Yenidoğan Çetesi hakim karşısında: Duruşmada 3. gün

Yenidoğan Çetesi hakim karşısında: Duruşmada 3. gün
Yargılamanın üçüncü gününde hakim karşısına çıkan tutuklu sanık hemşire Damla Atak "Rıza Bey'in de "500 gram bebek mi olur, çek fişini dediğini" duydum, bunu savcılıkta öğrendim" dedi.

Para uğruna bebeklerin yoğun bakımda ölümlerine neden olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi davasında bugün üçüncü gün. Bugün üç sanık hemşire savunma yaptı, ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi.

Bugünkü celsede sanık üç hemşireden üç çarpıcı itiraf geldi. Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabul etti, bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını ileri sürdü.

Bir diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Fırat Sarı’nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini anlattı. Hemşirelerden Damla Atak, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu.

Duruşma, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor. Saat 10.30'da başlayan duruşmada Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 20 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım'ın savunmasıyla başladı.

"MADDİ BİR KAZANCIM YOK"

Tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım, "2012 ile 2019 yılları arasında farklı hastanelerde görev yaptım. 2019-2022 yılları arasında ise Reyap Hastanesi’nde çalıştım. Ancak, iddianamede Çorlu Reyap’ta çalıştığım belirtilmiş, bu doğru değil ben İstanbul Reyap’ta çalıştım. 2023 yılında Özel TRG Hastanesi’nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladım. Maaşlı çalışan biriyim, ailemden maddi destek alıyorum. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Örgüt ya da çete olduğunu düşünmüyorum. İddianamede geçen işletme dediğimiz şey, Medicence başlığı altında bir işletmedir. Birkaç hastane bu kapsamda yer alıyordu. TRG ve Birinci Hastaneleri Medicence’de alım yapıyordu; Reyap ise bu kapsama dahil değildi. Hastane danışmanlığı ise hasta danışmanlığı aldığımız bir danışmanlık" dedi.

"BEBEK BİZE GELDİĞİNDE MOSMORDU"

Akyıldırım, göbeği yanlış delinen bebek için, "Böyle bir konuşmadan bilgim yok, hastayı da hatırlamıyorum. Ancak o bebek, yabancı uyruklu bir bebek olabilir. O bebek farklı bir bebek, onun göbeğini ben açtım, Dursun Bey açmadı. Hangi bebek olduğunu ismi geçmediği için bilmiyorum; ama o bebeğin göbeğini ben açtım. TRG’de doğdu. Bebek odasından bize geldiğinde mosmordu. Onu kapıya en yakın olan kısma aldım ve o sırada Dursun Bey’i aradım ancak ulaşamadım. Sonra İlker Bey’i aradım, Dursun Bey’e ulaşacağını söyledi. 3-5 dakika sonra Dursun Bey alana geldi. Bebeği makineye bağladık ve çocuğun akciğer filmi istendi. Bu süreçte bebeğin kalbi durdu, müdahale ettik ama geri döndüremedik. Dursun Bey, bebeğin akciğer filmine baktı ve diyafram hernisi teşhisi koydu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim. O dönem gönüllü gittim hastaneye, Birinci Hastanesi’ndeydim. Fırat Sarı, TRG’ye yardıma gitmemi söyledi. Basamak belirleme, epikriz yazma yetkim yok, epikrizler bana yazılarak geliyordu, bende word şeklinde İlker beye atıyordum sonra bilgisayara işliyordum. Ben yazan kısımda değilim, yazılan ve atılanı işleyen kısımdayım. Benim birebir değiştirme yetkim yok" dedi.

"FIRAT SARI İLE GÖNÜL İLİŞKİM VARDI"

Akyıldırım, "2023 sonlarına doğru, sabah Fırat Sarı beni aradı. Hasan Basri’nin beni işe bırakacağını söyledi. Sonra üçümüz oturduk. Daha sonra Fırat Sarı, 'Yaptın mı gerçekten?' dedi. Sonra Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi. Ben bunu gözümle görmedim. Mahkeme başkanının 'Sümeyye Nur Arslan, 'Sende var mı örnek diye soruyor. Sen de, '3. basamak, hiçbiri doğru değil, o adamın yanına gidemem hatta ben bu epikrizlerin hiçbirini savunamam' demişsin cümlelerine cevap veren Akyıldırım, "Denetim dosyasıyla alakalı gördüğüm eksiklikleri Fırat Bey ile paylaştım. Bu epikrizleri nasıl savunayım dediğimde, gördüğüm eksiklikler bunlardı. Sisteme kopyala yapıştır işlemleri yapıyordum. 2019’dan beri tanıyorum. Reyap’ta beraber çalıştık. 2021-2023 yılları arasında ilişkim vardı. Dosya, medya tarafından çok dallanıp budaklandı. Hakkımda çok yanlış ithamlarda bulunuldu. Ben bu zamana kadar maaşlı çalışan biriydim, herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Böyle bir örgütün var olduğunu düşünmüyorum, varsa da ben üyesi değilim. 7 aydır tutukluyum" şeklinde konuştu.

