Işın Eliçin
Trump’ın Grönland sevdası ya da “Sömürgeciliği Yeniden Büyük Yapmak”
Danimarka 6 milyon nüfusuyla bugün küçük bir ülke. Ama eskiden çok büyük bir ülke, hatta bir imparatorluktu. Bir zamanlar Norveç ve İzlanda Danimarka’nın parçasıydı. İsveç’in güney yarısı ile Almanya’nın kuzeyi de öyle. ABD’nin Virgin Adaları da eskiden Danimarka’nındı. Danimarka’nın Afrika ve Hindistan’da da sömürgeleri vardı. Zaman içinde savaşlarla, bağımsızlık mücadeleleriyle Danimarka Krallığı küçüldü ve belki çok yakında biraz daha küçülecek. ABD’nin eski ve yeni başkanı Donald Trump Danimarka’ya bağlı iki özerk bölgeden birine (diğeri Faroe Adaları), Grönland’a gözünü dikti.
Trump Grönland’ı ulusal güvenliği gerekçe göstererek ve elbette doğal kaynaklarından da yararlanma fırsatı sağlayacağı için satın almak istiyor. Fikir yeni değil. Beyaz Saray’daki birinci döneminde de bu arzusunu dile getirmişti. Eski ABD başkanlarından Harry Truman ise 1946'da Grönland için 100 milyon dolarlık altın teklif etmiş, Danimarka kabul etmemişti. (Gerçi Danimarkalılar 1916’da Virgin Adaları’nı 25 milyon dolar değerinde külçe altına satmışlardı. ABD 1803’te Luisiana’yı Fransa’dan 15 milyon dolara, 1867’de Alaska’yı da Rusya’dan 7 milyon 200 bin dolara satın almıştı.) Trump, 20 Ocak’taki yemin töreni öncesinde araziye fiyat biçmek üzere oğlunu adaya gönderdi bile. Danimarka siyaseti de karıştı, Kral kızdı. “Satılık değiliz” diyen Grönland da ise bağımsızlık fikri yeniden canlanıyor.
Grönland Arktik ve Atlantik okyanusları arasında dünyanın en büyük adası. Yüzde 80’in buz tabakasıyla kaplı. Buzsuz kısmı oransal olarak küçük görünebilir ama yaklaşık İsveç’inki kadar bir yüzölçümüne sahip. Başkentinin adı Nuuk. Adalılar kendilerine Eskimo denmesinden hoşlanmıyorlar. Nüfusun yüzde 88’i Inuit ya da melez, yüzde 12’si Danimarkalı, Avrupa kökenli. Adada resmî diller Grönlandca ve Danca. (Kayak kelimesini tüm dünya dillerine Gröndlandcadan girmiş). Gröndland’ın 1979’dan beri kendi hükümeti ve parlamentosu var. 2009’da da kendi kaderlerini tayin ve referandumla bağımsızlığı seçme hakkına da sahip oldular. Halkın ana geçim kaynağı balıkçılık ama ekonomiyi döndüren esas olarak Danimarka’dan aldıkları yılda yaklaşık 600 milyon dolarlık sübvansiyon (*).
ABD’nin adanın kuzeybatı sahilinde askeri üssü var. Thule hava üssü geçen yıl Nisan’da yerel dilde bir isimle Pituffik olarak değiştirildi. Uzay çalışmaları da yapıldığı için Pituffik Uzay Üssü olarak geçiyor. Rusya, Çin ve hatta Kuzey Kore’den olası füze tehditlerini izleyip engellemek için ideal lokasyon. Pentagon’un 2019’da yayınladığı Arktik Strateji belgesinde vurgulandığı üzere buzullar eridikçe Kuzey Kutbu (Arktika) ulaşım ve doğal kaynaklara erişim kolaylaştığı için, Washington rakiplerinin bölgede daha fazla zemin kazanmasını engellemeyi hedefliyor.
