bölücübaşından açıklamalar ve mektuplar bekliyorlardı. Ağustos 2009’da 'yol haritası açıklattılar', Terör örgütü silah bırakacaktı, bunun için ilk tiyatro gösterisi de Ekim 2009’da Habur rezaleti olarak yaşandı. Şimdilerde anlıyoruz ki, bugünün özenle seçilmiş İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da oranın, yani Şırnak’ın valisiydi.
DEM'lileri alkışlayan Bahçeli'ye bakışı çok konuşulmuştu: Dervişoğlu o anları anlattı
"KALKIŞMADIR"
Bahçeli'nin PKK lideri Öcalan'ı Meclis'e "davet" etmesine tepki gösteren Dervişoğlu, sözlerine şunları ekledi:
Bugün gözünün içine baka baka 50 bin kardeşinin katilini senin meclisine davet edebilmelerinin sebebi bu ahvaldir. Şimdi sana bu son nihai zehri verecekler. Bu uyku halini, bir ölüm haline çevirecekler. 'Filistin’de masumlar ölüyor' diye yaygara kopartanlarla 45 bin Gazzeli masumu katleden İsrail’in katliam makinesine odun atanlar nasıl aynıysa, sen Halep kalesine ve Şam-ı şerife bakarken büyük laflar ve büyük komplolarla oyalanırken senden Türklüğünü alacak olanlar işte aynı ellerdir. Açıkça anlaşıldığı üzere geçtiğimiz yıllar hazırlanan ve aylar öncesinde tekrar zerk edilmeye başlanan bu zehir bizim açımızdan her manasıyla bir kalkışmadır. Ele geçirdikleri devleti sevk ve idare eden iktidar ve ortakları Türk milletine karşı bir kalkışma içerisindedirler.
Dervişoğlu'ndan Bahçeli'ye: İstersen grup toplantısını İmralı'da yap
"BU KİFAYETSİZ MUHTERİSLERİN BECERİKSİZLİĞİNE BEL BAĞLAYIP SUSACAK MIYIZ?"
İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu kürsüde ip fırlattığı Bahçeli'nin elini sıktı
Kafasında huniyle gezen muktedire “Aman hünkarım, kafanızdaki olsa olsa taçtır, tuğdur” demekle görevli dalkavuklar eliyle devlet aklı diye yutturulan bir delirmişlik halidir. Ancak gülüp geçemeyeceğimiz, aman deyip bırakamayacağımız bir deliliktir bu. Bugün, iktidar, avanesi ve ortakları, bebek katiliyle aynı noktaya gelmiş durumdadır. Görüldüğü ve işitildiği üzere, Beştepe, Balgat ve İmralı aynı hedef ve gayeyle birleşmiş, bir araya gelmiştir. Soru artık onların niyetleri ve hedeflerine dair değildir. Soru, aklında, kalbinde ve ruhunda Atatürk’e şükran, sevgi ve minnet besleyenlerin, Cumhuriyetin vatandaşı ve Türk Milletinin bir mensubu olmaktan onur ve gurur duyanların ne yapacakları, neye karar verecekleri ve hangi adımı atacakları meselesidir.
Bu kifayetsiz muhterislerin beceriksizliğine bel bağlayıp susacak mıyız? Hayır, susmayacağız. 22 yıldır deniyorlar ve denemekten asla vazgeçmiyorlar. Hiçbir denemelerinde Cumhuriyeti yıkmaya tam olarak muktedir olamadılar. Ama her denemelerinde Türk devletinde büyük hasar bıraktılar. Bugünkü cüretleri dünden daha yüksektir. Çünkü dün, terör örgütünün elinde Suriye’deki teröristan yoktu, bugün vardır. Dün, terör örgütü elebaşını AKP’ye rağmen halen bebek katili olarak isimlendiren bir Cumhuriyet devleti vardı, bugünse 'İmralı bilgesi' diye paketleyen bir Cumhur ittifakı devleti vardır. Dün, halen işleyen bir parlamenter sistem ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Bugünse tüm devlet organlarını iğfal ve işgal eden bir saray rejimi vardır. Dün 'demokrasi istemiyor musunuz, barışa karşı mısınız' diyorlardı. Bugün de aynı aşağılık sözde ikna yöntemlerini daha da iğrençleştirerek 'Siz terörün bitmesine karşı mısınız, Misak-ı Milli’ye taraf değil misiniz' diyorlar.
MHP'li eski vekilden Bahçeli'ye Öcalan çıkışı: Sindirebiliyorsanız tıynetinize midenize kalmış
DEM Parti Öcalan'dan sonra Erdoğan ve Bahçeli'yle de görüşecek
"MÜZAKERE YAPMAYACAĞIZ"
Buradan bir kez daha ilan ediyorum, elde ettikleri sayısal çoğunlukla Milli Mücadele’nin karargahı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesini yok sayan, bundan aldığı güçle, Türkiye Cumhuriyeti devletini saraya peşkeş çeken, son olarak da üniter bütünlüğümüzü, milli bilincimizi ve millet kimliğimizi, etnik ve bölgesel parçalara ayırmak yolunda olan bu iktidar ve ortaklarıyla, onların gönüllü, gönülsüz, bilinçli ya da şaşkın işbirlikçileriyle bir arada olmayacağız. Adına ne derlerse desinler, açılım, demokrasi veya anayasa bizim için hiç fark etmez. İhanet şebekeleriyle, millet ve cumhuriyet düşmanlarıyla, kapalı kapılar ardında hiç bir görüşme ya da müzakere yapmayacağız.
