Erkan Baş’dan 2025 bütçesine tepki: Adlı adınca bir ‘Yenidoğan Çetesi bütçesi’dir
TİP Genel Başkanı Baş, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinin başlaması üzerine düzenlediği basın toplantısında, “Şu önümüzdeki 2025 yılı bütçesi, adlı adınca bir ‘Yenidoğan Çetesi bütçesi’dir. Bu bütçeyi getirenlerle o çeteleri var edenler aynı zihniyetin ürünüdür” şeklinde konuştu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri Meclis Genel bugün başladı.
‘‘2025 YILI BÜTÇESİ, ADLI ADINCA BİR ‘YENİDOĞAN ÇETESİ BÜTÇESİ’DİR’
Erkan Baş’ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde;
Bir siyasi parti genel başkanı olarak değil, bir bilim tarihçisi olarak ifade etmek istiyorum. Çünkü kimi dönemler vardır, o döneme damga vuran olaylarla anılır. Kimi zaman o çarpıklığı ifade etmek için saatlerce, günlerce konuşmak yerine bir kavramla açıklarsınız. Şu önümüzdeki 2025 yılı bütçesi adlı adınca bir ‘Yenidoğan çetesi bütçesi’dir. Öyle münferitmiş gibi 3-5 rezil insanın sorumluluğunda göstermeye çalıştıkları, o ‘Yenidoğan skandalı’ dedikleri aslında Saray Rejimi’nin gerçekliğinin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkışıydı. O yüzden açıkça söylüyorum: Sektör değişir, katliamın boyutu değişir, toplumsal etkisi değişir, ama değişmeyecek tek şey bu bütçeyi getirenlerle o çeteleri var edenler aynı zihniyetin ürünüdür. O yüzden bizim açımızdan 2025 bütçesi en başta bir Yenidoğan çetesi bütçesidir. Yani kar uğruna bebekleri ölüme yollayanların, bundan haberi olup da bebek ölümlerini izleyenlerin bütçesidir.
TBMM'ye ilginç dilekçeler: Trafiği kapatanlar kısırlaştırılsın, 4 yanlış 1 doğruyu götürmesin...
‘BU BÜTÇEDE MEMLEKETİN DERTLERİNE DERMAN OLACAK HERHANGİ BİR ŞEY YOK’
Hangi bakanlığa bakarsanız bakın, hangi kuruma bakarsanız bakın, göreceğiniz aynı şeydir. Her şeyi ama her şeyi piyasanın ve patronların keyfine terk eden, patronlar bebekleri de işçileri de rahatça öldürebilsinler diye hazırlanan bir bütçedir, bir ölüm bütçesidir karşımıza konulan. Neden ölüm bütçesidir? İliç'te madende madenciler hayatlarını kaybederken, onların daha kırkı çıkmadan onları katleden patronların vergilerini affediyorlar bu bütçelerle ve bunlar patronlara işçileri öldürdükleri için vergi affı veren bir iktidarın bütçesini getirmişler karşımıza koymuşlar. O yüzden bu bütçe sadece kendisine yaşam hakkı gören, kendisi dışındakileri kendisine hizmet edecek köleler olarak değerlendiren Saray etrafının bütçesidir. Bu bütçede, açık söylüyorum, tek kalem anlamlı bir rakam göremiyorsunuz, memleketin dertlerine derman olacak herhangi bir şey bu bütçede yok. Ama ne var bu bütçede? Mesela yurtları, öğrencilerin en temel ihtiyaçlarından bir tanesini nasıl müteahhitler için rant alanına dönüştürebilirim hesaplamaları var bu bütçede. Bu bütçede ne var biliyor musunuz? Açıyorsunuz daha ilk sayfalarda hemen bütçenin 3 trilyon lira vergiden vazgeçtiğini görüyorsunuz. Tekrar ediyorum, 3 trilyon lira vergiden, trilyonlarına trilyonlar katanları patronların ödemesi gereken vergiden vazgeçmişler. Ne yapıyorlar? Patrondan almaları gereken vergiden vazgeçerken işçinin, yoksul köylünün, emekçinin alın terine çöktükleri yetmiyormuş gibi boğazından geçen son lokmaya da daha fazla nasıl alırız diye dert etmiyorlar. Şunu yapıyorlar, adam trilyonlarca lira para kazanmış, bunun vergisini ödemesi gerekiyor, o ödediği vergiyle de bu ülkedeki tüm yurttaşların ihtiyaçlarının giderilmesi, yurttaşa hizmet olarak o vergilerin dönmesi gerekiyor. Bizim hakkımız olanı servetlerine katanlara diyorlar ki ‘Sen bunu verme, o sende kalsın’. Ama bunun karşılığında bizim ödediklerimiz yetmiyormuş gibi ek vergi üzerine ek vergi, ek vergi üzerine ek vergi!
