İlker Yıldız

İlker Yıldız

Trump'ın sömürge valisi

Dün dünya diplomasi tarihinin en skandal olaylarından biri gerçekleşti. Tüm dünya Uluslararası Hukuk Uzmanı Yunus Emre Erdölen’in tabiriyle bir reality show izledi.

Diplomasi kelimesi neyi temsil ve ifade ediyorsa onun tam zıttı görüntüler izledik. Diplomasi devletler arasındaki resmi ilişkileri yürütme sanatıdır.

Müzakere, çatışmaları önlemek, ulusal çıkarları korumak, barışı sağlamak ve uluslararası düzeni şekillendirmek için kullanılır.

Diplomasinin temel unsuru olan müzakereyi gerçekleştirmek de herkesin yapabileceği bir iş değildir. Benim de yıllarca dirsek çürüttüğüm Uluslararası İlişkiler ana bilim dalı bu müzakereleri gerçekleştirecek devlet adamları yetiştirmek için ortaya çıkmıştır.

Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi eğitimi olmayan insanların devlet başkanı olduğu durumlarda da eğitimli ve tecrübeli diplomatlar altın değerindedir. Kriz anlarında müdahale etme özgürlükleri ve yetkinlikleri olmalıdır.

Amerikan Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Wolodomir Zelenski arasında dün yaşananlar ne bir diplomasi ne de bir müzakere idi.

Yaşananları anlamak için biraz daha geriye gitmekte fayda var.

KAZANANIN OLMADIĞI BİR SAVAŞ

Biz her ne kadar Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini 21 Şubat 2022 olarak kabul etsek de Ukrayna-Rusya savaşının Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla başlayan 11 yıllık bir süreç olduğunu unutmamak gerekiyor. 2022 yılının görece daha önemli olmasının sebebi Rusya’nın tüm dünyanın itiraz ve uyarılarına rağmen Ukrayna topraklarını işgal etmeye başlamasıydı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez bir devlet açık bir şekilde yayılmacı bir politika izliyordu.

Savaş 3 yılı aşkın bir süredir devam ederken bu savaştan en çok etkilenen bölge coğrafi yakınlığı ve enerji anlaşmaları nedeniyle Avrupa oldu.

Bir kaç eski demir perde ülkesi dışında neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin Ukrayna’nın yanında bir pozisyon alması doğal olarak yeni bir düşman kazanmak anlamına geliyordu. Ülkeler arasında Soğuk Savaş dönemine benzer bir bölünme yaşanıyordu.

3 yılın sonunda savaşın tarafları dahil artık tüm dünya savaşın bitmesini ister konuma geldi. ABD ve Avrupa ülkelerinin silah ve para yardımları Ukrayna’nın savaşı kazanmasına yetmese de 3 yıl boyunca direnmesine yardımcı oldu.

Ancak kağıt üzerinde halen kazananın belli olmadığı bir savaş bu.

Bu süreçte Avrupa’da başta Almanya üzere bir çok ülke Ukrayna’ya maddi ve silah yardımında bulundu ama aslan payı ABD’nindi.

ABD’nin manik depresif yeni başkanı Donald Trump’un ifadelerine göre ABD silah yardımları hariç Ukrayna’ya 350 milyar dolarlık bir yardımda bulunmuştu ve artık hesabı yavaş yavaş kapatmak istiyordu.

Elbette halen aktif bir saha savaşı içinde olan Ukrayna’nın aklına estikçe vade süresiyle oynayan tefeci gibi davranan Amerika’ya karşı verebileceği tek şey yer altı kaynaklarıydı.

İşte dün Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump belki de Ukrayna’nın egemenliğine mal olabilecek kadar büyük bir anlaşma olan Nadir Toprak Elementleri anlaşmasını imzalamak için bir araya geldi.

NEDİR BU ANLAŞMA?

Ukrayna toprakları lityum ve titanyum gibi kritik elementlerin yanı sıra milyarlarca dolar değerinde kömür, doğalgaz, petrol ve uranyum rezervlerine ev sahipliği yapıyor.

Özellikle elektrikli araçların bataryalarında yaygın olarak kullanılan grafit, ülkedeki en değerli madenlerden biri ve Ukrayna Coğrafya Dairesi’nin verilerine göre, 19 milyon tonluk kanıtlanmış grafit rezerviyle Ukrayna, dünya genelinde bu alanda en büyük ilk beş üretici arasında. Nitekim sadece Rusya’nın işgal ettiği bölgelerdeki yer altı kaynaklarının 400 milyar dolar olduğu belirtiliyor.