Bizim bu büyük milletten saklayacak bir planımız yok. Her şey bu milletin bilgisi dahilinde ve kamuoyuna açık bir biçimde yaşanacaktır. Bu nesebi gayrı sahih planı, Mondros gibi, Sevr gibi yırtıp atmak için sokaklarda, meydanlarda, Mecliste, nerede ve nasıl gerekiyorsa her yerde mücadele dönemi başlamıştır. Parolamız bellidir, 'Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz.' Türk milletini böldürmeyeceğiz, cumhuriyetin niteliklerini değiştirtmeyeceğiz."
Kulis: Bahçeli'nin Öcalan çağrısı istihbarat bilgisine dayanıyor, Erdoğan sonradan dahil oldu
"BİZ SENİ TOPAÇ GİBİ KİMLERİN ÇEVİRDİĞİNİ BİLİYORUZ"
Bahçeli'nin kendisine gösterilen nezaketi suistimal ettiğini ifade eden İYİ Parti lideri,
"Yeri değil belki ama bilinmesini isterim ki; bundan sonra hak etmeyen bazı insanlara nezaket ve saygı göstermekten geri duracağım. Zira kendisine gösterilen nezaketi suistimal edenler var. Aldığımız aile terbiyesi ve geçmişimize olan saygımızdan ötürü sergilediğimiz hassasiyeti istismar ederek bunu fırsatçılığa çevirmekten utanmayanlar var. Buradan kendilerine sesleniyorum; benim saygım, sana değil oturduğun koltuğadır. Çünkü ben o koltuğun ilk ve gerçek sahibini tanıyorum. Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Bu kadarı sana yeter, fazlası da zaten bana yakışmaz. Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz." dedi.
"BU PARTİ SİYASETÇİYİM DİYE POZ KESMEYE ÇALIŞANLARIN FOTOĞRAF STÜDYOSU DEĞİL"
Vatandaşlarımıza olduğu kadar, seçmenimize karşı da bir sorumluluğumuz olduğu unutulmamalıdır. Bunun hilafına bir hareket planı olan, başka türlü hesapları olan veya İYİ Parti seçmeni dışında hesap verdiği başka bir makamı olan varsa bilsin ki aramızda yeri yoktur. Çünkü, milli mücadele zamanı ihanete merhamet olmaz. Seçildiği oyların ne manaya geldiğini hala bilmeyen varsa, o seçmenlerin verdiği meclis vazifesinin neyi gerektiğini anlamayan yahut bu mücadeleyi vermek yerine, bundan kaçmayı tercih edenler varsa size açık olan kapıların nereler olduğu malumdur. O kapılarda, yakasında taşıdığı milletvekili rozetinin ağırlığını, kuyumcu tartısındaki rakamdan ibaret görenlere, aynı tartıyla gramajı yüksek rozetler takmak isteyenler de vardır.
Bahçeli'den yeni Öcalan açıklaması: İmralı ile irtibat sağlanmalıdır
Bize, cesareti ve şerefi 3 gram olanlar lazım değildir, bu parti siyasetçiyim diye poz kesmeye çalışanların fotoğraf stüdyosu değildir. Biz, milletinden ve seçmeninden başka hiç kimseye bir borcu olmayanların, kafasına bu memleketten başka hiçbir şeyi takmayanların partisiyiz. Kimse kendisini, bu büyük vefanın ve alın terinin üzerinde görme cüretine kapılmasın. Kimse Türk Milletine, onun devleti, gafillerce ele geçirilmişken onun varlığına karşı topyekün bir kalkışma yapılıyorken, kahve dedikodularıyla sosyal medya şovmenliği yaparak kahramanlığa kalkışmasın.
Niyeti iyi olanlar da, amellerini aynı iyilikte ölçsün ve biçsinler. Aksine ihtiyacımız yoktur. Bilinsin ki, kimler İYİ Parti içinde beyhude sorunlar yaratmak istiyorsa onlar Türk Milletine sorun diye bakıp sorun yaratanlarla bir ve aynıdır. Ve bu mücadelenin otağı olan İYİ Parti’nin onlara ihtiyacı yoktur. Benim de artık bunları hoşgörüyle karşılamaya tahammülüm yoktur. Hürriyeti 3 kişi getirdi, Kurtuluş Savaşına 19 kişi başladı. Bugün burada kimlerle berabersem, yarınlarda da onlarla beraber olacağım. Bugünden tezi yok gidenlerle değil, gelenlerle ilgileneceksiniz."
Kaynak:Haber Merkezi