Diyanet şimdiden 2025 bütçesinin 43 buçuk milyonunu matbaa giderlerine harcadı
‘BU BATAKLIKTAN ÇETELER ÇIKAR, TARİKATLAR ÇIKAR, CEMAATLER ÇIKAR, MEMLEKETİ ÖRÜMCEK AĞI GİBİ SARAN SUÇ ÖRGÜTLERİ ÇIKAR’
Değerli arkadaşlar, rakamlarla boğmayacağım. Önümüzdeki günlerde ayrıntılı biçimde analiz edeceğiz bütçeyi. Ama bakın, kendi söyledikleri şey, vergi gelirlerinde planladıkları tabloya göre kurumlar vergisi yüzde 14.69, ama özel tüketim vergisi yüzde 19, katma değer vergisi yüzde 13, gelir vergisi yüzde 19 civarında. Açıkladıkları rakamlara bakıyorsunuz, bugün Cumhurbaşkanlığı adına yapılan sunumda da aynı rakamlar ifade edildi, Meclis Genel Kurulu da tutanaklara geçti. Özel tüketim vergisi ve KDV'den toplam aldıkları, kurumlar vergisinden aldıklarından 5,5 kat daha fazla. Diyorlar ki ‘Bu ülkede emekçiler, yoksullar ödesin vergiyi’. Tam bin 300 yüz tane vergi istisnası yazmışlar, yani patronların ödememesi için yazdıkları istisnalar. Bin 300 yüz tane çeviriyorsunuz, çeviriyorsunuz, istisna, istisna, istisna. Bunlar pazara falan gidemedikleri için, ben buradan pazardaki yurttaşın bunları görse yüzüne söyleyeceğini söyleyeyim: El insaf! Adam trilyonlarca lira kazanıyor, sürekli ona istisna, sürekli ona indirim. ‘Bir araba alıyorsun, bir arabada devlete alıyorsun’ diyor ya yurttaşlar, bu doğru ama eksik, bir araba alıyorsun, bir arabada devlete alıyorsun, sonra devlet dönüyor senin arabanı da alıp başka bir patrona veriyor. Kurdukları sistem bu, dünyada işi benzeri olmayan bir sistem oluşturmuş durumda. Böyle kardeşlerinden miras kaçıran hayırsız evlatlar vardır ya, onlar gibi memleketin kaynaklarını da alıp kaçırma derdindeler. Söz konusu işçi olduğunda, emekçi olduğunda, emekli olduğunda santim santim ölçüyorlar; öbür tarafta AKP eskilerine üçer maaş, beşer maaş, bol keseden dağıtan bir iktidar anlayışıyla yaşamlarını sürdürüyorlar. İşte bu bataklıktır. Bu bataklıktan ne çıkar? Çeteler çıkar, tarikatlar çıkar, cemaatler çıkar, memleketi örümcek ağı gibi saran suç örgütleri çıkar. Vatandaşa ne kalır? Vatandaşa yoksulluk kalır, açlık kalır, sefalet kalır. Şimdi havalar soğudu, insanlar evlerinde ‘Nasıl ısınacağız? Bu doğalgaz parasını nasıl ödeyeceğiz’ diye düşünüyorlar. Bunların muhteşem dedikleri ekonomide vatandaşın derdi soğuktan donmamak haline gelmiş! Türkiye'nin ekonomisi çökmüş ama bunlar zenginleri daha zengin ettikçe mutlu oluyorlar. Çocuklarına süt alamayan anneler, üniversite eğitimini bırakmak zorunda kalan gençler, bunlar böyle gerçekleri duymuyorlar, duymak istemiyorlar. Duyurmaya çalışanları da düşman haline getiriyorlar. Onun için burada konuşuyoruz, bunları anlatıyoruz.