"MAAŞLA GEÇİNEN BİRİSİYİM"

Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş ise savunmasında, "Ben herhangi bir örgüte üye değilim. Medilife Hastanesi’nde çalışan biriyim ve bir örgütün var olduğunu da düşünmüyorum. Çalıştığım süre boyunca hiçbir hastayı ihmal edecek veya zarar verecek bir davranışta bulunmadım. Dolandırıcılık iddiasıyla ilgili olarak ise şunu söyleyebilirim böyle birşey yok. Ben, yalnızca hastaneden aldığım maaşla geçinen birisiyim, hatta borçlarım bile bulunmaktadır. Kolluk fezlekesinde Aleyna Akyıldız ile 'Her yere girdiler inşallah dosyalara bakmazlar' sorusuna karşı, taburcu olan hastaların epikrizleri yazılmadığı için beklenen dosyalardı onunla ilgili konuşmaydı. Benimle bir ilgisi yoktu. Epikrizlerin nasıl yazıldığıyla ilgili bir fikrim yok. Gıyasettin bize hasta gönderiyordu bunun karşılığında bir menfaat sağlıyor mu bilmiyorum. Tape kayıtlarına geçen 'Birşey yakalayacaklar, yakalamamaları mümkün değil' konuşmasına karşılık ise, "Eksikleri hakkında konuşmalardır illa ki bir eksiklik vardır" dedi.

"FIRAT SARI HASTAYI ENTÜBE EDİLMİŞ GİBİ GÖSTER DİYORDU"

Çağla Durmuş, İlker Gönen ile arasında geçen 'Senin servisin açığı var mı, benim epiksizlerimle dosyalarım uyumlu değil' konuşmasına ilişkin ise, "Epikrize uyumlu olmayan hastalar oldu, bunlardan bahsediyoruzdur. Detaylı denetimde daha önce bu kadar birşey görmemiştim. Basamaklara hekimler karar veriyordu bizim yanımızda konuştukları için de az çok hakim oluyorduk o yüzden öyle konuşmalarımız oluyordu. Şehir dışından gelen bebek Karakoç kötüleştiğinde bilgisayarda işim vardı hemşire beni çağırdı. Bebeği entübe ettik. Hastanın müdahalesine başladık, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber verdik. Dursun Bey damar yolu da açtı ama bebek geri dönmedi. Aile il dışındaydı telefonla aileye bilgi verildi. Bebeğin epikriz raporunu TRG Hastanesinde çalışan Mehmet yazdı. Olay sırasında doktor Dursun Bey vardı ama o an lavaboda mıydı hatırlamıyorum" dedi.

Durmuş, "Fırat Sarı bize dosyalarda değişiklik yapmamızı söylüyordu. Mesela, bazen 1. basamaktaki hastayı 3. basamakta göster ya da hastayı entübe edilmiş gibi göster diyordu. Bunlar doğrudur. Fırat Sarı’nın böyle göstermemizi istemesinin sebebi, kazanç sağlamaktır. Hastalara müdahalede bulunduğu oluyordu. Özge Kan arasında geçen 'Denetime gelmişler, dosyaları kaldırın' mesajına ilişkin ise, 'Denetimlerde sıkıntı yaratıyorlar o yüzden dosyaların kaldırılmasını istedik. Bu ilaç düşümü için doktor izni gerekiyor. Dursun Eryılmaz 'Ben gidiyorum Çağla yoldayım, trafik var, 'Dursun beyin evini su basmış desin' mesajına ‘Bahane, normalde öyle birşey yok bildiğim kadarıyla' dedi. Ben Medilİfe hastanesine bağlı çalışıyorum. ‘Biz bütün bebekleri boğup öldüreceğiz’ konuşmasında ise hasta durumundan bahsediyorum. Benimle ilgili herhangi bir dolandırıcılık sözkonusu değil, doktorlar ne söylediyse hemşire olarak yaptık" dedi.

