MHP lideri Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk ve Kürt kardeşliğine dikkat çekti. Bahçeli, kayyum atanan belediyeler üzerinden CHP'yi "terörle kol kola yürümekle" suçlarken, DEM Parti'yi de "terörün sözcüsü olmakla" itham etti. Konuşmasında, kısa süre önce Meclis'te yaptığı Öcalan çağrısını yineleyerek, bu konuda kararlı olduklarını vurguladı.
"MİLLİ DEĞERLERE YOL ÇİZME ARAYIŞINDAYIZ"
MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuşuyor. Konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:"Dünyaya türkçe bakışımızın dayanağı, merhum Ziya Gökalp'in düşünce temelinde oluşmuştur. Geleceğin yol haritasını milli değerlerimizle çizmenin amaç ve arayışında olmalıyız. Başta bölgemizde olmak üzere yer kürenin her köşesine kayan risk ve tehdit kuşağını tedbirli bir hazırlık içinde takip etmeliyiz.
Kendimize özgü fazilet ve meziyetlerimizle elbette Türk coğrafyasından süzülüp gelen muazzam kardeşlik halinde tarihe mühür vurmalıyız. Gerilmiş yay gibi pozisyon almalıyız. Türk Devletleri Teşkilatı uzun sayılamayacak mazisine rağmen dilde, fikirde birlik ihtiyacının çok şükür kurumsal ve eylemsel çatısına dönüştü.
Bilinmesin, arzu ederim ki Türk dünyası vizyonu için MHP'nin üzerine ne düşüyorsa yapma arzusundayız. Türk Devletleri Teşkilatı dünya çapında huzur, güvenlik ve barış markası olmaya karanlığın ortasında güneş gibi parlamaya namzettir.
2022 yılında başlayan çalışmalar 2024 yılı eylül ayında tamamlanmış, 34 harften mürekkep olarak alfabe çerçevesinden mutabık sağlanmıştır.
"DÖNEN DÖNSÜN BİZ DÖNMEYİZ YOLUMUZDAN"
Önümüzdeki dönemi Türk dünyası yüzyılı yapmak için çağrıda bulunan Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Türk dünyasına teşekkürlerimi sunuyorum. Telaşla ülke gündemine döneceklerini açıklayan CHP genel başkanı, dönsün dursunlar, dikkat etsinler yere de düşebilirler. Dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan. DEM'lenenlere, satanlara, kaçanlara, kaypaklara aldırmadan bizim yolumuz Türk devridir. Yolumuz Türkiye Yüzyılı'dır. Fırat'ın kenarında bir kuzuyu canavar kapsa dert bizim derdimiz, mesele bizim meselemizdir.
Türk Yüzyılı ve Türk devri beşeriyetin barış timsalidir. Ülküsü olmayanlar, sayısız iftiralarla bizi susturmaya çalışanlar başarılı olamamışlardır. İnanmış Türk milliyetçisi için zor diye bir şey yoktur, imkansız ise zaman alır. Kardeşlik bağrımızda, tarihi yeniden yazmak elimizde. Bu fırsat kaçmamalı.
Türk birliği hayal safhasında kalmamalıdır. Biz Türk milliyetçisi olarak, doğduk yaşadık ve öyle öleceğiz. Düz, sade ve mütevazi hayatımız ülkülerimizle anlam bulmuştur. Türk birliğini mutlaka göreceğiz, maksadımıza ve muradımıza ereceğiz.,
Bahçeli'den Öcalan çağrısı: Gelsin mecliste konuşsun, DEM Parti sıralarına katılsın
Bahçeli'den Öcalan için 'umut hakkı kullanımı' çıkışı! Umut Hakkı nedir?
ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ
Dünya çapında sıcak çatışma alanlarının devamlı genişlediği anlaşılmaktadır. İnsanlık şiddet sarmalına hapsedilmiştir. Mazlum milyonlar can çekişmektedir. İsrail kanlı saldırılarını bölgenin tamamına yayma amacındadır. Gazze'de 50 bin insanın hayatına mal olan katliamlar Lübnan'a sıçradı. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı da sonlandırarak barış ve müzakere alanına geçilmesi tüm ülkelerin ortak çıkarınadır. Vahşet ile medeniyet aynı kategoride aynı çerçevede duramaz. Amerika'da seçimler sonucu gün yüzüne çıkan kaygılı bekleyişler...
ABD'de yapılan başkanlık seçimi ve ikinci defa seçilen Trump'ın ne yapacağı, nasıl bir politika takip edileceği günlerdir tartışmaların ağırlık merkezindedir. Türkiye'de bazı çevrelerin fil ile eşek arasına sıkışıp kalmaları, Kamala Harris'in kaybetmesinden dolayı yas noktasına gelmeleri utanç duyulacak bir köksüzlüktür. Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimle devirip değiştirme politikaları tuzla buz olmuştur. Düşüp kalkamayan Biden ve Harris'tir. Biz ABD'deki seçimlere Türkiye bazlı bakıyoruz. Asıl mesele milli çıkarlarımızdır.
