Gürsel Tekin’le kahvaltı

Eski CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’le her görüştüğümde bir şeyler öğrenir, siyasetin hiç bilmediğim bazı yönlerini onun tuttuğu projektör sayesinde görürüm.
Sürekli sokakta, çarşıda pazarda, insanların arasındadır çünkü.
Geçen sabah, kahvaltı yaparken anlattıkları sadece içimi karartmakla kalmadı, bu konuları nasıl bilmediğime, siyasetin bu kısmına kafa yormadığıma, avaz avaz bağırmadığıma hayret ettim.
Şimdi size bazı sayılar vereceğim, siz de önce inanmayacak, gerçekle yüzleştiğinizde benim gibi küçük dilinizi yutacaksınız.
Tane tane ilerleyelim.
Türkiye’de kaç siyasi parti var?
162.
Peki, üye sayılarında durum nasıl?
Bunu da size hemen söyleyeyim -tabii ki sayıları yuvarlayarak: AKP’nin 11 milyon 500 bin üyesi var; gerikalan 161 partinin toplam üye sayısı 3 milyon 800 bin.
Asimetriye bakar mısınız?
Hadi diyelim, bu 161 partinin 140’ını zaten bilmiyoruz, onların hiçbir iddiası yok, yine de durumun vahametini açıklayamayız.
Altılı Masa’yı oluşturan partileri düşünün, DEM’in başını çektiği Emek ve Özgürlük İttifakı’nı gözünüzün önüne getirin, Zafer, Memleket gibi dışarıda kalan partileri ekleyin.
Üçte birine ancak erişiyorsunuz.


Neyle rekabet ettiğimizin farkında mısınız?


Ama bu sayılar küçük dilinizi yutmanıza yol açmaz, farkındayım.
Biraz daha derinlere inelim zira oranın gerçek bir bataklık olduğunu ben Gürsel Tekin’in verdiği sayılardan öğrendim.
Yine tek tek gidiyoruz.
Türkiye’de kaç mahalle var?
50 bin 300.
AKP’nin kaç mahallede üyesi var?
Hepsinde.
Peki, geri kalan 161 partinin durumu nasıl?
Tam 18 bin mahallede muhalefet partilerinin üyesi yok!


“Oyu kimin saydığı, kimin verdiğinden önemlidir"


Gürsel Tekin, 2018 seçim sonuçlarını incelediğinde Muharrem İnce’nin 11 bin 800 sandıkta sıfır oy aldığını fark etmiş.

“Oyu kimin saydığı, kimin verdiğinden önemlidir,” diye vurgularken seçim güvenliği konusuna değiniyor.
Tekin, 2023 seçimlerinden önce CHP Genel Merkezi’ne bu konularda dünya çapında uzman bir kişi önermiş ve “seçimden iki ay önce tatbikat yapalım, bakalım gerçekten her sandıkta birini bulabiliyor, oyları koruyabiliyor muyuz?” demiş.
Ankara’ya gelen bu uzman iki gün bekletilmesine rağmen kimseyle görüşemeyince gerisin geriye dönmüş.
Peki, 14 Mayıs seçimlerinde Altılı Masa bütün sandıklara sahip çıkabildi mi?
Gürsel Tekin’in cevabı çok kesin: “Hayır!”
2018-2023 arasında CHP Genel Merkezi’nin kendisine mülteci muamelesi yaptığını ama yaklaşan tehlikeyi işaret etmekten vazgeçmediğini söyleyen Tekin, verdiği inanılmaz sayılarla nerede olduğumuzu gösterdi.
“İktidar her yerde var. Bakın, Solcuların yoğun olduğu bir yer mi? Oraya da girmiş. Nasıl girmiş? Odacı göndermiş, memur göndermiş, bir şekilde girmiş ve dokunmuş. 26 tane vakıf var. Diyanet’in vakfı her yerde örgütlü. Ya muhalefet? CHP’nin Ankara’nın 182 mahallesinde tek bir üyesi bulunmuyor. Düşünebiliyor musun, başkentte, 182 mahallede askerin yok ama nöbetçi yazıyorsun. Nasıl iş bu?”
Ne yalan söyleyeyim, bu sayı bana çok yüksek geldiği için teyit ettirdim.

"794 mahalle var, 254’ünde muhalefet yok"

“Bana rastgele bir şehir söyle,” dedi.
Bir şehir söyledim.
Önünde çok iyi çalışılmış bir tablo vardı, açtı.
“1.444 mahalle var, 786’sında muhalefet yok. Başka?”
“Bir şehir daha söyledim.
“794 mahalle var, 254’ü boş. Başka?”
Bu şehirlerin biri Güneydoğu’da, biri İç Anadolu’da…
Vaziyetin korkunçluğunu, ne kadar geride olduğumuzu görüyor musunuz?
Tekin’in tatbikat yapalım dediği sistemde sandıkları koruyacak kişilerin gidip gitmediği dahil olmak üzere hepsi görülüyor ve denetlenebiliyormuş.
Ne yazık ki, bu sistem uygulanmadı ve Tekin’in verdiği sayılara göre, 14 Mayıs seçimlerinde 28 bin sandık boş kaldı.
“Seçimden bir süre önce, yeni bir seçim sistemi getirecekler ve bu sistemle seçimi kazanacaklar, dedim. Kimse dinlemedi. Herkes artık oylara takıldı. Tamam, o da önemliydi ama oyları korumak daha önemliydi. İlk kez seçime girecek partiler temsil edilemedi. Kimdi onlar? Başta, Yeşil Sol Parti. Yani, HDP. Ama YSP ilk kez seçime giriyordu, yeni sisteme takıldı. Sonra tabii Altılı Masa’daki yeni partiler… Göz göre göre kaybedildi seçim.”