"BEBEĞİN ENTÜBE OLDUĞUNU SİSTEME EKLEMİYORDUK"

Durmuş savunmasının devamında, "Hasta dosyalarını taburcu dosyasına koymuyorduk. Bebek entübe olduğunu sisteme eklemiyorduk. Bunu ekleyip eklememeyi konuşuyorduk. Bebeğin basılı olan kan gazıyla gerçeğinin aynı olmadığını Mehmet Gürül'e söyledim. Bu epikrizler doktor yerine geçilerek mi yoksa doktorlardan bilgi alınarak mı yazılıyor bilmiyorum o yüzden birşey diyemem." şeklinde konuştu.

"BEBEĞİN AKCİĞERLERİ KANIYORDU"

Tutuklu sanık hemşire Damla Atak, "Ben 2015-2020 arasında Avrupa Şafak Hastanesi yoğun bakımında görev aldım. 2020 yılında Duygu Hastanesi'ne başladım o sürede Fırat Sarı yöneticilik yapıyordu. 7 aydır dolandırıcılıkla suçlanıyorum. Fırat Sarı'nın Hastanesi'nde çalışıyordum ama Sarı'yı en fazla iki kez gördüm. Bilgisayarda yazılan epikrizleri okumadım, bu epikrizlerin hangi şartlarda yazıldığını bilmiyordum. Mehmet Gürül bu hastanenin yoğun bakımını işletiyordu, Fırat Sarı oraya karışıyordu. Hastane Seyhmuz Çelik'i istemiyordu bu yüzden Mehmet Gürül'ü getirdiler. İşe başlarken Ali Dirik ile görüştüm. Mehmet Gürül hastanedeki düzensizliklerden dolayı bir süre sonra ayrıldı. Bebek Kaya, riskli bir bebekti. Kadın doğumcu riskli olacaği için bebeği yoğun bakıma aldı doğumdan sonra. Bebek yoğun bakımdayken durumu kötüydü. 500 gram bir bebek vardı akciğerleri kanıyordu. Sabah Ali Bey yoğun bakıma geldi. Ben de ona yaptıklarımızı söylüyordum. Bebek yoğun bakımında yetkili bir çocuk doktoru yoktu. Bize gelen bebek değil anneydi, anne geldi. Bebek Esenler hastansinden Güney Hastanesi'ne sevk edildi. Şehmuz Çelik 23 Ekim civarı hastaneden ayrıldı. Bebeğin ex olduğu tarihte Rıza Bey başlamıştı. Ben çocuk doktoru sanıyordum. Kaya bebekle ilgili yapılabilecek birşey olmadığını söyledi. Kendisi, Kaya bebeği görmediğini söyledi ama bu bebeği gördü Rıza Bey gördü, vizitini kendi yazdı" diye konuştu.

"500 GRAM BEBEK Mİ OLUR"

Atak, "Bebeklerden sorumlu hemşirelerin listesini ben yazıyordum, bu yüzden tutukluyum. Bebek ex olduğunda benim hastanede olmam gerektiği söyleniyor, ben de diğerlerinin de hastanede olması gerektiğini söylüyorum. Batuhan Rıza Bey'i arayıp, '500 gram bebek mi olur' diyor. Rıza Bey'in de '500 gram bebek mi olur çek fişini' dediğini duydum, bunu savcılıkta öğrendim. Doğukan Taşçı'nın yayınladığı videoyu televizyonda izledim. Hasta mahremiyeti diye birşey var bunun için doktor olmak gerekmiyor, bunu herkes bilir. Ben bir hemşire olarak nasıl baska bir hemşireyle görüntülü konuşurum. Beni arasaydı ben hastaneye giderdim ama beni aramadılar. Riza Bey, Batuhan Bey'e 'Bebeğin durumu çok kötüyse fişini cek diyor'. Bunu bebeği bilen ben yapamıyorum Batuhan nasıl yapıyor. Hastaneyi denetime geldiğinde Kaya bebekle ilgilenen doktoru sordular. Ali Bey bebeğin ex olduğunu söyledi. Biz de, o sırada sorumlu hemsire olmadığı için Rıza Bey'in eşi Hilda Hanım'ın kaşesini kullandık. Hilda Hanım o sırada Güney Hastanesi'nde çalışmıyordu, Hilda Hanım bebeği hiç görmedi, Rıza Bey gördü. Mehmet Gürül hastalarla kendi ilgilenirdi. Şeyhmus Çelik işten ayrıldığında yasal olarak çıkışını hemen yapmadılar, 1 hafta Mehmet Gürül kendi ilgilenirdi. Sonrasında Ümit Bey ilgilendi" dedi.

