Turgay Bozoğlu

Turgay Bozoğlu

Kritik bir adım

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından politika faizinin %47,5’ten %45’e düşürülmesi, piyasa beklentilerine uygun bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, faiz indiriminin gerekçeleri, ekonomideki işlevi ve uzun vadeli etkileri üzerine daha kapsamlı bir analiz yapılması gerekiyor. Öncelikle politika faizinin ekonomideki rolüne dair temel bir çerçeve çizmek önemli.

Merkez Bankası'nın faiz kararı bugün" Faiz beklentisi ne yönde? - EKOTÜRK

Politika Faizi ve Ekonomideki İşlevi

Politika faizi, merkez bankalarının para politikası araçlarının temel taşı. Kredi maliyetlerini ve tasarruf eğilimlerini şekillendirerek ekonomik büyümeyi, istihdamı ve enflasyonu etkiler. Düşük faiz oranları genelde yatırım ve tüketim harcamalarını artırarak büyümeyi teşvik ederken, yüksek faiz oranları ise enflasyonu kontrol altına almak için talebi kısıtlar. Ancak, bu araç dikkatli kullanılmadığında, özellikle yüksek enflasyon ortamlarında, ters etkilere yol açabilir. Şimdi, TCMB’nin Ocak 2025'te aldığı faiz indirimi kararını ve bunun olası etkilerini ele alalım.

Faiz İndirimi ve Enflasyon Beklentileri

TCMB’nin Ocak 2025’teki faiz indirimi kararı, dezenflasyon sürecini desteklemek amacıyla alınmış olsa da, bu kararın detayları ve etkileri dikkatle incelenmeli. TÜFE beklentilerinin Ocak 2025 için %3-4 aralığında olması, piyasanın geçmiş verilere ve son aylardaki trendlere dayanarak yaptığı gerçekçi bir tahmin olarak değerlendirilebilir. 2024’ün son çeyreğinde TÜFE’nin düşüş eğiliminde olduğu gözlenmişti. Ancak, Ocak ayında vergi, harç, kamu mallarına yapılan zamlar ve akaryakıt fiyatlarındaki artışlar, enflasyonu geçici olarak yukarı yönlü baskılayacaktır. Ancak 2024 yılı Ocak ayı enflasyon oranının yüzde 6,7olması nedeniyle yıllık enflasyonda baz etkisinden kaynaklanan bir düşüş bekleniyor.

Politika Faizi ve Döviz Kuru: Göz Ardı Edilmemesi Gereken Bir Dinamik

Faiz indirimi ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi amaçlarken, yüksek enflasyonun olduğu bir ekonomide döviz kuru üzerindeki baskıyı artırabilir. Türkiye gibi döviz kurunun enflasyon dinamikleri üzerinde doğrudan etkili olduğu bir ekonomide, zayıf bir Türk lirası ithal maliyetlerini artırarak maliyet enflasyonunu körükleyebilir. Döviz kuru baskılarının göz ardı edilmemesi ve kur- enflasyon makasının çok açılmaması bu noktada önemli.

Kararın İhtiyatlılık Boyutu ve Alternatif Politikaların Eksikliği

TCMB, karar metninde veri odaklı ve ihtiyatlı bir politika vurgusu yapsa da, alınan faiz indirimi kararı acele edildiği hissini veriyor. Faiz indiriminin yaratacağı gecikmeli etkiler ve mevcut enflasyon dinamikleri, kararın riskli bir temele dayandığını endişesini yaratıyor. Özellikle hizmet sektörü gibi geçmiş enflasyona dayalı fiyatlama alışkanlıklarının yüksek olduğu bir ekonomide, faiz indirimlerinin etkisini olumsuz kılabilir. Piyasa güveni için faiz indirimi dışında uygulanacak makro ihtiyati önlemler konusunda somut bir yol haritasının sunulmalı.

background-2622-640.jpg

Alternatif Perspektifler ve Çözüm Önerileri

Mevcut faiz indirimi kararını değerlendirirken, daha dengeli ve kapsamlı bir politika çerçevesine olan ihtiyaç var. TCMB’nin daha etkili bir para politikası stratejisi geliştirmesi için şu öneriler dikkate alınmalı:

Daha Şeffaf Politika Adımları: Faiz dışı önlemleri de içeren detaylı bir strateji açıklanmalı ve piyasaların güveni artırılmalı. Likidite yönetimi ve döviz rezerv politikalarına ilişkin detaylar kamuoyuyla paylaşılmalı.

Faiz Dışı Araçların Kullanımı: Faiz oranlarının tek başına yeterli olmadığı bir ekonomik ortamda, zorunlu karşılık oranları, kredi büyüme hızını sınırlayıcı tedbirler ve döviz müdahaleleri gibi araçlar devreye alınmalı. Merkez Bankası gerektiğinde bu araçları kullanıyor.

Enflasyon Beklentilerini Yönetme: Orta vadeli hedefler doğrultusunda tutarlı bir duruş sergilenmeli ve enflasyon beklentilerinin iyileştirilmesine yönelik iletişim stratejileri benimsenmeli.

Döviz Kuru Üzerindeki Baskının Azaltılması: Döviz kurlarındaki oynaklığın kontrol altına alınması için rezerv yönetimi ve uluslararası işbirliği stratejileri gözden geçirilmeli.

Sonuç

TCMB’nin faiz indirimi kararı, piyasa beklentilerine uygun bir adım olarak değerlendirilse de, mevcut ekonomik dinamikler göz önüne alındığında kararın kritik ve aceleci olması muhtemel. Döviz kuru ve enflasyon üzerindeki riskler, bu kararın ekonomik denge üzerindeki etkilerini daha da hassas hale getiriyor. Sürdürülebilir bir dezenflasyon süreci ve piyasa güveninin sağlanması için daha kapsamlı, şeffaf ve dengeli politika adımlarına ihtiyaç var. Ekonomik istikrar ve güven ancak doğru politikalarla ve tutarlı bir iletişim stratejisiyle sağlanabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Turgay Bozoğlu Arşivi