"Elektronik seçimle atı alan 5 dakikada Üsküdar'ı geçer"


Tekin’in yeni iddiası bir sonraki seçimlerde elektronik sisteme geçileceğine dair.
“Elektronik sisteme geçilirse, atı alan beş dakikada Üsküdar’ı geçer. Muhalefet bunun farkında mı acaba? Ben AGİT’te görev yaptım, dünyanın pek çok ülkesinde seçimleri yerinde izledim. Benim bundan başka bir işim yok. İskandinavya’da bu sistem işleyebilir ama burada olmaz. Muhalefetin bu konuda mutlaka bir şey yapması lazım.”
Düşünsenize, verilen çalındığı, güvenliğinden kimsenin emin olamayacağı bir sistemde, kaç kişi vatandaşlık numarasını yazarak muhalefete oy verebilir?
Bunun saklanmayacağına, aleyhine kullanılmayacağına kim emin olabilir?
Kimi ikna edebilirsiniz?
“Bir sene içinde 986 bin kişi siyasi parti üyeliğinden istifa etti. Ne demek bu? İnsanların siyaset kurumuna dair bir umudu kalmadı, demek. Peki, muhalefet bu sayıyı biliyor mu? Bu insanlarla görüştü mü? O insanları sürece yeniden dahil etmek için ne yaptı? Ne yapıyor? Verilere sahip olmayan insanlar siyaset yapamaz. Ankara’dan siyaset yapamazsınız. Halkın Otobüsü ile ben 110 bin kilometre yol yaptım, bu ülkenin şehirlerini demiyorum, bütün mahallelerini, sokaklarını biliyorum. Muhalefet nerede?”
Güncel konulara da değindik, kreşlere dair konuşurken kendi İl Başkanlığı dönemine referans verdi.


“CHP İstanbul İl Başkanı oldum. Verileri koydum önüme. Bazı yerlerde yokuz. Düşün ki, İstanbul’un bazı mahallelerinde on tane oyumuz yok. Gece gündüz oralara gittim, kamp kurdum. Seçimde yüzde 38 aldık. Sonra ne oldu? AKP oradaki teşkilatını feshetti. Şayet yaptığınız işe inanır, insanların duygusuna dokunursanız seçmen size destek verir. İl Başkanıyken Cumhuriyet Halk Evleri kurdum. Dünyanın en büyük firmalarından biriyle görüştüm, anlaştık, başlangıçta 10 bin kadın istihdam edeceklerdi, sayıyı 100 bine çıkaracaktık. Neden kadın istihdamı? Kadının ekonomik özgürlüğü yoksa siyasi özgürlüğü de olamaz çünkü. O zaman şöyle bir sloganımız vardı: ‘Anneler işe, çocuklar kreşe’. Kreş meselesi çok önemli.”

"Muhalefetin iktidar alternatifi olması için daha ne olması lazım?"

Yine aynı dönemden…
“Cumhuriyet Halk Evleri’nde her gün psikolog vardı, doktor vardı, avukat vardı. 600 kadın istihdam etmiştik. Kadınlar geliyor, kendi meselelerini rahatça anlatıyorlardı. Güven tesis edilmişti. Sonra ne oldu? ‘Kaçak eğitim kurumu’ kurduğum iddiasıyla hakkımda soruşturma açıldı. Emekli öğretmenler, imkânı olmayan çocuklara özel ders veriyorlardı. Fırsat eşitliğini sağlamaya çalışıyorduk aslında. Cumhuriyet Halk Evleri çok başarılı bir projeydi, çok da iyi gidiyordu. Kapatmak ise Cumhuriyet Halk Partisi’ne düştü. O dönemlerden beri, bugün hâlâ devam ediyorum, kayıp çocuklar meselesine el attım, uyuşturucu batağına saplanmış insanlarla görüşüp bir belgesel hazırladım, tersine dönüş dedim. Şu uyuşturucu meselesini bile muhalefet dile getirmekte etkisiz kaldı. Uyuşturucu bir beka meselesi. Sadece İstanbul’da bir günde 27 kişi öldü. Cinayetler işleniyor, intihar salgını var. Arkasında hep uyuşturucu çıkıyor. Kararsızlar’ın oyu yüzde 40’a dayanmış. Daha ne olması lazım, Türkiye’de muhalefetin iktidar alternatifi olabilmesi için?”

"Atanmış bir bakan CHP liderine 'adam gibi iste' diyemez"


Tekin, OHAL dönemlerinde geçici tedbir olan kayyım uygulamasının kalıcı hale getirildiğini, buna karşı olduğunu, hiçbir atanmış seçilmişlere böyle muamele edemeyeceğini söylerken, partisini de eleştirmekten geri durmadı.
“CHP için dört unsur çok önemli: Anamuhalefet partisi, Türkiye’nin birinci partisi, 101 yıllık bir parti ve kurucu irade. Hiçbir kimse, hiçbir atanmış bakan, CHP Genel Başkanı’na ‘adam gibi iste’ diyemez. Anamuhalefet partisi liderinin beyanı izindir. Anamuhalefetin bunu başaracak gücü vardır. Olmalıdır. Tutsak bir belediye başkanını ziyaret etmek için kırk gün izin beklemez. Kalkar gider, izin gelir. Böyle olmamalı.”
Hâlâ Gürsel Tekin’in verdiği sayıları düşünüyorum; Ankara’nın 182 mahallesi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bilgehan Uçak Arşivi