"HÜSEYİN GÜNERHAN'IN İLAÇ SATTIĞINI DUYDUM"

Atak, "Gıyasettin 112’de çalışıyordu ama hastaları 112 den sevk etmiyordu. Samimi olduğu doktorlar sevk istediğinde sevk ediyordu. Başka hastanelere Fırat Sarı ile çalıştığı dönemde hastaları sevk ediyordu. Bu durumdan maddi kazanç elde ettiğini biliyorum. Amnizonları sattığını ve gelir elde ettiğini duydum. Hüseyin Günerhan’ın ilaç sattığını gözümle görmedim ama duydum. Kurusof düş, kullanmış gibi göster durumunda kalmadım. Hüseyin Günerhan’ın ilaç sattığından bahsedildi günaydın gönderildikten sonra Şehmus Çelik geldi o da sonra gönderildi. 16’sında denetime geldiler bebek de o zaman öldü. Hastane 3. basamaktı denetime gelindiğinde yoğunbakımın kapatılabileceğini bu yüzden 1. basamağa düşürülme olabilir ama düşürüldüğü tarihi tam hatırlamıyorum. Hilda Hanımla iletişime geçmiyorduk. Rıza Beyle iletişime geçiyorduk. Rıza Bey tedavi düzenlemiyordu. Rıza Bey, eşinin erkek hemşirelerle görüşmesini istemediği için görüştürmediğini duydum. Müzeyyen Hanımın hangi hemşirenin nöbetçi olduğunu bilmez ama hangi gece kaç hemşire var kimler nöbetçi olduğunu bilir" şeklinde konuştu.

"SEVK KONUSUNDA YETKİM YOK"

Damla Atak savunmasının devamında, "Müzeyyen Hanım'ın Batuhan'ın gece sorumlusu olduğundan haberi var, Ali Dirik bebeğin durumunun kötü olduğunu da Batuhan'ın da sorumlu olduğunu biliyordu. Çalıştığım sürede Kaya bebeğin ölümüne kadar, Müzeyyen hanıma herşeyi söylerdik. Kaya Bebek doğar doğmaz akciğerleri kanamadı, sonradan kanadı. Hasta sevkinde başhekim karar verir. Benim sevk konusunda bir yetkim yok. Yenidoğan yoğun bakımla ilgili Gıyasettin ile görüşmemin sebebi, gönderdiği her hastayla ilgili bilgi almak istiyordu. Gönderdiği hastalarla ilgili bilgi veriyorum. Gıyasettin, yoğun bakım işletiyor olsaydı bilirdim diyerek düşünüyorum. Kaya bebeğin Güney hastanesinde doğumu gerçekleştikten sonra kilosunun 500 gram olarak değişmesinin sebebini bilmiyorum ama benim çalıştığım hastanede bir değişiklik olmuyor, ultrason ölçümleriyle doğum olduktan sonra ölçümler arasında değişiklik olabilir. Hemşire olarak bir hasta kötüleşince benim de bir hekime ihtiyacım oluyor. Kaya bebek hastanede 5 gün yatmasına rağmen SGK’da 6 gün olarak gözüküyor konusunda bir bilgim yok sizden şimdi öğreniyorum. Dışarıdan herhangi bir ilaç Güney hastanesinin yoğun bakımına girmiyordu" dedi.

'PARAYI HEMŞİRELERE MOTİVASYON OLARAK DAĞITIRDIM'

Hakim: Danışmanlık nedir, bu şirket ne yapıyordu?

Cansu Akyıldırım: Doktor Mehmet Gürül’le çalıştık. Herhangi bir sıkıntıda İlker Gönen ile görüşüyorduk.

Hakim: Sadece danışmanlık mı yoksa tıbbi müdahale oluyor muydu?

Cansu Akyıldırım: İlker Bey, Mehmet Bey hangisi varsa o yapıyordu.

Hakim: Sözleşmeyi kim yapıyordu?

Cansu Akyıldırım: Büyük ihtimalle hastane yöneticileri ile şirket arasında imzalanmıştır.

Hakim: Hesap hareketleri var, ne diyorsun?