SİYASET HEM GÖNÜL HEM DE GÖRGÜ İŞİDİR
ABD'de Trump'ın göreve gelir gelmez İsrail ile Filistin arasında barışı mı soykırımı mı destekleyeceği, Suriye'den Amerikan askerlerini çekip çekmeyeceği, uluslararası hukukun yanında durup durmayacağı, hepsinden daha önemlisi ülkemizi isabetli hakkaniyetli okuyup okumayacağı belli olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir ülkedir. Her ülkenin çıkarlarına saygımız tamdır. Aynı saygıyı başkalarından görmek en tabii hakkımızdır.
Değerli dava arkadaşlarım; Türk ve Türkiye Yüzyılı huzur yılı olacaktır. Buna inanıyoruz. Ülkemizin terör kamburundan kurtulması gerekiyor. Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır. Teröristler için emniyetli bir alan kalmamıştır. Demokrasi ve milli irade kavramlarını silah gibi kullanmaya kimsenin hakkı yoktur. Silah varsa siyaset yoktur. Şiddet varsa barış dili kurudur. MHP milli birlik ve kardeşliğin müdafaasından yanadır. Bizim ülkücülüğümüzü sorgulamaya yeni yetme siyaset döneklerine kalbimizdeki vatan aşkının sadakasını vermek alayına ömür boyu yeter. Söylediğimiz her şeyin arkasındayız. Utanacak, sıkılacak açığımız yok. Biz gelecek seçimlerin hesabında değiliz. Geçmişte çekilen acıların olmamasını istiyoruz. Günü kurtarmanın değil sağlam adımlarla ilerlemenin samimi düşüncesindeyiz. Günü kurtarmanın değil sağlam adımlarla ilerlemenin samimi düşüncesindeyiz. Türk milletine ve Türkiye'ye fani hayatlarını adamlarının şeref kadar değerli olduğunun farkındayız. Arkadaşlar, aziz milletim vatan tehlike altındayken oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmaz. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak gelecek ve geçmişe nişanemizdir.
Trump’ın “Önce ABD” planı Türkiye’yi zora sokabilir
ABD'nin 47. Başkanı Donald Trump kimdir, kaç yaşında?
"OYUMUZ ARTIYORMUŞ AZALIYORMUŞ BİZİM KİTABIMIZDA YAZMAZ"
Ülküyle yanıp tutuşan dava neferlerinin konforlu alanlara tenezzülden ziyade risk alarak, milletleri atlatarak, saldırıları aşarak Türk milletine ve Türkiye'ye fani hayatlarını bir siyaset ve düşünce mihverinde adamalarının şeref kadar değerli olduğunun farkındayız.
Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş. Arkadaşlar, aziz milletim, vatan tehdit altındayken, milli güvenlik duvarlarımız hain akınlarla sallanıyorken oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma ve aşağılanma halidir.
Böyle bir şeyi de tamamen reddediyoruz. Terörün bitmesi milli ülküdür. Bu ülkü siyasi namus ve simgemizdir. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak milli birlik ve kardeşlik hukukunu Türkiye'nin düşmeyecek kudret ve kuvvet mevzi haline getirmek geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir.
Kara kampanya mucitlerinin hepsi sorunlardan beslenmektedir. Kronik sorunları çözmek amacıyla dik duruşla ve delikanlıca her meydana çıkacak Cumhur İttifakı'ndan başkası yoktur, olması da ham bir hayaldir. Değil elimizi, gövdemizi dahi sıra dağların altına sere serpe yatırmaya hazırız, kararlıyız ve sonuna kadar da inançlıyız.
Ümit Özdağ'dan Bahçeli'ye: Kendisi ve MHP için Erdoğan'a çalıştığı kadar çalışmadı
"TÜRK MİLLETİNİN YIKILMAZ SON KALESİYİZ"
Siyasi ganimet avına heveslenerek rehavet anımızı ve yumuşak karnımızı kollayıp bunun üzerinden siyaset yapan zübüklerle ve ziyana düşmüş siyasetin zillet simalarına Türk milleti en etkili cevabı mutlaka verecektir.
"Biz ne mutlu Türküm" diyene sözünü aykırı iken enternasyonal marşı söyleyen, orak çekiçli gelecek tasarlayan PKK'nın dem ve seleflerinin kayığına binen martaval siyasetçilerin yakamızdan ve yarınlarımızdan tarla kongreleriyle düşen maskaraların mücadelemizi kundaklamasına, kararlılığımızı kör etmesine müsaade etmeyeceğiz.
