Yavuz Değirmenci

Yavuz Değirmenci

Devlet aklına karşı millet aklı

Son günlerin popüler kavramı “Devlet Aklı” zihinleri karıştırmaya devam ediyor.
Ülkemizde söz konusu Devlet olduğunda hamaset ve aforizma enflasyonu eksik olmaz.
Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasında Öcalan’a yönelik Mecliste konuşma daveti ve “Umut hakkı” çıkışının ardından cevabını bekleyen en önemli soru; bu adımın arkasında Devlet Aklı mı var?

Peşin hükümlere kapılmadan eleştirel bakış açısıyla sorgulayalım.

“Devlet Aklı” etimolojik olarak modern dönemde Fransızca kökenli Raison d’Etat kavramından esinlenerek türetilmiştir. 17. yüzyılda Fransız Kralı 13. Louis tarafından Başbakan olarak atanan din adamı Kardinal Richelieu (Riçelyu) modern devlette bu yaklaşımın ilk uygulayıcılarından biri kabul edilir.
Örneğin, Kardinal Richelieu yönetimindeki Katolik Fransa kimliğine rağmen, Katolik-Protestan mezhep gerilimleri ile meşhur “30 Yıl Savaşlarında” (1618-1648) Katolik Habsburg Hanedanına karşı Fransız çıkarları doğrultusunda Protestan devletleri desteklemiştir.
Özetle; Devlet tehditlerle karşılaştığında ulusal güvenlik ve yüksek menfaatlerine göre hareket ederek kendini ahlaki kural ve ilkelerle sınırlamadan bütün seçenekleri gözden geçirir.
Temel varsayım budur.

DEVLET AKLI NASIL ORTAYA ÇIKAR?

Öncelikle akletme fiilinin öznesi olan Devleti gözden geçirmek durumundayız.

Peki, hangi Devlet kurumları, hangi mekanizmalarla akıl üretebilir? Asıl sorulması gereken budur. Bu sorunun cevabını derinlemesine irdelemek zorundayız. Akıl düşünme, idrak etme, muhakeme yapma, problem çözme ve karar verme gibi süreçleri işletir. Gerçek bir Devlet Aklının oluşumu, güçlü ve sağlıklı işleyen kurumlardan; yani sağlam kurumsal devlet kapasitesinden geçer. Devlet kapasitesinin güçlendirilmesi için kurumlar arası denetim ve denge-fren mekanizmalarının etkin işlemesi gerekir. Devlet-Toplum arasındaki güç dengesi bozulmamalıdır.

KÜRT SORUNU VE DEVLET AKLI

Kürt sorununun çözümü ve PKK terör örgütünün bertaraf edilmesi bağlamında ele alındığında; Devlet Aklı, milli güvenliği ilgilendiren böylesine kritik bir süreçte nasıl işletilmiştir? Bu sorunun yanıtına dair kamuoyunda net bir bilgi yok; hatta iktidar milletvekilleri ve parti yöneticileri bile habersiz. Herkes analitik yetenekleri ölçüsünde bir takım gözlemlere dayanarak tahminlerde bulunuyor. Üzülerek belirtmek gerekir ki, Devletimiz uzun zamandır “çoklu organ yetmezliği” benzeri kurumsal çöküş yaşıyor. Özellikle, Tek Adam düzenine dönüşen, çarpık Başkanlık sisteminin devreye girdiği 2018 yılından beri çürüme çıplak şekilde hissediliyor.

Stratejik kararların kamuoyuna açıklama yapılmayan iki liderin ev buluşmalarında alındığı, Yasama, Yürütme, Yargı arasında kuvvetler ayrılığının olmadığı, Millet aklının ve demokratik istişarenin ana karargahı olması gereken Meclisin işlevsiz hale geldiği, Devlet içinde birbiriyle mücadele halinde Paralel devlet yapılanmalarının, hiziplerin söz konusu olduğu Türkiye tablosunda sağlıklı bir Devlet Aklından söz edilebilir mi?

İronik olan şu ki; PKK'nın tarihsel gelişimi, hatalı bir “Devlet Aklı” sonucunda var olup bugüne kadar etkin olduğunu gösteriyor. 1978 yılında Diyarbakır-Lice ilçesi, Fis köyünde 20 kişiyle kurulan PKK, ilk terör eylemini 1984 yılında Siirt-Eruh’ta jandarma karakoluna baskın yaparak gerçekleştirdi. Peki, PKK hangi koşullarda ortaya çıktı, güçlendi ve bugüne geldi? Bu sorunun yanıtı, kırk yıldır çözülemeyen meselenin sorumluluğunu taşıyan Devlet Aklındadır.

Bu bağlamda, Barış için Millet aklının devrede olması gerektiğine inanıyorum. Millet aklı Meclisimizin, siyaset kurumunun, sivil toplum örgütlerinin, Kürt meselesine dair fikri olan akil insanların, özetle geniş toplum kesimlerinin demokratik katılımıyla ortaya çıkacaktır. Seçim kazanmak ve kurdukları Tek Adam iktidarını kaybetmemek adına her yolu mübah görenlerin milletimizin ve devletimizin yüksek menfaatleri doğrultusunda hareket edeceğini beklemek saflık olur. 2019 yerel seçimlerinde İstanbul belediyesini kazanmak için akrabalık bağı bulunmayan akademisyen özel kurye olarak İmralı’ya gönderildi. Öcalan’ın mektubu Devletin Anadolu Ajansında, TRT kanalında kamuoyuna sunuldu.Terör örgütü liderini belediye seçimi için kullanmak sağlıklı işleyen, güvenilir Devlet Aklı olarak nitelendirilemez. Bu çerçevede, terörle mücadeleyi siyasi çıkarlar uğruna araçsallaştıran zihniyete karşı temkinli olmak yadırganamaz.

SÖZÜN ÖZÜ;

Barış, kan ve gözyaşından yorulmuş milletimizin ortak hayalidir. Kayyum düzeninin yeniden hortlaması; Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma riskine karşı uyanık olunması gerektiğini açıkça gösterdi. Naçizane aklım der ki; Millet Aklı, Devlet aklına mukayyet olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yavuz Değirmenci Arşivi