Turgay Bozoğlu

Turgay Bozoğlu

TCMB'nin faiz indirimi: Büyüme-enflasyon ikilemi ve döviz kırılganlığı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bugün politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 42,5’e çekti. Bu hamlenin arkasında ekonomik büyümeyi canlandırma hedefiyle var gibi. Enflasyon kontrolü ile büyüme birbirine zıt hedefler. Zira para politikasının bu iki hedefi aynı anda yakalaması, özellikle Türkiye gibi yapısal enflasyon sorunu olan ekonomilerde neredeyse imkansız bir dengeye işaret ediyor.

Büyüme-Enflasyon Çelişkisi: Hangisi Öncelikli?

Faiz indirimleri, teoride tüketim ve yatırım harcamalarını artırarak ekonomik büyümeyi tetikler. Ancak Türkiye’de iç talep canlanması, ithalatı körükleyerek cari açığı genişletme riski taşıyor. Daha da önemlisi, yüksek enflasyon ortamında faizlerin düşürülmesi, TL’nin reel değer kaybını hızlandırabilir. Bu da ithal malların fiyatlarını yukarı çekerek enflasyonu yeniden ateşleyebilir. TCMB, şubat ayındaki enflasyon gerilemesine güvenerek adım atmış olsa da, büyüme odaklı politikanın enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratma ihtimali göz ardı edilemez.

Kurulun açıklamasında, "enflasyonun orta vadede yüzde 5’e çekilmesi" hedefi vurgulansa da, faiz indirimleriyle büyümeyi önceleyen bir yaklaşım, bu hedefle çelişiyor. Yüzde 5 hedefi çölde serap görmek gibi. Zira enflasyon ancak sıkı para politikası ve talep baskısının kırılmasıyla kontrol altına alınabilir. Elbette enflasyon katılığını yenmek için tarım, katma değerli üretim, eğitim gibi alanlarda yapısal reformların hayata geçirilmesi şart. Faiz indirimi ise tam tersine, kredi genişlemesini hızlandırarak talebi canlandırıyor. Bu ikilem, politika yapıcıları "ya enflasyon ya büyüme" tercihine zorluyor. Bugün için iş dünyasının, kredi büyümelerindeki sınırlar yüzünden, kredi maliyetlerinden çok krediye erişme sorunu var.

Döviz Kuru ve Cari Açık: İndirimin Gölgesindeki Riskler

Faiz indirimlerinin en kritik etkisi, döviz kuru üzerinde hissediliyor. TL faizleri düştükçe, yabancı sermaye için getirisi azalan Türk lirası, yatırımcılar nezdinde cazibesini kaybediyor. Bu durum, döviz talebini artırarak TL’nin değer kaybetmesine yol açar. Kur artışı ise doğrudan ithalat maliyetlerini yükseltiyor ve enflasyonu besliyor.

Öte yandan, düşük faiz ortamında hızlanan kredi büyümesi, ithal ara malı ve tüketim talebini artırarak cari açığı genişletebilir. Türkiye’nin enerji ve temel ürünlerde dışa bağımlılığı düşünüldüğünde, bu senaryo cari dengede kırılganlığı derinleştirebilir. Cari açığın finansmanı için ihtiyaç duyulan sermaye girişleri ise, küresel likidite koşullarına ve risk iştahına bağlı. FED’in indirimlerini erteleme sinyali varken, TL’nin daha da zayıflaması, finansman maliyetlerini artırarak bir kısır döngü yaratma riski taşıyor.

Politika Yapıcıların Zor Sınavı

TCMB, bu adımıyla büyüme-enflasyon dengesinde riskli bir tercih yapıyor. Karar, yılın ilk çeyreğindeki talep canlılığını sürdürmeyi amaçlasa da, enflasyon hedeflerinden taviz verildiği izlenimini güçlendiriyor. Üstelik, faiz indirimlerinin yaratacağı kur şoku ve cari açık genişlemesi, orta vadede enflasyonla mücadeleyi daha da zorlaştırabilir.

Bu noktada, maliye politikası ile koordinasyon hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, para politikasının tek başına taşıdığı yük, ekonomiyi "yüksek enflasyon-düşük büyüme" tuzağına sürükleyebilir.

Sonuç: Riskler Büyük, Denge İnce

TCMB’nin faiz indirimi, büyüme-enflasyon ikilemini ve dış dengedeki kırılganlıkları göz ardı eden bir hamle olarak okunabilir. Politika yapıcılar, kısa vadeli büyüme hedefleri uğruna, enflasyonla mücadelede kazanılan ivmeyi riske atıyor. Faiz indirimlerinin döviz kuru ve cari açık üzerindeki olumsuz etkileri, TL’nin değer kaybını kronikleştirebilir ve enflasyon beklentilerini yeniden yukarı çekebilir. Türkiye’nin sürdürülebilir bir büyüme patikasına ulaşması için, enflasyon kontrolünün öncelik haline getirilmesi ve yapısal reformlarla üretim kapasitesinin artırılması gerekiyor. Aksi takdirde, faiz indirimleriyle kısa vadeli bir canlanma sağlansa bile, orta vadede ekonomiyi daha derin bir istikrarsızlık bekliyor olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Turgay Bozoğlu Arşivi