Akıl doğruyu gösterirken iyi ve kötüyü ayıran gönüldür. Aklımızla, imanımızla, irfanımızla, gönlümüzle Türklüğün, Türkiye'nin ve Türk milletinin yıkılmaz son kalesiyiz.
Teslim alınamaz son cephesiyiz. Terör bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir. Gayemiz ve gayretimiz buna yöneliktir. Özellikle Esenyurt, Mardin, Batman HDP'li belediye başkanlarının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasından sonra CHP ile DEM'in Kent Uzlaşması çatısı altında nasıl da tek yumrukla iki yumurta ikizine dönüştüğü belgelenmiştir.
MHP Lideri Bahçeli: Sözümün arkasındayım, Öcalan konuşsun
"ŞEYH SAİT VE ŞEYH RIZA YAŞADIKLARI DÖNEMİN HAİNLERİDİR"
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı siyasi istikbalini PKK'nın hunhar emellerine ve mağara deliklerine devretmiştir. DEM eş başkanının Şeyh Sait ve Şeyh Rıza güzellemesi, Kürt kardeşlerimizin adına malum rezilliğe sözcülük yaptığını iddia etmesi kimin nerede durduğunu ve terörle nasıl bir ortaklık içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Kapanmış meselelerin açılması, kabuk bağlamış yaraların deşilmesi Türkiye'nin toplumsal barışını hazmedemeyenlerin sinsiliği ve art niyetliliğidir. Şeyh Sait ve Şeyh Rıza yaşadıkları dönemin hainleridir, bölücü teröristleridir!
Özel'den Dervişoğlu'na Şeyh Said yanıtı
Cumhur, cumhuriyet ve devlet düşmanlarının hak ettikleri gibi de cezalandırılmışlardır. DEM'in silahtan ve terörden uzaklaşmaya yanaşmaması, tacizlerini yaygınlaştırmaması yaygınlaştırması elbette Türk Ceza Kanunu gereğince ele alınmalıdır.
Konunun ise Kürt kardeşlerimle hiçbir hususiyet ve illiyet yakınlığı yoktur. PKK'lı Bese Hozat'ın Kandil ve kent uzlaşması bahanesiyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve DEM'in sokağa çıkmasını kışkırtması, bu hain siparişe CHP'den de herhangi bir itirazın gelmemesi ayıplı ve ahlaken çirkin bir siyasetin iç yüzünü deşifre etmiştir.
CHP'li belediyelerin müzikli eğlence ve konser şölenlerine hazine kaynaklarını astronomik şekilde peşkeş çekmeleri, israfa gömülmeleri, sıra vatandaşlarımıza gelince bir tas çorbayla bir tabak pilavı reva görmeleri maskeleri düşüren kepazeliktir. Neymiş? Bir sanatçıya ödenen para 69 milyon değil de 45 milyonmuş. Bu kafa normal bir kafa değildir.
Suçluların telaşıyla kıvrananların şifreli özrü kabahatlerinden büyüktür. Hadi ya halkımızdan utanmadınız, bey densizler, bey sonradan görmeler, Allah'tan da mı korkmadınız?
"BELEDİYE BAŞKANLARININ CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI NAMERTLİKTİR"
Belediye başkanlarının işi gücü bırakıp bugünden cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunmaları, anketlerin palavralarıyla caka satmaları en başta İstanbul ve Ankara'ya nankörlük, kendi adlarına da namertliktir.
Ziya Paşa'nın dediği gibi: "Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." Lafları boş, siyasetleri kof, karınları tok eserleri yoktur.
Milletimiz bu yeteneksiz, iş bilmez, adap bilmez, vefa bilmez, kifayesizlere muhtaç ve mecbur olamaz, olmamalıdır.
Emperyalizmin Truva atlarının şer oyunlarına, yalan ve yıkım kampanyalarına itimat edecek, ikna olacak, kaile alacak hiç kimsenin kalmayacağına inanıyorum. Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda ayak bağları sökülüp atılacaktır. Milli birlik ve dayanışma ruhu kötülüğü ve kötüleri ülke gündeminden sürüp çıkaracaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikmali ve imkanlarıyla toplumsal ayrışmanın izleri yönetimde kaynaşmayla silinecektir.
Daha doğru bir ifadeyle arzumuz ve talebimiz bu şekildedir. Milli hedef ve menfaatleri maksimize edip iç ve dış tehditleri minimize etmek ortak görevimizdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti'ni önümüzdeki yüzyılda sırtlayacak yönetim yapısıdır.
Yasama, yürütme ve yargı arasındaki çizgiler netleşmekle kalmamış, devlet hayatında denge ve düzen ve istikrar egemen olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi toplumsal ayrışma ve ayrımcılığa set çekmiştir.
