İlker Yıldız
Noel Pazarı, Özlem Gürses
Almanya’yı aşırı sağ mı yönetecek?
Almanya’ya yılın bu zamanları gelenler iyi bilirler... Birbirinden renkli dükkanların olduğu Noel Pazarları’nı gezmek, oradaki Noel’e özel geleneksel lezzetleri tadıp, Glühwein dedikleri sıcak şarabı içmek Almanların ve turistlerin en sevdiği aktivitelerden biridir.
Çoğunlukla 25 Kasım – 25 Aralık arasında kurulan bu pazarlar 1 ay boyunca hatırı sayılır bir ziyaretçi sayısına ulaşırlar. Cuma günü gerçekleşen korkunç saldırı Noel Pazarı’nın en yoğun olduğu saatlerden birinde gerçekleşti. Aracıyla son sürat kalabalığın arasına dalan saldırgan şimdiye kadar açıklandığı kadarıyla 5 kişinin ölümüne en az 200 kişinin yaralanmasına sebep oldu.
Olay haber ajanslarına ve sosyal medyaya düşer düşmez insanların aklına geçtiğimiz aylarda Mannheim’da olduğu gibi radikal İslamcı bir teröristin bu saldırıyı gerçekleştirmiş olabileceği geldi.
Kısa süre içerisinde saldırıyı yapanın Suudi Arabistanlı olduğu öğrenildi. Yine akıllara gelen “Al işte saldırgan radikal dinci, işsiz güçsüz bir Suudi Arabistanlı” şeklindeydi. Ancak bir kaç saat sonra saldırganın Psikiyatri Kliniğinde çalışan ateist bir doktor olduğu öğrenildi.
Taleb Al Abdulmohsen isimli 18 yıldır Almanya’da yaşayan 50 yaşındaki saldırgan X platformundan yaptığı paylaşımlarda Hz. Muhammed’e hakaretler eden bir ateist profili çiziyor. Alman hükümetini Almanya’yı Müslümanlaştırmakla, şeriattan kaçıp Almanya’ya sığınan Suudi kadınların ülkelerine geri göndermekle suçluyor.
1 Aralık 2023’te yaptığı paylaşımda “Hayatım pahasına bile olsa Almanya’ya bunu ödeteceğim” şeklinde bir tehdit paylaşımı yapıyor. Alman devleti tarafından “Suç işlemekle tehdit ederek toplumun huzurunu bozmak” suçundan para cezasına çaptırılıyor. Aradan 1 yıl geçtikten sonra da bu kanlı eylemi gerçekleştiriyor. Buraya kadar olan kısmı hepimizin ajanslardan takip ettiği kısım. Güvenlik güçlerinin ihmali olup olmadığı araştırılacak.
Ancak bu saldırı Almanya’da anketlerde ikinci sıraya kadar yükselen aşırı sağcı siyasi parti AFD’nin oylarında artışa sebep olacak diye düşünmeden edemiyorum. Almanya son 3 yıldır ekonomik bir gerileme içerisinde ve göçmen sayısı ülke tarihinin en yüksek rakamına ulaştı. Hükümetin etkisiz entegrasyon politikası ve ekonomik gerilemeye çare bulamaması halkın aşırı sağın popülist söylemlerine sempatiyle bakmasına neden oldu.
Şubat ayında gerçekleşecek seçimde AFD birinci parti olamasa bile Hristiyan Demokrat Parti ile bir koalisyon içerisine girebilir. Milyonlarca Türk vatandaşının ve Türk kökenli Alman vatandaşının yaşadığı Almanya’da yabancı karşıtı politikaları savunan AFD’nin bu zamana kadar ki temel söylemi “Alman ekonomisine katkı sağlamayan, sosyal hayatına uyum sağlayamayan göçmenlerin (bu tanımda genelde Müslümanlar kastediliyor) oturumlarının iptal edilmesi gerekiyor” şeklindeydi.
Olay henüz çok taze olmasına rağmen Alman sosyal hayatıyla uyum sağlamış, eğitimli bir göçmenin böyle bir saldırı gerçekleştirmesi aşırı sağın sosyal medyada “en iyisinden bile kurtulmak lazım” söylemlerine geçiş yapmasına neden oldu.Bir kaç haftadır iki paylaşımından biri AFD’yi övmek olan Elon Musk’un açık desteği ve provakatif paylaşımları Trump hükümetinin Almanya’nın iç işlerine müdahalesi olarak algılanmaya başladı.
X’in sahibi olması nedeniyle attığı her tweet istesenizde istemesinizde önünüze düşen Elon Musk “Almanya’yı sadece AFD’nin kurtarabileceğini” açıkladı ve açık bir göçmen karşıtlığı propogandasına başladı. Bunun akabinde AFD lideri Alice Wiedel de Musk’a teşekkür etti. Elon Musk’un Space X ve Tesla’nın Avrupa üssü olarak Almanya’yı düşündüğü biliniyor. Musk’un ticari hırsı nedeniyle etkilediği AFD’nin olası iktidarı sadece Almanya için değil tüm Avrupa için endişe verici olacaktır.
Bize ne tüm bunlardan diyebilirsiniz ancak Almanya’da yaşayan bir Türk aydın olarak sizlerle bu gelişmeleri paylaşmak istedim.
Adalet bir gün herkese lazım olur mu gerçekten?
Gazeteci Özlem Gürses Youtube kanalında Suriye haritası üzerinde yorum yaparken TSK-SMO için Işid Yapısı ifadesi kullandı ve daha sonrasında da dilinin sürçtüğünü ifade etti. Kendisine inanırsınız, inanmazsınız. Bu kişiseldir. Ancak bir gazeteci daha aynı yayın içinde düzeltme yapmış olmasına rağmen kullandığı ifadeler nedeniyle kaldığı otelden baskın yapılarak gözaltına alınıyor ve kaçma ihtimali olmamasına rağmen kameralar önünden elleri kelepçeli geçiriliyorsa burada amaç adaleti sağlamak değil gözdağı vermektir.
Özlem Gürses’i Ankara’dan İstanbul’a gece yarısı getirip aleni bir şekilde terörist muamelesi yapan güvenlik güçlerimiz ve adalet sistemimiz Youtube kanallarında sapkın sapkın hikayaler anlatıp Atamıza küfreden sözde imamlara hiç bir yaptırım uygulamıyor. Yargı ve kolluk güçleri insanlara düşünceleri yüzünden had bildiremezler. Bu konu özelinde ilgili güvenlik amirlerine ve savcılarımıza şunu tavsiye ediyorum. Gazeteciler yerine uğrayacağınız çok daha önemli konular var.
Daha bir kaç gün önce taksi içi kamerasından izlediğimiz görüntülerde taksiciyi bıçaklamaya çalışan kişiyi, bilmem kaç tane suç kaydı olan psikopatları, tacizcileri, kadına şiddet uygulayan potansiyel katilleri adli kontrol şartıyla serbest bırakmayın mesela. Toplumun huzuru ve can güvenliği bu tipler yüzünden tehlikeye giriyor. Özlem Gürses yüzünden değil.
“Adalet bir gün herkes için lazım olur” diye bir söz var ya hani...Siyasal İslamcılar için bu sözün bir hükmü yok. Çünkü onlar güç sarhoşluğu içerisinde ellerindeki iktidar gücünün asla yok olmayacağını, dolayısıyla yaptıkları hukuksuzluklar karşısında asla yargılanmayacaklarını düşünüyorlar. O yüzden de hedefe gidilen yolda her şeyi mübah görüyorlar. Özlem Gürses’in gözaltına alınmasını bu perspektiften okumak gerek.