BBC Türkçe’nin hazırladığı rapora göre modern sanayinin vazgeçilmez unsurlarından olan rüzgar türbinleri, güneş panelleri, elektronik cihazlar ve askeri teknolojilerde kullanılan nadir toprak metalleri de ülkede önemli ölçüde bulunuyor.

Trump bu zamana kadar savaşta Ukrayna için harcanan paranın karşılığı olarak ilk başta 500 milyar dolarlık bir gelir hakkı talep etti. Daha sonra bundan vazgeçip doğal kaynaklardan ilk teklife göre daha makul bir pay talep etmiş, Zelenski de güvenlik garantisi şartı ile masaya oturacağını ifade etmişti. Ancak Trump “benim sözüm senettir”den öteye geçmeyen bir güvenlik garantisi sunmuştu.

Bu arada daha makul dediğime bakmayın anlaşma imzalandığı takdirde Ukrayna doğal kaynak gelirlerinin neredeyse yarısını ABD ile paylaşacaktı.

Sömürge anlaşması desek yeriydi.

İkili Beyaz Saray’da buluşunca tüm dünya anlaşmanın sağlandığını düşündü.

DÜNYA DİPLOMASİ TARİHİ BÖYLE BİR ÜSLUP GÖRMEDİ

İki ülkenin heyeti Oval ofiste basın karşısına geçti. Zelenski solda Başkan Trump onun tam sağında ve Başkan Yardımcısı Vance da biraz daha sağ tarafta oturuyordu.

Trump’un üslubu daha Zelenski beyaz saraya gelir gelmez iğneleyici ve aşağılayıcıydı aslında.

Roosevelt, Reagan, Kennedy, Obama gibi diplomasi ustası centilmen başkanlardan sonra sokak ağzıyla konuşan bir başkanla karşı karşıyayız. Önceki döneminde de böyleydi ama artık iyice ayarı kaçmış durumda.

Takım elbise giymemesiyle ünlü Zelenski’i karşılarken basın mensuplarına Zelenski’i gösterip “Bakın yine giyinip kuşanmış” diyerek Zelenski’in kıyafetiyle dalga geçti. Hatta ilerleyen dakikalarda Oval Ofis’in içinde bir gazeteci direkt olarak Zelenski’e “Amerika Birleşik Devletleri’nin en üst düzey ofisindesiniz, neden takım elbise giymiyorsunuz? Amerikalılar giyiminizden memnun değil” minvalinde cümleler kurdu.

Zelenski de “Savaştaki bir ülkenin lideri olarak daha önemli işlerim var. Belki savaş bitince senin takım elbisen gibi pahalı bir takım elbise giyebilirim” dedi.

Bunun üzerine Trump “Ben de kıyafetinden hoşlanmıyorum” dedi.

79.jpg

Bu diplomasi açısından günün ilk skandallardan biriydi. Belki kavganın esas konusu bu değildi ama kıyafet meselesinde söylemek istediğim iki şey var.

TAKIM ELBİSE NEDEN ÖNEMLİ?

Birincisi Zelenski savaş başladığından beri takım elbise giymiyor ve bunun “savaştaki ülkenin lideri” imajından dolayı yaptığını söylüyor. Bu bir imaj stratejisiyse bile artık anlamını kaybetti çünkü dışardan bakıldığında bir devlet başkanı değil de bir fitness eğitmeni gibi görünüyor.

Savaştaki bir ülkenin lideri olarak askeri üniformayı sembolleştirebilirdi. Zira oraya cepheden terli, toz toprak içindeki kıyafetiyle gelmedi.

Gayet de takım elbise giyebilirdi. O kıyafeti bir sembol haline getirmeyi düşünenler bence büyük bir hata yapıyorlar. Diplomaside vücut dilinden, giyime hatta takılan ya da taşınan aksesuarlara kadar her şey önemlidir

Zelenski’nin diplomat kurmaylarının Zelenski’yi bu gibi sorulara hazırlamadığı da net şekilde ortaya çıkmış oldu. Zelensky sorulan her soruyu kişiselleştirerek cevap verdi ve bu da hataların başlangıcı oldu.

Bunca konu içerisinde buna mı takıldın demeyin, bunlar önemli ayrıntılar. Kıyafet meselesinde bir diğer konu da şu.

Trump ve Amerikalılar madem takım elbiseye bu kadar önem veriyorlar neden Suudi Arabistan Prensi Salman ve heyeti oval ofisteyken onların kıyafetlerine herhangi bir şey söylemediler?

