
İlker Yıldız
Böyle bir ortamda bayram kutlu olur mu?
Yine bir bayram ve toplumun büyük çoğunluğunun içinde bir huzursuzluk, mutsuzluk var. Siyasal İslamcı iktidarların hemen hepsinde görülen kendinden olmayanı toplumun bir parçası görmeme durumu Türkiye’de de uzun yıllardır kendini hissettiriyor.
Maalesef vatandaşı olduğumuz vatanımızın cumhurbaşkanı kendi destekçisi olmayan herkese öfke kusuyor. Devleti kişiselleştirdiği ve partiselleştirdiği için de kendi duygularını devletin duygularıymış gibi insanlar üzerinde hissettiriyor. Devlet bizi sevmiyor gibi hissediyoruz. Halbuki bu gerçek olamaz.
Devletin var oluş amacı millet değil midir?
Muhalif insanlar olarak işin siyasi kısmını bir kenara bırakıp duygusal perspektifte ifade etmek gerekirse kendimizi sevilmemiş hissediyoruz. Hani yurtdışında yaşayan insanlara genelde “orada hep ikinci sınıf vatandaş olacaksın. İnsan vatanı gibisi var mı” derler ya...
Ben de yurtdışına yerleşme kararı aldığımda çevremdeki hemen hemen herkes aynı şeyi söylemişti.
Aslında bu yorumu getiren insanlar haksız değiller.
Göçmen olarak dilini, kültürünü bilmediğiniz bir ülkede sosyal izolasyon yaşamanın yanında yasal olarak da vatandaşı olmadığınız bir ülkede bulunduğunuz için kendinizi sanki kast sisteminin bir alt sınıfında hissedebiliyorsunuz. Bu psikolojik bir durum olduğu kadar karşınıza her aşamada çıkan bürokratik engellerle biraz da gerçeğin ta kendisi olabiliyor.
Böyle bir yaşamın içinde insan “kendi ülkemde olsaydım böyle olmazdı” diye düşünüyor.
Kültürüne bağlı bir Türk olarak benim de böyle hissetmem çok olağandı aslında ama maalesef böyle hissedemiyorum.
Çünkü Türkiye’de muhalif olmak kendi öz vatanında ikinci sınıf insan muamelesi görmeye doğru evrildi. Bir insan yazdıklarının, düşüncelerinin özgürlüğünün elden gitmesine sebep olur diye korkuyorsa böyle bir ülkede kendini sıkışmış, bunalmış ve sevgisiz hissetmesi çok doğal. Çifte standartın hayatın her alanında ayyuka çıktığı, bir eylemi iktidar yanlısı yaptığında helal, muhalif yaptığında haram olarak görüldüğü, hükümet ile devletin bir görüldüğü, bu şekilde görüldüğü için de hükümet eleştirisinin vatana ihanet olarak lanse edildiği, muhaliflerin dinlenmediği, seslerinin kestirilmeye çalışıldığı, enflasyon canavarının doymak bilmeden insanların iliğini, kemiğini kuruttuğu bir ülkede muhalif düşüncelere sahip insanlar kendilerini boğuluyor gibi hisseder.
İşte bu duyguyu anlayamayanlar Maltepe mitinginde neden 2,5 milyon kişinin toplandığını anlayamazlar.
Bugün bayram...
Yüzlerce genç iktidarı protesto ettiği için, oy verdikleri cumhurbaşkanı adayının dedikodudan bozma gizli tanık ifadeleriyle hapse atılmasına isyan ettiği için tutuklu bir şekilde girdi bayrama.
Ciddi sağlık problemleri olan Türkiye’nin en iyi bürokratlarından biri Mahir Polat canı pahasına teröre destek verdiği iddiasıyla tutukluyken sağlık problemleri var diye domuz bağıyla insanları katleden Hizbullah militanları cumhurbaşkanı imzasıyla serbest.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’a mecliste konuşma çağrıları yapılırken Atatürk milliyetçisi Ümit Özdağ özgürlüğünden mahrum.
Ne perhiz kaldı ortada ne lahana turşusu...
Silivri’nin neyi meşhur diye sorsalar tutsak akademisyenleri, siyasetçileri, gazetecileri, avukatları diyecek insanlar artık...
Milyonlarca insanın oy verdiği Ekrem İmamoğlu tutsak, milyonlarca insanın oy verdiği belediye başkanları tutsak. Aslında bir nevi milli irade tutsak.
Böyle bir atmosferde bayram kutlamak ne kadar doğru bilmiyorum ama herkesin bayramını kutlarım. Bayram birlik, beraberlik demektir. Bizi ayrıştıran , kötü gören, nefret eden iktidara rağmen biz bu ülkenin vatandaşları dünyanın her yerinde vatanımızı çok seviyoruz. Türkiye Cumhuriyeti elbet Atatürk’ün dediği gibi muhasır medeniyetler seviyesine bilimle, akılla, merhamet ve sevgiyle ulaşacaktır.
Bayramınız kutlu olsun