2008 tarihli ABD Jeolojik Araştırması'na göre, Arktika’da 90 milyar varil petrol, 47 trilyon metreküp doğalgaz ve 44 milyar varil de sıvı doğalgaz rezervi mevcut. Bu rezervler Türkiye'nin petrol tüketimini yaklaşık 330 yıl, doğalgaz tüketimini ise bin yıl karşılayacak seviyede. Halihazırda kaynakların yarıdan fazlası Rusya'nın, beşte biri ise ABD'nin egemenlik sahasında ve Rusya halihazırda petrolünün yüzde 60’ını doğalgazının yüzde 80’ini bu coğrafyadaki rezervlerinden elde ediyor.
Arktik bölgesi küresel gemi taşımacılığı açısından da kritik. BBC’nin verileriyle söylersek, dünyanın en büyük limanlarından Hamburg ile Shanghai arası Süveyş Kanalı üzerinden yaklaşık 20 bin km iken, Kuzey Deniz Hattı tabir edilen Arktik rotası üzerinden sadece 14 bin km.
Grönland’ın kıymeti sadece stratejik konumundan kaynaklanmıyor. Ada ve açıklarında keşfedilmeyi bekleyen zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının yanı sıra uranyum, çinko, bakır, demir ve altın gibi henüz pek dokunulmamış kıymetli madenler de iştah kabartıyor. Özetle Trump boşuna söylemiyor, “Grönland'ın mülkiyeti ve kontrolünün mutlak bir gereklilik olduğunu hissettiğini"…
Trump’ın göz diktiği sadece Grönland da değil; Trump Kanada’yı 51. eyalet yapmaktan söz ediyor, Panama Kanalı’nı geri almak istiyor. Trump’a göre “Amerika’yı yeniden büyük yapmak”, Amerikan sömürgeciliğini yeniden büyük yapmaktan geçiyor.
Dip Not ya da Trump'ın Muhteşem Yalnızlığı
Trump’ın sosyal medyadaki “Dünya çapında Ulusal Güvenlik ve Özgürlük amaçları doğrultusunda ABD, Grönland’ın mülkiyeti ve kontrolünün mutlak bir gereklilik olduğunu düşünmektedir” paylaşımı bir başka dış politika icraatı için de 19. yüzyıldan esin aldığını düşündürdü bana. Buradaki “Özgürlük” vurgusu nedeniyle İngiliz İmparatorluğu’nun “Muhteşem İnziva ya da Yalnızlık” politikasını hatırladım.
1880-81 arasında İstanbul’da Büyükelçilik de yapmış olan George Joachim Goschen, şöyle tanımlamıştı bu politikayı: “Zayıf olan ve bu nedenle hiçbir katkıları olmayacağından kendilerine itibar edilmeyen ulusların izolasyonu başka, her tür komplikasyondan uzak durmak istedikleri için kendilerini izole etmeyi tercih edenler başkadır. Bizim izolasyonumuz zayıflıktan kaynaklanmıyor, kasıtlı bir tercih, ortaya çıkan her durumda istediğimiz gibi hareket etme özgürlüğüdür. [Diğer uluslar] iyilik karşılığında iyilik, vaat karşılığında vaat takas ederken, biz izolasyonla muhteşem inzivamız ile tek başımıza durduk.”
Goschen’in söylediğini yeniden şöyle formüle etmek mümkün: İngiliz İmparatorluğu güçlü olmasa, diğer ulusların diplomatik, ekonomik ve askeri desteğine ihtiyaç duyacaktı ve kendi çıkarlarına göre hareket etme özgürlüğü olmayacaktı. Yani, güçlü olduğu için özgür, özgür olduğu için güçlü bir imparatorluk vehmi.
(*) Bu vesileyle Türkiye’nin KKTC’ye desteğini merak ettim. 2024’te yaklaşık 75 milyon dolar civarında (Kamu maliyesini desteklemek için vaat edilen 5 milyar TL iken 11 aylık gerçekleşme yekunü 76 milyon TL olmuş. Yatırım kalemleri için vaat edilen 4,5 milyar TL’den 2,1 milyar TL gönderilmiş.)