
İlker Yıldız
Stalin’in tavuğu
Herkesin bildiği bir hikaye vardır. Kaynağın doğruluğu tartışılsa da ülke yönetimleri ile ilgili bir anekdot anlatıldığında sıkça duyabileceğiniz bir hikayedir. Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin arkadaşlarına verdiği bir davette ülkelerin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunu gündeme getirir. Herkesin farklı farklı fikirleri vardır. Kimi demokrasi der… Kimi sosyalizm… Kimi halkın refahını arttırmanın yollarından bahseder…
Hiçbir cevap Stalin’i memnun etmez. Kahyasına dönüp “Bana canlı bir tavuk, biraz da yem getirin” der. Konuklar şaşırmıştır. Kısa süre sonra tavuk gelir. Stalin herkesin gözü önünde tavuğun tüylerini yolmaya başlar. Ne yaptığına anlam veremeyen konuklarına dönüp “Bakalım bu şansız tavuk kime gidecek?” der ve tavuğu yere bırakır. Acı içinde kalan tavuk bir sağa bir sola koşup kaçmaya çalışır. Kanatları kan içinde kalmıştır, bitap düşmüştür.
Sonra Stalin’in bacaklarının arasına gider. Stalin kahyanın getirdiği yemden tavuğa azar azar verir. Tavuk yemlendikten sonra uzaklaşmak istediğinde yem vermeye devam eder. Bir yerden sonra Stalin davet salonunda dolaşmaya başlar, tavuk o nereye giderse peşinden gelir. Stalin gülerek davetlilere döner ve şöyle der: “Halk dediğiniz bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup, ortada bıraksanız bile bir avuç yem verdiğinizde peşinizden gelir.” Stalin ne kadar haklıydı, bu söz halk kavramını ne kadar aşağılıyor yorumu size bırakıyorum.
NEDEN YABANCIYA DAHA UCUZ?
Son bir kaç yılda illaki karşınıza şöyle haberler çıkmıştır: Türkiye’deki otellere yurtdışında rezervasyon yaptırdığınızda fiyatı daha uyguna geliyor! Evet bu doğru bir bilgi. Nereden çıktı durup dururken derseniz bugün Lidl’dan alışveriş yapınca seyahat broşüründeki “Turkish Riviera” yazısı gözüme çarptı ve hemen kaptım bir broşür. Hotel Side Moon Palace isimli 5 yıldızlı otelde Ultra her şey dahil 3 Mart 19 Mart arası 15 günlük tatilin ücreti Münih kalkışlı uçak bileti dahil kişi başı 799 Euro. Bugünün kuruyla 30 bin 352 lira. Uçak bileti dahil… Aynı otele aynı tarihte Türkiye’den bir web sitesinden baktığınızda yüzde 45 indirimli fiyatı uçak bileti dahil edilmeden 45 bin Türk Lirası. Öz cümle Türk Türk’ü gurbette değil Side’de dolandırıyor.
25 YIL AZ, 125 YIL CEZA İSTEYİN!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son yıllardaki en büyük siyasi rakibi olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olmasın diye uğraşan bir sistemle karşı karşıyayız. 80 ihtilalinden beri hiç bir siyasiye açılmayan davalar, istenmeyen cezalar mesnetsiz soruşturmalarla Ekrem İmamoğlu aleyhine isteniyor. En son bilirkişi iddianamesi ile Ekrem İmamoğlu hakkında istenen ceza 25 yıl ve 5 kez siyasi yasak. Bence az isteniyor. 125 yıl falan istenilmeli, hatta haftada bir falaka cezası falan verilmeli. Nitekim olayın hukuki bir boyutu olduğunu kimse düşünmüyor. Olay tamamen anketlerde Sayın Erdoğan’ı rahat bir şekilde yenmesiyle ilgili. Eğer durum böyleyse işi şansa bırakmamak lazım. Ver 125 yılı kurtul yahu!
Bir çok usta yorumcu aynı şeyi söyledi belki ama ben de yinelemek istiyorum. Yarın Ekrem Bey çıksa ve "Ben aday değilim“ dese tüm suçlamalardan ertesi hafta beraat eder. Ayrıca Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ için de 4 yıl 8 aylık bir ceza talep edildi. Her fırsatta milli irade diyenlerin 3 kez seçim kazanmış onlarca ülkeden daha fazla nüfusu olan bir şehrin belediye başkanını ve bir milliyetçi partinin genel başkanını siyasi sahneden bu şekilde silmeye çalışması akıl alır gibi değil. Eğer bu isimler ceza alırlarsa parmakla gösterdikleri adaylar bu kişilerin de mağduriyetini sırtlayarak rekor oy alırlar. Kötüyü çağırmayalım ama Türk halkı bu kadar haksızlığa göz yummaz diye düşünüyorum.
Tüm bunların üzerine Ekrem İmamoğlu „hodri meydan“ demeye devam ediyor. Dün X’ten yaptığı paylaşım tam bir meydan okumaydı. “Hakkımda 25 yıl hapis cezası istenen davaların altında Sayın Cumhurbaşkanının imzası vardır, başkasının değil, kimseyi kandıramazsınız. Kendisini mertçe mindere, sandığa davet ediyorum. Kasımpaşalı gibi davransın, Bizans oyunlarıyla yargı aracılığıyla ayak oyunları yapmayı bıraksın. Bu millet cesur olanı, mert olanı sever.”
DOKTORUN YAKASINA YAPIŞIN!
İki gün önce doktorluğun ne kadar önemli bir meslek olduğundan bahseden „Mikro Cerrahi“ başlıklı bir yazı yazdım. Okumayanlar okusunlar lütfen. Aradan 2 gün geçmedi çıktı bir milletvekili akıl almaz sözler söyledi. AKP Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam sağlık sektöründeki gelişmelerden, yatırımlardan bahsederken haddini öyle bir aştı ki kanım dondu desem abartmış olmam. "Çok güzel şeyler yapıyoruz. İnşallah daha iyisi olacak" demek varken Biz iki yıldır nerede ne altyapı varsa yapıyoruz. Bizim yapacağımız bu kadar, biz doktor değiliz, hemşire değiliz. Memnuniyetsizlik varsa ben şunu da yaparım, vatandaşa ‘Gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın, ben devlet olarak yaptım, hizmeti vermeyen onlar’ diye kışkırtırım. Bunu da açık açık söyleyeyim” dedi gülümseyerek.
Hani onurlu bir şekilde hakları için mücadele eden işçileri patrona karşı savunan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen “suça işlemeye tahrik” diye bir suçtan tutukladılar ya…
Sarıçam’ın bu sözleri “sağlık çalışanlarını hedef göstermek, suç işlemeye tahrik” değil mi?
Ama hep diyorum ya canım ülkemde kanunların uygulanışı AKP’liysen başkaaa değilsen bambaşkaaa…