Cansu Akyıldırım: Kolluk fezlekesinde de anlattım. 2022-2023 yılları arası olabilir. Ben Birinci Hastanesi’nde çalışıyordum. Şirketten Fırat Bey bana aylık para atardı. Hemşirelere motivasyon olarak dağıtırdım.

'BEBEK GELDİĞİNDE MOSMORDU'

Hakim: İlker bey göbeği açamamış, açamadığı için mahvetmiş şeklinde konuşma var ne diyorsun?
Cansu Akyıldırım: Böyle bir konuşma hatırlamıyorum. Kadan bebek, bize geldi. Geldiğinde mosmordu, yenidoğana aldım. Oksijen verdim. İlker Bey'i aradım. Bebeğin durumunu anlattım. En fazla 5 dakika içerisinde Dursun Bey geldi. Makineye bağladı. Çocuğa akciğer filmi istendi. Yoğun bakım şartlarında çekildi. Cihazı servise çektiğimizde cihaz yerleştirmemiz gerekiyordu. Bebeği kaldırdığımda şişlik hissettim. İlker Bey de telefonda dinliyordu. O sırada bebeğin kalbi durdu, müdahale başladı. Maalesef geri dönmedi. Benim film görme ve yorumlama yetkim yoktu. Bebeğe müdahale 45 dakika sürmüş olabilir. İlker beye akciğer filmini ilettim. Ben gönüllü olarak oradaydım. TRG’ye 2 haftalık yardıma gitmiştim.

Hakim: Kim söyledi?

Cansu Akyıldırım: Fırat Bey söylemişti. Sonra çalışmamı teklif ettiler. Kabul etmedim. 24 Temmuz’da da hemşire müdürü olarak başladım. Bu olay olduğunda ben Birinci Hastanesi’ndeydim.

Cansu Akyıldırım: Fırat ile İlker arasında konuşma var. ‘Hasta zor durumda’ deniyor. Basamakla ilgili olabilir mi?

Cansu Akyıldırım: Çalıştığım sürede, basamak belirleme, yazma yetkim bilgim ve donanımın yok. Bana söylenen basamakları formata geçen insanım. Epikriz yazma yetkim de yok.

Hakim: Epikriz yazıyor muydun?

Cansu Akyıldırım: Bana yazılı olarak geliyordu. Çalıştığım doktorlar ya da Fırat Beyler yazıyordu. İkinci göz kontrolünden sonra sisteme girişlerini yapıyordum.

Hakim: Konuşmanın devamında ‘Cansu yazar dedi. Bütün epikrizleri değiştirelim dedim’ deniyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen ‘tamam’ demiş.

Cansu Akyıldırım: Böyle bir konuşmadan haberim yok. Ben yazan değil, yazılanı sisteme atan kişiyim.

Hakim: O zaman niye konuşmalarda adın geçiyor, orada çalışmadığın sürede böyle yetkin var mı?

Cansu Akyıldırım: Sadece epikriz için yapar mısın diye rica etmiş olabilirler.

Hakim: Fehmi Alperen ile Fırat Sarı bir restorantta buluşmuşsunuz.

Cansu Akyıldırım: Evet, oturmuşluğumuz oldu, doğrudur.

'HASAN BASRİ İLE DOĞUKAN’IN İLAÇLARI SATTIĞINI ÖĞRENDİM'

Hakim tapeden okuyor: ‘Buzdolabını açtı. Raporu sana attım. Allahtan raporda bir şey bulamamış. 15 gün yatmış uzun mu?’

Cansu Akyıldırım: Denetim raporlarını Fırat Bey'e iletiyordum. Danışmanlık hizmeti aldığımız için atıyordum. Yenidoğan yoğun bakıma lazım olacak ilaçları alabileceğimiz eczane yoktu. Gece kapalı oluyordu. O dönemde de sabah çok erken denetime geldiler. O yüzden böyle bir cevap verdim.
Hakim: Dış nöbetçilerin denetimde görünmesini istemediniz yani.
Cansu Akyıldırım: Sigortasız oldukları için alanda olmalarını istemedim.
Hakim: Curosurf ilacıyla ilgili ne diyeceksin?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri beni alacağını ama öncesinde bir şey konuşacağını söyledi. Hasan Basri ile Doğukan’ın ilaçları sattığını öğrendim. 20 kutu satıp para aldıklarını söylediler.
Hakim: Başka curosurf satan kişi var mı?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri’nin deyimiyle Hakan Doğukan Taşçı’yla beraber sattıklarını söyledi ama gözümle görmedim.

