Yenidoğan çetesi davasında 2. duruşma
İstanbul’da SGK'dan daha fazla para almak amacıyla anlaşmalı özel hastanelere yönlendirilen yeni doğan bebeklerin ölümüne sebep olan "yenidoğan çetesi" davasının ikinci duruşması bugün İstanbul Bakırköy Adliyesi'nde başlıyor. Davada 22'si tutuklu 47 sanık yargılanıyor, ilk duruşmada tutuklu sanıklar suçlamaları reddetti ancak usulsüzlük iddialarını kabul etti.
İlk duruşma 6 gün sürdü
Sağlık Bakanlığı'ndan 'Yenidoğan bebek çetesi' açıklaması
Yenidoğan çetesi davasında ilk duruşma
Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması sona erdi: Mahkeme salonunda neler yaşandı?
Yenidoğan çetesi yeniden hakim karşısında
İstanbul'da, yeni doğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek haksız kazanç sağlamak amacıyla harekete geçtiği iddia edilen Fırat Sarı ve İlker Gönen gibi sanıkların arasında bulunduğu 47 kişiye yönelik yargılama, 18 Kasım’da başlamış ve 6 gün süren ilk duruşmada tutuklu sanıklar savunmalarını yapmıştı. Sanıklar, kasten öldürme suçlamalarını reddederken, bazı usulsüzlük iddialarını ise kabul etti.
Bakan Memişoğlu: Yenidoğan dosyası 2016'da kapatıldı iddiası vicdansızlıktır
Yenidoğan Çetesi hakim karşısında: Duruşmada 3. gün
Yenidoğan Çetesi duruşmasında 5. gün
Duruşma saat 11.00'de devam edecek
İlk duruşmanın ardından mahkeme, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi ve duruşmayı bugün (26 Kasım) saat 11.00'e ertelemişti. Duruşma sırasında mağdur ailelerin müdahillik talepleri ise, iddianamede yer almamaları nedeniyle kabul edilmemişti. Davada, bebeklerin ölümüne yol açan ihmal ve haksız kazanç sağlama suçlamaları yoğun şekilde tartışılacak.
Duruşma tutuksuz sanıkların savunmasıyla başladı
Yenidoğan Çetesi davasında duruşmanın 7. günü tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç'un savunmasıyla başladı. Duruşma salonundan gelişmeleri, muhabir Melike Şahin, gazeteci Rojda Altıntaş aktarıyor. Gazetecileirn duruşma salonundan aktardığı bilgiler şöyle:
"Kafasından dopamin vermeyin, yaşayacaksa yaşar"
Bahar hemşire ve Fırat Sarı arasında geçen "Kafasından dopamin vermeyin, yaşayacaksa yaşar" tapesi sorulan Koç, "55 günlük bir bebek zor bir bebek. Artık damar yolları kalmadı. Son çare olarak kafadan damar yolu açarız. Çok zor açtık. Damar yolu etkin çalışıyordu. Dopamin küçük damarları zedeleyen bir ilaç. O yüzden kafadan verilmesi tercih edilmez. Fırat Sarı CPR'a gerek yok demişti önceden, çünkü çok yoğun beyin sekeli kalmıştı. Ama biz yaşamla bağdaşmasa da müdahalemizi yaptık." yanıtını verdi.
Fırat Sarı'nın çalışma saatleriyle ilgili soruya yanıt veren Koç, "Belli bir saati yoktu. Halime bebekle her gün ilgilendi. Doktor o gün o saatte ihtiyacı olduğunda olmadıktan sonra her gün gelip bakmış olsa da benim için sıfırdır." dedi.
"Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık"
Suçlamaları kabul etmeyen hemşire Ecem Koç, "İşletme konusu nedir bilmiyorum, burada öğrendim. Kimseyi tanımıyorum, örgüt mensubu değilim. Sadece Fırat Sarı ve Bahar Kanık'ı tanıyorum." dedi.
Halime bebeğin ölümüyle ilgili iddialara yanıt veren Koç, "Çok kötü durumda bir bebekti, entübeydi. Yapmam gereken her şeyi yaptım bebekle ilgili. Adrenalini ve CPR'ını yaptım, geri dönmedi bebek. Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık. Normalde doktor bey Esenyurt'tan geliyor. Geliyorum dedi. Genelde tüm doğumlara, müdahalalere yetişir. İlk defa böyle bir durumla karşılaştık. Ex saati değiştirildi mi değiştirilmedi mi bilmiyorum." diyerek kendini savundu.
Fırat Sarı ile arasındaki para trafiğine ilişkin iddialara da yanıt veren Koç, "Fırat Hoca'ya kendi cebimden kıyafet almıştım. Sonra o iadesini yaptı. Bir bebeğe eşya aldık. Onun iadesini yaptı. Ticari bir şey yok. Aldığım şeylerin geri ödemesini yaptı." diye konuştu.
"Boşver eks olacak"
Gazeteci Rojda Altıntaş, mahkemede okunan tapeleri paylaştı. "Boşver, eks olacak" sözleri sanıklara soruldu.
Başka hastanede hasta baktı iddiası
Ecem Koç'tan sonra tutuksuz sanık Dr. Mehmet Salih Kara'nın savunmasına geçildi. Kara, daha önce savunma yaptığını ve ekleyeceği bir şey olmadığını söyledi.
