İstanbul Barosu’nun genç ve idealist avukatı Mert Akdoğan hakim-savcılık sınavında 115inci olmuştu. Yüksek bir puan almış, çok da iyi bir derece elde etmişti.

Ancak “parti”de tanıdığı yoktu. Özlem Zengin gibi bir teyzesi, halası yoktu mesela.

Mert Akdoğan mülakatta elendi. Uğradığı haksızlığı yediremedi, geçtiğimiz ay kendi evinde canına kıydı.
Yine aynı hafta 29 yaşındaki cumhuriyet savcısı adayı Mithat Can Yalman arkasında uğradığı mobbinglere dayanamadığını söylediği bir intihar mektubu bırakarak canına kıydı.

Hayatının baharındaydı ama onun da Özlem Zengin gibi teyzesi ya da halası yoktu ki kendisine mobbing yapılabiliyordu.

Oysaki Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni’ninde Cumhurbaşkanına tanıştırdığı, daha sonra da Adalet Bakanı’yla tanıştırdığı çiçeği burnunda Hakim yeğeni Arif Dağhan muhtemelen asla mobbing görmeyecek şanslı gençlerden.

Hatta atandığı Konya’da “ağam, paşam” şeklinde muamele görmesi de muhtemel. Zira Türkiye’nin nepotik ortamında AKP ile bu kadar organik bağı olan birinin nüfuzunu kullanmadığına henüz şahit olmuş değiliz.

Törendeki diyalogun bizzat kendisi zaten nüfuz kullanma, adam kayırma örneklerine canlı, kanlı bir örnek.

Sayısı 100-200 civarında bir AKP’li soylu sınıfı devletin her kademesinde birinci dereceden akrabalarını istedikleri maaşlara çalıştırabiliyorlar. Nefis bir düzen kurmuşlar gerçekten.

Kıskanmamak elde değil. İnsanın akrabası AKP’li olacaksa tam da böyle olacak. Boş boş “yeğenim biraz araştırmanı öneririm, ülke çok iyi. Eskiden kuyrukta sıra beklerdik” falan diye kafa şişirmeyecek.
Çıkacak Özlem Zengin gibi yeğeninin torpilli olduğunu yedi düvene gösterecek!

ENFLASYON DÜZELMİYOR

TÜİK Ocak ayı enflasyonu aylık 5,03, yıllık yüzde 42,12 olarak hesaplandı. Yani zam belirleyeceği zaman Aralık 2024’te aylık %1,03 olan enflasyon bir ay içinde neredeyse 5 katına çıktı.
Ben de hemen bunun üzerine Trading Economics sitesinden muazzam iktidarımızın sayesinde ilk 5’te yer aldığımız dünyanın en yüksek enflasyonu olan ülkeler sıralamasına baktım. Tabi bu istatistik TÜİK’in rakamlarına göre oluşan bir sıralamayı gösteriyor bizlere.

En son geçtiğimiz Mart ayında kontrol ettiğimde dünyanın en yüksek 4. Enflasyonuna sahiptik.
Yaklaşık 1 yıl önce yani. O dönem tablo şu şekildeydi.

Dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerde düşüş trendi varken bizde yükseliş trendi görünüyordu. Ve bu ülkelerin neredeyse hiç birinde elle tutulur bir demokrasi ortamı yoktu. Bazılarında ise iç savaş vardı.

Listeye bugün baktığımızda ise tablo şu şekilde görünüyor.

Arjantin büyük bir hızla iyi anlamda gerilemeye devam ediyor. Listeye İsrail zulmünden dolayı darmadağın olmuş Filistin girmiş.

15 yıllık iç savaşın sonunda toparlanmaya çalışan Suriye lider ama ona rağmen geçtiğimiz yıldan daha iyi durumda.

Biz 5. Sıradayız. Bizden daha iyi durumda olan listedeki iki ülke Burundi ve Myanmar’ı haritada gösteremeyecek olan milyonlarca insanımız olduğuna emin olabilirim.
Demokrasileriyle, fakirlikleriyle dalga geçip kabile devleti dediğimiz Afrika ülkeleri bizden daha iyi durumda.

Bu durumun tek sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Kendisine halen oy vermeyi düşünenler bu ince detayı bilsinler.

BİR İNSAN DAHA NASIL ÖLSÜN?

Birazdan yazacağım satırları okuduktan sonra öfkeden çıldırıp bir yerleri kırmak, ağız dolusu küfretmek isteyebilirsiniz.

Ben bu haberi gördüğümden beri böyle hissediyorum.

16 Temmuz 2020’de kaybolup 5 gün sonra cansız bedeni bir varil içerisinde yanmış halde bulunan Pınar Gültekin Cemal Metin Avcı denen psikopat tarafından öldürüldü.
Canavarla hisle olmadığına karar getirerek müebbet hapis cezasını bozan Yargıtay’a Pınar’ın babasının tepkisi yüreğimi dağladı.

“Bir insan daha nasıl ölsün” diye soruyor baba Gültekin. “Kızı sen diri diri cenin pozisyonuna getiriyorsun, iple bağlıyorsun, varile koyuyorsun, yakıyorsun. Yargıtay, normal bir ölümmüş gibi cezayı azaltmak için elinden geleni yapmış” diyor.

Gerçekten akıl alır gibi değil. Yargıya güvenmemek için daha ne kadar iğrençlik göreceğiz. Pınar Gültekin bu kararın altına imza atanlardan birinin akrabası olsaydı karar aynı mı olacaktı?

Hayır!

Olmayacaktı!

Zira Özlem Zengin’in yeğeninin yaşadığı bir kariyer süreci yaşayan çoğu yargı mensubunun halk zerre umrunda değil.