'BEBEKLERİN ENTÜBE OLDUĞU BİLGİSİ YAZMIYORDU'

Hakim: Mehmet Gürül’le görüşmende ‘Entübeyi eklememiz lazım’ demiş. Sen de ‘valla bilmiyorum hocam’ demişsin. Epikrizde yazılan kan gazıyla kayda geçen kan gazı aynı değilmiş.
Cansu Akyıldırım: Denetimle ilgili. Akciğer raporları hasta raporlarında var. Rutin olarak taburcu dosyalarına koymuyorduk. Bebeklerin entübe olduğu bilgisi yazmıyordu. Radyoloji doktorunun şablonunda yer almıyordu. Konuşma da buna yönelik. Dosyalar faturalandırıldığı için tekrardan herhangi bir şey değiştirilemeyecek. Kan gazlarına baktığımda basılı olan kan gazıyla basılanın aynı olmadığını Mehmet Gürül’e ilettim.

Hakim: Sümeyye sana diyor ki ‘Sen de var mı örnek bana fotoğraf at’, ‘3. basamak çocuk oksijen almıyor. Hiçbiri doğru değil. Ben o yüzden adamın yanına gidemem’ diye konuşma geçiyor.

Cansu Akyıldırım: Bu gördüğüm eksiklikleri Mehmet Bey'le paylaştım. O da Fırat Bey'le paylaşmış. Eksik olanları söylüyorum. ‘Bu epikrizlerin neyini savunayım’ dedim. Bu adam dediğim Murat Bey'dir. Bundan ibaret.

Hakim: Fırat Sarı’yı ne kadar süredir tanıyorsunuz?

Cansu Akyıldırım: 2019’dan beri tanıyorum.

Hakim: Reyap Hastanesi’nde çalıştın mı?

Cansu Akyıldırım: Beraber çalıştık evet.

Hakim: (Fırat Sarı ile sanık arasında geçen konuşmayı okuyor) ‘Para veriyorum bu göndermemiş’ ne bu?

Cansu Akyıldırım: Hemşirelere motivasyon paraları gönderiyordum. Konuşmada geçen kişi Doğukan. Parayı göndermediğini söyledi.

Hakim: Sen mi dağıtıyordun paraları?

Cansu Akyıldırım: Hayır, normalde ben Birinci’deyken dağıtıyordum.

'FIRAT SARI İLE İLİŞKİMİZ OLDU'

Hakim: ‘Zeynep’i 3. Basamak göstermişler. Ben basamak olarak ne göstereyim?’ Bu basmaklar niye hemşirelerin konuşmalarında geçiyor. Doktorlardan ziyade hemşirelerin ifadelerinde basamak var. Hep doktorlar işaret ediliyor.

Cansu Akyıldırım: Basamak hakkında hiçbir hemşire karar veremiyor.

Hakim: Niye konuşuyor o zaman?

Cansu Akyıldırım: Hekim karar veriyor. Konuşmayı hatırlamıyorum. Ben formata yazıyorum sadece.

Hakim: Hemşirelerin konuşmalarında sürekli böyle konuşmalar var. O yüzden soruyorum, siz mi karar veriyordunuz yoksa doktorlar mı?

Cansu Akyıldırım: Benim çalıştığım yerde doktorlar veriyordu. Başka yerleri bilmiyorum.

Hakim: Ekleyeceğin bir şey var mı?

Cansu Akyıldırım: Ben bu zamana kadar maaşlı çalışandım. Maddi çıkar elde etmedim. 7 aydır tutukluyum. Artık bir şeylerin sonuçlanmasını istiyorum. Dosya, medya tarafından dallandırıldı. Böyle bir dosyada adım geçtiği için üzgünüm.

Hakim: Fırat Sarı’yla samimiyetin var mıydı? Normalden fazla mı?

Cansu Akyıldırım: İlişkimiz oldu.

Hakim: Ne kadar süre?

Cansu Akyıldırım: 3 yıl falan.

Savcı: Fırat Sarı’yla ne zaman tanıştın?

Cansu Akyıldırım: 2019 yılında.

'MALZEME EKSİKLİĞİ NEDENİYLE CİDDİ SIKINTILAR YAŞADIK'

Hakim: İlker Gönen'le aranızda geçen tape var. 'Ölüyor mu, ne yaparsa yapsın, ben bırakıyorum' diyorsun.

Cansu Akyıldırım: Düşünmeyi bıraktım, demek istemiştim. O an malzemesizlikten dolayı çok gergindim. Bir dönem gerçekten hastanede ciddi sıkıntılar yaşadık.