78.jpg

İşin normali zaten böyle bir şeyin bırakın diplomasi dilinde normal ikili ilişkilerde bile ayıp sayılması. Ama Trump’un utanmak gibi bir endişesi ve “ayıp olur” gibi bir bakış açısı yok. Dolayısıyla burada olay tamamen duygusal.

Diplomaside nezaket en önemli faktörlerden biridir ve Trump için bunun bir önemi yok.

Yazı çok uzadı farkındayım ama biraz daha müsaade edin lütfen.

KAVGA NEDEN ÇIKTI?

Görüşme esnasında Zelenski, Putin’in ateşkes ihlallerine karşı ABD’nin kayıtsız kaldığından bahsederken görüşmede teamüller gereği pek de konuşmaması gereken Başkan Yardımcısı JD Vance mahallede deli dolu abisini korumaya çalışan ama abisinden de fütursuz çıkan bıçkın delikanlı gibi ortamı bir anda geri dönülmeyecek şekilde germeye başladı.

Sayın Başkan, Amerikan medyasının önünde bu konuyu gündeme getirmeye çalışmak için Oval Ofis'e gelmeniz, bence saygısızlık” diye çıkış yapan Vance’a “Siz benim muhattabım değilsiniz. Ukrayna Devlet Başkanı ile kimse böyle konuşamaz” deyip kalkması gerekirken Vance ile polemiğe girmeye başladı.

Tam bu esnada Trump araya girip parmak sallayarak, Zelenski’nin omzunu ittirerek akıl almaz çirkin bir üslupla “ya bu anlaşmayı imzalarsın ya da biz yokuz” dedi. O andan sonrasında sağlı sollu sokak ağzıyla misafirine saldıran iki Amerikalı ve üslubunu bozmadan iki cümle edip kalkıp gitmesi gerekirken “ıhm ıhm” diye büzülen bir devlet başkanı izledik.

Kimilerine göre Zelenski’nin duruşu onurluydu. Saldırılara karşı cevap vermesi gerekiyordu, kaldı ve savaştı ama diplomasi böyle bir şey değil. Dezavantajlı olduğun bir ortamda, anadilin olmayan bir dilde anadilini konuşan saldırgan insanlara karşı böyle kazanamazsın.

Belki iyi niyetle cevap vermeye çalışırken dışarıya çok zayıf bir görüntü çizdi.

77.jpg

Literatürde “sert müzakere ve ultimatom müzakeresi” diye de bilinen diplomasi tekniğinde güçlü olan tarafın karşı tarafa taleplerini dayatmasının ne demek olduğunu tarihten örneklerle biliyoruz.

Sevr Antlaşması, Versay Antlaşmaları bunların örneğidir. İlkinin akabinde topraklarımız işgal edildi ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başlattık.

Diğerinin şartları ise İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına zemin hazırladı.

Ancak bu diplomasi tekniği genelde iki düşman ülke arasında görülür. Tarihte ilk kez iki müttefik ülkeden güçlü olanı misafir ettiği diğer ülke liderini tüm dünyanın gözü önünde aşağıladı, azarladı ve tehdit etti.

İşte tam bu noktada Trump’un müttefiklerini aslında birer Amerikan sömürgesi olarak gördüğünü anlamış olduk.. Kanada’yı topraklarına katmak isteyen, Gazze’yi ve Grönland’ı satın almak isteyen Trump’a göre Zelenski de Amerika’nın Ukrayna Sömürge Valisi.

Dile getirmiyor ama bakışlarından, laflarından, isteklerinden bu anlaşılıyor. Eğer Amerika’ya borçluysanız Trump’un gözünde siz bir sömürge valisisiniz.

Zaten vücut dili ve sokak ağızıyla size eşit muamele etmeyecek ama daha sorunlu olanı ülkenizin en büyük güvenlik tehdidi haline gelecek.

Bu tartışmanın sonucu olarak Zelensky antlaşmayı imzalamadı ve Beyaz Saray’dan kimine göre kovuldu kimine göre ayrıldı.

Görüşmedeki diğer skandallar neydi, Avrupa bu skandala nasıl cevap verdi, bundan sonra ne olacak onu da Salı günkü yazıya saklayalım.

Bu yazı ziyadesiyle uzun oldu, okuyanların gözlerine sağlık.

Salı günü görüşmek üzere.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İlker Yıldız Arşivi