
Turgay Bozoğlu
Enflasyonun gölgesinde kaybolan ücret artışları
TÜİK’in Ocak 2025 tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verileri, bir kez daha enflasyonun hayatımızı nasıl kemirdiğini gözler önüne serdi. Ocak ayı enflasyonu %5,03 olarak açıklandı. Bu rakam, sadece bir ay içinde fiyatların ne kadar hızlı arttığını gösterirken, özellikle sabit gelirli kesim için bir kabusa dönüşen ekonomik gerçekleri de ortaya koyuyor. Yılbaşında memur ve memur emeklilerine yapıldığı iddia edilen %11,54’lük zam, aslında %6’lık bir artışa denk geliyor. Çünkü bu artışın %5,54’ü, 2024’ün ikinci altı ayına ait enflasyon farkıydı. Yani, Ocak ayı enflasyonuyla birlikte bu artış neredeyse eridi. Henüz yılın başında, emekçilerin alım gücü bir kez daha erimeye başladı.
İşçi ve Bağ-Kur emeklileri için durum daha da vahim. Onlara yapılan zam, 2024’ün ikinci altı ayına ait enflasyon kadardı. Onlar şimdiden keseden yiyor. Bu durumda, enflasyonun altında kalan gelirler, emeklilerin geçim sıkıntısını daha da derinleştiriyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları, resmi verilerle gerçek hayat arasındaki uçurumu bir kez daha gözler önüne seriyor. Market raflarında, akaryakıt istasyonlarında, kira ödemelerinde hissedilen enflasyon, resmi rakamların çok ötesinde.
Enflasyon, sadece fiyat artışı değil, aynı zamanda bir gelir erimesi mekanizmasıdır. Özellikle sabit gelirli kesim için enflasyon, her ay alım gücünün biraz daha azalması anlamına gelir. Memur, emekli, işçi, esnaf… Hepsi, fiyatların hızla yükseldiği bir ortamda gelirlerinin erimesini izlemek zorunda kalıyor. Yılbaşında yapılan zamlar, enflasyon karşısında bir anlam ifade etmiyor. Üstelik, enflasyonun sadece geçmiş dönem farklarını kapatmaya yönelik olması, geleceğe dair bir güvence sunmuyor.
TÜİK’in Ocak 2025 verileri, enflasyonun yapısal bir sorun olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Enflasyonla mücadele, sadece parasal politikalarla değil, üretim, istihdam ve gelir dağılımı politikalarıyla birlikte ele alınmalı. Aksi takdirde, enflasyonun yarattığı gelir erimesi, toplumun geniş kesimlerini daha da yoksullaştırmaya devam edecek.
Sonuç olarak, enflasyon rakamları sadece birer istatistik değil, gerçek hayatın acımasız bir yansıması. Yılbaşında yapılan zamların enflasyon karşısında erimesi, emekçilerin ve emeklilerin yaşadığı zorlukları bir kez daha gözler önüne seriyor. Enflasyonla mücadele, sadece rakamları düşürmek değil, insanların alım gücünü korumak ve geleceğe dair umutlarını yeşertmek olmalı. Aksi takdirde, enflasyonun gölgesinde kaybolan sadece ücret artışları değil, insanların geleceğe olan inancı olacak.
Türkiye'nin 2025 yılı Şubat ayı dış ticaret verileri ne söylüyor?
17 Mart 2025 Pazartesi 17:16TCMB'nin faiz indirimi: Büyüme-enflasyon ikilemi ve döviz kırılganlığı
07 Mart 2025 Cuma 09:33Kritik bir adım
24 Ocak 2025 Cuma 14:30Hop hop Tonton
17 Ocak 2025 Cuma 10:46Gelir dağılımı adaletsizliği: Türkiye’nin kanayan yarası
28 Aralık 2024 Cumartesi 11:15Onurlu bir yaşam için asgari ücret ne olmalı?
19 Aralık 2024 Perşembe 14:15Hiperenflasyonun toplumsal ve ekonomik yıkımları: Almanya'dan günümüze dersler
11 Aralık 2024 Çarşamba 10:19Trump’ın 2. dönemi , küresel ekonomi ve belirsizlikler
26 Kasım 2024 Salı 14:28Cennet mi, cehennem mi?
14 Kasım 2024 Perşembe 12:12Türkiye'de dezenflasyon programı: Yeterli mi, etkili mi?
04 Kasım 2024 Pazartesi 15:47