Cansu Akyıldırım'ın savunması bitti.

FIRAT SARI 'ENTÜBE GÖSTERİN' DİYORDU

Hemşire Çağla Durmuş'un savunmasına geçildi.

Hakim: Tapede 'entübe gösterin' deniyor. Nedir bu?

Çağla Durmuş: Fırat Sarı bize öyle söylüyordu. Değişiklik yapılmasını istiyordu biz de hemşirelere söylüyorduk.

Hakim: Ne istiyordu?

Çağla Durmuş: 3. basamakta entübe gösterilmesini istiyordu.

Hakim: Amacı ne?

Çağla Durmuş: Maddi çıkar. SGK'den para alıyorlardı.

(Ölen Karakoç bebekle ilgili) Savcı: Bebek kustuktan sonra bir dönüş süreci olmuş, bu süre kaçırıldığı için ölmüş. Bebeklere bakılmıyor muydu?

Çağla Durmuş: Hemşire bakımını yaptığını diğer hastaya geçtiğini söylüyor, gözümle bir şeye şahit olmadım. Ne kadar süre geçti, geçmedi mi bilmiyorum.

Savcı: Yetkili hemşiresin, göz gezdirmiyor musun bebeklere?

Çağla Durmuş: Ben o anda başka evrakları doldururken aradılar beni. Sık sık dolaşırım ama o an denk gelmedim.

Çağla Durmuş'un savunması bitti.

'ORTADA BİR ÖRGÜT OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM'

Hemşire yardımcısı Damla Atak’ın savunmasına geçildi.

Atak savunmasında “İlker ve Fırat Beyi 2015-2020 arasında Şafak Hastanesi ve Duygu Hastanesi’nde çalıştığım dönemlerde tanıdım. Ortada bir örgüt olduğunu düşünmüyorum. Bu iki isim dışında kimseyi tanımıyorum. 7 aydır dolandırıcılık konusunda suçlanıyorum. Fırat Sarı’nın hastanesinde çalıştım, 1-2 kere gördüm. Epikrizleri Mehmet Halis yazıyordu. Gözümle gördüm. Duygu Hastanesi’nde dosyaları alır giderdi. En fazla 7-8 hastası olan bir hastaneydi. Yazdığı epikrizleri okumadım. Doktor odasında ne yapıyordu bilmiyorum" dedi.

Hakim: Hastaneyi kim işletiyordu?

Damla Atak: Fırat Sarı ama yönetim bulaştırmıyordu.

Hakim: Asıl sahibi kim?

Damla Atak: Burak Sezer.

Hakim: Peki Güney Hastanesi?

Damla Atak: Güney Hastanesi’ne başladığımda Fırat Sarı oradaydı. Şeyhmus Çelik vardı, Hüseyin Günerhan’ın hastaneden ayrıldığını öğrendim. İlaç aldığını ve bu yüzden gönderdiklerini öğrendim. Çelik’in de yoğun bakıma gelmesini istemediler. Mehmet Gürül’ü getirdiler. 1 hafta 10 gün Gürül ile çalıştım. Sonra Gürül de ayrıldı.

‘KÖTÜLEŞİRSE TÜPÜNÜ ÇEKERSİN’

Hakim: Kaya bebeğin doğumuna kim girdi?

Damla Atak: Bebeğin doğumuna ben girdim. Doğumdan sonra hep beraber yenidoğan yoğun bakıma çıktık. Bebeğin durumu zaten kötüydü. Doktor hastaneden ayrıldı. Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekime haber verdim. Ali bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılacakları sordu. Bunun ardından yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledim ama bizi o süreçte yönlendiren bir doktor yoktu. Batuhan Çetin’i bana gece sorumlusu olarak tanıttılar. Ben de acil tıp teknisyeniyim. Benim de sorumluluk almamam gerekiyordu. Orada olmamam gerektiğini söylüyorlar. Beni arasaydı hastaneye giderdim. Kendisi beni aramadı. 7/24 yoğun bakımla ilgili her konuda arardım. Kendisi de bu konuda titiz davranıyordu. Her gün 2-3 defa gelir her şeyi kontrol ederdi. Batuhan beni arasaydı, ‘Rıza Bey'den verimli cevap alamıyoruz’ derdim. Bebek Kaya’nın ihmaliyle suçlanıyorum. Gerçekten kabul etmiyorum. Zorlanıyorum konuşmakta.