‘BU HALKIN ÇOCUKLARI, KADINLARI, EMEKÇİLERİ AÇLIK SINIRINDA YAŞAMAYA MAHKUM DEĞİLDİR’
Hep beraber, bir bütün olarak ülkeyi bir borç batağına sokmuş durumdalar. Halk kredi kartlarıyla temel ihtiyaçlarını karşılamak durumunda kalıyor, ekmeği kredi kartıyla alan bir ülke yarattılar. BDDK verilerine göre bireysel kredi kartı borçları 1.7 trilyon TL'yi aşmış durumda. Yani ülkeyi komple batırmışlar, o bataklık içerisinde emekçi yaşamaya çalışıyor, nefes alıp vermeye çalışıyor, bir de utanmaz herifler ‘Ayağını yorganına göre uzat’ diye akıl veriyorlar, tasarruf önerilerinde bulunuyorlar. Uzatmayacağım, memleketin hali, durumu, yaşadıklarımız ortada. Bütçenin ilk günü için söyleyeceğim son söz şudur: Biz bunlara mahkum değiliz; çare de var kaynak da var. Emekten yan olanların ekonomi programı çok açık ve net, vergi sistemi yeniden düzenlenmek zorundadır. Zenginlerden daha fazla vergi alınmalıdır, temel ihtiyaçlar üzerindeki tüm vergi yükü kaldırılmalıdır. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere vatandaşın tüm temel ihtiyaçları ücretsiz hale getirilmeli, ulaşılabilir hale getirilmelidir. Kamu kaynakları yandaşlara değil halkın gerçek ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir. Bu halkın çocukları, kadınları, emekçileri açlık sınırında yaşamaya mahkum değildir. Ülkenin en yoksullarını zenginleştirmeden bu ülkede gerçek bir kurtuluştan söz etmeye hakkımız olmadığını düşünüyoruz.
‘BU İKTİDARIN BÜTÇE YAPMAYA BİLE HAKKI YOK’
Bu iktidarın aslında bütçe yapmaya bile hakkı yoktur. Yaptıkları bütçenin satır satır incelendiği durumda görülecektir, her kaleminde Saray’ın, patronların, tarikatların, çetelerin en önemlisi hepsinin ortak kümesi zenginlerin çıkarını gözeten bir yaklaşımla hazırlandırılıyor. Bu ülkenin binde birini bile oluşturmayan 85 bin kişiden ibaret bir topluluğu nasıl daha zengin edeceğiz diye düşünen bir iktidarın bir gün bile o koltukta oturmaması gerekiyor. Biz bu bütçeyi önümüzdeki günlerde bütün ayrıntılarıyla sizlerle paylaşmak istiyoruz. Neden? Bilinmelidir. Gerçeklerin üzerine örtmeye çalışıyorlar, gerçeklerin görünmemesi için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Bir yalan üzerine kurulmuş iktidarla karşı karşıyayız, dört bir yanda büyük paralar harcayarak bu yalan ordularını çalıştırıyorlar, gerçeklerin üzerini örtmeye çalışıyorlar.