Mahkeme Başkanı'nın "Silivri Kolan Hastanesinde başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta bakmışsın?" sorusuna yanıt veren Kara, "Böyle bir şey yok. Çam Sakura'da asistanlık eğitimim devam ediyordu, çok yoğundum. Buna vaktim olmazdı. Konuşma olarak yapmış olabilirim ama eylem olarak gerçekleştirmedim." diye konuştu.
"Epikrizleri değiştirmedim, yönetime de söyledim"
Mahkeme başkanının "Uzman raporunda bebeğe pasif ötenazi yapıldığı yazıyor" sözleri üzerine hemşire Şenkalaycı, "Uzman raporu gerçeği yansıtmamaktadır. 1,5 saat CPR uygulanan hastaya nasıl pasif ötenazi yapılmış olabilir." iddiasında bulundu.
Mahkeme başkanının Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında geçen bir görüşmede adınız ilaç düşmek konusunda geçmiş sorusuna cevap veren sanık Şenkalaycı, "Burada birçok meslektaşım ifade verdi, ancak hiçbiri bu durumu açıklayamadı. 'Düşüyorum' kelimesi, doktorun 'Reçete ediyorum' demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konuyla ilgili Hasan Basri Gök ile görüşmelerim oldu. Hasan Basri, beni bu konuda manipüle etmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF’a geçmemiz konusunda ısrar ediyordu. Bu kadar ısrar edince şüphelendim ve durumu İlker Gönen’e ilettim. İlker Gönen de bana, 'Ben de şüpheleniyorum' dedi. Ayrıca, sağda solda satış yaptıkları söylentilerini duyduğunu da belirtti. Daha sonra İlker Gönen beni bu konuda uyardı" şeklinde konuştu.
Tapelerde yer alan "Faturası bana kesilecek" konuşması sorulan Şenkalaycı, "Hemşire gözlem formlarını ben yapıyordum. O gün yoğunluğum nedeniyle kontrol edemedim, bazı hemşireler gözlem notlarını eksik yazmış. Bunun hesabını bana soracaklarını düşündüm." diyerek kendini savundu.
Fırat Sarı'nın epikrizleri değiştirmesini istediğini ileri süren Şenkalaycı, "Kabul etmedim. Bu usulsüzlüktür yapmadım, yönetime de söyledim." diye konuştu
Duruşmaya 40 dakika ara verildi.
"Başhekim olsam da her sürece dahil olamam"
Verilen aranın ardından duruşma yeniden başladı.
Tokluoğlu bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız "Bebek anne karnındayken ciddi anomali tespit edilmiş, bebeğin kaybedilebileceği aileye söylenmiştir. Bebeğin alınması önerilmiş, aile kabul etmemiştir." dedi.
Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü: "Başhekim olsam da uzmanlığım olmayan bir sürece dahil olamam. Başhekim olmam hastanedeki her hastaya müdahale edebilmem anlamına gelmiyor, bu mümkün değildir. Bilirkişi raporunda incelendiği halde dikkat edilmeyen şey bebeğin anne karnındaki risk durumudur. Tape kayıtları dikkate alınarak ötenazi tanımlaması yanlıştır. 2020-2024 hastanemizdeki ölüm oranı son 5 yılın ortalaması yüzde 2.2'dir. Örneğin Konya Meram Tıp Fakültesi'nde ölüm oranı yüzde 5'tir." dedi.
Hasta sayısı üzerinden değil ciro üzerinden anlaşma yapıldı
Hastane başhekimi, Medisense adlı sağlık şirketiyle yaptıkları sözleşmenin içeriğini açıklayarak, "Cirodan yüzde 35 pay aldık" itirafında bulundu. Ancak, şüpheli bağlantılar ve tartışmalı anlaşmalar, hastanedeki usulsüz uygulamalarla ilgili soru işaretleri yarattı.
Yenidoğan servisinin gelirinin, hastanenin toplam gelirinin yalnızca yüzde 4'ünü oluşturduğunu belirten başhekim, servisin kiralanması ya da dışarıdan işletilmesiyle ilgili iddiaları reddetti. Ancak, bazı ses kayıtlarında yer alan "Arşivden dosya istemişler" şeklindeki konuşmalar, denetim öncesi şüpheli bir hazırlık yapıldığı izlenimi uyandırdı. Yıldız, bu konuşmaların yanlış anlaşılmasından yakındı.
Medisense ile yapılan anlaşmanın "bilimsel danışmanlık" amacı taşıdığını vurgulayan başhekim, hastanedeki hizmet alımlarının ve ciro artışı sağlamak amacıyla yapılan herhangi bir girişimin olmadığını savundu. Fakat, savcının "Hasta sayısı artışı için mi anlaşma yaptınız?" sorusuna verdiği yanıtlar, "Hizmetin kalitesini artırarak hasta sayısının arttığını" öne sürmesi, anlaşmanın asıl amacının sorgulanmasına yol açtı.
Olayla ilgili detaylı incelemeler sürerken, başhekim Yıldız, "Ciro artışı konuşmadık, hasta sayısının azalması hakkında konuştuk" diyerek, kamuoyunu rahatlatmaya çalıştı. Ancak, ödeme şekli ve anlaşma oranları gibi detaylar, şüpheli ilişkiler ve usulsüzlük iddialarını alevlendirmişti.
Ceza istemleri
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.
Kaynak:haber merkezi-ntv