Hakim: Rıza (Doktor Rıza Keykubad) ifadesinde hastaneyle bağlantısı yokmuş gibi konuşuyor.

Damla Atak: Savcılıkta, savcı bey, Batuhan’la Rıza beyin tapesini okudu. Batuhan hastanın kötüleştiğini söylüyor. ‘Kötüleşirse tüpünü çekersin’ diyor Rıza bey. Ayrıca, Rıza Bey çocuk doktoru sanıyorduk ama değilmiş. Bebeği bilmeyen hekim nasıl böyle konuşuyor.

Hakim: Gıyasettin Mert Özdemir ile konuşman var.

Damla Atak: Kaya bebekten sonra denetime geldiler. Gördüğüm hiçbir denetim böyle değildi. Bütün hasta dosyaları dahil, hastaların hepsini dolaştılar. Kaya bebeği sordular. Ali Bey, Kaya bebeğin EX olduğunda anestezi doktorlarının hastanede olduğunu söyledi. Ali Bey başhekimliğe gittikten sonra beni çağırdı. Denetimcilere Rıza Bey, eşinin de burada olduğunu söylemiş. Bunun doğrulanmasını istedi.

Hakim: Peki gelmiş mi?

Damla Atak: Hayır. Anestezi doktorları da yokmuş.

Hakim: Niye böyle bir şey yapıyor?

Damla Atak: Kaşesi olduğu için.

Hakim: Kaşe yetiyor yani öyle mi?

Damla Atak: Evet.

'TÜPÜ ÇEK' DEMEDİ

Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulan doktor Rıza Keykubad'ın savunmasına geçildi. Keykubad kendisine iftira atıldığını öne sürerek şunları dedi: "Sadece Damla değil, birkaç hemşire daha bana çirkin iftiralar attılar. Medyada da çok çirkin şeyler yazdılar. Benim ailem var. Ben de bir babayım. Ben niye çirkin çirkin laflar söyleyeyim medyada çıktı bunlar. Bunlar yalandır, iftiradır. Sadece Damla Hanım'ı tanıyordum. Hala özel hayatlarını bilmem.2-3 hemşire hep benim adımı geçirmişler ben bu yüzden tutuklandım" ifadelerini kullandı.

Rıza Keykubat'ın avukatı da "Batuhan kendini kurtarmak için böyle demiş olabilir. Böyle bir tape yoktur. Müvekkilime haksızlık yapılıyor. 'Tüpü çek' diye haberler yapıldı. Ancak müvekkilimin böyle bir konuşması olmamıştır. Müvekkilimin bu aşamada tahliyesini talep ediyoruz" dedi.

'ÇOCUĞUNU MORGTAN BİSKÜVİ KUTUSUNDA ALDI'

Sanığın baba olduğunu, çocukları olduğunu söylemesi üzerine, Kaya bebeğin babası Mehmet Hanifi Kaya'nın avukatı, "Benim müvekkilim çocuğunu morgtan bisküvi kutusunda almış bir babadır" diyerek sanığın evladından bahsettiği savunmasını kabul edemediğini söyledi.

Duruşmaya verilen aranın ardından sanık Mehtap Sayar'ın sorgusuna geçildi. Hakim, Sayar'a Hasan Basri Gök ile olan satürasyon tapesiyle ilgili ne diyeceğini sordu.

"Hasan 'Mehtap çocuğu öldür, 50 satürasyonlu çocuk mu olur?' diyor, sen de 'Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani' diyorsun bu konuşmayı hatırlıyor musun?" sorusuna yanıt veren Sayar, "Evet. Sıkıntılı bir konu. Sosyal medyada çok baskı oldu. Bu konuyla ilgili daha fazla konuşmak istemiyorum" dedi.

Davaya yarın saat 09.30'da devam edilecek.

Duruşmanın bugünkü celsesinde ifadesi alınan 13 kişi şu şekilde:

Hakan Doğukan Taşçı (Hemşire), Hasan Basri Gök (Hemşire), Deniz Korkmaz (Hemşire), Hüseyin Günerhan (Hemşire), Hüseyin Gündüz (Ambulans şoförü), Cansu Akyıldırım (Hemşire), Çağla Durmuş (Hemşire), Damla Atak (Hemşire), Rıza Keykubad (Doktor), Emine Avcı (Yönetici), Mehtap Sayar (Hemşire), Fehmi Alperen (112 Acil Servis çalışanı) Mehmet Halis Başli (Hemşire).

Kaynak:DHA