"TÜRKİYE'DE HİÇ KİMSE İKİNCİ SINIF İNSAN MUAMELESİ GÖRMEMİŞTİR"
İnsan insan ilişkileri, insan toplum irtibatları, insan devlet bağları hukuki ve siyasi bir çerçevede daha da sağlamlaştırılmış, sağlıklı bir bünyeye kavuşmuştur.
Bugüne kadar Türkiye'de hiç kimse ikinci sınıf insan muamelesi görmemiştir. Hiçbir vatandaşımız bu ülkenin ötekisi, zencisi, yabancısı sayılmamıştır.
Meşhur İslam filozofu İbn-i Haldun bir devletin egemenliğini paylaştığı an hükümdarlığının kaybedeceğine, devletin ayakta durması için kan bağının yerine intisap bağının yani mensubiyet bilincinin öne geçtiği bir yapının kurulması gerektiğine işaret etmişti. Devletin güçlü olduğu dönemlerde toplumsal ve kültürel farklılıklar sis bulutunun içine gömülmüş bir vadi gibidir. Doğal farklılıklar vardır ama görünmezler. Omuz omuza ortak bir hedefe yürüyen toplumsal kesimler ayrı kategoride de olsa bile yürünecek yol, varılacak hedef olduğu müddetçe farklılıklardan değil, ayrılıklardan bahsedilmesi kesin bir yargıdır.
DOSTUMUZ BİR, DÜŞMANIMIZ DA AYNIDIR
Devletin gücünü kaybetmesi ve egemenliğini bölüşmesi halinde sisin dağılarak farklılıkların genişleyen çatlaklardan sızması ve büyümesi kaçınılmazdır. İşte felaket de budur. İntisap veya vatandaşlık esasını büyüyen bu çatlakların yıkıcı etkisiyle terk edilmesi devletin etnik kimlikler üstünde yeniden inşa edilmeye çalışılmasına yol açar ki bu süreç kanlı ve çetin bir boğuşmaya çanak tutmak davetiyesi çıkarmaktır. Türkiye etnik ve mezhebi toplulukların gevşek koordinasyonuyla gelip geçici karar ve koalisyonuyla kurulmamıştır. Ne Kürt kardeşlerimiz ne de Alevi kardeşlerimiz hiçbir zaman göz ardı edilecek değersizliğe havale edilmemiştir. Kürtler de bizim, Aleviler de bizim. Canımız, cananımız, kardeşimiz ve milli birliğimizin ana damarlarıdır. Etnik ve mezhep temelli hassasiyetlerin yoğun krizlere dönüştüğü dönüşünü basiretle engellemek, Türkiye karşıtlarının koz olarak kurulmasını tümüyle bertaraf etmek için toplumsal ayrışma kanallarının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kaynaştırıcı ve kuşatıcı mekanizmalarıyla işlevsiz ve tesirsiz hale getirilmesi elbette mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletimizin bütün güzelliklerinin, bütün değerlerinin, bütün miras ve emanetlerinin kucaklaşma hasretiyle temsil edilmelerini hukuki ve siyasi esaslara bağlayabilecektir. Yüksek demokrasi standardının ihyası, ebedi kardeşliğin, tarihi ve kültürel beraberliğinin temelleri bu doğrultuda daha da tahkim ve takviye edilmiş olacaktır. Bizim amacımız ve acımız bir olduğu kadar geleceğimiz bir, dostumuz bir, düşmanımız da aynıdır. Ayrımız, gayrımız hiç yoktur.
"SAVAŞLAR İNSANLARIN KAFALARINDA BAŞLAR"
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü Sözleşmesi 4 Kasım 1946'da 44 ülke temsilcileri tarafından imzalanmıştı. Sözleşmenin başında şu ifadeler yazılıdır, "Savaşlar insanların kafalarında başlar. Öyleyse barışın savunma siperlerinin insanların kafalarında kurulması gerekir."
Her şey kafada başlıyorsa kalplerimizi tekleştirip kafa kafaya vererek birbirimize sarılmalı, nifak cephesini yerle bir etmeliyiz. İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin, nedamet gösterilerinin hiçbir anlamı olmayacaktır. IV. Murat Bağdat Seraskeri Hafız Paşa'ya seslenerek şöyle bir soru sormuştu: "Hafız, Bağdat'a imdat etmeye er yok mudur?" Bu soru 17. yüzyıl halk ozanı Kayıkçı Mustafa'nın bir şiirinde yankısını bulmuş: "Eğerleyin kıratımın ikisini, fethedeyim düşmanların hepsini." Biz de eğerleyip atlarımızı düşelim yollara, gidelim nurlu ufuklara. Türk milleti var olsun, Türkiye kıyamete kadar payidar olsun. Cenab-ı Allah milletimin her güzel insanından razı olsun.